hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Kısa Kes - Serap Aykut Kısa Kes - Serap Aykut

    Mesele yaşamın çırağı olabilmekte

    24.01.2021 Pazar | 08:58Son Güncelleme:

    Geçmişten günümüze azalarak da olsa devam eden Usta-Çırak ilişkine ithafen...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yeni nesillerle beraber anlamını gittikçe kaybeden bir öğrenme biçimidir bu ilişki. Çok da uzak olmayan ama artık geçmiş diye bahsedebileceğimiz zamanlarda herkes her şeyi bilmezken, bir bilenin yanında başlayan çıraklık, hele ki ustanın iyisine denk gelmişse, sabırla sanatın ya da zanaatin üstadı olup çıkmakla sonlanırdı. Şimdilerde de eğitimlerinin yanında bu geleneği sürdüren gençler yok değil elbet.

    Ama kendinin "uzman" olduğunu düşünerek mezun olduktan sonra, ustanın yanında sebat edip öğrendikleriyle tecrübeyi buluşturmak herkesin harcı değil tabii ki. Önce epey bir süre gözünü, yapacağı işe saygısıyla gönlünü doyurmaya, günümüz hızında pek rastlanmıyor ne yazık ki.

    Geleneksel usta - çırak ilişkisinde hayat her zaman toz pembe olmuyordu elbette. Usta, ustasından öğrendiği şekilde sert davranabiliyordu. Bazen karşısındaki çocuğun "eti senin kemiği benim" niyetiyle kendisine teslim edilmesini yanlış anlayıp, meslekten soğutmaya varan tavrıyla işten bezdirebiliyordu. Ama bu bardağın olumsuz tarafı... Öte yandan, usta çırağa işini aşk’la yapmasını, mesleğini ve geleneklerini ölümsüzleştirmesini de öğretebiliyordu pekala.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Eskiden okumayan çocuklar aileleri tarafından o işi sevsin ya da sevmesin berber, kuaför, oto tamircisi ve diğer mesleklere yönlendirilirdi. Ben şanslıydım, kendi iradem ve büyük bir öğrenme hevesiyle mesleğimi ve ustamı seçme ayrıcalığına sahip oldum ve çıraklıktan yetiştim. 25 yılın sonunda hala keyifle saç kesiyor olmayı buna borçluyum. Yıllar içinde vizyonları birbirinden farklı, kıymetli ustalarım oldu. Her biri bakış açımı genişletti. Birinden sabırlı olmayı öğrendim mesela, diğerinden saça nasıl dokunmam gerektiğini. Her makas atışımda bir ustamın illa ki bir sözü, bir öğretisi vardır ve çok değerlidir.

    Çıraklıktan sonra kalfa ve en nihayetinde ustası olursun o eylemin, tıpkı yaşamımızda herhangi bir konuda olduğu gibi. Sevmeyi, sevilmeyi, dans etmeyi, yeni yerler ve lezzetler keşfetmeyi, renklere bulaşmayı ya da hayata karışmayı o duygunun ya da işin ustasından öğrenmiyor muyuz? Öğrenmek her zaman tatlı bi süreç olmayabiliyor. Bazen acı bir tecrübe, bazen aşk, bazense kayıplarımız en büyük ustalarımız olarak karşımıza çıkıyor.

    Öğrenmenin yaşı yok. Mesele yaşamın çırağı olabilmekte!

    Ustalarıma saygıyla...