Paris’te 129 cana mal olan kanlı saldırıların şoku halen atlatılabilmiş değil. Fransa ilk günden bu yana saldırganların peşinde… Bizim hiç alışık olmadığımız kadar şeffaf bir soruşturma süreci yürütülüyor. Başsavcının günlük basın toplantıları gazeteciler için hayli doyurucu. Altını kazıma ihtiyacı hissetmiyorsun. Gelen yayın yasağı falan da yok. Ama ne olursa olsun bu işte en dikkat çeken şey saldırganlardan birinin kimliği… Yanında Suriye pasaportu bulunan canlı bomba Ahmed El Muhammed. Yunan hükümeti Ekim ayı başında el Muhammed isimli o militanın Yunan adalarından Avrupa'ya giriş yaptığını açıkladı. Oradan Paris’e izlediği rota belirlendi. Tabii işler karıştı…
Saldırgan "mülteci" çıkınca politikalar riske girdi
Mülteci krizinin başlamasından bu yana zaten en büyük endişelerden biriydi terör örgütü IŞİD üyelerinin de bu sayede Avrupa’ya sızma ihtimali. Sık sık aşırı sağcılar tarafından da dillendirilirdi. Almanya Başkanı Angela Merkel'in "açık kapı politikası" da bu yüzden çok eleştirildi. Saldırıların ardından daha da yüksek sesle konuşulmaya başlandı şimdi bu risk. Hatta Polonya'nın yeni hükümeti ilk adımı da attı. AB'nin dayattığı "sığınmacı kabul kotası"nı uygulamayacaklarını açıkladılar. ABD Başkanı Barack Obama da Antalya'daki G20 Zirvesi'nin kapanışında düzenlediği basın toplantısında uyardı. "Mültecilere sırtımızı dönmek ülkemizin değerlerine aykırı, ama kendi vatandaşlarımın güvenliği en büyük önceliğim" diye. Titiz bir inceleme yapılması gerektiğini söyledi mültecilerle ilgili. Ancak şimdiden çatlak sesler çıkmaya başladı. ABD Ülke Güvenliği Komitesi Başkanı Michael McCaul “İlgililerle görüştüm öyle herkesi incelemek mümkün değil” dedi. Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu 15 eyalet mülteci kabul etmeyeceklerini açıkladı bile.
Peki, ya IŞİD özellikle yaptıysa?
Bu korkular yersiz değil tabii. Her gün binlerce mülteci yığılıyor sınırlara. Yunanistan’a girmeleri için her birinin tek tek kayıt yaptırması gerek. Ama bu uzun ve detaylı bir incelemeden ziyade, formalite aslında. Biraz kimliğini göster, parmak izini ver ve geç misali... Yani gerçekten kötü niyetli bir teröristin de bu şekilde kayıt yaptırıp geçmesi zor değil. Ama madalyonun bir diğer yüzü de var. Bir saldırganın saldırıya giderken yanında pasaport ya da kimlik taşıması her zaman tuhaf gelmiştir bana. Hele de ölmeye giden bir canlı bombanın... Tek bir amacı olabilir bunun. O da kimliğinin belirlenmesi içindir... Bunun gerçek amacı Avrupa'nın mültecilere kapısını kapatması olabilir. Çünkü IŞİD, mültecilerin Avrupa'ya geçmesine karşı. Kaçan insanlar onların "büyük halifelik" imajlarına gölge düşürüyor. Herkesin mutlu mesut kendi topraklarında yaşamalarını istiyorlar. Bu yüzden bunu özellikle gerçek olmayan bir pasaportla planlamış olma ihtimalleri var.
Sahte Suriyeli pasaportu çıkartmak çok kolay
Eğer bilinçli bir hamleyse o pasaportun orada olması zor değil. En basiti Fransa'ya gelen bir mülteciden çalınmış olabilir. Bir diğer ihtimalse sahte olması... İngiliz The Guardian'ın geçen aylarda yaptığı bir dosya haber vardı bu yönde. Buna göre insan kaçakçıları 5 bin Euro karşılığında sahte pasaport üretiyor. Hatta bunun ne kadar kolay olduğunu göstermek için geçen haftalarda Hollandalı bir gazeteci başbakanlarının adına bir pasaport çıkarttırıp haber yapmıştı. Guardian’ın haberinde bir diğer pazar da çıkmıştı ortaya. Suriye'de yaşayanlardan gerçek pasaportları belli bir ücret karşılığında alınıp, pasaportu olmayan başka kişilere veriliyor. Gerekli iltica belgeleri de bu sayede kolayca alınıyor…
Her enkazdan "gerekli" pasaportlar nasıl sağlam çıkıyor?
Bir diğer ihtimal ise biraz daha komplo teorisi... O canlı bombanın kendini patlattığı sırada pasaportun sapasağlam kalması meselesi…
Hep şüphelendiriyor işte insanı. Kamuoyunu yönlendirmek için işin içinde başka şeyler olabilir mi diye. Kısa bir hafıza tazelemek işe yarar böyle durumlarda. 11 Eylül 2001'de El Kaide İkiz Kuleler'e saldırı düzenlendiğinde, uçaklar kulelere çarpmış, kuleler toz bulutu içinde yerle bir olmuştu. Ancak ne hikmetse, El Kaide militanlarına ait pasaportlar hafif kenarları yanmış mektuplar kadar sağlam çıkmıştı o enkazdan. Paris’te ocak ayında düzenlenen Charlie Hebdo saldırılarında da aynı şey yaşanmıştı. Saldırıyı düzenleyenlerden biri nüfus cüzdanını kaçtıkları arabada unutunca, kimliği belirlenmişti. Pasaportun akıbetiyle ilgili gerçek, eminim kısa sürede ortaya çıkacaktır. Tabii tek umudum bunun bizlerle de paylaşılması...
Paris’te 129 cana mal olan kanlı saldırıların şoku halen atlatılabilmiş değil. Fransa ilk günden bu yana saldırganların peşinde… Bizim hiç alışık olmadığımız kadar şeffaf bir soruşturma süreci yürütülüyor. Başsavcının günlük basın toplantıları gazeteciler için hayli doyurucu. Altını kazıma ihtiyacı hissetmiyorsun. Gelen yayın yasağı falan da yok. Ama ne olursa olsun bu işte en dikkat çeken şey saldırganlardan birinin kimliği… Yanında Suriye pasaportu bulunan canlı bomba Ahmed El Muhammed. Yunan hükümeti Ekim ayı başında el Muhammed isimli o militanın Yunan adalarından Avrupa'ya giriş yaptığını açıkladı. Oradan Paris’e izlediği rota belirlendi. Tabii işler karıştı…
Saldırgan "mülteci" çıkınca politikalar riske girdi
Mülteci krizinin başlamasından bu yana zaten en büyük endişelerden biriydi terör örgütü IŞİD üyelerinin de bu sayede Avrupa’ya sızma ihtimali. Sık sık aşırı sağcılar tarafından da dillendirilirdi. Almanya Başkanı Angela Merkel'in "açık kapı politikası" da bu yüzden çok eleştirildi. Saldırıların ardından daha da yüksek sesle konuşulmaya başlandı şimdi bu risk. Hatta Polonya'nın yeni hükümeti ilk adımı da attı. AB'nin dayattığı "sığınmacı kabul kotası"nı uygulamayacaklarını açıkladılar. ABD Başkanı Barack Obama da Antalya'daki G20 Zirvesi'nin kapanışında düzenlediği basın toplantısında uyardı. "Mültecilere sırtımızı dönmek ülkemizin değerlerine aykırı, ama kendi vatandaşlarımın güvenliği en büyük önceliğim" diye. Titiz bir inceleme yapılması gerektiğini söyledi mültecilerle ilgili. Ancak şimdiden çatlak sesler çıkmaya başladı. ABD Ülke Güvenliği Komitesi Başkanı Michael McCaul “İlgililerle görüştüm öyle herkesi incelemek mümkün değil” dedi. Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu 15 eyalet mülteci kabul etmeyeceklerini açıkladı bile.
Peki, ya IŞİD özellikle yaptıysa?
Bu korkular yersiz değil tabii. Her gün binlerce mülteci yığılıyor sınırlara. Yunanistan’a girmeleri için her birinin tek tek kayıt yaptırması gerek. Ama bu uzun ve detaylı bir incelemeden ziyade, formalite aslında. Biraz kimliğini göster, parmak izini ver ve geç misali... Yani gerçekten kötü niyetli bir teröristin de bu şekilde kayıt yaptırıp geçmesi zor değil. Ama madalyonun bir diğer yüzü de var. Bir saldırganın saldırıya giderken yanında pasaport ya da kimlik taşıması her zaman tuhaf gelmiştir bana. Hele de ölmeye giden bir canlı bombanın... Tek bir amacı olabilir bunun. O da kimliğinin belirlenmesi içindir... Bunun gerçek amacı Avrupa'nın mültecilere kapısını kapatması olabilir. Çünkü IŞİD, mültecilerin Avrupa'ya geçmesine karşı. Kaçan insanlar onların "büyük halifelik" imajlarına gölge düşürüyor. Herkesin mutlu mesut kendi topraklarında yaşamalarını istiyorlar. Bu yüzden bunu özellikle gerçek olmayan bir pasaportla planlamış olma ihtimalleri var.
Sahte Suriyeli pasaportu çıkartmak çok kolay
Eğer bilinçli bir hamleyse o pasaportun orada olması zor değil. En basiti Fransa'ya gelen bir mülteciden çalınmış olabilir. Bir diğer ihtimalse sahte olması... İngiliz The Guardian'ın geçen aylarda yaptığı bir dosya haber vardı bu yönde. Buna göre insan kaçakçıları 5 bin Euro karşılığında sahte pasaport üretiyor. Hatta bunun ne kadar kolay olduğunu göstermek için geçen haftalarda Hollandalı bir gazeteci başbakanlarının adına bir pasaport çıkarttırıp haber yapmıştı. Guardian’ın haberinde bir diğer pazar da çıkmıştı ortaya. Suriye'de yaşayanlardan gerçek pasaportları belli bir ücret karşılığında alınıp, pasaportu olmayan başka kişilere veriliyor. Gerekli iltica belgeleri de bu sayede kolayca alınıyor…
Her enkazdan "gerekli" pasaportlar nasıl sağlam çıkıyor?
Bir diğer ihtimal ise biraz daha komplo teorisi... O canlı bombanın kendini patlattığı sırada pasaportun sapasağlam kalması meselesi…
Hep şüphelendiriyor işte insanı. Kamuoyunu yönlendirmek için işin içinde başka şeyler olabilir mi diye. Kısa bir hafıza tazelemek işe yarar böyle durumlarda. 11 Eylül 2001'de El Kaide İkiz Kuleler'e saldırı düzenlendiğinde, uçaklar kulelere çarpmış, kuleler toz bulutu içinde yerle bir olmuştu. Ancak ne hikmetse, El Kaide militanlarına ait pasaportlar hafif kenarları yanmış mektuplar kadar sağlam çıkmıştı o enkazdan. Paris’te ocak ayında düzenlenen Charlie Hebdo saldırılarında da aynı şey yaşanmıştı. Saldırıyı düzenleyenlerden biri nüfus cüzdanını kaçtıkları arabada unutunca, kimliği belirlenmişti. Pasaportun akıbetiyle ilgili gerçek, eminim kısa sürede ortaya çıkacaktır. Tabii tek umudum bunun bizlerle de paylaşılması...