“Tuvalet kağıdım bitmiş Pazartesi’ye kötü başladık” diyenlerden tutun, “Yazdım ama biri silmiş” diye paylaşım yapanlar. Ahh ah neler gördü bu gözler, neler işitti bu kulaklar…
Şimdi bu arkadaşlar, dünyamızın yeni tanıştığı blokzincir ve kriptopara teknolojilerine de el atmış durumdalar. Öyle böyle değil hem de “M50 – M200’e bir saate denk geliyor, kollayın kendinizi”, “Dipleri gördü, bundan sonra güneşi sıvayamazlar”, “Artık bu coin gün yüzü görmez, yatacak yeri yok. Kaçın uşaklar!”. Rekabet? Tabii... Olmaz mı, sınırsız. “Onlar düşer dedi ben bakın bunu söylemiştim”, “Uçacak diyenler nerede? Ben hala bekliyorum”
Hukuksal bilgileri tartışılamaz derece tavan, kimse haklarını yiyemez ve ellerine su dökülemez. Yazılarının altına, görsellerin bir kenarına “YTD” yazdılar mı, devletin gazabından kaçabilecekleri de sanırım genel kabul görmüş bilgi. “YTD” nedir mi? Ahh siz nasıl bilmezsiniz. “Yatırım Tavsiyesi Değildir.” İşte bu kadar oldu bitti.
Fikri yok, zikri çok! Bu arkadaşların söylemleri üzerine birikimlerini tehlikeye atan yatırımcılar var bir de. Onlara zaten hiçbir şey söylememek gerek. Nasıl bir cesaret anlam veremiyorum. “Okumak” neden bizlere bu kadar uzak?
Kriptoparaların yapısı her ne kadar şu anda bizlere karmaşık gelse de aslında biraz araştırınca kimliklerini, amaçlarını ve hedeflerini çok net sergilemektedirler. Her kriptoparanın kendine ait bir izahnamesi var. Buna “Whitepaper” deniyor. Hızlıca okunduğunuzda dahi rahatlıkla kendini anlatır. “Ben buyum, bu kadarım” der.
Bir iki paragraflık okuma eylemini gerçekleştirmediğimizden bir satırı okumuş fenomen abla ve abilerin kazalarına maruz kalıyorsak aslında suçlu da değiller. Mecra yeni, bilmeyeni çok, okuyan zaten yok. “Ben buradan şimdi gıdım gıdım başlarsam ufak tefek, kısa zamanda takipçilerim artar, bir iki de sponsor buldum mu tamamdır. Buraların muhtarı artık benim.”
Bu sürece giren fenomen arkadaşımız ilk başlarda tabii para kazanmaz. Teşvik edici ve yılmasını engelleyen gelişmeler olur. Paylaşımlarının altına bir iki tane “Hocam, üstat” geldi mi zaten yakında para kazanacağının habercisidir çünkü artık kendisini kale alan birileri vardır. Bu gelişme azimle devam etmesini sağlar. Bazen bu dahi tatmin edicidir. Klavyesinin arkasında çok ufak bir efor ile kimlik bulmuştur.
Demem o ki, yatırım yaparken dikkat etmek gerek. Takip ettiğiniz kişilerin hesabında 3 kuruş vardır, siz onun fikirlerine birikimlerinizi emanet edersiniz. Paylaşım yapanların da insan olduğunu ve FOMO (“Fear of Missing Out” Türkçe karşılığı “Kaçırma Korkusu”) ile hareket edebileceklerini unutmamak gerek. Yatırım yapmadan önce kesinlikle kriptoparaların izahnamelerini okunmalı, arz miktarı ve projenin arkasındaki isimler öğrenilmelidir. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak gerek.
“Tuvalet kağıdım bitmiş Pazartesi’ye kötü başladık” diyenlerden tutun, “Yazdım ama biri silmiş” diye paylaşım yapanlar. Ahh ah neler gördü bu gözler, neler işitti bu kulaklar…
Şimdi bu arkadaşlar, dünyamızın yeni tanıştığı blokzincir ve kriptopara teknolojilerine de el atmış durumdalar. Öyle böyle değil hem de “M50 – M200’e bir saate denk geliyor, kollayın kendinizi”, “Dipleri gördü, bundan sonra güneşi sıvayamazlar”, “Artık bu coin gün yüzü görmez, yatacak yeri yok. Kaçın uşaklar!”. Rekabet? Tabii... Olmaz mı, sınırsız. “Onlar düşer dedi ben bakın bunu söylemiştim”, “Uçacak diyenler nerede? Ben hala bekliyorum”
Hukuksal bilgileri tartışılamaz derece tavan, kimse haklarını yiyemez ve ellerine su dökülemez. Yazılarının altına, görsellerin bir kenarına “YTD” yazdılar mı, devletin gazabından kaçabilecekleri de sanırım genel kabul görmüş bilgi. “YTD” nedir mi? Ahh siz nasıl bilmezsiniz. “Yatırım Tavsiyesi Değildir.” İşte bu kadar oldu bitti.
Fikri yok, zikri çok! Bu arkadaşların söylemleri üzerine birikimlerini tehlikeye atan yatırımcılar var bir de. Onlara zaten hiçbir şey söylememek gerek. Nasıl bir cesaret anlam veremiyorum. “Okumak” neden bizlere bu kadar uzak?
Kriptoparaların yapısı her ne kadar şu anda bizlere karmaşık gelse de aslında biraz araştırınca kimliklerini, amaçlarını ve hedeflerini çok net sergilemektedirler. Her kriptoparanın kendine ait bir izahnamesi var. Buna “Whitepaper” deniyor. Hızlıca okunduğunuzda dahi rahatlıkla kendini anlatır. “Ben buyum, bu kadarım” der.
Bir iki paragraflık okuma eylemini gerçekleştirmediğimizden bir satırı okumuş fenomen abla ve abilerin kazalarına maruz kalıyorsak aslında suçlu da değiller. Mecra yeni, bilmeyeni çok, okuyan zaten yok. “Ben buradan şimdi gıdım gıdım başlarsam ufak tefek, kısa zamanda takipçilerim artar, bir iki de sponsor buldum mu tamamdır. Buraların muhtarı artık benim.”
Bu sürece giren fenomen arkadaşımız ilk başlarda tabii para kazanmaz. Teşvik edici ve yılmasını engelleyen gelişmeler olur. Paylaşımlarının altına bir iki tane “Hocam, üstat” geldi mi zaten yakında para kazanacağının habercisidir çünkü artık kendisini kale alan birileri vardır. Bu gelişme azimle devam etmesini sağlar. Bazen bu dahi tatmin edicidir. Klavyesinin arkasında çok ufak bir efor ile kimlik bulmuştur.
Demem o ki, yatırım yaparken dikkat etmek gerek. Takip ettiğiniz kişilerin hesabında 3 kuruş vardır, siz onun fikirlerine birikimlerinizi emanet edersiniz. Paylaşım yapanların da insan olduğunu ve FOMO (“Fear of Missing Out” Türkçe karşılığı “Kaçırma Korkusu”) ile hareket edebileceklerini unutmamak gerek. Yatırım yapmadan önce kesinlikle kriptoparaların izahnamelerini okunmalı, arz miktarı ve projenin arkasındaki isimler öğrenilmelidir. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak gerek.