Yaklaşık altı ay önce Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği AUSDER’in düzenlediği webinarda, Afet ve Koordinasyonda Mikro mobilite’nin Kullanımına dair farkındalığı kimsenin henüz öngörmediğinden ve bunun öneminden bahsetmiştim. Sonrasında da bu proje için saygın üniversitelerimizle çalışmalarımıza başlamıştık. 20 kişilik bir çalışma grubu oluşturarak bu konuda dikkat çekmeye ve bir farkındalık oluşturmaya devam ediyoruz. Okan Üniversitesi ve Doğuş Üniversitesi akademik ekibi ile yürüttüğümüz projenin, Enerji çalıştayında ana başlıklardan birine konu olması, bizler için olumlu ve değerli bir geri dönüş sağladı.
Çalıştay katılımcılarına yaptığım sunum sonrası, tüm katılımcıların bu noktada yeni fikirler üretmesi bu başlık için öneriler getirmesi benim açımdan da oldukça kıymetliydi. Çalıştaya destek veren tüm kurum ve katılımcılara da ayrıca teşekkür etmek isterim.
Belki farkında değiliz ama dünyamız yavaş yavaş ölüyor, küresel ısınma ciddi yıkımlara sebep oluyor fakat biz etkilerini kapımızda hissetmedikçe yok varsayıyoruz. Aşırı kuraklık, su sıkıntısı, yazın çıkan büyük yangınlar, fırtınalar hepsi aslında birer işaretçiler. Karbondioksit salınım değerlerimiz aşırı yüksek seviyelerde. Tüm ülkelerin birlikte hareket etmedikleri durumda, bu tüketim alışkanlıklarımızla 100 sene sonra dünyamızın daha yaşanabilir olacağını öngörmek pek mümkün değil gibi... Denizlerdeki mikro plastikler artık soframıza gelen balıklarımızda yüksek oranda ölçülen seviyelere ulaştılar. Fosil yakıtlı sistemleri terk etmedikçe gelecek nesillere yaşanabilecek bir dünya teslim edemeyeceğimiz kesin diyebiliriz. Temiz enerji kullanımına geçmez, hibrit ve elektrikli taşıtları hızla arttırmazsak dünya için bir denge noktası bulamayacak gibiyiz.
Norveç, Finlandiya gibi Baltık Ülkeleri elektrikli araç kullanımı konusunda oldukça yaygın bir seviyeye ulaştılar. Bunda şüphesiz ki en büyük pay devlet teşviklerinin elektrikli araçlar tarafında yüksek oluşu. TOGG piyasaya girdiğinde tüm elektrikli araçlarda büyük bir teşvik getirilmesi temennimiz ama bugüne dek buna dair bir teşvik henüz açıklanmadı. Umuyorum bu konuda en azından ciddi teşvikler uygulanır ve ülkemiz ve çevre adına doğru hamleler bugünden gerçekleştirilir. Bugün dikkatimi çeken bir güzel teşvik ise Viyana Belediyesi tarafından yayınlanmış. Ulaşım amaçlı kullanacağınız bisiklet alımları için, bisiklet ücretinin yarısı belediye tarafından karşılanıyor. 800 Euro üst limite dek açılan bu teşvik elektrikli kargo bisikletlerinde ise 1000 Euro’ya kadar destekleniyor.
Bisiklet kullanımının artması, karbon emisyonun azaltılması, haraketlilik odağında bu teşviği gayet yaratıcı ve destekleyici bulduğumu paylaşmalıyım. Önceliği kalabalık nüfusu sebebiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ardından İzmir, Ankara ve diğer Büyükşehir belediyelerine vermek isterim. Umuyorum bu tür teşvikleri bizler kendi belediyelerimiz tarafında da görebiliriz. Bu sayede belki halkın bisiklet, elektrikli bisiklet ve scooter kullanımı sayesinde istenilen hareketliliğe ve karbon salınımını azaltmaya daha fazla katkıda bulunulabilir. Bu teşviğin getirilmesinin büyük bir farkındalık yaratacağına da eminim. Araç almanın ülkemizde zorlaştığı bu dönemde çevreci mikro mobilite araçları için teşviklerin düzenlenmesi oldukça doğru bir zamanlama olacaktır.
İş hareketlilik ve mobilite tarafına gelince, tüm dünyada çok farklı regülasyonlar da ardı ardına düzenlenmeye devam ediyor. Ülkemizde en son bisiklet ve scooterlar için sürüş esnasında kask takmak ve reflektörlü yelek giyme konusunda getirilen düzenleme, muhtemelen yeni senede daha farklı eklentilerle ilerleyecek gibi duruyor. Paris; tüm scooterların kaldırılıp kaldırılmaması gerektiğini konuşadursun, Viyana’da ise sayıların azaltılması, plaka takılma zorunluluğu ve yanlış park edilmeye uygulanacak cezalar konuşulmaya devam ediyorlar.
Mikro mobilite alanında çeşitli etkinliklerde görüşler paylaşmaya devam ederken aynı zamanda bir scooter ve bisiklet kullanıcısı olduğumu da belirmek isterim ve hepimizin mutlaka bu güzel ulaşım araçlarını edinmesini de ayrıca tavsiye ederim. En azından oluşturduğumuz karbon salınımının bir kısmını dünyadan uzak tutmak adına önemli bir adım olacaktır. Regülasyonlar konusunda birçok mecra da çalışmalarımı ve görüşlerimi paylaşmaya devam ediyorum.
Bu konuda genel önerilerim; Sabit park noktalarının netleştirilmesi ve alan dışına park yasakları uygulanması, kiralama yapan özel şirketler ve kamu tarafının toplu ulaşım sistemleriyle birbirine entegre hale gelmesi, bisiklet ve scooter yollarının uçtan uca tamamlanarak her yerde zorunlu olarak otomobil yollarıyla birbirinden ayrılması, kurallara uyulmaması durumunda gerekli cezaların sürücülere uygulanması. Araç sürücülerinin trafikte diğer bisikletli ve scooter kullanıcılarına öncelik vermesi gibi bazı hususların uygulanması şu anda en önde gelen başlıklar olarak bence uygulanmalılar. Hatta otomobil ehliyetleri verilirken de mutlaka müfredata mikro mobilite araçlarıyla trafikte nasıl seyredileceğine dair sürüş kuralları da ayrıca paylaşılmalı görüşündeyim.
Umuyorum biraz olsun karar vericilerin önce insan ve çevre güvenliği odaklı politikalar üreterek konuya eğilmesi olur. Henüz başka bir gezegenimiz yok ve muhtemelen bizim ömürlerimiz bir başka yurt bulunsa da oraya seyahat edip yeni yaşamlar kurmaya yetmeyecek. Elimizdekinin değerini ve korumayı bilmemiz dileğiyle…
Yaklaşık altı ay önce Akıllı Ulaşım Sistemleri Derneği AUSDER’in düzenlediği webinarda, Afet ve Koordinasyonda Mikro mobilite’nin Kullanımına dair farkındalığı kimsenin henüz öngörmediğinden ve bunun öneminden bahsetmiştim. Sonrasında da bu proje için saygın üniversitelerimizle çalışmalarımıza başlamıştık. 20 kişilik bir çalışma grubu oluşturarak bu konuda dikkat çekmeye ve bir farkındalık oluşturmaya devam ediyoruz. Okan Üniversitesi ve Doğuş Üniversitesi akademik ekibi ile yürüttüğümüz projenin, Enerji çalıştayında ana başlıklardan birine konu olması, bizler için olumlu ve değerli bir geri dönüş sağladı.
Çalıştay katılımcılarına yaptığım sunum sonrası, tüm katılımcıların bu noktada yeni fikirler üretmesi bu başlık için öneriler getirmesi benim açımdan da oldukça kıymetliydi. Çalıştaya destek veren tüm kurum ve katılımcılara da ayrıca teşekkür etmek isterim.
Belki farkında değiliz ama dünyamız yavaş yavaş ölüyor, küresel ısınma ciddi yıkımlara sebep oluyor fakat biz etkilerini kapımızda hissetmedikçe yok varsayıyoruz. Aşırı kuraklık, su sıkıntısı, yazın çıkan büyük yangınlar, fırtınalar hepsi aslında birer işaretçiler. Karbondioksit salınım değerlerimiz aşırı yüksek seviyelerde. Tüm ülkelerin birlikte hareket etmedikleri durumda, bu tüketim alışkanlıklarımızla 100 sene sonra dünyamızın daha yaşanabilir olacağını öngörmek pek mümkün değil gibi... Denizlerdeki mikro plastikler artık soframıza gelen balıklarımızda yüksek oranda ölçülen seviyelere ulaştılar. Fosil yakıtlı sistemleri terk etmedikçe gelecek nesillere yaşanabilecek bir dünya teslim edemeyeceğimiz kesin diyebiliriz. Temiz enerji kullanımına geçmez, hibrit ve elektrikli taşıtları hızla arttırmazsak dünya için bir denge noktası bulamayacak gibiyiz.
Norveç, Finlandiya gibi Baltık Ülkeleri elektrikli araç kullanımı konusunda oldukça yaygın bir seviyeye ulaştılar. Bunda şüphesiz ki en büyük pay devlet teşviklerinin elektrikli araçlar tarafında yüksek oluşu. TOGG piyasaya girdiğinde tüm elektrikli araçlarda büyük bir teşvik getirilmesi temennimiz ama bugüne dek buna dair bir teşvik henüz açıklanmadı. Umuyorum bu konuda en azından ciddi teşvikler uygulanır ve ülkemiz ve çevre adına doğru hamleler bugünden gerçekleştirilir. Bugün dikkatimi çeken bir güzel teşvik ise Viyana Belediyesi tarafından yayınlanmış. Ulaşım amaçlı kullanacağınız bisiklet alımları için, bisiklet ücretinin yarısı belediye tarafından karşılanıyor. 800 Euro üst limite dek açılan bu teşvik elektrikli kargo bisikletlerinde ise 1000 Euro’ya kadar destekleniyor.
Bisiklet kullanımının artması, karbon emisyonun azaltılması, haraketlilik odağında bu teşviği gayet yaratıcı ve destekleyici bulduğumu paylaşmalıyım. Önceliği kalabalık nüfusu sebebiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ardından İzmir, Ankara ve diğer Büyükşehir belediyelerine vermek isterim. Umuyorum bu tür teşvikleri bizler kendi belediyelerimiz tarafında da görebiliriz. Bu sayede belki halkın bisiklet, elektrikli bisiklet ve scooter kullanımı sayesinde istenilen hareketliliğe ve karbon salınımını azaltmaya daha fazla katkıda bulunulabilir. Bu teşviğin getirilmesinin büyük bir farkındalık yaratacağına da eminim. Araç almanın ülkemizde zorlaştığı bu dönemde çevreci mikro mobilite araçları için teşviklerin düzenlenmesi oldukça doğru bir zamanlama olacaktır.
İş hareketlilik ve mobilite tarafına gelince, tüm dünyada çok farklı regülasyonlar da ardı ardına düzenlenmeye devam ediyor. Ülkemizde en son bisiklet ve scooterlar için sürüş esnasında kask takmak ve reflektörlü yelek giyme konusunda getirilen düzenleme, muhtemelen yeni senede daha farklı eklentilerle ilerleyecek gibi duruyor. Paris; tüm scooterların kaldırılıp kaldırılmaması gerektiğini konuşadursun, Viyana’da ise sayıların azaltılması, plaka takılma zorunluluğu ve yanlış park edilmeye uygulanacak cezalar konuşulmaya devam ediyorlar.
Mikro mobilite alanında çeşitli etkinliklerde görüşler paylaşmaya devam ederken aynı zamanda bir scooter ve bisiklet kullanıcısı olduğumu da belirmek isterim ve hepimizin mutlaka bu güzel ulaşım araçlarını edinmesini de ayrıca tavsiye ederim. En azından oluşturduğumuz karbon salınımının bir kısmını dünyadan uzak tutmak adına önemli bir adım olacaktır. Regülasyonlar konusunda birçok mecra da çalışmalarımı ve görüşlerimi paylaşmaya devam ediyorum.
Bu konuda genel önerilerim; Sabit park noktalarının netleştirilmesi ve alan dışına park yasakları uygulanması, kiralama yapan özel şirketler ve kamu tarafının toplu ulaşım sistemleriyle birbirine entegre hale gelmesi, bisiklet ve scooter yollarının uçtan uca tamamlanarak her yerde zorunlu olarak otomobil yollarıyla birbirinden ayrılması, kurallara uyulmaması durumunda gerekli cezaların sürücülere uygulanması. Araç sürücülerinin trafikte diğer bisikletli ve scooter kullanıcılarına öncelik vermesi gibi bazı hususların uygulanması şu anda en önde gelen başlıklar olarak bence uygulanmalılar. Hatta otomobil ehliyetleri verilirken de mutlaka müfredata mikro mobilite araçlarıyla trafikte nasıl seyredileceğine dair sürüş kuralları da ayrıca paylaşılmalı görüşündeyim.
Umuyorum biraz olsun karar vericilerin önce insan ve çevre güvenliği odaklı politikalar üreterek konuya eğilmesi olur. Henüz başka bir gezegenimiz yok ve muhtemelen bizim ömürlerimiz bir başka yurt bulunsa da oraya seyahat edip yeni yaşamlar kurmaya yetmeyecek. Elimizdekinin değerini ve korumayı bilmemiz dileğiyle…