“Sağlık ve Bilim Haberciliği”nin mercek altına alındığı Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’nin (EUFIC) Brüksel’de düzenlediği “Bilime Güvenmek: Kanıtlar Ötesi Dönem” başlıklı konferansta Sabri Ülker Vakfı da, Türkiye’de beslenme ve sağlık iletişimine dair bilgileri paylaştı. Toplantıda uzman akademisyen ve iletişimciler, haberlerin güvenirliği, sosyal medyanın algıyı şekillendirmesi, bilimsel bilginin iletişiminde ortaya çıkan engeller ve toplumun doğru bilgilendirilememesi sonucu ortaya çıkan sorunlar üzerinde durarak, çözüm yollarını aradı.
Sağlık haberlerinde güvenilirlik sorunu var
Türkiye’de en fazla trafik alan haber portallarında yer alan sağlık ve beslenme içerikli haberleri inceleyerek oluşturulan ‘Türk Medyasında Sağlık Haberlerinde Kaynak Değerlendirmesi’ isimli çalışmanın sonuçlarını paylaşan Bilkent Üniversitesi İletişim Tasarımı Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Çaplı, “2017 Ağustos ayı içinde yaptığımız bu çalışmada, internet ve haber portallarında yer alan sağlık ve beslenme bilgilendirmelerinin yüzde 94.7’si imzasız ve kaynaksız olarak yayınlanıyor. Haberlerde bilginin kaynağının belirtilmeme oranı ise yüzde 40.4” dedi.
“Anneannenin söylediğini gazetede yazmakla habercilik olmaz”
Sağlık ve beslenme haberlerinin yarısından çoğunun fotoğraflardan oluşan slider haberlerden oluştuğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çaplı, “Haberler değinilen farklı perspektifler ve açılar açısından da incelendi ve yüzde 98’i farklı açılardan yoksun, sadece yüzde 2’sinin farklı açılara sahip olduğu belirlendi. Bu haberlerin önemli bir kısmında konuya farklı bir bakış açısı kazandırmak için ikinci ya da üçüncü bir görüş alınmamıştı. Bu da bilginin güvenilirliğini olumsuz etkiliyor. Kanıta dayalı bilimsel bilginin uzmanlar tarafından, gazetecilere daha anlaşılır şekilde aktarılması gerekiyor. Kaynağından doğru aktarılan bilgi okuyucuya doğru ulaşır. Kaynak sağlamaya önem verilmeli. Medya çalışanlarının sorumluluğu hatırlatılmalı. Gazeteciler, insanların hoşuna gidecek diye her konuyu haber yapmamalı. Anneannenin söylediğini gazetede yazmakla habercilik olmaz. Halk daha eleştirel olmalı” diye konuştu.
Türkiye’de sağlık ve beslenme haberlerine ilgi artıyor
Konferansa katılan Sabri Ülker Vakfı tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan Sabri Ülker Vakfı Projeler Müdürü Selen Tokcan, 2017 Ağustos ayında Google arama motoruna beslenme yazıldığında 32 saniyede 24,5 milyon sayfa çıktığını söyledi. Tokcan “2015 yılında 15 milyon olan bu rakamın iki yılda yüzde 63 oranında artış göstermesi, toplumun beslenme ve sağlık alalarında bilgi edinmeye olan merakının her geçen gün ne derece arttığını ortaya koyuyor. Bu rakam beslenme haberlerinin ne kadar ilgi gördüğünü ispatlıyor. Beslenme anahtar kelimesi altında ise en fazla ziyaret edilen içeriklerde, “sağlıklı beslenme”, “dengeli beslenme” ve “gebelikte beslenme” konuları olarak öne çıkıyor. Sonuçlar beslenme ve sağlık alanlarında bilgi kirliliğiyle mücadelenin hayati önemine bir kez daha dikkat çekiyor” dedi.
Onaylanmış ve doğruluğu ispatlanmış bilimsel bilgiye ihtiyaç var
“Beslenme ve sağlık konularında bilimselliği kanıtlanmış, güvenilir bilginin iletişiminin hayati öneminin farkındayız” diyen Tokcan, Vakıf olarak bu konuda yürüttükleri çalışmalara dikkat çekti. Türkiye’nin ilk uluslararası akredite beslenme ve sağlık iletişim eğitim programını hayata geçirdiklerini ifade eden Tokcan, “Bilgi kirliliği ile mücadelede iki tarafı ilk defa aynı masa etrafında buluşturduk. Bilim insanları ve iletişimciler İstanbul’da düzenlenen “Beslenme ve Sağlıkta İletişim Programı”nda 2 gün boyunca bilimsel bilginin iletişiminde esasları konuştular ve ortak yol haritası belirlediler. Sabri Ülker Vakfı’nın “Bilim Bunu Konuşuyor” platformu ile beslenme alanındaki sıcak gündeme dair bilimsel referanslardan derlenen makaleler ile binlerce kişiye ulaşıyor ve farkındalık yaratıyor. Vakıf, onaylanmış, doğruluğu ispatlanmış bilimsel bilgiyi iletişim kanallarıyla paylaşmayı hedefliyor” diye konuştu.
Avrupa’daki haberlerde iddiaların yüzde 49’u ispatlanmamış
EUFİC’in East Anglia Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü “Avrupa gazetelerindeki beslenme sağlığı beyanlarının analizi ve kanıtları” araştırmasının sonuçları hakkında bilgi veren Avrupa Gıda Bilgi Konseyi (EUFIC) Direktörü Laura Fernandez Celemin, “Araştırmada dört hafta süreyle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin sekizinde yayımlanan gazetelerdeki sağlıkla ilgili haberler incelendi. Bu araştırma, haberlerde konu edinen iddiaların sadece yüzde 27'sinin bilimsel kanıtlara, diğer bir deyişle, Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) tarafından onaylanmış bilgilerle eşdeğer bilgilere dayandığını ortaya koydu” dedi.
Beslenme sağlığı beyanlarının yüzde 46'sında hiçbir kaynağın yer almadığını belirten EUFİC Direktörü, haberlerdeki iddiaların yüzde 49’unun ise ispatlanmamış olduğuna dikkat çekti.
Güven yoksa verilen bilgi davranış değişikliği yaratmaz
Toplum sağlığı için iletişimciye düşen sorumlulukların önemini vurgulayan Newcastle Üniversitesi Gıda Araştırmaları Bölümü’nden Dr. Beth Clark ise, “Güven hissi iletişimin önemli unsurlarından biridir. Risk mesajlarına güvenmeyen insanların, verilen bilgiye inanmaları veya o bilgi doğrultusunda hareket etmeleri olası değildir. Bunun da çevre, sağlık, tarım ve gıda sektörü, ticaret ve ekonomi üzerinde ciddi sonuçları olabilir” şeklinde konuştu.
“Sağlık ve Bilim Haberciliği”nin mercek altına alındığı Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’nin (EUFIC) Brüksel’de düzenlediği “Bilime Güvenmek: Kanıtlar Ötesi Dönem” başlıklı konferansta Sabri Ülker Vakfı da, Türkiye’de beslenme ve sağlık iletişimine dair bilgileri paylaştı. Toplantıda uzman akademisyen ve iletişimciler, haberlerin güvenirliği, sosyal medyanın algıyı şekillendirmesi, bilimsel bilginin iletişiminde ortaya çıkan engeller ve toplumun doğru bilgilendirilememesi sonucu ortaya çıkan sorunlar üzerinde durarak, çözüm yollarını aradı.
Sağlık haberlerinde güvenilirlik sorunu var
Türkiye’de en fazla trafik alan haber portallarında yer alan sağlık ve beslenme içerikli haberleri inceleyerek oluşturulan ‘Türk Medyasında Sağlık Haberlerinde Kaynak Değerlendirmesi’ isimli çalışmanın sonuçlarını paylaşan Bilkent Üniversitesi İletişim Tasarımı Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Çaplı, “2017 Ağustos ayı içinde yaptığımız bu çalışmada, internet ve haber portallarında yer alan sağlık ve beslenme bilgilendirmelerinin yüzde 94.7’si imzasız ve kaynaksız olarak yayınlanıyor. Haberlerde bilginin kaynağının belirtilmeme oranı ise yüzde 40.4” dedi.
“Anneannenin söylediğini gazetede yazmakla habercilik olmaz”
Sağlık ve beslenme haberlerinin yarısından çoğunun fotoğraflardan oluşan slider haberlerden oluştuğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çaplı, “Haberler değinilen farklı perspektifler ve açılar açısından da incelendi ve yüzde 98’i farklı açılardan yoksun, sadece yüzde 2’sinin farklı açılara sahip olduğu belirlendi. Bu haberlerin önemli bir kısmında konuya farklı bir bakış açısı kazandırmak için ikinci ya da üçüncü bir görüş alınmamıştı. Bu da bilginin güvenilirliğini olumsuz etkiliyor. Kanıta dayalı bilimsel bilginin uzmanlar tarafından, gazetecilere daha anlaşılır şekilde aktarılması gerekiyor. Kaynağından doğru aktarılan bilgi okuyucuya doğru ulaşır. Kaynak sağlamaya önem verilmeli. Medya çalışanlarının sorumluluğu hatırlatılmalı. Gazeteciler, insanların hoşuna gidecek diye her konuyu haber yapmamalı. Anneannenin söylediğini gazetede yazmakla habercilik olmaz. Halk daha eleştirel olmalı” diye konuştu.
Türkiye’de sağlık ve beslenme haberlerine ilgi artıyor
Konferansa katılan Sabri Ülker Vakfı tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan Sabri Ülker Vakfı Projeler Müdürü Selen Tokcan, 2017 Ağustos ayında Google arama motoruna beslenme yazıldığında 32 saniyede 24,5 milyon sayfa çıktığını söyledi. Tokcan “2015 yılında 15 milyon olan bu rakamın iki yılda yüzde 63 oranında artış göstermesi, toplumun beslenme ve sağlık alalarında bilgi edinmeye olan merakının her geçen gün ne derece arttığını ortaya koyuyor. Bu rakam beslenme haberlerinin ne kadar ilgi gördüğünü ispatlıyor. Beslenme anahtar kelimesi altında ise en fazla ziyaret edilen içeriklerde, “sağlıklı beslenme”, “dengeli beslenme” ve “gebelikte beslenme” konuları olarak öne çıkıyor. Sonuçlar beslenme ve sağlık alanlarında bilgi kirliliğiyle mücadelenin hayati önemine bir kez daha dikkat çekiyor” dedi.
Onaylanmış ve doğruluğu ispatlanmış bilimsel bilgiye ihtiyaç var
“Beslenme ve sağlık konularında bilimselliği kanıtlanmış, güvenilir bilginin iletişiminin hayati öneminin farkındayız” diyen Tokcan, Vakıf olarak bu konuda yürüttükleri çalışmalara dikkat çekti. Türkiye’nin ilk uluslararası akredite beslenme ve sağlık iletişim eğitim programını hayata geçirdiklerini ifade eden Tokcan, “Bilgi kirliliği ile mücadelede iki tarafı ilk defa aynı masa etrafında buluşturduk. Bilim insanları ve iletişimciler İstanbul’da düzenlenen “Beslenme ve Sağlıkta İletişim Programı”nda 2 gün boyunca bilimsel bilginin iletişiminde esasları konuştular ve ortak yol haritası belirlediler. Sabri Ülker Vakfı’nın “Bilim Bunu Konuşuyor” platformu ile beslenme alanındaki sıcak gündeme dair bilimsel referanslardan derlenen makaleler ile binlerce kişiye ulaşıyor ve farkındalık yaratıyor. Vakıf, onaylanmış, doğruluğu ispatlanmış bilimsel bilgiyi iletişim kanallarıyla paylaşmayı hedefliyor” diye konuştu.
Avrupa’daki haberlerde iddiaların yüzde 49’u ispatlanmamış
EUFİC’in East Anglia Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü “Avrupa gazetelerindeki beslenme sağlığı beyanlarının analizi ve kanıtları” araştırmasının sonuçları hakkında bilgi veren Avrupa Gıda Bilgi Konseyi (EUFIC) Direktörü Laura Fernandez Celemin, “Araştırmada dört hafta süreyle Avrupa Birliği üyesi ülkelerin sekizinde yayımlanan gazetelerdeki sağlıkla ilgili haberler incelendi. Bu araştırma, haberlerde konu edinen iddiaların sadece yüzde 27'sinin bilimsel kanıtlara, diğer bir deyişle, Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) tarafından onaylanmış bilgilerle eşdeğer bilgilere dayandığını ortaya koydu” dedi.
Beslenme sağlığı beyanlarının yüzde 46'sında hiçbir kaynağın yer almadığını belirten EUFİC Direktörü, haberlerdeki iddiaların yüzde 49’unun ise ispatlanmamış olduğuna dikkat çekti.
Güven yoksa verilen bilgi davranış değişikliği yaratmaz
Toplum sağlığı için iletişimciye düşen sorumlulukların önemini vurgulayan Newcastle Üniversitesi Gıda Araştırmaları Bölümü’nden Dr. Beth Clark ise, “Güven hissi iletişimin önemli unsurlarından biridir. Risk mesajlarına güvenmeyen insanların, verilen bilgiye inanmaları veya o bilgi doğrultusunda hareket etmeleri olası değildir. Bunun da çevre, sağlık, tarım ve gıda sektörü, ticaret ve ekonomi üzerinde ciddi sonuçları olabilir” şeklinde konuştu.