Feminist sanatçı Canan: Kaf Dağı'na ulaşmak kendimizi anlamak demek
Feminist sanatçı Canan (Şenol) yeni sergisiyle "Kaf Dağı'nın Ardında" neler olduğuna bakıyor. Kaf Dağı söylencelerde bilinmezlerle dolu ve erişilmez. Canan'a göre ise Kaf Dağı'na ulaşmak aslında kendimize ulaşmak, kendimizi ve başkalarını anlamak demek. Belki de bu yüzden oraya ulaşmak zor...
Beden ve iktidar ilişkisine dair provokatif eserleriyle tanınan Canan, bu kez kolektif bilinçaltımızdaki imgelerle insanlarla ve kendimizle olan ilişkilerimize ayna tutuyor. Kendi bedenini bir enstrüman olarak kullanan Canan, “Biz kendi bedenimize hep dışarıdan bakıyoruz ve yargılıyoruz. Oysa biriciğiz, öncelikle kendimizi sevmemiz lazım. Hırslarımız hep sevgi ihtiyacından oluşuyor” diyor. İstiklal Caddesi’ndeki Galeri Arter’de ziyarete açılan “Kaf Dağı’nın Ardında” sergisinde Canan’ın bazıları sergilenmemiş olan eski dönem eserleriyle yeni eserleri sanatseverlere sunuluyor. Canan, 24 Aralık'a kadar görülebilecek sergi vesilesiyle sorularımızı yanıtladı.
Kaf Dağı’nın ardında ne var ya da siz ne olmasını umuyorsunuz?
Böyle bir umma eylemi yok. Kaf Dağı kendimize ulaşmamızı ifade eden mitolojik bir kavram, alt metnini okuduğunuz kendimizi tanıma, bilme anlamına geliyor. Kaf Dağı’na ulaşmak, kendine ulaşmak, olgun insan olmak anlamına geliyor. Olgun insan olmak, sosyal yaşantıdan, günlük hayatın hazlarından uzak olmak anlamına gelmiyor. Tam tersi duygu, düşünce ve davranışlarının ne anlama geldiğini, kendini anlamak ve kendini anladığında da başkalarını anlamak anlamına geliyor. Bence kafamızdaki çelişkileri, ruhumuzdaki sıkıntıları, acıları çözme süreci. İnsanın kendi kendini iyileştirme süreci olarak tanımlıyorum.
Ben bir amaçla yola çıkmıyorum diyor ve sürece vurgu yapıyorsunuz. O halde sizi yola çıkartan duygu hangisi?
Bu bilinçaltının yönlendirmesi. Sergiye başlarken de el yordamıyla kurguyu yaptım, başlığı da el yordamıyla çıktı. Hepsi ortaya çıktığında bunun neye tekabül ettiğine bakıyorum. Benim bir iyileşme sürecine ihtiyacım varmış. Sanat üretimi bir iyileşme sürecidir bence. Bilinçaltındaki kavramı ortaya koyduğunuzda onu somut olarak görmüş olursunuz. Psikanaliz gibi. Ben bireysel olarak kendimi iyileştirirken, sergiyi izleyenler de duygusal ve düşünsel olarak kendilerini buluyorlar; bu da bir iyileşme sürecini başlatıyor.
Cennet, 2017
Pek çok figürü alıp görünür hale getiriyorsunuz. Burgaz Ada’daki Madam Marta, Şahmaran ya da Çeşme eseriniz örneğin… Görünmeyeni gösterme gibi bir çabanız, motivasyonunuz var mı?
Böyle bir motivasyonum yok. Beni rahatsız eden, hayatımı işgal eden, kafamı kurcalayan kavramlardan yola çıkıyorum. Bu bir dürtü aslında, içgüdüsel bir dürtü. Amaçla yola çıkılmıyor, sadece kendini dışarı vurmakla oluyor sanat üretimi bence. Zaten üretim sırasında kendini tanıyor ve bilinçaltıyla karşı karşıya kalıyor. Sergiye bakınca duygularımız üzerinden bir yorumlama yapıyoruz. Cennet, cehennem, araf, bizim için neleri kapsıyor? Kendini iyi hissetmek ya da suçluluk duygusu, vicdan azabı. Biz gündelik hayatımızda kendimizi nelerle cezalandırıyoruz? Biz aslında hep hayata negatif bakıyoruz ve insan ilişkileri dahil her şeyi böyle yönlendiriyoruz. Oysa günah kavramını biz “günlük ahlarımız” olarak düşünürsek, ilişkilerimizdeki suçluluk duyguları ve kaygılar olarak düşünürsek “o vicdan azabını neden çekiyoruz”un en dibine kadar gidebiliriz veya davranışlarımızı ilişkilerimizi değiştirebiliriz.
Bedeninizi bir enstrüman olarak kullanıyorsunuz. Biz bedenimizden utanan, utandırılan bir toplumun parçasıyız. Sizin ise bedeninizle barışık işler ürettiğinizi görüyoruz. Sizce yaptığınız işler, güzelliğin sürekli idealize edildiği bir toplumda bedenle barışıklığa giden bir yol yaratır mı?
Yaratır tabi. Çünkü benim için de öyle bir şey. Ben hiç utanmıyorum, bedenimle yüzde yüz bedenimle barışığım diyemem. Sonuçta ben de kültürel anlamda o tür baskılara maruz kalıyorum. Bedenimden hoşnutsuzluk duygusu bana sürekli veriliyor. Çünkü insan varolan iktidar mekanizmaları yüzünden arzularını bastırmak zorunda kalıyor. Arzularımızı bastırırsak tüketime yöneleceğiz; ya arzumuzu karşılayacak yiyecekle, giyecekle ya da mal mülk sahibi olmaya çalışacağız. Yani hırslarımız, onaylanma duygumuz hep sevgi ihtiyacından oluşuyor. ve sevgiyi başka türlü alabileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü kendimizi sevmiyoruz. Kendimizi sevme duygusu koşullu olarak verilmiş bize. Ve bedenimiz çok güzel olursa sevileceğimizi düşünüyoruz. Ama hiç bir zaman da oraya ulaşamıyoruz. En harika beden olarak sunulan manken bedenleri bile o ideale ulaşmıyor, photoshop yapıyorlar.
Oysa o kadar idealize edilmiş beden çekici gelmiyor. Kusurlar ve asimetri daha çekici geliyor. Çünkü insanüstü bir varlık olmadığımızın kanıtı. Bize dışarıdan verilen bu kavram hem kendi bedenimiz hem de başkasının bedenine bakarken yargılar oluşturuyor. Ve biz kendi bedenimize hep dışarıdan bakıyoruz ve yargılıyoruz. Oysa biriciğiz, öncelikle kendimizi sevmemiz lazım.
Şahmeran, 2011
Cesur ve provakatif işler yapıyorsunuz. Bu durum, eserlerinizin kabul görmesine karşı bir direnç yaratıyor olabilir mi?
Ben muhafazakar insanların bu sergiye geldiğinde o beden kendi bedenleri gibi sunulduğu ve duygusal olarak kendilerine yakın sunulduğu için tepki göstermediklerini düşünüyorum. Muhafazakar biri de kendine aynada baksa kendi bedenine tepki göstermeyecek herhalde değil mi?
Ama gördüğü kendi bedeni değil, sizin bedeniniz…
Bu sergi iki aydır açık ve muhafazakar olarak tanımlayabileceğimiz insanlar da geliyor bu sergiye, hiç tepki almadım ben. O insanlarla konuştum. Serginin bütünü insan olmamız üstüne bir söz söylüyor. Bence her kültürden insan da o duyguyu aldığı için öfke duygusuyla gitmiyor. Arter, İstiklal Caddesi’nde herkesin girebileceği bir galeri. 20 bin kişiyi geçmiş ziyaretçi sayısı, olumsuz bir tepkiyle hiç karşılaşmadım. Normalde serginin gittikçe azalan bir izleyicisi olur ama ziyaret ivmesi gittikçe artıyor. Ben doğru yaptığımı düşünüyorum. Provokatif olmak için de provakatif olmuyorum. Bana ait ne varsa onunla iş üretiyorum. Kendimi ifade etmem lazım. Toplumsal alanda kendimizi kısıtlı hissedebiliriz ama sanat yaparken hissetmiyorum.
Otosansür uyguluyor musunuz?
Bilinçaltında oluyordur.
Mekanizma sinsice mi işliyor?
Yapmıyorum demek çok büyük bir söz söylemektir. Sonuçta ben de kendimi aşmaya çalışıyorum, ben de bu toplumun bir üyesiyim, benim de iktidar alanları tarafından bastırılmış kontrol altına alınmış yanlarım var. Ama sergi boyunca farkında olmadığım baskıların, bu kontrol mekanizmaları arasında özgür olmaya çalışıyorum.
Kuş Kadın, 2017
Hiç bunu yapmayayım dediğiniz oldu mu?
Hayır, şimdiye kadar bütün işlerimi sergiledim.
Geçtiğimiz günlerde bir sergiye saldırı yapıldı. Siz ne hissediyorsunuz bu tip haberleri duyunca?
Üzülüyorum tabi ki… Sonuçta bir sergi, zaten doğal bir tepki değil, başka niyetlerle yapıldığını düşünüyorum. Yazık tabi ki. Sonuçta hepimiz sanat yoluyla birbirimize yakınlaşacağız, taraf olmak yerine yakınlaşmamız lazım. İnsan olarak arzu ve isteklerimiz aynı. Sevmek ve sevilmek istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz. Huzurlu nefes almak istiyoruz, bu dünyada varlığımızın sebebi bu. Bizi birbirimizden ayıran bir şey yok. Ortak noktada buluşuyoruz. Birer adım attığımızda ne kadar birbirimize yakın olduğumuzu fark ediyoruz.
Bu tip saldırılar, kutuplaşmayı arttırmıyor mu?
Öyle bakarsak o kutuplaşma daha da artacak. Bundan sonra böyle bakmıyorum, bir grubun tarafı değil bir insan olarak bakıyorum. Bu bir önyargıdır zaten, bir kişinin giyimiyle, davranışlarıyla, sözleriyle onu bir gruba dahil etmek önyargıdır. Entelektüel kesimde de var bu önyargı. Ki ben sergi süresince bunu yapmaya çalıştım. Ama Kaf Dağı’na varma sürecini kişisel olarak yaşadığım için insanları olduğu gibi algılamayı tercih ediyorum.
Galeri Arter’in açık olduğu gün ve saatler:
Salı-Perşembe 11:00-19:00
Cuma-Pazar 12:00-20:00
Giriş ücretsiz, İstiklal Caddesi, No: 211 Beyoğlu, İstanbul
Dışarıda Çok Kötülük Var, 2017
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Kuruluş Osmanlı'da beylikler dönemi! Osmanlı'da hangi beylikler var? Osmanlı dönemi Anadolu beylikleri hangileri?
Taş Tepeler’in uzaylıları
TÜYAP kitap fuarı başlangıç ve bitiş tarihleri 2024: TÜYAP kitap fuarı 2024 ne zaman, nerede?
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI MESAJLARI! 30 Ağustos fotoğraflı, görselli, Atatürk'ün söylediği sözler ve mesajlar, kutlama mesajları!
İslam Bilim Tarihi: Keşfü'z Zünun Kitabı Ve Yazarı