Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN TÜRK'te soruları yanıtladı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN TÜRK ekranlarında Hande Fırat'ın sunduğu Gece Görüşü programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözcü Kalın tahıl sevkiyatı, Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye'nin enerji coğrafyasındaki konumu, Yunanistan'ın son dönemdeki provokatif tutumu, F-16 krizi gibi konular hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kalın, Yunanistan'ın saldırgan tutumuna karşılık, "Yunanistan Türkiye'yi tehdit edemez, böyle bir gücü ve kapasitesi yok. Bizim de böyle bir niyetimiz yok. Bizim Yunanistan ile gerilim ile gibi bir gündemimiz yok." dedi.
İbrahim Kalın'ın açıklamalarından öne çıkanlar:
TAHIL KORİDORU KRİZİ NASIL ÇÖZÜLDÜ?
Tahıl sevkiyatı anlaşması yapılana kadar tahıl fiyatları küresel olarak artmaya başlamıştı. Tahıl anlaşması yapılınca fiyatlarda yüzde 10-12 bandından bir düşüş yaşandı. Rusya anlaşmadan çekildiğini açıklayınca dünya Türkiye'yi aradı. Cumartesiden çarşambaya yani düne kadar küresel gıda fiyatlarında artışlar yaşandı.
Rusya'nın iddiasına göre Ukrayna tarafı Sivastopol'da Rus gemilerine saldırdı. Ukrayna'da 7 8 parçalı bir tim saldırıya geçmiş. Rusya bunun ardından anlaşmadan çekildiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanımız savaşın tüm olumsuz koşullarına rağmen bu anlaşmanın devam etmesi gerektiğini telkin etti. Putin'de bir devlet adamı olarak çok soğuk kanlı davrandı. Cumhurbaşkanımızın görüşmesinin ardından Rusya tarafı garanti istedi. Ruslar, Ukrayna tahıl ve gübresinin tercih edildiğini Rus mallarının sevkiyata dahil edilmediğini de söylediler. Batı merkezli liman ve gemicilik hizmetleri yapan şirketler ikincil yaptırımlara uğramaktan korkuyorlar.
"TÜM DÜNYA ANKARA'YI ARIYOR"
Bize bildirdiler bize bu durumu elbette. Tüm dünya tabi Türkiye'yi arıyor, Ankara'yı arıyor. Aman bu anlaşma durmasın. 4 gün içinde fiyatlar arttı ve uzasa daha da uzayacaktı. Cumhurbaşkanımız gerekli talimatları verdi. Önceki gün Cumhurbaşkanımız Putin ile bir görüşme yaptı. Sayın Putin haklı olarak dedi ki 'Tahıl koridorunun bir saldırı aracı olarak kullanması yasak' Rus tarafının iddiasına göre Sivastopol'da bir Rus gemisine saldırı olmuş. Bunu tespit ettiklerini söylediler.
Cumhurbaşkanımızın görüşmesinden sonra Putin, Ukrayna'dan bu saldırıların yaşanmaması için garanti istedi. Tabi Ukrayna ile müzakereler de devam ettirildi.
"RUSYA İLE KONUŞABİLEN TEK LİDER CUMHURBAŞKANIMIZ"
Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü bu liderlik diplomasisi çok hızlı cevap buldu. Bu işin haftalarca süreceğini düşünerek bizi acil koduyla aradılar. Kısa sürede netice alınacağını beklemiyorlardı. Cumhurbaşkanımız Putin ile, Bakan Akar da 1 saat kadar sonra Şoygu ile görüştü. Ukrayna tarafının yapıcı tutumunu da takdir etmek önemli çünkü Rusya'nın istediği garantiyi verdi.
Batılı ülkeler bize diyorlar ya Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor, Rusya'ya çok yaklaştı. Sayın Erdoğan Putin ile neden bu kadar çok sık görüşüyor gibi eleştiriler geliyor. Bana bu savaşın başladığı haberi o gün sabah 5'te geldi. Ben o andan itibaren şunu hissettim; bu uzun süreli bir savaş olacak. Rusya daha ilk başlarda biz ne Ukrayna'dan ne Rusya'dan vazgeçeriz. Bu denge politikanın sonuçlarını görmüş olduk. Herkes Rusya ile köprüleri atarsa, Ruslar ile kim konuşacak? Bunu yapabilen tek lider Cumhurbaşkanımız. Biz Batı'ya da diyoruz ki, tahıl sevkiyatı anlaşmasına, esir takasına destek verirken çok iyi yaptınız demek ile yetinmeyin, gelin güven artırıcı tedbirler koyalım diyoruz.
"ŞUAN SAVAŞ ÇIĞLIKLARI BARIŞ ÇIĞLIKLARININ ÜSTÜNE ÇIKIYOR"
Tahıl sevkiyatı anlaşmasını imzaladığımızda biz şunu söyledik: "Savaşın bir anda bitip çatışmaların durması çok kolay değil. Ama bazı bölgelerde ateşkes, çatışmasızlık anlaşmaları yapalım." dedik diyoruz Batılılara. Biz mesela şuan belirli bölgelerde çatışmayı durdurma meselesini konuşalım. Şuan savaş çığlıkları barış çığlıklarının üstüne çıkıyor. Bazıları Rusya'yı bu sahadaki savaşta yenelim, bitirelim perspektifiyle bakıyor.
Türkiye'nin yapmaya çalıştığı sadece tahıl sevkiyatını sağlamak ya da esir takası değil. Bunun üzerinde tarafları müzakere masasına nasıl getirebiliriz bunun için çaba gösteriyoruz. Savaşı sonlandıracak bakış açısı devreye girmeli.
"NÜKLEER SAVAŞ RİSKİ SÖZ KONUSU"
Savaş sadece Rusya ve Ukrayna topraklarında yaşanmıyor. Yaklaşık 1 aydır nükleer savaş riski telaffuz edilmeye başladı. Kış şartları buralara hakim olduğunda oyun değiştirici bir dinamiğin devreye girmesi düşük görünüyor. Nükleer savaş riski söz konusu. Nükleer başlıklar iki ülkenin elinde duruyor. Soğuk savaş sona erdiğinde tek kutuplu dünyaya geçiş yaptık. Başta bir süper güç, altında iki üç büyük güç. Onların altında orta ölçekli ülkelerin olduğu bir piramit. Bu piramit arıza vermeye başladı.
ERDOĞAN'IN 'ÖNCE BIDEN'A ANLATACAĞIM' SÖZLERİ
Cumhurbaşkanımız ve Biden G20'de görüşecekler. Burada yüz yüze elbette anlatacaktır. Ancak Cumhurbaşkanımız tabi ironiden daha fazlasını da yaptı. Liderlik diplomasisi ile kriz böyle çözülür demiş oldu.
*Cumhurbaşkanı Erdoğan tahıl koridoru krizinin çözülmesinin ardından "Rusya nasıl ikna oldu?” sorusuna, “Onu bana bırakın, önce Biden’a sonra size anlatacağım” yanıtını vermişti.
"TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR GAZ MERKEZİ HALİNE GELECEK"
Bu savaş bir şekilde sona erecek. Türkiye önemli bir gaz merkezi haline gelecek. Doğu Akdeniz'de ciddi bir gaz rezervi çıkması halinde, bunun Türkiye'den Avrupa'ya ulaştırılması gibi bir durum var. Buradaki en önemli hatlardan biri TANAP. Azerbaycan gazı tek başına yeterli olmayabilirse burada kapasite artırımı gerekiyor. Bizim enerji altyapımız bu kapasiteyi taşımaya çok müsait. Putin'in bu teklifi bu savaş bağlamında bir kart değil.
Muhtemel bir gaz rezervi çıkması halinde Türkiye üzerinden Avrupa pazarına ulaştırılması ihtimali var. Doğu Akdeniz'de gaz rezervi bulunursa, İsrail, Lübnan gaz çıkarıp ulaştırmak isterse Türkiye üzerinden yürüyecek. Bizim enerji altyapımız bu kapasiteyi taşımaya müsait. Putin'in teklifi yeni bir karttan ibaret değil. Orta uzun vadede yeni bir enerji haritası oluşacak bunu görüyor.
'Coğrafya kaderdir' sözü böyle 'öldüm bittim' bir üslupla söyleniyor. Biz bu savaş başladığında ilk olarak ne yaptık? Montrö'yü uygulayacağımız maddeleri açıkladık ve Karadeniz'i bu savaştan ayrı tuttuk. Yoksa şu an bu savaş Karadeniz'de yaşanacaktı. Coğrafya stratejik olarak değere dönüştürdüğünüz zaman sizin lehinize sonuçlar üretmeye başlıyor. Tahıl sevkiyatına odaklandık ama geçtiğimiz ay yapılan esir mübadelesi çok önemli bir kazanımdır. Azov komutanlarının alınmasının arkasında nasıl bir operasyon ve çabanın yattığını bilseniz, gurur duyarsınız. Rusların bir numaralı terörist dediği kişileri Türkiye diplomasi başarısıyla aldı. Rusya asla vermeyiz dediği 5 kişiyi Türkiye sayesinde verdi.
"YUNANİSTAN TÜRKİYE'Yİ TEHDİT EDEMEZ, BÖYLE BİR KAPASİTESİ YOK"
ABD'liler bunların Türkiye'ye karşı olmadığını, Rusya'ya karşı bu kaydırmaları yaptıklarını söylediler. Yunanistan Türkiye'yi tehdit edemez, böyle bir gücü ve kapasitesi yok. Bizim de böyle bir niyetimiz yok. Bizim Yunanistan ile gerilim ile gibi bir gündemimiz yok. En önemli konu, Yunanistan'ın gayrı askeri statüdeki adaları silahlandırmasıdır çünkü bu uluslararası hukukun açıkça ihlalidir. Daha ileri giderlerse de buna hukuksal zeminde ve diğer alanlarda cevap vermeye devam ederiz. Adalardan Türkiye'ye yönelik bir tehdit oluşturamazlar bunu izin vermeyiz. Yunanistan da ABD de bunu çok iyi biliyor. Zaman zaman Yunan mevkidaşlarımız bile gelip bize şikayetçi oluyorlar 'bu bizim bakış açımız' değil diye. Yunanistan'daki iç kavgaya bizi çekmeye çalışıyorlar.
Yunan hükümeti Batı'da zaman zaman Türkiye karşı oluşan dalganın üzerinde yükselmeye çalışıyor.
ABD İLE F-16 GÖRÜŞMELERİ
Şu an süreç iyi gidiyor. Bizim daha önce kabul edemeyeceğimiz bazı maddeler vardı. Biden yönetimi bu konuda samimi bir gayret içinde. Şu an süreç yüzde yüz tamamlanmadı ancak seçim sonuçları ve yeni yapılanmadan sonra komisyon başkanları da değişecek. Tam tarih vermek zor ancak Aralık başı ya da ortası gibi bu sürecin tamamlanma ihtimali yüksek gözüküyor.
ABD İLE YPG-PYD GERİLİMİ
Bir defa bizim YPG konusunda taviz vermemiz söz konusu değil. YPG, PKK'nın Suriye koludur. Böyle muamele görmelidir. YPG ayrı bir kuruluş olsun dediler. Gelip bunu bize ilk açıkladıklarında, "Bu dediğin ontolojik olarak imkansızdır" dedim. Böyle bir şey söz konusu değil. Eğer bunu naif olarak söylüyorsan bunu hiç gündeme almayalım dedim. Biz burada 2019 yılında hem ABD ile hem de Rusya ile bir anlaşma imzaladık. Fırat'ın doğusunda ve o bölgede 30 km'lik bir koridor oluşturulması konusunda mutabık kaldık. Bütün bu unsurları aşağı çekerseniz biz burayı tampon bölge belirleriz dedik. Ama buna rağmen 500 küsür o bölgeden saldırı oldu. Çoğu Suriyeli sivil olmak üzere insan hayatını kaybetti. Nereden, ne zaman geleceğini bilememe duygusunu o teröristin aklına, kalbine sokmak. Bu kararlılığı göstermezseniz bu 30 km'lik koridorun terör koridoruna dönüşmesi içten bile değil. Burada ABD'liler PYD'ye desteklerini 2 gerekçeye dayandırır hale geldiler. İlki DEAŞ'a karşı mücadele olarak söylediler. Obama döneminde Kobani kuşatıldığı zaman muazzam bir kurgu yaptılar. Kobani düştü diye yayın yaptılar. Dünyanın duymadığı kasabayı duyurdular. Bu açıkçası bir kurguydu.
"SURİYELİLERİN GÖNÜLLÜ DÖNÜŞÜ İÇİN ÇABA SARF EDİYORUZ"
Suriyelilerin onurlu ve gönüllü dönüşü için çok büyük bir çaba sarf ediyoruz. Şartlarını oluşturmadan bunu nasıl gerçekleştireceksiniz? Ortada bir insanlık durumu var. Bu insanlar katliamlardan kaçarak geldiler bize. Şu an bizim sınır güvenliğimiz gayet iyi bir noktada. DEAŞ, PYD saldırıları minimum düzeyde şu an için. Öncelikli kaygımız sınır güvenliğini maksimum düzeyde tutmak.
FİNLANDİYA VE İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİ
Henüz tatmin edici adımlar görmedik. Geçen Madrid'de bir mutabakat imzaladık. Bu süreç içinde bazı somut adımlar atıldı. Savunma Sanayi'ndeki kısıtlamaların kalkması gibi. İsveç biliyorsunuz terörle mücadele yasası çıkardı. 1 Ocak'ta devreye giriyor bu yasa. Biz de dedik bu bizi ilgilendirmez, bizim üzerimizde bir zaman baskısı oluşturmaz. Bunu müttefiklerimize çok net bir şekilde zaten söylüyoruz. NATO Genel Sekreteri de bunu bildiği için İsveç ve Finlandiya'ya aynı mesajları veriyor; daha hızlı, daha kararlı adımlar atın diyor. Eş zamanlı olarak yürüyen bir süreç var. Komite olarak ilk toplantımızı yaptık. Bu ayın sonuna doğru 2. toplantımızı yapacağız. İsveç Başbakanı ilk ziyaretini Türkiye'ye yapacak ve buraya gelecek. Orada da elbete konuşulacak bunlar. Şu anda İsveç'teki PKK yapılanması NATO karşıtı kampın öncülüğünü yapıyor. PKK ve benzeri paravan örgütler her gün her hafta orada İsveç'in NATO'ya girmesini engellemek için faaliyetler yürütüyorlar. 140 yıldır siz hiçbir güvenlik ittifakının parçası olmadınız. Tarafsız olmayı tercih ettik dediniz. NATO'ya dahil olmadınız, Sovyet bloğu da değildiniz. Bugün tarihi bir karar aldınız, bunun karşılığında da Türkiye'nin istediği bazı değişiklikleri yapmanız gerekiyor.
"TÜRKİYE'NİN OLMADIĞI BÖLGESEL STRATEJİYİ KURMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Suudi Arabistan'la Kaşıkçı olayı yaşadık. Biz önümüzde daha küresel sınamalar var, gelin bunu halledelim. 15 Temmuz sürecinin öncesinde, sonrasında yine bir şeyler yaşadık. Olabilir. Burada önemli olan mutlak sınırlar çizip yahut bunları ortadan kaldırıp bir politika izleyemeyeceğini takip etmektir. Bu ülkelerde şunu gördüler. Doğu Akdeniz'den Kafkasya'ya, Türkiye'nin olmadığı bölgesel stratejiyi kurmak mümkün değil. Bütün ülkelerle normalleşmenin yaşandığı bir dönemdeyiz. Son tahlilde bir politika izliyoruz. Sonuçta karşımızdakiler de bir ülke, devlet. Onlar ne diyorlar, bunu da dinlememiz lazım. BAE' ile gerildiğimiz noktalardan biri Katar'a ambargo uygulamalarıydı. Sonra kendi aralarında bu sorunu çözdüler. Bunun olacağını biliyorduk ama net bir duruş ortaya koyduk. Mesela Ermenistan meselesi, aramızdaki sorun Karabağ'ın işgaliydi. İşgal sona erdi, bu sorun paralel olarak ortadan kalktı. İkisi de daha olumlu, daha ümit var çerçevede ilerliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen bayramda Paşinyan'la görüşmesi oldu, ardından yüz yüze görüşme gerçekleştirdiler. Biz de bu sürecin ilerletilmesini istiyoruz. Ermenistan tarafının yapıcı bir niyet içerisinde olduğunu biliyoruz. İlk defa küresel sistemin temel parametrelerinin sarsılmasıyla karşı karşıya olduğumuz bir sürecin içerisindeyiz. Biz soğuk savaş 2.0'u yaşamaya başlamış olacağız. Bir kaos dönemine gireceğiz. 3. Dünya Savaşı'nın mahiyetini şöyle eksik bulurum. Amacı değişti. Daha asimetrik, daha akışkan, daha dinamik, daha kontrolsüz, dijital bir sürü unsurları olan bir savaş olacak. Böyle bir dönem yaşama riskimiz çok fazla olacak.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Karabük'te kartpostallık görüntü! Sarıçiçek Yaylası beyaza büründü
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!