Milyonlarca çocuğun ilk kez okulla tanıştığı yeni eğitim öğretim yılının bu ilk haftası kimi çocuk ve aile için mutlulukla ve heyecanla geçerken kimi aileler içinse son derece sancılı ve zor geçiyor.
İlkokul 1. sınıfa başlayan çocuklarda sıkça görülen ve aileye adeta bir kabus yaşatan okul korkusu, bununla baş etmeye çalışan çaresiz ebeveynler ve doğru yönetilemediğinde travmatik sonuçlar doğurabilen bu zor süreç; anaokulundan ilkokula geçmiş olup eğitim kurumu tecrübesi olan çocuklarda bile maalesef sıkça rastlanan bir durum.
Çocuklar neden okuldan korkar? Okul bazı öğrencilerde neden tehdit edici bir algı oluşturur? Çocuk okulun disiplinine uymakta, verilen görevleri yapmakta neden zorlanır ve bununla başa çıkma yöntemleri nedir?
“Okulu hiç sevmiyorum”, “Okula her gün mü gideceğim?”, “Neden arkadaşım Ahmet de okula gitmiyor?”, “Okulda beni kimse sevmiyor ve istemiyor”, “Öğretmenim beni sevmiyor” gibi bahanelerle okula gitmeyi reddeden, okuldan gittikçe uzaklaşan çocuklardaki bu fobinin gerisinde yatan nedenler nelerdir?
Okul öncesi eğitimi almış aile ve çocuklarda bu sıkıntılara rastlanmayacağı düşünülse de bu yeni süreç Onlar için de farklı zorluktadır. Bu tip ailelerde en sık rastlanan sorun anaokulunda alışık oldukları düzeni 1. Sınıfta da sürdürmek istemeleridir. İlkokulun ortamının, insan ilişkilerinin, fiziksel koşullarının ve eğitime yaklaşımlarının okul öncesi eğitimden farklı olması ailede de çocukta da ilk etapta sıkıntılara, uyum güçlüklerine ve gerçekleşmesi zor taleplerde bulunulmasına neden olabilmektedir.
Anaokulundan ilkokula geçen aile ve çocukların uyum problemi yaşamalarının nedenleri;
Neler yapılmalı?
İlk haftalardaki Okul korkusu hemen paniğe kapılacak bir durum değildir. Ancak okula yeni başlayan çocuğun korkularını ve kaygılarını hafife almak, dikkat çekmek için yaptığını düşünmek, çocukla alay etmek, kızmak, bağırmak, “Tıpkı bebek gibi davranıyorsun”, “Bunun için ağlanır mı?” “Bu yaptığın şımarıklık” gibi cümleler kurarak çocuğun içinde yaşadığı kaygıyı, korkuyu göz ardı etmek, çocuğu daha da sıkıntıya sokacak ve yalnızlığa sürükleyecektir. Yapılacak şey yardım istemekte olan kaygılı çocuğu rahatlatmak, bu duyguları normal karşılamak, “İlk günler ben de korkmuştum” gibi somut örnekler vererek O'nu anladığımızı ve yanında olduğumuzu O'na hissettirmektir.
Ne olursa olsun, çocukların okula gitmek istememeleriyle ilgili açıklamaları dinlenmelidir. Ancak bu süreçte ailelerin olumlu yaklaşımı kadar çocuğun okuluna aynı düzende devam etmesi ve okulda kurallara uyması da son derece önemlidir. Aileler çocuklarıyla olan iletişimde kararlı ve tutarlı olmalıdır. Okul devamsızlığı ne kadar uzun sürerse, yeniden sınıfa dönme ve okul korkusundan kurtulma o kadar zorlaşacaktır. Bu nedenle velinin kararlılığı çok önemlidir. Çocuk gergin, sinirli, hırçın olabilir. Özellikle okul sabahında bulantı, karın ağrısı ve uykusuzluk yaşayabilir. Her okul sabahında okula gitmemek için yalvarabilir, bağırabilir, ağlama nöbetleri geçirebilir. Bu durumda eğer okula gitmekten vazgeçilirse bir sonraki güne kadar çocuk rahatlar ancak ertesi günün sabahında sorunlar artarak yaşanmaya devam eder. Bu yüzden çocuk ağlasa da, sevgiyle konuşarak okula götürülmelidir.
Aksi halde “Bu defalık böyle olsun ne yapalım” gibi söylem ve yaklaşımlar çocuğun isteksizliğini pekiştirecektir. Hele ki “Peki bugünlük gitme, birlikte çok sevdiğin ve istediğin birşeyi yaparız” denmesi çocukta okulun hep daha az gidilmek istenen bir yer olduğu algısını yaratacaktır. Bu yüzden aile çocuğa okula neden gitmek zorunda olduğunu, okula gitmenin bugünkü ve yarınki faydalarını, gitmezse ilerde neler olacağını kesin, kısa ve basit bir dille anlatmalıdır.
Velinin en azından ilk 1-2 hafta boyunca çocuğunu okula kendi götürmesi ve kendi alması, sabah bir saat kalıp çıkışta da bir saat önceden okula giderek çocuğunun yanında olduğunu Ona hissettirmesi; tuvalete gitme, yemek yeme gibi temel ihtiyaçlarını tek başına yapabilmeye çalışan çocuk için bir sorunun eksilmesi demektir ve iyi bir yöntemdir. Ancak bu yakınlığın dozunda olması, velilerin bu süreçte kademeli olarak çocuklarını rahat bırakmaları ve kendilerini sadece "sosyal refakatçi" olarak görmeleri de o haftalardan sonra çocuğun kendini yalnız hissetmemesi adına son derece önemlidir.
Anne babanın bu sancılı süreci iyi bir kriz yönetimiyle atlatıp çocuğunu sağlıklı şekilde okula teslim etmesinden sonra okulu öğrenci için daha fazla çekici kılmak ise okulun ve öğretmenin yaklaşımına bağlıdır.
Okulu çekici kılmak adına kurumun ve öğretmenin yapması gerekenler;
Çocuğun okula gitmek istememe durumu birkaç aydan fazla bir süre süreklilik gösterdiğinde ve gerek okula gitmek, gerekse okulda vakit geçirmek çocuk için dayanılmaz bir hal aldığında okul fobisinden söz edilebilir. Ancak bu durumda bile başvurulacak ilk ve tek çözüm okul değiştirme olarak düşünülmemelidir. Bu kararla çocuk hem sorunlardan kaçmak gibi sağlıksız bir yöntemi öğrenecek hem de sorunları daha çok kendi dışındaki ortamlara veya kişilere bağlayacaktır. Bunun yanı sıra daha önceden oluşmuş gruplara sonradan dahil olmak ve kabul görmek çocuk için farklı sıkıntılara yol açacaktır. Bu durumda okul değiştirmek yerine bir uzmana başvurulmalıdır.
Milyonlarca çocuğun ilk kez okulla tanıştığı yeni eğitim öğretim yılının bu ilk haftası kimi çocuk ve aile için mutlulukla ve heyecanla geçerken kimi aileler içinse son derece sancılı ve zor geçiyor.
İlkokul 1. sınıfa başlayan çocuklarda sıkça görülen ve aileye adeta bir kabus yaşatan okul korkusu, bununla baş etmeye çalışan çaresiz ebeveynler ve doğru yönetilemediğinde travmatik sonuçlar doğurabilen bu zor süreç; anaokulundan ilkokula geçmiş olup eğitim kurumu tecrübesi olan çocuklarda bile maalesef sıkça rastlanan bir durum.
Çocuklar neden okuldan korkar? Okul bazı öğrencilerde neden tehdit edici bir algı oluşturur? Çocuk okulun disiplinine uymakta, verilen görevleri yapmakta neden zorlanır ve bununla başa çıkma yöntemleri nedir?
“Okulu hiç sevmiyorum”, “Okula her gün mü gideceğim?”, “Neden arkadaşım Ahmet de okula gitmiyor?”, “Okulda beni kimse sevmiyor ve istemiyor”, “Öğretmenim beni sevmiyor” gibi bahanelerle okula gitmeyi reddeden, okuldan gittikçe uzaklaşan çocuklardaki bu fobinin gerisinde yatan nedenler nelerdir?
Okul öncesi eğitimi almış aile ve çocuklarda bu sıkıntılara rastlanmayacağı düşünülse de bu yeni süreç Onlar için de farklı zorluktadır. Bu tip ailelerde en sık rastlanan sorun anaokulunda alışık oldukları düzeni 1. Sınıfta da sürdürmek istemeleridir. İlkokulun ortamının, insan ilişkilerinin, fiziksel koşullarının ve eğitime yaklaşımlarının okul öncesi eğitimden farklı olması ailede de çocukta da ilk etapta sıkıntılara, uyum güçlüklerine ve gerçekleşmesi zor taleplerde bulunulmasına neden olabilmektedir.
Anaokulundan ilkokula geçen aile ve çocukların uyum problemi yaşamalarının nedenleri;
Neler yapılmalı?
İlk haftalardaki Okul korkusu hemen paniğe kapılacak bir durum değildir. Ancak okula yeni başlayan çocuğun korkularını ve kaygılarını hafife almak, dikkat çekmek için yaptığını düşünmek, çocukla alay etmek, kızmak, bağırmak, “Tıpkı bebek gibi davranıyorsun”, “Bunun için ağlanır mı?” “Bu yaptığın şımarıklık” gibi cümleler kurarak çocuğun içinde yaşadığı kaygıyı, korkuyu göz ardı etmek, çocuğu daha da sıkıntıya sokacak ve yalnızlığa sürükleyecektir. Yapılacak şey yardım istemekte olan kaygılı çocuğu rahatlatmak, bu duyguları normal karşılamak, “İlk günler ben de korkmuştum” gibi somut örnekler vererek O'nu anladığımızı ve yanında olduğumuzu O'na hissettirmektir.
Ne olursa olsun, çocukların okula gitmek istememeleriyle ilgili açıklamaları dinlenmelidir. Ancak bu süreçte ailelerin olumlu yaklaşımı kadar çocuğun okuluna aynı düzende devam etmesi ve okulda kurallara uyması da son derece önemlidir. Aileler çocuklarıyla olan iletişimde kararlı ve tutarlı olmalıdır. Okul devamsızlığı ne kadar uzun sürerse, yeniden sınıfa dönme ve okul korkusundan kurtulma o kadar zorlaşacaktır. Bu nedenle velinin kararlılığı çok önemlidir. Çocuk gergin, sinirli, hırçın olabilir. Özellikle okul sabahında bulantı, karın ağrısı ve uykusuzluk yaşayabilir. Her okul sabahında okula gitmemek için yalvarabilir, bağırabilir, ağlama nöbetleri geçirebilir. Bu durumda eğer okula gitmekten vazgeçilirse bir sonraki güne kadar çocuk rahatlar ancak ertesi günün sabahında sorunlar artarak yaşanmaya devam eder. Bu yüzden çocuk ağlasa da, sevgiyle konuşarak okula götürülmelidir.
Aksi halde “Bu defalık böyle olsun ne yapalım” gibi söylem ve yaklaşımlar çocuğun isteksizliğini pekiştirecektir. Hele ki “Peki bugünlük gitme, birlikte çok sevdiğin ve istediğin birşeyi yaparız” denmesi çocukta okulun hep daha az gidilmek istenen bir yer olduğu algısını yaratacaktır. Bu yüzden aile çocuğa okula neden gitmek zorunda olduğunu, okula gitmenin bugünkü ve yarınki faydalarını, gitmezse ilerde neler olacağını kesin, kısa ve basit bir dille anlatmalıdır.
Velinin en azından ilk 1-2 hafta boyunca çocuğunu okula kendi götürmesi ve kendi alması, sabah bir saat kalıp çıkışta da bir saat önceden okula giderek çocuğunun yanında olduğunu Ona hissettirmesi; tuvalete gitme, yemek yeme gibi temel ihtiyaçlarını tek başına yapabilmeye çalışan çocuk için bir sorunun eksilmesi demektir ve iyi bir yöntemdir. Ancak bu yakınlığın dozunda olması, velilerin bu süreçte kademeli olarak çocuklarını rahat bırakmaları ve kendilerini sadece "sosyal refakatçi" olarak görmeleri de o haftalardan sonra çocuğun kendini yalnız hissetmemesi adına son derece önemlidir.
Anne babanın bu sancılı süreci iyi bir kriz yönetimiyle atlatıp çocuğunu sağlıklı şekilde okula teslim etmesinden sonra okulu öğrenci için daha fazla çekici kılmak ise okulun ve öğretmenin yaklaşımına bağlıdır.
Okulu çekici kılmak adına kurumun ve öğretmenin yapması gerekenler;
Çocuğun okula gitmek istememe durumu birkaç aydan fazla bir süre süreklilik gösterdiğinde ve gerek okula gitmek, gerekse okulda vakit geçirmek çocuk için dayanılmaz bir hal aldığında okul fobisinden söz edilebilir. Ancak bu durumda bile başvurulacak ilk ve tek çözüm okul değiştirme olarak düşünülmemelidir. Bu kararla çocuk hem sorunlardan kaçmak gibi sağlıksız bir yöntemi öğrenecek hem de sorunları daha çok kendi dışındaki ortamlara veya kişilere bağlayacaktır. Bunun yanı sıra daha önceden oluşmuş gruplara sonradan dahil olmak ve kabul görmek çocuk için farklı sıkıntılara yol açacaktır. Bu durumda okul değiştirmek yerine bir uzmana başvurulmalıdır.