6,2'lik Ceyhan depreminin ardından 22 yıl geçti | Video
İhmal, para kazanma hırsı, mevzuata aykırı yapılar. Tam 22 yıl önce bugün, Adana'nın Ceyhan ilçesinde 145 kişiyi hayattan kopardı. 1998'deki 6,2 büyüklüğündeki Ceyhan depreminin bugün yıl dönümü. Yüzlerce kişiyi yarım bırakan depremin arkasındaki ihmal zincirini, depremin ardından yaşananları, o bölgedeki fay hattını inceleyelim.
1998'in sarı sıcak yaz günlerinden biriydi, takvimler 27 Haziran'ı gösteriyordu. Gün akşama dönüyor, Adana'da binlerce kişi o akşam olacaklardan habersiz Dünya Kupasını seyrediyordu.
Akrep ve yelkovan saat 16.55'te buluştuğunda aklın almadığı bir gürültü, ardından da kimsenin hazır olmadığı 6,2 büyüklüğündeki sarsıntı başladı. Kimi evinde, kimi iş yerinde yakalandı depreme.
Merkezüssü Yakapınar Mahallesi olan sarsıntıyı hisseden herkes yıkılan, çöken duvarların ardında sevdiklerinin yüzünü gördü. Kiminin son gördüğü yıkılan o duvarlar oldu. Kimi, günlerce kaldığı enkazdan mucize eseri çıktı. Saatler gibi gelen o sarsıntı bittiğinde tüm Çukurova can havliyle attı kendiğini sokağa. Ama dışarıda artık tanımadıkları bir dünya vardı.
Başta tahmin edilemese de depremin verdiği hasar büyüktü. İlk anda canını kurtaran,, başkasınının yardımına koştu. Sarsıntıyla birlikte elektrik şebekesi zarar kenti deyim yerindeyse karanlığa gömdü.
Televizyonlardan depremi duyanlar yakınları için telefona sarılınca hatlar da kilitlendi. İlk andan itibaren başlayan kurtarma çalışmaları ağır ağır çöken karanlık ile daha da zorlaştı.
Akşam boyunca artçı sarsıntılar devam etti. Hastaneler yaralılarla doldu taştı.
Adanalılar enkazdan kurtarabildikleri battaniyeleriyle, yaktıkları ateşle ısınarak geceyi sokaklarda geçirdi. Aracı olanlar "ya bir daha olursa" endişesiyle yaylara gitti.
Adana sokaklarında zamanla yarış vardı. Kızılay, AFAD, AKUT, sağlık ekiplerinin, gönüllülerin sayısı saatler geçtikçe arttı. Enkaz altında kalanlar kurtarıldı. Ölenlerse çıkarılıp morglara götürüldü.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit liderliğinde kriz merkezi oluşturuldu. İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu Adana'ya doğru yola çıktı. Enkaz kaldırıldıkça bilanço ağırlaşıyor, umutlar tükeniyordu.
Sahada da masada da hummalı bir çalışma vardı. Görevliler günün ilk ışıklarına dek çalıştı. Sabah oluğunda devletin zirvesi tam kadro sahadaydı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit deprem bölgesinde son bilgileri alıyor, çözüm arıyorlardı.
Hastaneler yaralılarla dolup taşarken, bahçeler revire dönüştürüldü. Kentte yaşamını yitirenlerinin sayısı giderek artınca hastane morglarında yer kalmadı. Cansız bedenler camilere ve evlere götürüldü.
Yurdun dört bir köşesinden gelen kurtarma ekiplerinin çalışmaları saatler sürdü. Depremin 9. saatinde Emre Can bebek sağ çıkarıldı enkazdan. Onu kucağına alan annesi Hülya Erdoğan yaşamı pahasına oğluna hayat üçgeni kurmuştu. O yaşamını yitirdi ama, oğlunu yaşattı.
Zaman ilerledikçe umutlar azalıyordu. Tam o anda, İnönü Caddesi üzerinde yerle yeksan olan Bahçeciler Apartmanının enkazından başka bir ses duyuldu.
O cılız ses 12 yaşındaki Sercan Güvercin'in artık bağırmaktan kısılmış sesiydi. Okulu tatil olunca ailesi ile İskenderun'dan dedesinin yanına tatile gelmişti. Deprem 7 kişilik aileyi evde yakaladı. Bağırmak, seslerini duyurmak istediler ama önce babaannesi ve dedesinin, sonra babasının, ardından annesinin ve ağabeylerinin sesi kesildi. Annesinin, küçük oğluna söylediği "Daha çok bağır ki sesimizi duysunlar" son sözleri oldu.
Minik Sercan, tam 26 saat 9 dakika ölümün kucağında kaldı. Kurtarıldığında minik bedeninde ezikler ve gözlerinde ne olduğunu anlamayan bakışlar vardı. Çocuk alkışlar arasında çıkarıldı, Ailesine mezar olan moloz yığınının arasından.
Depremin ikinci mucizesi 72 saat sonra gerçekleşti.
Yardım isteyen kişi öğretmen Hatice Eker'di. Kızı Emel ile enkaz altında kalmıştı.
Ekipler, onu 3 gün sonra mahsur kaldığı enkazdan gün ışığına kavuşturdu. Ama 18 yaşındaki kızını enkaz altında bıraktı Hatice öğretmen.
6,2'lik depremde Adana'da 128, Osmaniye'de 7, Mersin'de 4, Hatay'da 5 kişi hayatını kaybetti. Bin 500'den fazla kişi yaralandı. 76 bin iş yeri ve konut yıkıldı, binlerce kişi evsiz kaldı. Evini kaybedenlere devlet maddi destekte bulundu.
Afet riski yüksek olan Türkiye için, bu deprem beklenmedik bir doğa olayı değildi. Özellikle Çukurova için.
Özel sayılan alüvyon zeminin nedeniyle Çukurova Bölgesi de fay hattındaki kırılmadan olması gerekenden daha fazla etkilendi.
Zemine uygun olmayan ve mevzuata aykırıyı malzemelerle yapılan çürük yapılar, yapılaşma olmaması gereken yerlere verilen yapı kayıt belgeleri depremin yıkıcı olmasına neden oldu.
Yerle bir olan ve hasar gören apartmanları yapan kişiler tek tek tespit edildi. Müteahhitlerin ve diğer sorumluların malzemeden çaldıkları, projelere uymadıkları bilirkişi raporlarıyla belgelendi. Sanıklar hakkında, 'tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verdikleri' gerekçesiyle hapis cezası istemi ile dava açıldı.
Onları denetlemeyen kusurlu İmar Müdürleri de incelendi ve davalar sonunda neredeyse hiç sayılabilecek cezalar verildi. Kimi çıktı cezaevinden, kimi halen içeride.
Ama alınmayan tedbirler, aynı kalitede inşa edilen yapılar bölgede risk oluşturmaya, olası bir depremde yüzlerce kişiyi hayattan koparmaya devam ediyor. Yapılması gereken ise deprem gelmeden depreme hazır olmak.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Üşümeye hazır olun! Marmara’da hava sıcaklıkları 10 ila 12 derece azalacak
Son Dakika Haberleri... Rusya’da Yakalanan Berat Can Gökdemir’in Türkiye’ye İadesi Talep Edildi
SON DAKİKA... "Türkiye altında kalabilir" deyip uyardı: 7.2 büyüklüğünde deprem bekliyoruz
Bursa'da yarın okullar tatil mi 22 Kasım 2024? Valilikten açıklama geldi mi?
İstanbul'da lodos: Dev dalgalar oluştu, Kalamış Sahili göle döndü