Öyle ki, çocuktaki bu öğrenme bozukluğu öğretmenler ve veliler tarafından çoğu kez zekâ geriliğiyle karıştırılıyor. Oysa bilakis dislektik bireyler, genellikle normal veya normalin üstünde zekâ düzeyine sahip olan ve performans zekaları sözel zekalarından daha yüksek olan çok özel bireyler.
Disleksinin yarattığı tüm zorluklara rağmen içlerindeki gizli yeteneğe odaklanarak başarılı olan ve tarihe damgasını vuran dünyaca ünlü dislektik dâhiler bunun en güzel örneği. Türkiye´deki dislektiklerin yüzde 5-10 arasında olduğu istatistiğini gözönünde bulundurduğumzda ise 30 kişilik bir sınıfta 3 dahi yetiştirdiğimiz gibi heyecan verici bir gerçekle karşı karşıya kalıyoruz.
İşte dahi disleksiler: Albert Einstein, Winston Churchill, Mozart , Walt Disney, Leonardo da Vinci , John Lennon , Henry Ford, Stephen Hawkings, Düşünen Adam heykelinin sahibi ünlü heykeltraş Rodin, Alexander Graham Bell, Thomas Edison, Agatha Christie ve uzaya turist götüren hava yolu şirketini kuran Richard Branson. Woodrow Wilson, Hans Christian Andersen,Nelson Rockefeller George Bernard Shaw, Beethoven, Carl Lewis, Magic Johnson ve daha pekçok isim.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın , 90lı yıllarda bu konuda okullarda başlattığı hizmet içi eğitimin verimli şekilde uygulamaya konduğunu söylemek çok güç. Bunun en büyük nedeni ise bireyleri tek tip öğrenme modeline mahkum eden eğitim sistemi. Çocukluğunda bir disleksi olan Einstein’ın dediği gibi; “Aslında herkes zekidir. Fakat bir balığı bir ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal olduğunu zannederek geçirir.” Buradan da anlaşılıyor ki esasen üst seviyede bir öğrenme kapasitesine sahip olan dislektik bireylerin kendilerine uygun öğrenme yollarına ulaşamamaları yazık ki en büyük talihsizlikleri.
Disleksi nedir ve nasıl anlaşılır? Dislektik insan aşağıdaki özelliklerin birçoğuna uzun süre sahip olan ve bu sebeple öğrenme zorluğu yaşayan kişidir. Dislektik çocuk; okumayı öğrenirken zorluk yaşar. Çünkü okurken harfleri, satırları veya sözcükleri atlar.Harfleri ve rakamları ters algılar. 6 rakamını 9 gibi, b harfini d harfi gibi, 3 rakamını E harfi gibi görebilir. Yaşadığı bu sıkıntı benzer sesleri de birbirine karıştırmasına sebep olur. Soba yerine sopa, kova yerine kofa diyebilir.
Dislektik çocuk sağı solu ayırt etmekte zorlanır ve yön tayin edemeyebilir. Uzaklık ve derinlik algılamakta sıkıntı yaşar. Bu nedenle çevresindeki eşyalara istemeden çarpar. Kelimeleri sıralayıp cümle oluşturmakta güçlük çeker ve bu yüzden bir konu hakkında fikrini iyi ifade etmekte zorlanır. Hatta sıralı ezber gerektiren, çarpım tablosu gibi, günler aylar gibi konularda sıkıntı yaşar. Önce ve sonra, dün ve bugün gibi kavramları karıştırır.
Öyle ki, çocuktaki bu öğrenme bozukluğu öğretmenler ve veliler tarafından çoğu kez zekâ geriliğiyle karıştırılıyor. Oysa bilakis dislektik bireyler, genellikle normal veya normalin üstünde zekâ düzeyine sahip olan ve performans zekaları sözel zekalarından daha yüksek olan çok özel bireyler.
Disleksinin yarattığı tüm zorluklara rağmen içlerindeki gizli yeteneğe odaklanarak başarılı olan ve tarihe damgasını vuran dünyaca ünlü dislektik dâhiler bunun en güzel örneği. Türkiye´deki dislektiklerin yüzde 5-10 arasında olduğu istatistiğini gözönünde bulundurduğumzda ise 30 kişilik bir sınıfta 3 dahi yetiştirdiğimiz gibi heyecan verici bir gerçekle karşı karşıya kalıyoruz.
İşte dahi disleksiler: Albert Einstein, Winston Churchill, Mozart , Walt Disney, Leonardo da Vinci , John Lennon , Henry Ford, Stephen Hawkings, Düşünen Adam heykelinin sahibi ünlü heykeltraş Rodin, Alexander Graham Bell, Thomas Edison, Agatha Christie ve uzaya turist götüren hava yolu şirketini kuran Richard Branson. Woodrow Wilson, Hans Christian Andersen,Nelson Rockefeller George Bernard Shaw, Beethoven, Carl Lewis, Magic Johnson ve daha pekçok isim.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın , 90lı yıllarda bu konuda okullarda başlattığı hizmet içi eğitimin verimli şekilde uygulamaya konduğunu söylemek çok güç. Bunun en büyük nedeni ise bireyleri tek tip öğrenme modeline mahkum eden eğitim sistemi. Çocukluğunda bir disleksi olan Einstein’ın dediği gibi; “Aslında herkes zekidir. Fakat bir balığı bir ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal olduğunu zannederek geçirir.” Buradan da anlaşılıyor ki esasen üst seviyede bir öğrenme kapasitesine sahip olan dislektik bireylerin kendilerine uygun öğrenme yollarına ulaşamamaları yazık ki en büyük talihsizlikleri.
Disleksi nedir ve nasıl anlaşılır? Dislektik insan aşağıdaki özelliklerin birçoğuna uzun süre sahip olan ve bu sebeple öğrenme zorluğu yaşayan kişidir. Dislektik çocuk; okumayı öğrenirken zorluk yaşar. Çünkü okurken harfleri, satırları veya sözcükleri atlar.Harfleri ve rakamları ters algılar. 6 rakamını 9 gibi, b harfini d harfi gibi, 3 rakamını E harfi gibi görebilir. Yaşadığı bu sıkıntı benzer sesleri de birbirine karıştırmasına sebep olur. Soba yerine sopa, kova yerine kofa diyebilir.
Dislektik çocuk sağı solu ayırt etmekte zorlanır ve yön tayin edemeyebilir. Uzaklık ve derinlik algılamakta sıkıntı yaşar. Bu nedenle çevresindeki eşyalara istemeden çarpar. Kelimeleri sıralayıp cümle oluşturmakta güçlük çeker ve bu yüzden bir konu hakkında fikrini iyi ifade etmekte zorlanır. Hatta sıralı ezber gerektiren, çarpım tablosu gibi, günler aylar gibi konularda sıkıntı yaşar. Önce ve sonra, dün ve bugün gibi kavramları karıştırır.