Şirketlerin uzaktan çalışma planlamasına geçmelerinden dolayı; ofise hiç gelinmeyen veya haftanın belirli günleri fiziki çalışma düzenleri oluştu. Birçok kurumsal şirket bu yapıya hızlıca geçiş yaptı. Bazıları da ofislerini tamamen kapatarak ortak çalışma ofislerinde alanlar kiraladılar. Haftanın her günü kullanılabilecek ofisler ve toplantı alanlarıyla, iş yapılarını kökten değiştirdiler. Bu esneklik ve uyum, farklı iş birliklerini de beraberinde getirdi.
Ülkemizde girişimcilik ekosistemindeki yeni teknoloji girişimcileri de maliyetlerini kısmak ve hızlı büyümek adına; yatırım alana dek bu alanlarda “gezgin üye” adı verilen boş masaları kullanıyorlar. Bazıları masa kiralıyor, biraz daha büyüyenler ise oda kiralayarak ofis alanlarını buralara taşıyorlar. Ortak çalışma alanlarında bu sayede sinerji ve yeni iş birliklerini de doğruyor. Hatta yatırımcılar adına yapılan birçok etkinlikte kendileri için potansiyel olabilecek networklere erişebiliyorlar. Şirketler bu değişimleri gördükleri için hem maliyetleri kısmak hem de çalışanlarına ek olanaklar sunmak adına buralarda yerler edinmeye hızlıca geçiş yaptılar. Bu değişime ayak uydurmanın getirdiği verimlilik artışı da şirketlerin büyümesinde büyük bir rol oynuyor. Çalışanını sabah dokuzda masasında görünce içi rahatlayan, saat altı da ise halen işi için beklediğini görüp mutlu olan yöneticiler, sizin adınıza üzgünüm. Bu bekletiniz ve yaklaşımınız, çalışanlarınızı mutsuz kılıp verimlerini düşürüyor. Sürekli çalışanını odasına çağırıp işin nasıl gittiğini, projenin gidişatını soran, güven esaslı olmayan yapıların gelişemediğini görüyoruz. Yatırımcılar da bugün bir şirketi satın alırken, şirket finansallarına baktıkları kadar, çalışan kalitesine, şirket kültürüne ve değerlerine de bakarak yatırım yapıyorlar.
Özellikle Kurumsal şirketlerde iş ve çalışma biçimlerindeki bu değişimleri fark eden İnsan Kaynakları birimleri son yıllarda hızlı bir değişim gösterdiler. Çalışan bağlığı ve mutluluğuna odaklı özel birimler oluşturuldu. Her bir çalışan için birçok özel hizmet tasarlanmaya ve daha da verimli ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar benimsenmeye başladı. Bir çalışanın mutluluğu da nedir ki diyen, eski bakış açısındaki yöneticilerin devrinin kapandığı bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Bugün şirketlerin çoğunda her ay düzenli etkinlikler yapılıyor. Hatta bir kısmında her hafta birçok etkinlik düzenlenirken, çalışma ortamları daha keyifli hale getirilmeye odaklanılıyor.
Bir işe girdiğinizde sabah erkenden kalkıp akşam geç saate eve varıyorsanız, yaşamınızın neredeyse büyük bölümü iş yaşamıyla geçiyor. Uykuda geçen zamanı da çıkarırsanız size belki kendinize ayıracağınız ortalama 5 saatlik bir zaman dilimi kalıyor. İş yerinde mutsuzsanız aslında yaşamınız da mutsuz bir hal alıyor. Hafta içi bir çoğumuz günün üçte ikisini iş yaşamında tüketiyoruz. Özellikle son gelen kuşağın anlayışı, dünyaya yaşamak için geldiğini düşünmek üzerine… Bu da yeni nesli iş hayatına çekmek adına işverenler için daha fazla özveri ve fedakârlık manası taşıyor. Bugün Z kuşağına; yan hak olarak sadece sağlık sigortası, ulaşım ve yemek gibi kavramları sunarsanız muhtemelen sizinle çalışmak istemeyeceklerdir. Tek bir iş ile geçinmenin ekonomik olarak tüm dünyada zorlaştığını biliyoruz.
Hepimizin hayalleri var ve bizi yaşama bağlayan yegâne şey de umut ve isteklerimiz. Bu isteklerimize ulaşmak için ise hepimiz yeni donanımlar edinmeye, yeni konumlarda yetkinlik kazanarak kendimizi ifade etmeye başladık. Bugün bir kişinin LinkedIn, X veya Instagram hesabına baktığınızda en az iki hatta bazılarında üç ve daha fazla bir konuda uzmanlık taşıdıklarını göreceksiniz. Bu sebeple bu yetenekli kişileri istihdam etmek isteyen şirketler onlarca yeni hak sunarak bu kişileri kendine çekmeye çabalıyorlar. Artık çalışma ortamlarında sabah işe başlarken yoga ve esneme seansları, özel masaj hizmetleri, profesyonel sporcu koçunuzla özel idmanlar, her hafta şirket yemekleri, çeşitli geziler ve birlikte her çeyrekte kısa tatiller bile sunuluyor. Hatta bazıları şirketlerini bir ay tamamen kapatıp tatile çıkıyor. Bir çoğumuzdan nerede bu şirketler, hemen bizde oralarda çalışalım diyeceğine emin olduğum bir iç ses duyacağız biliyorum.
Özellikle Amerika’dan başlayan bu tür akımlar, Avrupa’da ve bugün de ülkemizdeki birçok teknoloji şirketinde sunulan insan kaynakları hizmetleri arasındalar. Bu şirketler onlarla çalışmanız için sizi ikna etmeye çabalıyorlar. Sabah ofise geldiğinizde sınırsız bir açık büfe kahvaltı, içeceklerle dolu bir buzdolabı, atıştırmalıklar, oyun odaları, birlikte vakit geçireceğiniz aktiviteleri neden sunuyorlar sizce? Bunun çok basit ve akıllıca birkaç sebebi var. İlki; en iyi yetenekleri kendi şirketlerine çekebilmek ve iyi bir ekip kurarak şirket değerine katkı sağlamak. Bence bu kısım paha biçilemez. Zaten bir şirketin rakamsal değeri, bilanço ve finansallardan çok içeride taşıdığı ve barındırdığı değerler olmalı. Bu değerler rakamların ötesinde olabilirler. Bunu fark eden ve bu alana yatırım yapan yöneticileri hemen alkışlamak istiyorum. Bir diğer sebep ise teknoloji şirketleri kâr eden ve gider gösteremeyen şirketler oldukları için, vergi gideri olarak gösterilebilecek içerikleri çalışanlarına dağıtmak adına bu tür yöntemleri sıkça benimsiyorlar.
Bugüne dek İnsan Kaynakları yöneticileri şirketlerde kendi deneyimlerini ve ortaya koydukları faydayı bence iyi ifade edemiyorlardı. Son üç dört yılda yaptıkları işlerin şirket büyümesindeki değeri kesinlikle daha iyi anlaşılıyor kanısındayım. İşe alım ve istihdam, bordro ve evrak konuları arasında boğulmak dışında, Kurumsal İletişim birimleriyle koordine daha iyi bir değer anlayışına ulaştılar.
Yöneticiler ve şirket sahiplerine ise, geleceğe dair planlarında henüz bu bakış açısına sahip değillerse, bu alanlara hızlıca yatırım yapmalılar. Şirketinizi ve işinizi seviyorsanız, daha da büyüsün ve şirketiniz gelişsin istiyorsanız, ilk yatırımı değerli insan kaynağına yapmanız gerekiyor. Gelişim ve büyümenin en temel faktörü daima “nitelikli insan kaynağı” olacaktır. Çalışanlarınıza değer vermek ve yeteneklere değer katmak şirketinizin temel büyüme faktörlerinin başında gelecektir. Yapay zekâ çağının kapımızı hızla aşındırdığı bu süreçlerde, nitelik ve yetkinliklerin önemini fark edenlerin önümüzdeki on yılını şimdiden takip etmenizi isterim. Neden ve nasıl başardıklarını işte bu başlıklarda göreceğiz.
Şirketlerin uzaktan çalışma planlamasına geçmelerinden dolayı; ofise hiç gelinmeyen veya haftanın belirli günleri fiziki çalışma düzenleri oluştu. Birçok kurumsal şirket bu yapıya hızlıca geçiş yaptı. Bazıları da ofislerini tamamen kapatarak ortak çalışma ofislerinde alanlar kiraladılar. Haftanın her günü kullanılabilecek ofisler ve toplantı alanlarıyla, iş yapılarını kökten değiştirdiler. Bu esneklik ve uyum, farklı iş birliklerini de beraberinde getirdi.
Ülkemizde girişimcilik ekosistemindeki yeni teknoloji girişimcileri de maliyetlerini kısmak ve hızlı büyümek adına; yatırım alana dek bu alanlarda “gezgin üye” adı verilen boş masaları kullanıyorlar. Bazıları masa kiralıyor, biraz daha büyüyenler ise oda kiralayarak ofis alanlarını buralara taşıyorlar. Ortak çalışma alanlarında bu sayede sinerji ve yeni iş birliklerini de doğruyor. Hatta yatırımcılar adına yapılan birçok etkinlikte kendileri için potansiyel olabilecek networklere erişebiliyorlar. Şirketler bu değişimleri gördükleri için hem maliyetleri kısmak hem de çalışanlarına ek olanaklar sunmak adına buralarda yerler edinmeye hızlıca geçiş yaptılar. Bu değişime ayak uydurmanın getirdiği verimlilik artışı da şirketlerin büyümesinde büyük bir rol oynuyor. Çalışanını sabah dokuzda masasında görünce içi rahatlayan, saat altı da ise halen işi için beklediğini görüp mutlu olan yöneticiler, sizin adınıza üzgünüm. Bu bekletiniz ve yaklaşımınız, çalışanlarınızı mutsuz kılıp verimlerini düşürüyor. Sürekli çalışanını odasına çağırıp işin nasıl gittiğini, projenin gidişatını soran, güven esaslı olmayan yapıların gelişemediğini görüyoruz. Yatırımcılar da bugün bir şirketi satın alırken, şirket finansallarına baktıkları kadar, çalışan kalitesine, şirket kültürüne ve değerlerine de bakarak yatırım yapıyorlar.
Özellikle Kurumsal şirketlerde iş ve çalışma biçimlerindeki bu değişimleri fark eden İnsan Kaynakları birimleri son yıllarda hızlı bir değişim gösterdiler. Çalışan bağlığı ve mutluluğuna odaklı özel birimler oluşturuldu. Her bir çalışan için birçok özel hizmet tasarlanmaya ve daha da verimli ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar benimsenmeye başladı. Bir çalışanın mutluluğu da nedir ki diyen, eski bakış açısındaki yöneticilerin devrinin kapandığı bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Bugün şirketlerin çoğunda her ay düzenli etkinlikler yapılıyor. Hatta bir kısmında her hafta birçok etkinlik düzenlenirken, çalışma ortamları daha keyifli hale getirilmeye odaklanılıyor.
Bir işe girdiğinizde sabah erkenden kalkıp akşam geç saate eve varıyorsanız, yaşamınızın neredeyse büyük bölümü iş yaşamıyla geçiyor. Uykuda geçen zamanı da çıkarırsanız size belki kendinize ayıracağınız ortalama 5 saatlik bir zaman dilimi kalıyor. İş yerinde mutsuzsanız aslında yaşamınız da mutsuz bir hal alıyor. Hafta içi bir çoğumuz günün üçte ikisini iş yaşamında tüketiyoruz. Özellikle son gelen kuşağın anlayışı, dünyaya yaşamak için geldiğini düşünmek üzerine… Bu da yeni nesli iş hayatına çekmek adına işverenler için daha fazla özveri ve fedakârlık manası taşıyor. Bugün Z kuşağına; yan hak olarak sadece sağlık sigortası, ulaşım ve yemek gibi kavramları sunarsanız muhtemelen sizinle çalışmak istemeyeceklerdir. Tek bir iş ile geçinmenin ekonomik olarak tüm dünyada zorlaştığını biliyoruz.
Hepimizin hayalleri var ve bizi yaşama bağlayan yegâne şey de umut ve isteklerimiz. Bu isteklerimize ulaşmak için ise hepimiz yeni donanımlar edinmeye, yeni konumlarda yetkinlik kazanarak kendimizi ifade etmeye başladık. Bugün bir kişinin LinkedIn, X veya Instagram hesabına baktığınızda en az iki hatta bazılarında üç ve daha fazla bir konuda uzmanlık taşıdıklarını göreceksiniz. Bu sebeple bu yetenekli kişileri istihdam etmek isteyen şirketler onlarca yeni hak sunarak bu kişileri kendine çekmeye çabalıyorlar. Artık çalışma ortamlarında sabah işe başlarken yoga ve esneme seansları, özel masaj hizmetleri, profesyonel sporcu koçunuzla özel idmanlar, her hafta şirket yemekleri, çeşitli geziler ve birlikte her çeyrekte kısa tatiller bile sunuluyor. Hatta bazıları şirketlerini bir ay tamamen kapatıp tatile çıkıyor. Bir çoğumuzdan nerede bu şirketler, hemen bizde oralarda çalışalım diyeceğine emin olduğum bir iç ses duyacağız biliyorum.
Özellikle Amerika’dan başlayan bu tür akımlar, Avrupa’da ve bugün de ülkemizdeki birçok teknoloji şirketinde sunulan insan kaynakları hizmetleri arasındalar. Bu şirketler onlarla çalışmanız için sizi ikna etmeye çabalıyorlar. Sabah ofise geldiğinizde sınırsız bir açık büfe kahvaltı, içeceklerle dolu bir buzdolabı, atıştırmalıklar, oyun odaları, birlikte vakit geçireceğiniz aktiviteleri neden sunuyorlar sizce? Bunun çok basit ve akıllıca birkaç sebebi var. İlki; en iyi yetenekleri kendi şirketlerine çekebilmek ve iyi bir ekip kurarak şirket değerine katkı sağlamak. Bence bu kısım paha biçilemez. Zaten bir şirketin rakamsal değeri, bilanço ve finansallardan çok içeride taşıdığı ve barındırdığı değerler olmalı. Bu değerler rakamların ötesinde olabilirler. Bunu fark eden ve bu alana yatırım yapan yöneticileri hemen alkışlamak istiyorum. Bir diğer sebep ise teknoloji şirketleri kâr eden ve gider gösteremeyen şirketler oldukları için, vergi gideri olarak gösterilebilecek içerikleri çalışanlarına dağıtmak adına bu tür yöntemleri sıkça benimsiyorlar.
Bugüne dek İnsan Kaynakları yöneticileri şirketlerde kendi deneyimlerini ve ortaya koydukları faydayı bence iyi ifade edemiyorlardı. Son üç dört yılda yaptıkları işlerin şirket büyümesindeki değeri kesinlikle daha iyi anlaşılıyor kanısındayım. İşe alım ve istihdam, bordro ve evrak konuları arasında boğulmak dışında, Kurumsal İletişim birimleriyle koordine daha iyi bir değer anlayışına ulaştılar.
Yöneticiler ve şirket sahiplerine ise, geleceğe dair planlarında henüz bu bakış açısına sahip değillerse, bu alanlara hızlıca yatırım yapmalılar. Şirketinizi ve işinizi seviyorsanız, daha da büyüsün ve şirketiniz gelişsin istiyorsanız, ilk yatırımı değerli insan kaynağına yapmanız gerekiyor. Gelişim ve büyümenin en temel faktörü daima “nitelikli insan kaynağı” olacaktır. Çalışanlarınıza değer vermek ve yeteneklere değer katmak şirketinizin temel büyüme faktörlerinin başında gelecektir. Yapay zekâ çağının kapımızı hızla aşındırdığı bu süreçlerde, nitelik ve yetkinliklerin önemini fark edenlerin önümüzdeki on yılını şimdiden takip etmenizi isterim. Neden ve nasıl başardıklarını işte bu başlıklarda göreceğiz.