Rekorun başkahramanı ülkemizde de göç dönemlerinde görülebilen Kıyı Çamurçulluğu. Tek seferde en uzun mesafe kat eden türlerden olduğunu biliyorduk. Ama bu kez çok fazla ileri gitti.
Öyle ya, 400 gram ağırlığı, 38 cm boyu ile 11 gün hiç durmadan gece gündüz uçarak 12 bin kilometre yol kat etti. Ve böylece Alaska’dan kalktığı yolculuğunda okyanusu aşarak kışı geçireceği Yeni Zelanda’ya vardı.
İşin ilginç yanı bu rekoru kuşun üstüne taktığı verici ile ortaya çıkaran Dr. Jesse Conklin yaptığı açıklamada ‘Sanki dünyanın neresinde olduklarını biliyor gibiler. Ve tam açıklayamıyoruz ama sanki yanlarında harita taşıyorlar’ dedi.
Kuşların rotalarını nasıl bulduğuna dair güçlü varsayımlar olsa da hala bunu en somut haliyle karşımıza çıkaramadılar. Acaba kuşlar gözlerinin göremediklerinin ötesinde olanları da biliyorlar mı? Dünya haritası beyinlerinde olabilir mi? Şu olay bile insanın hayal gücünü ne kadar zorluyor aslında.
Ayrıca verici kayıtlarını izleyen bilim insanları kuşun yönlerini bulurken ‘Şu karşı kıyı görüldüğüne göre buradan sağa dönüp aşağıya gitmem lazım. Yoksa Yeni Zelandayı kaçırırım’ gibi bir benzetmeye aslında kuşun kara parçalarına göre nereden yukarı nereden aşağı inmesi gerektiğine karar verdiği yönünde varsayımda bulundular.
Öte yandan kuşlar için deniz aşırı uçmak da oldukça risklidir. Öyle ya, leylekler hatta su da yüzmeyi bilen pelikanlar bile hem termal akımı kullanmak hem de güvenli bir uçuş gerçekleştirmek için Afrika’dan Kuzey Avrupa’ya olan göçlerinde genelde Cebeli Tarık ve İstanbul Boğazlarını kullanıyorlar. Ancak bu çılgın kuşumuz Yeni Zelanda adaların kendine mesken tuttuğu için takip edeceği bir kara parçası yok ve deniz hatta okyanus aşırı uçmak zorunda kalmış. Hiç mola vermeden, durmadan gece-gündüz kanat çırparak hemde.
Kuşlar için en tehlikelisidir aslında deniz yolculuğu. Avcı kuşlara açık hedeftir. Yorulduklarında dinlenebilecekleri kara parçasına hemen ulaşamazlar. Yağmur veya fırtınaya yakalandıklarında güçsüz düşmeleri ile denizde kaybolmaları an meselesidir. O yüzden kanatlı uygarlık kuşların yaşamlarını bizim gördüğümüzden çok daha fazla zor.
Türkiye’de nadir görülüyor
Kıyı Çamurçulluğu ülkemizde bahar ve sonbahar göçlerinde nadir görülen türlerden. Her yıl ortalama 5-10 birey kaydı geliyor çeşitli sulak alanlardan. Baharda güney ülkelerden kuzeye olan göçleri sonbaharda tam tersine dönüyor. 2 sene önce Manyas Kuş Gölünde kışladığına şahit olmuştum. Ülkemizde kışlayan bireylerde olabiliyor aslında. Ve yalnızca göl, deniz ve derelerin kıyı - çamur olan hatlarında ve bataklıklarda beslenip dinleniyor.
Bir ağaç doğa için ne kadar lazımsa, bir bataklık, birbakir kıyı ve bir dere kenarı da işte o kadar lazım, gerekli ve önemli. Bu konuları net örneklerle önümüzdeki günlerde daha çok işleyeceğiz. Şimdilik bu kadar.
Selam ve sevgiler
Rekorun başkahramanı ülkemizde de göç dönemlerinde görülebilen Kıyı Çamurçulluğu. Tek seferde en uzun mesafe kat eden türlerden olduğunu biliyorduk. Ama bu kez çok fazla ileri gitti.
Öyle ya, 400 gram ağırlığı, 38 cm boyu ile 11 gün hiç durmadan gece gündüz uçarak 12 bin kilometre yol kat etti. Ve böylece Alaska’dan kalktığı yolculuğunda okyanusu aşarak kışı geçireceği Yeni Zelanda’ya vardı.
İşin ilginç yanı bu rekoru kuşun üstüne taktığı verici ile ortaya çıkaran Dr. Jesse Conklin yaptığı açıklamada ‘Sanki dünyanın neresinde olduklarını biliyor gibiler. Ve tam açıklayamıyoruz ama sanki yanlarında harita taşıyorlar’ dedi.
Kuşların rotalarını nasıl bulduğuna dair güçlü varsayımlar olsa da hala bunu en somut haliyle karşımıza çıkaramadılar. Acaba kuşlar gözlerinin göremediklerinin ötesinde olanları da biliyorlar mı? Dünya haritası beyinlerinde olabilir mi? Şu olay bile insanın hayal gücünü ne kadar zorluyor aslında.
Ayrıca verici kayıtlarını izleyen bilim insanları kuşun yönlerini bulurken ‘Şu karşı kıyı görüldüğüne göre buradan sağa dönüp aşağıya gitmem lazım. Yoksa Yeni Zelandayı kaçırırım’ gibi bir benzetmeye aslında kuşun kara parçalarına göre nereden yukarı nereden aşağı inmesi gerektiğine karar verdiği yönünde varsayımda bulundular.
Öte yandan kuşlar için deniz aşırı uçmak da oldukça risklidir. Öyle ya, leylekler hatta su da yüzmeyi bilen pelikanlar bile hem termal akımı kullanmak hem de güvenli bir uçuş gerçekleştirmek için Afrika’dan Kuzey Avrupa’ya olan göçlerinde genelde Cebeli Tarık ve İstanbul Boğazlarını kullanıyorlar. Ancak bu çılgın kuşumuz Yeni Zelanda adaların kendine mesken tuttuğu için takip edeceği bir kara parçası yok ve deniz hatta okyanus aşırı uçmak zorunda kalmış. Hiç mola vermeden, durmadan gece-gündüz kanat çırparak hemde.
Kuşlar için en tehlikelisidir aslında deniz yolculuğu. Avcı kuşlara açık hedeftir. Yorulduklarında dinlenebilecekleri kara parçasına hemen ulaşamazlar. Yağmur veya fırtınaya yakalandıklarında güçsüz düşmeleri ile denizde kaybolmaları an meselesidir. O yüzden kanatlı uygarlık kuşların yaşamlarını bizim gördüğümüzden çok daha fazla zor.
Türkiye’de nadir görülüyor
Kıyı Çamurçulluğu ülkemizde bahar ve sonbahar göçlerinde nadir görülen türlerden. Her yıl ortalama 5-10 birey kaydı geliyor çeşitli sulak alanlardan. Baharda güney ülkelerden kuzeye olan göçleri sonbaharda tam tersine dönüyor. 2 sene önce Manyas Kuş Gölünde kışladığına şahit olmuştum. Ülkemizde kışlayan bireylerde olabiliyor aslında. Ve yalnızca göl, deniz ve derelerin kıyı - çamur olan hatlarında ve bataklıklarda beslenip dinleniyor.
Bir ağaç doğa için ne kadar lazımsa, bir bataklık, birbakir kıyı ve bir dere kenarı da işte o kadar lazım, gerekli ve önemli. Bu konuları net örneklerle önümüzdeki günlerde daha çok işleyeceğiz. Şimdilik bu kadar.
Selam ve sevgiler