Milli Eğitim Bakanı Selçuk'tan liselere giriş sınavıyla ilgili açıklama
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitimle ilgili yenilikleri düşünmekten gözlerine uyku girmediğini söyledi. Liselere giriş sınavı ile ilgili de konuşan Selçuk şu ifadeleri kullandı: "Biz burada sınavın adını, tekniğini değiştirsek bir yol alamayız. Biz okullar arasındaki imkan farkları ortadan kaldıracak ve sınavla öğrenci alan okulların sayısını düşürmeye çalışacağız."
Anadolu Ajansı Gündem Masası'nın bugünkü konuğu Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk oldu. Selçuk, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Selçuk'un açıklamalarından satır başları şöyle:
"Uyuyamıyorum"
Ben geldiğimden beri uyuyamıyorum çünkü geldiğim gün çok yüksek bir beklenti oluştu. Hiçbir şey vadetmeden bu kadar yüksek bir beklentinin oluşması benim sorumluluğum değil. Ama yine de ne yapacağız, napacağız konusunda çok uzun yıllardır çalışmamıza rağmen bir uyku düzeni kalmadı. Sürekli yeterince çalıştık mı sorusu zihnimi çok meşgul ediyor. Şikayet etmiyorum; ama sorumluluk sadece benim değil milletin de ödevidir.
Siyaseti ben beceremem çok farklı yetenekler istiyor. Benim gibi insanların siyasete girme azmi düşük oluyor. Ancak böyle bir fırsat olursa, yapabileceğimiz bir şey varsa neden yapmayalım şeklinde bir girişim oluyor. Orta vadede bunun Türkiye için daha farklı kazançlara yol açacağını düşünüyorum.
Eğitim vizyonu hedefleri
Üç yıllık bir vizyon ortaya koyma nedenimiz şu; hiç kime bizi zorlamadığı halde bir yol haritası ortaya koyalım istedik. Çocuklar, aileler bir belirsizlik yaşamasınlar istedik. Hepimiz buna omuz verirsek bu olacak mesajını vermek için üç sene dedik. Türkiye'nin üç yıllık meselesi eğitim sistemini daha işlevsel yönetme meselesi. Ama bizim asıl meselemiz dünyayla yarışmak. Bizim asıl işimiz eğitim meselesini hallettiğimizde başlıyor.
Biz Türkiye'nin sınav sistemiyle şunu yapacağız değil, müfredatla ilgili şunu yapacağız değil, sistemin bütünsel değişimiyle ilgileneceğiz. Üç yıl içerisinde ulaşacağımız yer sistemin genel bir raya oturmasıdır. Teneffüsler aslında bizim en önemli derslerimiz. Çünkü çocuklar teneffüslerde çok şey öğreniyor, paylaşıyor, sosyalleşiyor, problem çözmeyi öğreniyorlar.
Bakan Ziya Selçuk'tan Atatürk örneği
Liselere giriş sınavı
Veliler ve öğrenciler liseye geçiş meselesini merak ediyorlar. Biz burada sınavın adını, tekniğini değiştirsek bir yol alamayız. Doğru soru şudur: Siz eğitim sistemi içerisinde bir çocuğun yetenek, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda mutlu olabileceği bir ortam oluşturabileceksiniz? Bizim kendi ölçümlerimiz içinde imkanları en kötü olan okullarla en iyi olan okullar arasındaki fark çok yüksek. İmkanlar bu kadar farklı olursa velimiz ya da öğrencimiz diyor ki ben şuraya gitmek istiyorum diyor ve oraya hücum oluyor. Ama okullar arasındaki imkan farkları azalırsa bu sorun yaşanmayacak. Sistemi sakin sakin değiştireceğiz ve sınavla öğrenci alan okul sayısını azaltacağız. LGS sınavından dün örnek sorular yayımladık. Hangi dersten, ne tür sorular çıkacağını her ay yayımlayacağız.
Sınav sistemi
Mesele çocuğu ölçmek değil, mesele sistemi ölçmek.
Danıştay'ın ant kararı
Milli Eğitim Bakanı'na Olympus'ta devremülkü varmış gibi davranıyorlar. Bu aslında bakanlık değil bir ülke meselesi. Bu tartışmayı ateşlendirmemek gerektiğini düşünüyorum. Hukuki süreç yürüyor. Burada oturup da bir şekilde ateş etmenin, 'Bu böyledir, bu böyle değildir' demenin benim hem tabiatım icabı hem de şu arada eğitimin menfaati icabı, bunun bir hukuki süreç olduğunu söylemekle iktifa ediyorum.
Milli Eğitim Bakanı Selçuk'tan 'Andımız' açıklaması
'5 yaşında ilkokula başlanmaz'
5 yaşında ilkokula başlanmaz. Bizim bunu yeniden tanzim etmemiz gerek. Burada önümüzdeki yıl bir düzenleme yapılacak.
Müfredat değişecek
Müfredat değişecek. Ancak bu sene değil, küçük ölçek çalışacağız ilk sene. İkinci sene pilot ölçek yapacağız. Üçüncü sene uygulamaya geçeceğiz. Her öğrenciye şunu taahhüt ediyorum, başladıkları seneki gibi mezun olacaklar. Kimseye sürprizler yapmayacağız. Uzmanlık dediğimiz, bir kişinin ruhuyla, var oluşuyla, bir meselenin özüne intikal ettiği bir şeydir. Sınav sonuna kadar unutmadığınız şey başarı değil. Başarıdan kastımız üniversite sınavına girmiş, hiçbir şey hatırlamıyorum diyen çocuklar değil. Başarıyı muvaffakiyet kelimesiyle özdeşleştiriyoruz. Bu yoksa sadece sınav sonuna kadar olan hafıza meselesi vardır. Bizim bellek yarışmamız yok. Kim bir dakikada çözerse o başarılı, iki dakikada çözene başarısız diyen bir sistemimiz var şu an. YÖK'le çok güzel bir işbirliğimiz var. Nihai hedefimiz şu olmalı, üniversite sınavı lise konularını sormaz, üniversitede gerekli olan becerileri ölçer. Bunun orta vadede oraya doğru evrilmesi gerekiyor.
16 ders azalacak
16 ders meselesi azalacak. Belki yarıya kadar azalacak. Yoksa çocuklarımızı telef ediyoruz. Bir çocuğun her şeyden bu kadar anlaması mümkün değil. Gereksiz bilgi yoğunu var. Türkiye'de eğitime gönül vermiş binlerce insanımız var. Türkiye'nin her yerinde şu sorunun cevabıyla ilgileniyorlar: Bizim çocuklarımızın geleceği için ne düşünüyorsunuz? Sizin günlük kavgalarınız bir tarafta, ben onların faydası olduğunu düşünüyorum. Japonya-Finlandiya meselesine gelince, benim bu tür eleştirileri klişe bulmam ya da gereksiz bulmam diye bir şey söz konusu değil. Her türlü eleştiriyi, sırtımdaki akrebi gösteren bir kişi olarak değerlendiriyorum. Bu ülkelerin sistemleri, Finlandiya'da bütün nüfus üç kuşaktır üniversite mezunu. Bizim sadece Suriyelilerimiz 630 bin talebe. Rasyonaliteye ihtiyacımız var. Japonya'nın eğitim sistemini Türkiye'ye getirmek, bir bilim insanının konuşabileceği bir şey değil, böyle bir şey olamaz ki. Sınıfı görüyor muyum? Öğretmenimi izliyor muyum? Velimle karşı karışıya gelip sohbet ediyor muyum? Başka veriye ihtiyacım yok ki. Ben dünyayla da ilgileniyorum tabii ki.
Bakanlar da okullar da hep çocuk için var
(İmam hatip meselesi) İnsanımızın muhalefet ihtiyacını çocuklarımız üzerinden karşılamasına karşıyım. Hepsi benim evlatlarım, bu çocuklar, şu çocuklar tartışması benim karakterime uygun değil. Vizyonda fen lisesi de, meslek lisesi de yazıyor. Bu çocukların her biri bizim öz evladımız. Fen ya da imam hatipli çocuklar üzerinden kavga olduğunda çocukların ruhu örseleniyor. Ben her çocuğun hukukunu korumak istiyorum. Kimseyi ötekileştirmek istemiyorum. Biz bütün renklerle ilgiliyiz. Özlük haklarına gelince, ben meseleye çocuk açısından bakıyorum. Öğretmeni merkeze koymak benim için çok öncelikli ancak yumurtanın sarısı benim için çocuk, özü çocuğun hukuku. Şöyle bir eleştiri ya da önerilere bakarsak, en çok çocuklar için ne getiriyor bu yaklaşım bu mu konuşuluyor yoksa bürokratik meseleler mi tartışılıyor diye bakınca ikincisini görüyorum. Bir Milli Eğitim Bakanı, masalar, okullar, öğretmenler niye var? Hepsi çocuk için. Çocuğun üzerinden bu meseleyi zenginleştirirsek çok daha mutlu olacağız.
Derdimiz çocuğu değil kendimizi ölçmek
(Öğrenci ölçme sistemi) İlkokul, ortaokul ve lisede sadece birer sınıfta yapılacak bu. Şu ana kadar yapılmış bütün TEOG gibi sınavların sonuçlarına bakarak bir çözümleme yapmamız lazım. Hangi sınıf kritik sınıftır. Bu sınavlar merkezi yapılmayacak. Bizim derdimiz çocuğu ölçmek değil, kendimizi ölçmek. PISA nasıl yapılıyorsa, bunu da kendi ülkemiz için yapmayı arzu ediyoruz. Bunu karneye koyalım çocuklar notunu görsün gibi asla yapmayacağız. Okulumun durumu nasıl, sorunları nasıl çözeriz diye yapıyoruz. Merkezi olmaması onu gösteriyor zaten.
(Müfredatın hem modüler hem esnek olması) Müfredat kelimesi fertten geliyor yani bireysel olana müfredat denir. Toplu olana müfredat denmez. Ancak dünyada böyle bir yaklaşım var. Bizim müfredatla ilişkimiz, müfredat değişirse her şey değişecek değil. Müfredat araçlardan sadece biri, hatta küçük biri. Bir öğretmenin şefkatini her şeyin önünde görüyoruz. Şefkat yoksa, dünyanın en iyi müfredatı hiçbir işe yaramaz.
Yabancı dil için önce pilot uygulama olacak
Yabancı dil meselesinin başındaki yabancı kelimesi çok iğreti edici. Çocuğun dillerle ilgili daha sıcak bir anlayışa gitmesi lazım. Bizim yabancı dil meselesindeki temel problemimiz müfredatmış gibi algılanmamalı. Bizim temel problemimiz ders saat sayısı gibi algılanmamalı. Temel problemimiz sistemin ana kurgusunu gözden geçirmek. Bir müfredat yazıyoruz, sonra bunu bütün Türkiye’ye veriyoruz. Hangi yaş, hangi okul türü bir ayrım yapmıyoruz. Mesela turizm lisesinde dinleme ve konuşma çok önceliklidir, yazma ikinci, üçüncüdür. Ancak bütün liseler aynı programı yollayınca bir anlam sorunu oluşuyor. Bazı çocuklarımız yabancı dili seçmeli almak istiyor. Ancak ben hepsini zorunlu tutuyorum. Bazı çocuklarımıza İbranice, Latince öğretmeliyiz. Bizim İbranice uzmanlarımız olmadan bazı meseleleri nasıl anlamayı düşünüyoruz? Yabancı dil öğretiminde herkese aynı tekniği, yöntemi kullanarak nasıl başarılı olacağız. Asıl derdimiz, öğrenciler değil, bizim yabancı dil öğretmenlerimize destek vermemiz lazım. Öğrencilerden başlarsak işin içinden çıkamayız. Önümüzdeki iki-üç sene uluslararası düzeyde sertifikalar, tezsiz yüksek lisansları, öğretmenlerimizin tamamına, yabancı dil öğretmenlerimizin hepsine yönelik bir eğitim süreciyle karşı karşıya kalacakları ve onlara her türlü desteği sağlayacağımız bir destek gelecek. Onlara bu sene bir şey beklemeyin derken, kastettiğim buydu. Önümüzdeki 2 yıl içinde 5-6 çeşit farklı yabancı dil öğretme yaklaşımını pilot olarak Türkiye’nin farklı okullarında okutacağız. En çok nerede verim alıyoruz ona bakacağız. Fen liselerinde, meslek liselerinde nasıl olacak? Bu dersimizi çalışmamız gereken boyutlardan biri. Bunu üniversitelerimizle, YÖK’le, öğretmenlerimizle yapacağız.
Vizyon belgesinde söylenen her şeyin fizibiletisini yaptık. Bunun siyasi iradesi, hiçbir dönem olmadığı kadar toplumsal kabul oranı var, çalışmaları var. Mesleki eğitimde hemen önümüzdeki sene modül uygulamaya geçeceğiz. Çünkü orada hazır her şey, eskiden yapılmış çalışmalar var. onlar bizim için çok değerli. Altyapı hazır çünkü. Önceki yıllarda birçok proje yapılmış. Eğer böyle bir eleştiri gelirse, net olarak şunu söylemek mümkün. 5 yaş okul öncesi için bütün ayrıntılar var elimizde, ne kadar finansman gerekiyor, kaç derslik gerekiyor? Altyapısının oluşturulduğu bir dokümanı daha fazla anlatmamız lazım demek ki.
Belli bir süre özel eğitimi teşvik etmemiz gerekiyor
Özel eğitim benim içinden geldiğim bir şey. Türkiye’nin değerli özel okulları var. Bu Türkiye için bir birikim, kazanç. Belirli bir süre özel eğitimi teşvik etmemiz gerekiyor, yol almaları gerekiyordu. Nicelikle ilgili bir yol alındı, şimdi nitelik zamanı. Teşvikle ilgili adaletsiz gibi bir algılama da söz konusu. Önümüzdeki dönemde özel eğitime verilen teşvikler verilmeyecek, bunu ilan etmiştik zaten. Önceliklerle ilgili değişiklikler olabiliyor zaman zaman. Resmi, dezavantajlı okullarımızın daha iyi hale getirilmesi şu anda öncelik. Bizim bir finans havuzumuz var. Dokümanda ihtiyaç duyulan değişikliklerin bir bütçesi var. MEB bütçesi ve artı bir bütçe de gerekiyor. Bunun maliyeti belli, bunu maliye bakanımızla konuşunca, “Mesele eğitimse sorun yoktur. Bunu her şekilde hallederiz, eğitim en öncelikli alanımızdır” dedi.
Endesk üzerinden okullara gelişim bütçesi vereceğiz
Hangi yaş grubunda, hangi beceri alanında, hangi seviyede olur, diye bir çizelge var. Ancak bunu tek tipleştirmek doğru değil. Bizim TRT ile işbirliği yapmamızın nedeni alt yazılı ya da yabancı dil çizgi filmler üretme ihtiyacımız, sadece sınıfta değil çocuğun hayatında tedbir almak gibi bir yaklaşımımız var. Yardımcı kaynak, okulların para istemesi meselesi fiili bir durum. Bizim bunu önce sakinleştirmemiz sonra tüm ihtiyacı ortadan kaldıracak hale gelmemiz lazım. Bunu yapabilmek için de okul gelişim bütçesi dediğimiz araç önemli. Çünkü bu bütçe her okula standart verilen bir bütçe olmayacak. Okul ihtiyacına göre farklılaşan, hangi okulun öğrenci başına neye ihtiyacı varsa saptanacak bir husus. Bazı okulların imkanları gerçekten çok iyi, onlara da aynı gelişim bütçesini vermek rasyonel değil. Endesk üzerinden okullara gelişim bütçesi vereceğiz. Okullar net bir tablo görecekler. Biz de onu ay ay, yıl yıl izleyeceğiz. Okulların rekabet etmesiyle ilgili bir yaklaşımımız yok. Okul işbirliği yapar yoksa vahşi bir kapitalizme götürür bu bizi. Bu bizim anlayışımızda yer almıyor. Çok iyi imkanı olan okulların çeşitli ortamlar üzerinden diğer okullarla paydaş olmaları, beraber alışverişte olmaları desteklenecek. Velinin, veli toplantısından kaçmayacağı, okullar oluşturmamız lazım bizim.
Turizm liselerini iş garantili hale getirmeyi amaçlıyoruz
Meslek lisesi bir şekilde hep arka planda algılandı. Sayısının artması konusunda bir talep oldu, arttı da. Ancak meslek lisesi bir ülkenin iktisadi sistemiyle çok birlikte yürümeli. Buradaki üretimin bir mahiyeti vardır. Bizim meslek lisesiyle ilgili algısal meseleleri bir halletmemiz lazım. Bunun için çeşitli tanıtımlar, fuarlar, duyurular, senaryolar ortaya koymamız lazım. Bunları çalışıyoruz şu anda. Bunu yaptıktan sonra somut olarak göstermemiz lazım. Bir meslek lisesi üretim yaptığında, diyelim ki ahşap oyuncak üretecek, hazine kesintisi yüzde 15, ancak birçok yerde yüzde 1 civarında. Okullarda yüzde 1'e inersem rekabet gücü artacak. Para kazanmak için değil, çocuk işbaşında eğitim yaparken öğrenecek. Biz ona tabii ki gelirinden pay vereceğiz. Çocuklar bunu gördüğünde mezunların iş bulma oranının arttığını gördüğünde, iş bulma oranı yüksek meslek liseleri sayısının arttığını gördüğünde... Memleketin çok ihtiyacı olan yüzlerce alan var. Bu bir boşluk ve iş garantili bir boşluk. Turizm bakanlığımızla yaptığımız bir çalışma var. Turizm liselerini iş garantili hale getirmeyi amaçlıyoruz. 10 lisede bu başladı. Bu çocukların askerlik teciliyle ilgili bir avantaj elde etmeye çalışıyoruz. Sigorta primlerinin liseye geçtiğinde başlaması planlanıyor. Buna benzer avantajlar var. Bu somut olarak çocuğun eline gelince, mezun olduktan sonra bir işte bir buçuk sene kalıyorsa, o meslekte kalma oranı yükseliyor. Araştırmalar bunu gösteriyor. Ekonomik olarak ona avantaj sağlarken, öğrenciyken de maaş alabileceksin, sigorta primin sağlanacak dediğimizde bu avantajlar birkaç sene içinde meslek okullarını öne çıkaracak.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
AFAD - KANDİLLİ RASATHANESİ SON DEPREMLER LİSTESİ 23 ARALIK 2024: Deprem mi oldu, nerede, kaç şiddetinde? Kahramanmaraş, Mardin, Bilecik...
Kabine Toplantısı saat kaçta? Kabine Toplantısı gündem maddeleri neler? Memur ve emekli zammı, 2025 asgari ücret zammı...
MEB PERSONEL ALIMI BAŞVURULARI 2025 | MEB 50 uzman yardımcısı alımı başvuruları ne zaman başlayacak, şartları neler? 19 farklı alanda 50 uzman!
İşte 2024'ün Kelimesi: TDK ve Üniversite Oylamasına 1 Milyon Kişi Katıldı
Muğla'daki ambulans helikopter kazası... Gözyaşları yüreklerdeki yangına aktı! Hayatını kaybedenler için Antalya'da tören düzenlendi