Canlı Yayın
Ersoy Soyer
Kobiler, Büyük Kurumsal Şirketler ve Teknoloji Girişimcileri bu dönemde neler yapmalılar, bu başlığa odaklandık. İlk olarak Startup Teknoloji ve İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent’in birlikte ev sahipliği yaptığı Girişimcilik Ekosistem Kahvaltısında, bu alana emek verenler ile ikili görüşmelerimizi tamamladık. Startup Teknoloji adına Isa Uysal, İlker Elal ve ITU Arı Teknokent Genel Müdürü Attila Dikbaş’ın sunumlarıyla başlayan etkinlikte, yeni hedefler ve ekosisteme dair birçok çalışmayı kendilerinden dinleme şansı bulduk. Diğer katılımcılar da şirketlerini ve çalışmalarını bizlerle paylaştılar.
Özellikle bu tür etkinliklerde sinerjinin ve etkileşimin önemi çok büyük. Girişimcilik yolculuğuna yeni başlayan ve henüz ilk adımlarını atan girişimcilerin, daha deneyimli girişimciler, kurumlar, yatırım şirketleri, global etki liderlerinden öğrenebileceği çok şey olduğunu düşünenlerdenim. Ama belki de en büyük eksikliğimiz birbirimizi tanımanın ve etkileşimden çok, atılması istenen gerçekçi adımlar. Global adımlar konusunda uzun bir süredir ülkemizde düzenlenen Big Bang’in İngiltere’de düzenleneceğini duyunca çok sevindiğimi paylaşmalıyım. Ülkemiz adına yurtdışında atılan her adımın ne kadar önemli olduğunu, sürekli seyahat eden ve ülkemizi anlatan biri olarak çok iyi biliyorum. Ülkemizdeki birçok programın artık girişimcileri cezbetmediğini de görenlerdenim. Gerçekten sonuç odaklı ve yurtdışındaki programlara kabul edilmeye daha çok istekliler.
Evet yatırımcılar ve kurumlar olarak girişimcilerin global olmalarını bekliyoruz ve onlara bu cümleyi kullanıyoruz. Fakat biz ne kadar global bir oyuncuyuz, kurumların da bunu gözden geçirmeleri gerekiyor.
“Global Ol” kelimesinin altında ilk yatan ise farklı ülkelerde ve pazarlarda varlık göstermeleri. Bugün bir Oyun girişimi veya SaaS (Software As a Service) girişimi iseniz veya dijitalde bir çözüm üretiyorsanız, varlığınızı fiziken o ülkelerin hepsine taşımak gerekmeyebiliyor. Dijital kanallar, sosyal medya ve farklı platformlarla yeni müşterilerinize ulaşmanız biraz daha mümkün. İşiniz eğer fiziki bir organizasyon gerektiriyorsa, bu sefer başka bir rota izlemek zorundasınız. Yerel iş ortaklarına ihtiyaç duyacak veya gerçekten o pazara girip şirketleşip en baştan tüm iletişim ve networku yeniden inşa edeceksiniz. Her iki yönteminde elbette çeşitli zorlukları var. Burada lokal ve yerel iş ortaklıkları daha etkin ve olumlu sonuçlar getirebiliyor ama elbette ülkelerin yerel kuralları ve regülasyonlarını iyi bilmeniz çok değerli bir veri. Bu sebeple kurumlar ilk etapta danışmanlarla ilerlemeyi tercih ediyorlar. Yatırımcılara ulaşmak için ise dijitalde varlık göstermek, tek bir yöntem olarak ne yazık ki başarılı olmayabiliyor.
Ülkemizdeki kurumlar, uluslararası bir şirket olabilmek adına; fuarlara katılım sağlıyor ve yeni iş ortakları, yatırımcılar ve müşteriler bulmak için çaba sarf ediyorlar. Uluslararası birçok etkinlikte katılımcı olan ülkemizden şirketlerle konuşmalarımızda ve toplantılarımızda en büyük problemin vize sorunu olduğunu paylaşıyorlar. Serbest dolaşımın ticaret üzerinde çok büyük bir etkisi var. Vize süreleri bitince yeniden katılım sağlayamayacağını düşünen şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Umuyorum bu konuda gerekli adımlar atılarak sorunlar ortadan kaldırılır ve şirketlerimizin pazarlara erişimi daha da kolaylaşır.
İzlenimlerinden bir başkası ise eğer bir şirketin büyümesi hedefleniyorsa sadece bir fuara katılım veya stant açmak yine yeterli olmayabiliyor. Yerel şirketler sizi sonuçta başka bir ülkeden gelen bir ziyaretçi gibi görüyorlar, bu sebeple lokal olmanızı talep ediyorlar. Yani bir ekibinizin o ülkede olması onlar için ilk şartlardan biri. Hukuksal konular, finansal konular ve güven esaslı bir iletişime ihtiyaç duyuyorlar. Bir ürün veya hizmet sunuyorsanız bu seferde lokal hizmetler gerekiyorsa teknik servis hizmetlerinin olması, garanti şartları gibi birçok konuda organizasyonunuzun hazır olması gerekiyor. Belki de en çok atlanan bir diğer konu ise sizin adınıza siz daha yola çıkmadan global haber ve içeriklerin o pazarlarda erişimde olması. Günümüzün veri dünyasında sizi anlatan ve işaret eden olumlu ve pozitif haberlerin ve yorumların güven anlamında çok büyük bir etkisi var. Halkla ilişkiler ve basının bu yönde büyük etkisi var.
Özetle Türk Girişimcisi ve ekosistem paydaşları olarak harika olanaklara sahibiz, çok güçlü kaslarımız var, problemlere hızlıca çözüm üretebiliyor ve kriz anlarını çok iyi yönetebiliyoruz. Bu yetkinlikleri diğer pazarlara taşıdığımızda yatırımları ülkemize çekerek daha etkili ve etkin bir yapılanmayı kurabileceğimizi biliyorum. Tüm şirketlerimize o sebeple söyleyebileceğim yegâne yöntem “Ya Sev Ya Global Ol”
Kobiler, Büyük Kurumsal Şirketler ve Teknoloji Girişimcileri bu dönemde neler yapmalılar, bu başlığa odaklandık. İlk olarak Startup Teknoloji ve İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent’in birlikte ev sahipliği yaptığı Girişimcilik Ekosistem Kahvaltısında, bu alana emek verenler ile ikili görüşmelerimizi tamamladık. Startup Teknoloji adına Isa Uysal, İlker Elal ve ITU Arı Teknokent Genel Müdürü Attila Dikbaş’ın sunumlarıyla başlayan etkinlikte, yeni hedefler ve ekosisteme dair birçok çalışmayı kendilerinden dinleme şansı bulduk. Diğer katılımcılar da şirketlerini ve çalışmalarını bizlerle paylaştılar.
Özellikle bu tür etkinliklerde sinerjinin ve etkileşimin önemi çok büyük. Girişimcilik yolculuğuna yeni başlayan ve henüz ilk adımlarını atan girişimcilerin, daha deneyimli girişimciler, kurumlar, yatırım şirketleri, global etki liderlerinden öğrenebileceği çok şey olduğunu düşünenlerdenim. Ama belki de en büyük eksikliğimiz birbirimizi tanımanın ve etkileşimden çok, atılması istenen gerçekçi adımlar. Global adımlar konusunda uzun bir süredir ülkemizde düzenlenen Big Bang’in İngiltere’de düzenleneceğini duyunca çok sevindiğimi paylaşmalıyım. Ülkemiz adına yurtdışında atılan her adımın ne kadar önemli olduğunu, sürekli seyahat eden ve ülkemizi anlatan biri olarak çok iyi biliyorum. Ülkemizdeki birçok programın artık girişimcileri cezbetmediğini de görenlerdenim. Gerçekten sonuç odaklı ve yurtdışındaki programlara kabul edilmeye daha çok istekliler.
Evet yatırımcılar ve kurumlar olarak girişimcilerin global olmalarını bekliyoruz ve onlara bu cümleyi kullanıyoruz. Fakat biz ne kadar global bir oyuncuyuz, kurumların da bunu gözden geçirmeleri gerekiyor.
“Global Ol” kelimesinin altında ilk yatan ise farklı ülkelerde ve pazarlarda varlık göstermeleri. Bugün bir Oyun girişimi veya SaaS (Software As a Service) girişimi iseniz veya dijitalde bir çözüm üretiyorsanız, varlığınızı fiziken o ülkelerin hepsine taşımak gerekmeyebiliyor. Dijital kanallar, sosyal medya ve farklı platformlarla yeni müşterilerinize ulaşmanız biraz daha mümkün. İşiniz eğer fiziki bir organizasyon gerektiriyorsa, bu sefer başka bir rota izlemek zorundasınız. Yerel iş ortaklarına ihtiyaç duyacak veya gerçekten o pazara girip şirketleşip en baştan tüm iletişim ve networku yeniden inşa edeceksiniz. Her iki yönteminde elbette çeşitli zorlukları var. Burada lokal ve yerel iş ortaklıkları daha etkin ve olumlu sonuçlar getirebiliyor ama elbette ülkelerin yerel kuralları ve regülasyonlarını iyi bilmeniz çok değerli bir veri. Bu sebeple kurumlar ilk etapta danışmanlarla ilerlemeyi tercih ediyorlar. Yatırımcılara ulaşmak için ise dijitalde varlık göstermek, tek bir yöntem olarak ne yazık ki başarılı olmayabiliyor.
Ülkemizdeki kurumlar, uluslararası bir şirket olabilmek adına; fuarlara katılım sağlıyor ve yeni iş ortakları, yatırımcılar ve müşteriler bulmak için çaba sarf ediyorlar. Uluslararası birçok etkinlikte katılımcı olan ülkemizden şirketlerle konuşmalarımızda ve toplantılarımızda en büyük problemin vize sorunu olduğunu paylaşıyorlar. Serbest dolaşımın ticaret üzerinde çok büyük bir etkisi var. Vize süreleri bitince yeniden katılım sağlayamayacağını düşünen şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Umuyorum bu konuda gerekli adımlar atılarak sorunlar ortadan kaldırılır ve şirketlerimizin pazarlara erişimi daha da kolaylaşır.
İzlenimlerinden bir başkası ise eğer bir şirketin büyümesi hedefleniyorsa sadece bir fuara katılım veya stant açmak yine yeterli olmayabiliyor. Yerel şirketler sizi sonuçta başka bir ülkeden gelen bir ziyaretçi gibi görüyorlar, bu sebeple lokal olmanızı talep ediyorlar. Yani bir ekibinizin o ülkede olması onlar için ilk şartlardan biri. Hukuksal konular, finansal konular ve güven esaslı bir iletişime ihtiyaç duyuyorlar. Bir ürün veya hizmet sunuyorsanız bu seferde lokal hizmetler gerekiyorsa teknik servis hizmetlerinin olması, garanti şartları gibi birçok konuda organizasyonunuzun hazır olması gerekiyor. Belki de en çok atlanan bir diğer konu ise sizin adınıza siz daha yola çıkmadan global haber ve içeriklerin o pazarlarda erişimde olması. Günümüzün veri dünyasında sizi anlatan ve işaret eden olumlu ve pozitif haberlerin ve yorumların güven anlamında çok büyük bir etkisi var. Halkla ilişkiler ve basının bu yönde büyük etkisi var.
Özetle Türk Girişimcisi ve ekosistem paydaşları olarak harika olanaklara sahibiz, çok güçlü kaslarımız var, problemlere hızlıca çözüm üretebiliyor ve kriz anlarını çok iyi yönetebiliyoruz. Bu yetkinlikleri diğer pazarlara taşıdığımızda yatırımları ülkemize çekerek daha etkili ve etkin bir yapılanmayı kurabileceğimizi biliyorum. Tüm şirketlerimize o sebeple söyleyebileceğim yegâne yöntem “Ya Sev Ya Global Ol”
SON DAKİKA
