Son dakika haberi: Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın CNN TÜRK'te
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN Türk Tarafsız Bölge programında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar ve Kamuoyu araştırmacısı Hakan Bayrakçı'nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. "Hayırlı olsun Ümit Bey tercihte bulundu. Sinan Oğan, Cumhurbaşkanımızı desteklediğini açıklamıştı" diyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Oyların asıl sahibi milletin kendisi. Ata İttifakı'nın ilkelerine baktığınızda farklı noktaya gelmiş bulunuyor. Terörle mücadele ve mülteciler, 7 maddelik bir mutabakat açıkladılar. 10 günde mülteciler ve terörle mücadele konusuyla ilgili dilde söylemlerde sertleşme, bana mesajları net olmayan bir kampanyaya dönüşmüş gibi geliyor. Karışık ve zihin bulandırıcı bir tablo var" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'ın açıklamaları şöyle:
Hayırlı olsun Ümit Bey tercihte bulundu. Sinan Oğan, Cumhurbaşkanımızı desteklediğini açıklamıştı. Yüzde 100 öngörüde bulunmak kolay değil. Oyların asıl sahibi milletin kendisi. Ata İttifakı'nın ilkelerine baktığınızda farklı noktaya gelmiş bulunuyor. Terörle mücadele ve mülteciler, 7 maddelik bir mutabakat açıkladılar. 10 günde mülteciler ve terörle mücadele konusuyla ilgili dilde söylemlerde sertleşme, bana mesajları net olmayan bir kampanyaya dönüşmüş gibi geliyor. Karışık ve zihin bulandırıcı bir tablo var. Bugünkü destek açıklamasıyla HDP'nin yerini telif etmek mümkün değil. Söylenenlere baktığınızda, 3-4 gün içinde nasıl oya çevirecekler büyük soru işareti var orada. Geriden alacak olursam. Mülteci meselesi tekrar gündeme geldi. Gerçekçi olmayan rakamlar açıklanıyor. Hakikatten kopmamak lazım. Bu söylemlerin başka ülkelerde nelere mal olduğunu başka ülkelerde gördük. Görüşmelerin hepsinde vardım. BM çatısı altında güvenli bölge kuralım, insanlar çıkmadan insanları burada tutalım çağrısı karşılıksız kaldı. Türkiye ne yaptı, hem Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru kurulmasına engel oldu harekatlarla. Hem de güvenli bölgeler oluşturduk. Evler yapıldıkça insanlar doğal olarak geri dönüş yapacaklar.
"DÖNÜŞLER İÇİN SURİYE TARAFINDA ORTAMIN OLUŞMASI LAZIM"
Güvenli bölgelerde bizim oluşturduğumuz bölgeler var. Suriye rejiminin PKK ile ilişkisini sonlandırması önemli başlıklardan. İkincisi, bizdeki mültecilerin dönüşü. Bunu sonlandırmak için Suriye ile masaya oturabilecek güçlü lider kimdir? Nasıl yapılacak, hangi çerçevede yapacaksınız, bunlar kolay değil. Masaya oturup güvence almanız lazım. Gönderdikten sonra daha büyük bir sorun olarak geri dönmemesini nasıl sağlayacaksınız. Rusya ile İran ve Suriye ile masaya oturmanız lazım. Bu süreç başladı. Bir müddettir konuştuğumuz bir mesele. Seçim vaadi olarak 'yarın yapacağız' dersiniz de gerçekçiliği konusunu aklı başındaki insanlar sorar. Bu insanları sınıra koyarsanız nereye gidecekler, rejimin tavrı ne olacak? İdlib'de bile kampta 350 bin insan yaşıyor. 1-2 yıldır bunları tutuyoruz. Dönüşler için Suriye tarafında ortamın oluşması lazım. İnsanları Suriye tarafında tuttuk. Hem insani çerçevede hem de orta ve uzun vadede Türkiye'ye maliyeti olmayacak şekilde yapmak lazım.
"DÜNYA KOBANİ İSMİNİ DUYMADAN ÖNCE CUMHURBAŞKANIMIZ DİLE GETİRİYORDU"
Sorunu çözecek adımları atacağımızı biz zaten söylüyoruz. Devam eden bir süreç var. 500 binden fazla Suriyeli zaten bugüne kadar döndü. Biz kalıcı şekilde gitmelerini sağlıyoruz. Yapılan 2-3 toplantıda bu ön şartı kabul etmeyeceğimizi söyledik. Suriyeliler de bunu anlıyorlar. Onlar müzakere masasında bir madde olarak öne çıkardılar. Biz 3 maddeyi müzakere ediyoruz. Bir Terör örgütlerinden Türkiye'ye karşı tehdit gelmemesi. PKK'lı olmayan Kürtlerin Suriye geleceğinde makul bir rol alması. Suriye Savaşı başlamadan önce Esad rejimiyle ilişkilerimizin iyi olduğu dönemde cumhurbaşkanımızın söylediği Suriye Kürtlerinin haklarını tanıyın dedi. Bazen propagandist şeyler duyuyoruz. Dünya Kobani ismini duymadan önce Cumhurbaşkanımız dile getiriyordu. İkincisi mültecilerin geri dönüşü. Mümkün olursa sadece Kuzey hattına değil geldikleri yer dönmeleri. Sınıra götürmekten bahsetmiyoruz, düzenli şekilde dönüşünü konuşuyoruz. Seçimler araya girdi. 15 gün önce Dışişleri Bakanımız Moskova'da toplantıya katıldı. Önümüzdeki toplantılar bakan yardımcıları düzeyinde devam edecek. Yakın vadede müzakereler olgunlaştırıldıktan sonra karara bağlanacak ve harekete geçilebilir. Liderler düzeyinde ele alınacak konular da var. Yakın vadede gerçekleşeceğini söyleyebilirim.
"SINIRDA GÜVENLİĞİ SAĞLADIK"
Seçimden sonra öncelikli konularımızdan biri olacak bu. Eşzamanlı olarak bugünkü temel atma töreninde olduğu gibi bunlar yeterli değil. İdlib'de 2.5 milyon insan sıkışıp kalmış durumda. Halep'ten, Şam'dan gelen daha güneyden gelen varsa bunların oraya dönüşünü sağlayacak süreç, dörtlü müzakere sonucunda çıkacak. Biz bu mutabakata varacağız. İran ve Rusya tarafı bizim taşıdığımız yeri biliyor. Esad rejimi genel af ilan ettiler. İnsanlar güvenemediler. Müzakerede bir güvencede çıkacak. Putin'le, İran'la bu müzakereleri yapacak güçlü bir liderin olması lazım. Kısa vadede bu takvim ortaya çıkacak. Bu da yeterli değil, Suriye meselesinin de bitirilmesi gerek. Dünyanın katkı sunarak savaşın sona ermesi lazım. 2019'da ABD ve Rusya ile anlaşma yaptık. 'Terör unsurları 30 km öteye geçecek ve tehditte vururuz' dedik. Hiçbir söyleme kulak asmadık. Defalarca oraya harekat yaptık. Bunu gördükleri için 4 yılda bizim sınırlarımızda güvenlik bölümü oluştu. Sınırda güvenliği sağladık. Sayın Kılıçdaroğlu '1 yıl içinde gerçekleşecek' diyorlar. Bu gerçekçi mi? Zorla vurarak, kırarak mı bilemem. Başka güvenlik sorunları çıkarabilir. 3 milyon mülteciyi sınırın öbür tarafına yığdığınızı düşünün. Bunu söylerken gerçekten ciddi şekilde mi söylüyorlar, oy almak için mi yapıyorlar, sizin takdirinize bırakıyorum. Biz çalışmayı zaten yürütüyoruz. Başka güvenlik riski üretmeyecek şekilde insani dönüşü sağlayacak şekilde sınır güvenliğini de dikkate alarak yapmak durumundayız. Bu unsurları dikkate almadan daha başka sorun yumağıyla karşı karşıya kalırsınız. Sırf birilerinden eleştiri gelmesin diye değil, Türkiye'nin üzerine başka baskı mekanizmalarıyla gelirler.
"SURİYE'NİN YERİNİ GÖSTEREMEYEN AMERİKALILAR, KOBANİ'NİN ADINI ÖĞRENDİLER"
YPG-PYD kendi varlığı için DEAŞ sorununun devam etmesini isteyen terör örgütü. Sarı bölgede gayrı meşru şekilde ABD bayrağı altına sığınarak bölgede varlık gösteriyor. Bunlarla yıllardır savaşıyoruz. Suriye'ye yaptığımız operasyonlar, PKK yapılanmasına karşıdır. Bunu yapınca en çok ses ABD'den geliyor. İlk Kobani'ye yardım gönderdiği gün Afganistan'dan dönüyorduk. Acil koduyla Obama, Cumhurbaşkanımızla görüşmek istiyor dediler. 'DEAŞ Kobani'yi ele geçiriyor biz insani yardım yapacağız' dedi. Cumhurbaşkanımız Obama'ya 'büyük yanlış yapıyorsunuz' dedi. Bizi dinlemediler. Suriye'nin yerini gösteremeyen Amerikalılar Kobani'nin adını öğrendiler. Kobani ismi nereden geliyor dedil, Kampani kelimesinin dönüşerek Kürtçeye dönmüş haliymiş. Çözümü için başka yollar denenebilirdi. Biz o günden beri ABD ile kavga ediyoruz. 15 Temmuz'dan sonra 3 kere harekat yaptık. ABD'liler tabi ki buna evet demeyecekler, bizim için hükmü yok. PKK kaynaklı tehditlerin tamamı bizim için açık tehdittir. Bu iradeyi masada gösterebiliyorsanız, siz güçlü bir devletsiniz demektir. Masaya oturduğunuz da ABD'yle Rusya'yla farklı şekilde oturursunuz. Biz Türkiye ekseni dedik. Tüm unsurlara ve destekçilerine karşı. Mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.
"EN BÜYÜK RAKİP REHAVET"
Bizim son 1 haftada yaptığımız il ziyaretlerinde katılımlar muhteşemdi. Hele Sivas dün muhteşemdi. Sivaslılar, hızlı trenden duydukları memnuniyeti de dile getirdiler. Cumhurbaşkanımız haklı olarak 'rehavete kapılmayalım' diyor. Son 3 günde en büyük rakip rehavet. İlk defa ikinci tura gidiyoruz. Vatandaşlarımızdan 'niye ikinci tura gidiyoruz?' diyenler var. Tabi ki vatandaşların sandığa gitmesi son derece önemli. İlk turda yüzde 88 katılım oldu, onun altına asla düşmemeli. Yurtdışında birinci tur oranı aşıldı. Birkaç unsur da etkili oldu. Yabancı basının agresif tutum o kitleyi mobilize etti, Cumhurbaşkanımızı destekleyenleri teşvik etti. Belçika'da bir bakanın yaptığı Açıklama oldu. 'Oy kullanma haklarını elinden alalım' diyecek kadar ileri gittiler. Güya demokrasinin beşiğinde bakan olmuş biri söyledi bunu. Keşke 2 milyonu geçseydi. Süre az ve mesafeler uzun tabi.
"KENDİNİ TOPLUMUN ÜSTÜNDE GÖRENLER VAR"
Gittiğim zaman elimden geldiğimce vatandaşla buluşuyoruz. Gittiğimiz illerde, bu konuda ne kadar muzdarip olduklarını yüksek sesle duyduk. Ne kadar kırıcı olduğundan şikayet ettiler. Sırf oy için mi yardım ediyorlarmış duygusu o kadar yayılmış ki, çok kırıcı. Tepkisini farklı şekilde dile getirenler de oldu. Aldığı bir su şişesini geri gönderenler de oldu. Kemal Bey bir tweet attı ve çok da iyi yaptı. Açıklamaları yapan 1 kişi gözaltına aldı. Kılıçdaroğlu için destek çağrısında bulunan insanlardı bunlar. 'Nasıl Erdoğan'a gidip oy verirsiniz?' diyen bir insanın durumu bellidir. Kendini toplumun üstünde görenler var. Çözemediğimiz temel sorunlarından biri aydın ve elit sorunudur. Bunlar elit bile değil. Birikimi nedir, sanatsal estetiği nedir diye baktığınızda nobranlık vardır orada. 10 gün içinde en çok üzen şeylerden biri bu beni. Bir gazete manşet attı, 'Millet Togg'muş' diye. İnsanın aklı almıyor. Seçim ortamı bununla yüzleşmemiz gerekiyor. Seçim sonuçlarını analiz etmeye çalışıyor, nasıl oldu yanıldık diye. 21 yıldır yanılıyorlar bu seçimde de yanılacaklar. Statükoculuğun tarafı sol liberal kesimler oldu. Milliyetçi oylar analiz edilmeli doğru. Milliyetçilik tüm kesimleri ortalama kesen bir duygudur. Bu seçimde de en önemli fay hattı dünyaya Türkiye eksenli bakanlarla başka perspektiflerden bakanların çerçevesinde oluştu.
"SON 3-4 GÜNDE MİLLİYETÇİ OYLARI ALMAK İÇİN YAPILANLAR İĞRETİ DURUYOR"
Son 3-4 günde milliyetçi oylarını çekecek kanaatinde değilim. Milliyetçi seçmen bir mesajla oraya buraya dağılacak bir seçmen değildir. Birkaç şeyle yön değiştirecek kanaatinde değilim. Küreselleşmeye karşı direnç arayan tüm toplumlar, kendisine milli dayanaklar arıyorlar. Bunu doğru yönetirseniz, başarılı olup küresel bir aktör olabilirsiniz. Milliyetçi dediğimiz zaman sadece Türkiye Cumhuriyeti'nden bahsetmiyoruz. Bunu aşan bir duygu var. Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya var. Avrasya perspektifi diyoruz mesela. Bu, bu duygunun bir durumu. Biz Avrasya dediğimiz Rus merkezli bir şey değil. Bizim Avrasya tasavvurumuz farklı. Haklı olarak milliyetçi seçmen de bakıyor '21 yıllık Tayyip Erdoğan iktidarında en güçlü adımları kim atmış'. Karabağ'da tüm dünyayı karşımıza aldık. Rusya, ABD, Fransa'yı karşımıza aldık. Rusya ile Karabağ'da anlaşamadığımız yerler vardı ve biz Azerbaycan'ın yanında yer aldık. Paşinyan'ın 'Karabağ'ı Azerbaycan'ın olarak tanımaya hazırız' diye. Bu kalıcı bir barış için önemli. Biz yıllardır bu politikayı uyguluyoruz. Buna inanan önemli bir kitle de Sayın Cumhurbaşkanımıza oy verdi. Son 3-4 günde milliyetçi oyları almak için yapılanlar iğreti duruyor. Bunun sonuç vereceği kanaatinde de değilim.
"BİZ KAZANDIĞIMIZDA KİMSE KAYBETMEYECEK"
Bizim her düzeyde Macar yönetimiyle ilişkilerimiz çok iyi. Sayın Orban'ın Cumhurbaşkanımızla ilişkisi iyi. Macarlar kendilerini Batı'ya değil bize yakın hissederler. Çünkü Osmanlı orada 300-400 yıl hüküm sürmüş. 28 Mayıs'ta oyumuzu kullanacağız ve neticeyi hep birlikte göreceğiz. Bu ülkenin vatandaşları olarak bu ülkede yaşamaya devam edeceğiz. Biz kazanacağımıza inanıyoruz. Son 1 aydır siyasi ortam gerildi. Bu çok anlaşılır. Geçmişte de böyle olmuştur. 21 yıllık AK Parti iktidarına bakın. Yaşam tarzına müdahale konusu en fazla eleştiri gelenlerden bir tanesi. Ben de soruyorum, 'Yetkililer tarafından kimin yaşam tarzına müdahale edilmiş?' AK Parti iktidara geldiğinde kayıtlı 100 küsur, kayıt dışı 700 küsur cemevi vardı. Bugün 2 bini aştı bu rakam. Alevi vatandaşlarımızın blok olarak CHP'ye oy verdiğini biliyoruz ama biz bunu oy kaygısıyla yapmadık. Defne'de de aynı durum. Biz hastaneyi gittik açtık. Biz hiç 'bunlar oy veriyor vermiyor' diye bakmadık. Biz kazandığımızda kimse kaybetmeyecek. Kimsenin böyle bir endişe içinde olmamasını isteriz. Böyle bir ortamın oluşmasına da müsaade etmeyiz. Aynı şey bizim Kürt vatandaşlarımız için de geçerli. Irkçılığa maruz kalan varsa biz ırkçılığın karşısında dururuz. PKK yıllılardır kendi meselelerini Kürt vatandaşlarımızın sorunu gibi gündeme getirir. Biz buna da yok diyoruz. Mahkemelerde Kürtçe konuşulmuyordu. Fransız'a mütercim getiriliyordu, Kürt vatandaşlarımıza getirilmiyordu. Biz bunları aştık. Bazen bana da soruyorlar, 'Hocam biz şuraya gireceğiz ama muhtemelen bizi mülakatta eleyecekler'. Ben de diyorum ki senin gireceğin o alanda mülakatı 3 yıldır kaldırdık. Bu psikolojiyi ortadan kaldırmak bizim görevimiz.
O akşam o tablo çıktığında sayın Cumhurbaşkanımızın ilk söylediği şey, 'AK Parti'deki bu düşüşü masaya yatırmalıyız.' Güneydoğu'da ve Doğu'da 5-6 yıl öncesine kadar AK Parti 60'lar civarındaydı. Biz bu kaybı niye yaşadık? Biz bunu soruyoruz kendimize. Neyi anlatamadık vs diye? Birçok unsur var tabi. Savaş var, deprem olmuş, pandemiden çıkmışız gibi. Akdeniz'i farklı görüyorum. Orada puan 1-2 puan az. Biz bu muhasebeyi yapıyoruz. Seçimden sonra da daha çok anlatacağız. HÜDA Par'ın 'Kadının sahiplenmesi' ifadesini beyannamesini gördüm. Yanlış, yakışıksız ifadeler. Zaten daha sonra da değiştirdiler. 'Sahiplenilsin' ifadesi yanlış. Kast ettikleri sahip çıkmak. Bu beyanı esas alarak anlamaya çalışalım. Türk bayrağını da karşı olduğu söylendi. Türk bayraklarıyla miting yaptılar. 'Yemin etmeyecek' dediler. Açıklama yaptılar, 'Biz yeminimizi edeceğiz' dediler. Buradan Cumhur İttifakı'na saldırmak için bunları araçsallaştırdılar. Biz 'Hizbullah'ın devamı değiliz' diye açıklama yaptı Zekeriya Bey. Hizbullah cinayetleri hiç tasvip edilecek şeyler değil. Bunların hiç yaşanmaması lazımdı. Bu örgütlerin nasıl ortaya çıkarıldığına bakmak lazım.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Üşümeye hazır olun! Marmara’da hava sıcaklıkları 10 ila 12 derece azalacak
Son Dakika Haberleri... Rusya’da Yakalanan Berat Can Gökdemir’in Türkiye’ye İadesi Talep Edildi
SON DAKİKA... "Türkiye altında kalabilir" deyip uyardı: 7.2 büyüklüğünde deprem bekliyoruz
Bursa'da yarın okullar tatil mi 22 Kasım 2024? Valilikten açıklama geldi mi?
İstanbul'da lodos: Dev dalgalar oluştu, Kalamış Sahili göle döndü