Tüm dünyada ilginç bir şekilde belli alanlara yoğunlaşan uzmanlardan alınan bilgiler doğrultusunda hep farklı isimlerle karşılaşırken, ülkemizde bir avuç kişi dışında sanki kimse yok algısı oluşturuluyor.
Buna göre bilim ve sağlık alanında işin uzmanı olmayan muhabirler, PR desteği ile sürekli kendini gündemde tutmaya çalışan bazı isimleri medyada sürekli karşımıza çıkartıyor. Bu durum da bukelamunların çoğalmasına neden oluyor
Gelin bukalemunlara biraz daha yakından bakalım. Bukalemunlar, bulundukları ortamın rengine dönüşebilirler. Böylece göze batmadan bulundukları ortama uyum sağlarlar. Böylece reyting getiren konu neyse hemen o konuya uyum sağlarlar. Bukalemunlar, sakin ve yavaş hareket ettikleri için kimsenin dikkatini çok fazla çekmezler.
Ülkemizde her konuda konuşan ve “uzman” adı verilen kişiler, gazetecilerin acil durumlarda görüş almak istediğinde bilip bilmeden konuşanlar nedeniyle yanlış haberler yapılıyor.
Aslında bu sorunun temelinde yine alanında uzmanlaşmamış bilim, sağlık ve teknoloji editörlerinin olmamasından kaynaklanıyor. Gazetelerde gördükleri, sosyal medyada popüler olan isimler üzerinden reyting kovalayan editörler, insanların hatalı bilgiler edinmesini ve yanlış yönlendirilmelerine neden oluyor.
Uzman görüşü toplumu etkiler mi?
Haberlerde bir konu ile ilgili ünlü bir uzmanın görüşüne yer verildiğinde, bunun kamuoyu üzerinde etkisi çarpıcıdır. 1993 tarihli Public Opinion Quarterly’de yayınlanan bir araştırmaya göre; New York Times’ta yayınlanan tek bir uzman görüşünün yer aldığı haber öyküsünün, ülke çapında kamuoyunda yüzde 2’lik bir değişiklik yapabildiği görüldü. https://academic.oup.com/poq/article-abstract/57/2/191/1886924
1987 yılında The American Political Science Review’de yayınlanan araştırmaya göre ise, ulusal televizyonda uzman görüşü yayınlandığında, kamuoyunun yüzde 4 oranına kadar değiştiği ifade edildi. https://www.cambridge.org/core/journals/american-political-science-review/article/television-news-and-citizens-explanations-of-national-affairs/B40CD6916AF2585485B75BB49ACB355E
Araştırmaların da gösterdiği gibi, medya bukalemun etkisinden kurtulmamız gerekiyor. Medya bukalemunları yerine, alanında uzman gerçek bilim insanlarını toplumla buluşturmalıyız.
Gelişen ve üreten bir toplum için gazetecilikte uzmanlaşma desteklenmeli
Medyada özellikle ülkemizde uzmanlaşma olmadığı için, uzun yıllar gazetecilik yapan birçok isim istedikleri her konuda haber yapmayı program yapmayı kendilerine hak olarak görüyorlar. Bu kişiler reyting hangi konuda yüksekse, o alana ilgi duyarlar ve kendileri konunun uzmanı olmadıkları halde haber yapmaya ve program sunmaya devam ederler. Yıllardır ekonomi ve spor konusunda gazetecilik uzmanlaşmış ve uzman gazetecilik olarak görülüyordu. Son yıllarda bilim ve sağlık konusundaki haberlere duyulan ilgi arttığı için ekonomi gazetecilerinin ilginç şekilde bu alana kayması ve sanki bu alanda uzmanmışçasına söz sahibi olarak kendilerini görmeleri çok da şaşırtıcı değil.
Durum böyle olunca da aslında gerçek uzmanlar değil de sözde uzmanlar televizyonları kaplıyor medyada görünen herkes gerçekten işin uzmanı gibi algıladığı için de bu kişilere çok fazla söz hakkı veriliyor. Bilim ve sağlık haberciliği, ülkemizde en fazla kirletilen alanlardan biri.
Bilgi kirliliğinin yayılması ve sözde uzmanların sanki gerçekten işin uzmanı gibi ortada dolaşması toplumun yanlış bilgilendirilmesini ve yanlış şekilde yönlendirilmesini de neden oluyor.
Gazeteci, karşısındaki haber kaynağının niteliğini bilmeden görüş almamalıdır. Bu nedenle de medya okuryazarlığı ve sağlık okuryazarlığı bilincini mutlaka geliştirmeliyiz. Medya okuryazarlığında şüpheci ve eleştirel bakış açısı kazanmak önem taşır. Haber kaynağını seçerken, çok dikkatli olunmalıdır ki, yalan haber bilgi kirliliğinin artmasına ve yanlış algı oluşmasına neden olmasın.
Medya okuryazarlığı bilinci nasıl oluşmalı?
Lütfen biraz dikkatli olun, öncelikle uzman denilen kişinin diplomasına, yaptığı çalışmalara, neler ürettiğine, neler ortaya koyduğunu araştırın. Ülkemizde uydurulan unvanlar o kadar fazla ki, her gün bir yenisini şaşkınlıkla öğreniyorum. Bu bukalemunlardan medyayı, bilim dünyasını ve insanları kurtarmamız gerekiyor. Medya okuryazarlığı eğitimleri verdiğimde, insanların ne kadar hatalı bilgiye maruz kaldıklarını fark ettiklerinde yaşadıkları şaşkınlıkları gözlemliyorum. Bu yüzden de medya okuryazarlığı dersi okullarda verilmelidir.
Medyanın nitelikli hale gelmesi bilim ve sağlık camiasını da geliştirecek. Böylece medyada yer almak için uzman ya da bilim insanlarının liyakatleri sorgulanacak. Herkes uzman gibi çıkıp konuşamayacak, uzman gazeteciler geliştiğinde toplum gelişecek. Hurafeler azalacak, gelişen ve üreten bir toplum haline dönüşeceğiz. Ülkenin gelişmesi için medya bukalemun etkisine dikkat etmeliyiz.
Tüm dünyada ilginç bir şekilde belli alanlara yoğunlaşan uzmanlardan alınan bilgiler doğrultusunda hep farklı isimlerle karşılaşırken, ülkemizde bir avuç kişi dışında sanki kimse yok algısı oluşturuluyor.
Buna göre bilim ve sağlık alanında işin uzmanı olmayan muhabirler, PR desteği ile sürekli kendini gündemde tutmaya çalışan bazı isimleri medyada sürekli karşımıza çıkartıyor. Bu durum da bukelamunların çoğalmasına neden oluyor
Gelin bukalemunlara biraz daha yakından bakalım. Bukalemunlar, bulundukları ortamın rengine dönüşebilirler. Böylece göze batmadan bulundukları ortama uyum sağlarlar. Böylece reyting getiren konu neyse hemen o konuya uyum sağlarlar. Bukalemunlar, sakin ve yavaş hareket ettikleri için kimsenin dikkatini çok fazla çekmezler.
Ülkemizde her konuda konuşan ve “uzman” adı verilen kişiler, gazetecilerin acil durumlarda görüş almak istediğinde bilip bilmeden konuşanlar nedeniyle yanlış haberler yapılıyor.
Aslında bu sorunun temelinde yine alanında uzmanlaşmamış bilim, sağlık ve teknoloji editörlerinin olmamasından kaynaklanıyor. Gazetelerde gördükleri, sosyal medyada popüler olan isimler üzerinden reyting kovalayan editörler, insanların hatalı bilgiler edinmesini ve yanlış yönlendirilmelerine neden oluyor.
Uzman görüşü toplumu etkiler mi?
Haberlerde bir konu ile ilgili ünlü bir uzmanın görüşüne yer verildiğinde, bunun kamuoyu üzerinde etkisi çarpıcıdır. 1993 tarihli Public Opinion Quarterly’de yayınlanan bir araştırmaya göre; New York Times’ta yayınlanan tek bir uzman görüşünün yer aldığı haber öyküsünün, ülke çapında kamuoyunda yüzde 2’lik bir değişiklik yapabildiği görüldü. https://academic.oup.com/poq/article-abstract/57/2/191/1886924
1987 yılında The American Political Science Review’de yayınlanan araştırmaya göre ise, ulusal televizyonda uzman görüşü yayınlandığında, kamuoyunun yüzde 4 oranına kadar değiştiği ifade edildi. https://www.cambridge.org/core/journals/american-political-science-review/article/television-news-and-citizens-explanations-of-national-affairs/B40CD6916AF2585485B75BB49ACB355E
Araştırmaların da gösterdiği gibi, medya bukalemun etkisinden kurtulmamız gerekiyor. Medya bukalemunları yerine, alanında uzman gerçek bilim insanlarını toplumla buluşturmalıyız.
Gelişen ve üreten bir toplum için gazetecilikte uzmanlaşma desteklenmeli
Medyada özellikle ülkemizde uzmanlaşma olmadığı için, uzun yıllar gazetecilik yapan birçok isim istedikleri her konuda haber yapmayı program yapmayı kendilerine hak olarak görüyorlar. Bu kişiler reyting hangi konuda yüksekse, o alana ilgi duyarlar ve kendileri konunun uzmanı olmadıkları halde haber yapmaya ve program sunmaya devam ederler. Yıllardır ekonomi ve spor konusunda gazetecilik uzmanlaşmış ve uzman gazetecilik olarak görülüyordu. Son yıllarda bilim ve sağlık konusundaki haberlere duyulan ilgi arttığı için ekonomi gazetecilerinin ilginç şekilde bu alana kayması ve sanki bu alanda uzmanmışçasına söz sahibi olarak kendilerini görmeleri çok da şaşırtıcı değil.
Durum böyle olunca da aslında gerçek uzmanlar değil de sözde uzmanlar televizyonları kaplıyor medyada görünen herkes gerçekten işin uzmanı gibi algıladığı için de bu kişilere çok fazla söz hakkı veriliyor. Bilim ve sağlık haberciliği, ülkemizde en fazla kirletilen alanlardan biri.
Bilgi kirliliğinin yayılması ve sözde uzmanların sanki gerçekten işin uzmanı gibi ortada dolaşması toplumun yanlış bilgilendirilmesini ve yanlış şekilde yönlendirilmesini de neden oluyor.
Gazeteci, karşısındaki haber kaynağının niteliğini bilmeden görüş almamalıdır. Bu nedenle de medya okuryazarlığı ve sağlık okuryazarlığı bilincini mutlaka geliştirmeliyiz. Medya okuryazarlığında şüpheci ve eleştirel bakış açısı kazanmak önem taşır. Haber kaynağını seçerken, çok dikkatli olunmalıdır ki, yalan haber bilgi kirliliğinin artmasına ve yanlış algı oluşmasına neden olmasın.
Medya okuryazarlığı bilinci nasıl oluşmalı?
Lütfen biraz dikkatli olun, öncelikle uzman denilen kişinin diplomasına, yaptığı çalışmalara, neler ürettiğine, neler ortaya koyduğunu araştırın. Ülkemizde uydurulan unvanlar o kadar fazla ki, her gün bir yenisini şaşkınlıkla öğreniyorum. Bu bukalemunlardan medyayı, bilim dünyasını ve insanları kurtarmamız gerekiyor. Medya okuryazarlığı eğitimleri verdiğimde, insanların ne kadar hatalı bilgiye maruz kaldıklarını fark ettiklerinde yaşadıkları şaşkınlıkları gözlemliyorum. Bu yüzden de medya okuryazarlığı dersi okullarda verilmelidir.
Medyanın nitelikli hale gelmesi bilim ve sağlık camiasını da geliştirecek. Böylece medyada yer almak için uzman ya da bilim insanlarının liyakatleri sorgulanacak. Herkes uzman gibi çıkıp konuşamayacak, uzman gazeteciler geliştiğinde toplum gelişecek. Hurafeler azalacak, gelişen ve üreten bir toplum haline dönüşeceğiz. Ülkenin gelişmesi için medya bukalemun etkisine dikkat etmeliyiz.