hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Ekonomide senkronize bütünlük zamanı

    20.10.2024 Pazar | 13:12Son Güncelleme:

    Havaların sonbahar normallerine geçişi ile birlikte “artık Güz zamanı!” ifadesini sarf ederken, ekonomi cephesi için geçerli söylemin; “şimdi senkronize bütünlük vaktidir!” olması gerektiğini düşünüyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Enflasyonla mücadele platformunda aylardır yürütülen politikalar bakımından bir duraklama/tıkanma evresine geçildiği izleniyor. İşin başından beri açık ve net olarak ifade edilen bütüncül vaziyet etme  (parasal-mali politikalar ve yapısal reformlar) kulvarında, beklenilen birliktelik ve tamamlayıcılık  sağlamaktan uzak kalındığı görülüyor. Merkez Bankası’nın haftalar öncesinden başlayarak değişik kanallarda verdiği mesajlarla, bu noktaya işaret ettiği biliniyor.

    Diğer iki tamamlayıcı politika-aksiyon kulvarından gereken eş zamanlı destek yokluk ve/veya yetersizliğinde, TCMB eliyle yürütülen parasal politikaların nefesi kesilmiş; etki gücüne ket vurulmuş bir tablo karşımıza çıkıyor. Parasal politika dizayn ve tamamlayıcı mekanizmalar bakımından bugüne kadar ortaya konulan performansa dair objektif eleştiri ve eksikliklerin varlığını da elbette hatırda tutmak gerekiyor.

    Fakat, esas sorun; bu politika ve makro ekonomik ihtiyatı tedbir destekler platformunun, desteksiz ve eksik bırakılmış olmasında yatıyor. İdeal ve beklenen durumda, “senkronize birliktelikten doğan güç-SİNERJİ” oluşturmak üzerinden hareket etmek gerekirken, mesela, kamu maliyesi disiplini ve yapısal reform isteksizliği gibi gelişme tabloları, sıkıntılı bir açılıma işaret ediyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Mayıs ayı sonrasında devreye giren baz etkisinin ötesinde ve ona kalıcı bir iyileştirme marjının eklenmesi bakımından hareket alanı daraltılmış; fırsat penceresi kapatılmış oluyor. Önümüzdeki döneme ait enflasyon hedeflerine isabetle yönelme bakımından, 2024 yılının bir “kayıp yıl” haline dönüşmesi ihtimali giderek artıyor. Üç silindirli bir içten yanmalı motorun, sadece tek pistonun (parasal politikalar) performansına dayanarak aracı menzile ulaştıramama ihtimali akla geliyor.

    Üstelik, zorlanan motorda kalıcı hasar etkisi riskinin ortaya çıkması da, işin cabası olarak ortaya çıkıyor! İşte, tam da bu benzetmeden hareketle, bütüncül vasfı sağlanmış ve güçlü kılınmış ekonomi programının, gereken “ince ve/veya kaba ayarlara tabi tutulması” gerekiyor.Söz konusu ayar ve güncelleme, mesela cari OVP (Orta Vadeli Program) üzerinde revizyon yapma gibi açılımların daha da ötesinde anlam ifade ediyor.

    Öncelikle, esansiyal yüksek tansiyon hastalığı seyrinde olduğu gibi, yerleşik enflasyonun zaman içerisinde patolojik ve bünyesel değişikliklere uğradığını hatırlamak gerekiyor. Son üç aylık veriler üzerinden gerçekleştirilen alt kırılım analizlerinde, süregelen iki ana patoloji; “yapışkanlık” ve “katılık” bakımından yapısal değişikliklerin ortaya çıktığı okunuyor. Bağlantılı olarak, “geçişkenlik” faktörünün hem kur artışı, hem de asgari ücret ayarlaması bakımından, yeniden çalışılması; hesaplara konu edilmesi gereksinimi ortaya çıkıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bu cümleden olmak üzere, yapılacak tüm Etki Analizlerinin yeniden modellenmesi zorunluluğu karşımıza çıkıyor.  Yerleşik ve “her şeyi dejenere edici (bozucu)”  etkisini sürdürürken, kendisi de dejenere olan enflasyon iç dinamiklerine ilaveten, dışsal faktörlerdeki gelişmelere de eğilmek gerekiyor.

    Gelir dağılımı bakımından ortaya çıkan hızlı ve zorlayıcı gelişmeler, dikkatlerden kaçmıyor. Sıkılaştırıcı politikaların talep bacağı üzerinden yürütülmeye çalışıldığı bir serimde; toplam harcamaların yarısının, nüfusun %20’lik en varlıklı kesimi tarafından kaynaklandığı güncel verisini mutlaka dikkate almak gerekiyor. Üstelik, son dönemlerde ortaya çıkan üç uygulama (ucuz ticari kredi/KKM/EYT) üzerinden hızlanan servet transferi dinamiklerini de hesaba almak zarureti ortaya çıkıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Toplumsal yapımızda ortaya çıkan demografik dinamikleri de analiz ve politika oluşturma bakımından mercek altına alınması gerekiyor. Yakın bir gelecekte, BM tanımıyla “çok yaşlı nüfus” haline dönüşmekten; azalan doğum oranlarına ve tek kişilik hane sayısındaki hızlı artış oranı benzeri “çok kritik” demografi mutlaka ilgi ve alaka alanının ötesine taşınmayı; yeniden modellemede esas alınmayı hak ediyor!. 

    Sürdürülebilir ekonomik başarı ile iyileşmenin sağlanması bakımından kritik bir dönemeçte; “senkronize bütünlük” zamanında bulunduğumuz tespitinden hareketle şimdi iş; “zamanın gereğini yerine getirmek” irade ve kararlığında düğümlenmektedir.