AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Bağdadi operasyonunun detayları anlattı
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "(DEAŞ elebaşının öldürülmesi) Bir terör örgütünün liderinin öldürülmesi söz konusuyken, bir başka terör örgütünün sözde liderinin ABD'ye davet edilmesi ya da Twitter'da tebrik edilmesi gibi terörle mücadele konusunda ne kadar büyük bir çelişki oluşturduğunun altını çiziyoruz." dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
MKYK ve MYK toplantılarının birlikte gerçekleştirildiğini belirten Çelik, toplantılarda son dönemlerde yaşanan iç ve dış siyasi gelişmeler, Barış Pınarı Harekatı ile ilgili gelişmeler ve TBMM gündeminin de kapsamlı bir şekilde değerlendirildiğini söyledi.
Barış Pınarı Harekatı'nda şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyen, gazilere şükranlarını sunan Çelik, "Şehit ve gazilerimizin ailelerine hürmetlerimizi iletiyoruz. Tabi Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte teröre karşı bu mücadeleyi veren Suriye Milli Ordusu şehitlerine de rahmet diliyor, gazilerine şükranlarımızı iletiyoruz." dedi.
Yarının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı olduğunu anımsatan Ömer Çelik, "Cumhuriyetimiz, 100'üncü yaşına doğru bütün gücüyle bütün dinamizmiyle ilerliyor. Cumhuriyetimizi kurduğumuz yıllarda ortaya çıkan olumsuz şartlar içerisinde bizi yok etmeye çalışanlara karşı tarih boyunca var olduğumuz gibi bundan sonra da var olacağımızı en olumsuz şartlarda, en zor şartlarda gösterdik. O günden bugüne cumhuriyetimiz etrafındaki gelişmeler, içerideki bir takım kırılmalar sebebiyle pek çok testten geçti. Her seferinde aziz milletimizin desteği ve yol göstericiliğiyle demokrasi, hukuk devleti ve laiklikle taçlanarak daha güçlü bir şekilde yoluna devam etti." ifadesini kullandı.
Demokrasi ve hukuk devletini tehdit eden en önemli unsurlardan bir tanesinin terör olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"Yarın 29 Ekim'in yıl dönümünde bir kere daha Barış Pınarı Harekatı ile başlayan bu süreçte cumhuriyetimizi koruma ve ileriye taşıma konusundaki kararlılığımızı göstermiş olacağız. Bu vesileyle aziz milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyoruz. Bütün yakın coğrafyamızdaki mazlumlar için de kutlu bir bayramdır bu. Bizim bağımsız, hür ve güçlü olmamız bütün mazlumların da esenlik ve refah konusundaki umutlarının taze olması anlamına geliyor. Özellikle Barış Pınarı bölgesinde görev yapan kahraman Mehmetçiklerimize ve onların kıymetli komutanlarına en içten dileklerimizi, sevgilerimizi ve bayram tebriklerimizi gönderiyoruz. Kuşkusuz milletimizin her bir ferdi büyük bir coşkuyla ve anlamlı bir şekilde bu bayramı kutlayacak ama en anlamlısı Barış Pınarı bölgesinde görev yapan kahraman Mehmetçiklerimizin ve kıymetli komutanlarının kutlayacağı bayram olacaktır."
"Altı çizilmesi gereken bir buluşma"
Barış Pınarı Harekatı başlamadan önce Diyarbakır'da teröre karşı annelerin güçlü bir feryadı olduğunu anımsatan Çelik, şunları söyledi:
"Diyarbakır'daki anneler evlatlarını istemeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde çok anlamlı bir buluşma oldu, evlatlarını Sırp katillerin saldırılarında kaybeden Srebrenitsa anneleri, Diyarbakır anneleri ile buluştu. Bu buluşma çok anlamlı bir buluşmadır. Evlatlarını katillere kaptırmış annelerin buluşması, bir kısmı evladının mezarını her sene yeni bularak Srebrenitsa'da evladının mezarına kavuşuyor. Diyarbakır anneleri de terör örgütü tarafından dağa kaçırılmış evlatlarını geri istiyorlar. Bu buluşma çok kıymetli bir buluşmadır. Bu hem bölgemiz için hem de dünya için büyük bir mesajdır. Bu buluşma Barış Pınarı Harekat bölgesinde verdiğimiz mücadelenin gerçek değerinin anlaşılması için altı çizilmesi gereken bir buluşmadır."
ABD Başkanı Donald Trump'ın dün yaptığı açıklamada, DEAŞ elebaşı Ebubekir el-Bağdadi'nin öldürüldüğünü duyurduğunu hatırlatan Çelik, "DEAŞ terör örgütü en çok İslam'a, Müslümanlara ve ülkemize zarar veren bir örgüt. Dinimize en büyük zararı vermiş örgütlerden bir tanesi. İnsanlığa, Müslümanlığa karşı suç işleyen bir örgüt. Bunun liderinin öldürülmüş olması, terörle mücadele konusunda bir dönüm noktasıdır. Umarız bütün terör örgütlerine karşı aynı ilkeli yaklaşım devam eder. Bir terör örgütünün liderinin öldürülmesi söz konusuyken, bir başka terör örgütünün sözde liderinin ABD'ye davet edilmesi ya da Twitter'da tebrik edilmesi gibi unsurların terörle mücadele konusunda ne kadar büyük bir çelişki oluşturduğunun altını çiziyoruz." ifadelerini kullandı.
DEAŞ elebaşı öldürüldüğünde Türkiye'nin, ABD Başkanı Trump'ın açıklamasında belirttiği şekilde yüksek bir koordinasyon içerisinde olduğunu ifade eden Çelik, "ABD unsurları, Fırat Kalkanı bölgemizden uçuş yapmışlardır. Uçuş yapacaklarını bildirdikleri andan itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri, dost unsurlar olarak terörle mücadelelerinde gerekli koordinasyonu ve yardımı sağlamışlardır. Tabi bu olay gerçekleşir gerçekleşmez, terör örgütü YPG, bu eylemi kendilerinin gerçekleştirdiği gibi bir yaklaşım içerisine girdi. Bu kara propaganda makinesi bir kere daha çalıştı." diye konuştu.
Bağdadi'nin öldürülmesi
Barış Pınarı Harekatı başladığında herkesin harekatın, DEAŞ ile mücadeleyi zaafa uğratacağını ifade ettiğini bildiren Çelik, "Özellikle de DEAŞ mensuplarını serbest bırakan, DEAŞ ile örtülü bir işbirliği içerisinde olan YPG unsurları bu propagandayı yapıyorlardı. Kendilerine karşı bir terörle mücadele söz konusu olursa DEAŞ'ın elinin güçleneceğini ifade ediyorlardı ama görüldüğü gibi Barış Pınarı Harekatı'ndan çok kısa bir zaman sonra DEAŞ liderinin bertaraf edilmesi mümkün olmuştur." dedi.
Çelik, "Tabi neden Barış Pınarı Harekatı başlamadan önce PYD/YPG terör örgütü madem bu kadar istihbarata sahipti, bunların sözde lideri birkaç dilde açıklama yaparak istihbaratı kendilerinin verdiğini ve bu şahsın bertaraf edilmesinde rol oynadıklarını iddia ediyor. O zaman neden Barış Pınarı Harekatı başlayana kadar böylesi bir operasyon mümkün olmadı? Musul ve Rakka'da görülen Bağdadi'nin İdlip kırsalına nasıl geçtiği gibi sorular askıda durmaya devam etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Barış Pınarı Harekatı'nın DEAŞ ile mücadeleyi zayıflatmadığının, tam tersine güçlendirdiğinin net bir şekilde görüldüğünü belirten Çelik, şunları kaydetti:
"YPG/PYD'nin DEAŞ ile bir mücadele gibi bir amacının olmadığı, bunu ileri demokratik ülkelere karşı bir siyasi şantaj olarak kullanmaya devam ettiği biliniyor. DEAŞ'tan çok acı çektik, bu eli kanlı vahşi örgüt Ankara Gar saldırısında 107 canımızın, Gaziantep'teki saldırılarda 54 canımızın, Atatürk Havaalanı saldırısında 45 canımızın, Reina saldırısında 39 canımızın, Suruç saldırısında 34 canımızın, Sultanahmet saldırısında 13 canımızın, Diyarbakır saldırısında 5, İstiklal Caddesi saldırısında 4 ve Niğde'deki saldırıda 3 canımızın kaybedilmesine, şehid edilmesine sebep oldu. Bir bu kadar saldırı da güvenlik birimlerimiz tarafından engellenmiştir.
Ama şunun söylenmesi gerekir, koalisyon güçleri DEAŞ'a karşı mücadele verirken halledemedikleri DEAŞ unsurları, tek başına Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından bulundukları bölgelerden atılmıştır. Türkiye, DEAŞ karşıtı küresel koalisyonun aktif bir üyesiyken aynı zamanda yabancı teröristler çalışma grubunun da eşbaşkanlığını yürütmektedir. DEAŞ ile cephede yüz yüze mücadele veren tek NATO ülkesidir."
"Türkiye, birden fazla cephede birden fazla terör örgütünü geriletti"
Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın beyanlarının DEAŞ ile mücadelede son derece önemli bir role sahip olduğunu bildiren Çelik, şöyle devam etti:
"Bildiğiniz gibi dünyada bütün güvenlik unsurları hep şunu ifade ediyorlardı, 'DEAŞ ile askeri olarak mücadele etmek mümkündür ama DEAŞ'ın asıl olarak yok edilmesi için ideolojik mücadele önemlidir' diye. Batılı ülkeler böyle bir mücadeleye giriştiği zaman DEAŞ bunu hilal haçlı kavgası gibi yanlış bir zemine oturtabiliyordu ama Müslüman bir lider bunun en çok İslam'a, Müslümanlığa zarar verdiğini ifade ettiği zaman bu ideolojik mücadele daha etkili olmaktadır. Bu mücadelenin de en önde liderliği Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yapılmaktadır. Nitekim Fırat Kalkanı Harekatı'nda sahada terör örgütü DEAŞ ile göğüs göğüse mücadele eden tek koalisyon ve NATO ülkesi ordusu Türkiye'dir. DEAŞ'ın kutsiyet atfettiği Dabık gibi bölgeler bu şekilde ele geçirilmiştir. Askeri ve ideolojik darbe en güçlü şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından vurulmuştur. Türkiye bununla birlikte başka terör örgütüyle mücadele ediyordu, birden fazla cephede birden fazla terör örgütünü gerileten büyük bir başarıya imza atmıştır.
Türkiye'nin 2016 ve 2018'de yürüttüğü Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatıyla Suriye'nin kuzeyinde 3 bin 900 kilometrelik alan DEAŞ ve diğer terör gruplarından kurtarılmıştır. Koalisyon güçlerinin tek başına yapamadığını, Türkiye tek başına gerçekleştirmiştir. Nitekim kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, 2016 ağustos ayında başlatılan Fırat Kalkanı operasyonu ile DEAŞ'lı 3 bin 600 radikal teröristi etkisiz hale getirmiş ve yüz binlerce Suriyelinin eve dönmesi imkanı doğmuştur. Türkiye, terör örgütü DEAŞ'a yönelik olarak 2015'te 187, 2016'da 367, 2017'de 500 ve 2018'de bin 130 operasyon gerçekleştirmiştir. Dünya'da DEAŞ'a karşı bu kadar güçlü operasyon gerçekleştiren başka bir ülke yoktur. Nitekim İncirlik Hava Üssü, DEAŞ'a karşı mücadelede önemli bir rol üstlenmiştir. Bu mücadelenin en yoğun olduğu dönemde taarruz uçuşları, günün 24 saati, hafta boyunca DEAŞ hedeflerini vurmuştur. Sadece bununla kalmamış DEAŞ'ın kendisine hedef olarak seçtiği Irak'ta, oradaki güvenlik güçlerinin DEAŞ'a karşı iyi mücadele etmesi için Türkiye eğit-donat programına ev sahipliği yapmıştır. DEAŞ ile mücadele etmek için Iraklı profesyonellerden ve gönüllülerden oluşan 7 bin güvenlik personeline ülkemiz tarafından eğitim verilmiştir."
"Yaklaşık 70 bin 480 kişi Türkiye'nin giriş yasağı listesinde"
Dünya genelindeki en önemli konulardan bir tanesinin de "yabancı terörist savaşçılar" meselesi olduğunu vurgulayan Ömer Çelik, şunları kaydetti:
"Burada, çatışma bölgelerine geçmek için Türkiye topraklarını transit rota olarak kullanmanın önlenmesi sağlanmıştır. Buraya geçmek için Batılı ülkelerden geliyorlardı, kendileri bu sınırları tutamıyordu ama Türkiye bunları engellemiştir. Yaklaşık 70 bin 480 kişi Türkiye'nin giriş yasağı listesinde yer almaktadır. Bu Türkiye'nin nasıl güçlü bir mücadele verdiğini gösteriyor. Ayrıca yabancı terörist savaşçılarla ilgili olarak faaliyetlerinden şüphelenilen 7 bin 445 yabancı uyruklu kişi sınır dışı edilmiştir. Büyük havalimanları, otobüs ve tren istasyonlarındaki risk analiz birimlerimiz, yaklaşık 26 bin 500 yolcuyu kontrol etmiş, 17 bin 900 kişi sorgulanmıştır ve 8 bin 300'den fazla kişi yabancı terörist unsur olarak girişi engellenmiştir.
Net bir şekilde görülmektedir ki bütün bunlar YPG/PYD terör örgütünün varlığı DEAŞ'ı geriletmek değil tam tersine DEAŞ'ın zemin bulmasına imkan vermektedir. PYD/YPG'nin tahakkümü altında bulundurduğu bölgelerde DEAŞ'ın geri dönmesine zemin oluşturacak demografik değişiklikler, bölge haklına yönelik bir takım zalimane uygulamalar ortadadır.
Bu, DEAŞ'ın beslendiği bir zemindir. O yüzden DEAŞ'ı ortadan kaldırmak için PKK-YPG gibi örgütlere güvenmek bir akıl tutulmasıdır. Afganistan'da yapılan hatalar burada yapılmamalıdır. PYD/YPG terör örgütünün DEAŞ ile mücadele adı altında büyük ülkeleri, gelişmiş demokrasileri bir çeşit şantaj içinde tutmasına imkan verilmemelidir. Aynı şekilde bu operasyon zamanında da net bir şekilde görüldü ki ilk başı sıkıştığında net bir şekilde bu terör örgütü DEAŞ'lıları serbest bırakma gibisinden bir faaliyet içerisine girmiştir.
Yani DEAŞ'la mücadelesinin sahici olmadığı, büyük demokrasilere karşı bir şantaj unsuru olarak kullandığı görülüyor. Tabi bölge halkı Tel Abyad ve Resulayn'da da Barış Planı Harekatı'ndan sonra görüldüğü gibi yapılan harekattan memnundur, hayat normale dönmektedir, kendilerini haraç vermeye zorlayan ve kendilerini bir şekilde kendi çocuklarını terörist unsurların parçası haline getirmek isteyen bu unsurların temizlenmesinden büyük bir memnuniyet duymaktadır.
Tüm terör örgütleriyle mücadele, bu terör örgütlerine karşı herkesin ilkeli bir şekilde hepsine karşı aynı tavrı alması mümkündür, mücadele bu terör örgütlerine karşı herkesin ilkeli bir şekilde hepsine karşı aynı tavrı almasıyla mümkündür, açık ve net bir şekilde söylüyoruz. DEAŞ terör örgütüne karşı yapılan neyse PYD/YPG terör örgütüne karşı, PKK terör örgütüne karşı da aynısının yapılması gerekir. Bu eylem gerçekleşirken Türkiye'nin gösterdiği yaklaşım, ayrıca o zaman en zor yoğun taarruz zamanında haftada 7 gün 24 saat neredeyse 8 dakikada bir bu taarruz gerçekleşirken, Türkiye'nin İncirlik Üssü ile ilgili olarak verdiği destek, bütün bunlar DEAŞ'la mücadelede önemli başarıların altına imza atılmasında Türkiye'nin vazgeçilmez rolünü göstermektedir."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
SON DAKİKA! Türkiye Bu Cinayetleri Konuşuyor: Büyükçekmece, Avcılar ve Esenyurt'ta 4 Kişiyi Öldürüp İntihar Etti
SON DAKİKA! Erdoğan 'Hiçbir Kesimi Ezdirmeyeceğiz' demişti... Maaş zamları için gözler Kabine'de...
Son Dakika... Yurtta Kar Esareti: Okullarda 'kar tatili' haberleri peş peşe geldi! İşte okulların tatil edildiği 27 kent...
İstanbul'da dehşet: 4 kişiyi öldürüp intihar etti
Özel kurumda otizmli çocuğa şiddet iddiası