Tutuklu BDP'li milletvekilleri Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu
Tutuklu 5 BDP'li milletvekilinin avukatları, tahliye taleplerinin yerine getirilmemesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Diyarbakır'da tahliye talepleri reddedilen KCK davaları sanıklarından 4'ü BDP'li biri bağımsız 5 tutuklu milletvekili, avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesine başvuruda bulundu.
Diyarbakır 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen KCK davalarında tutuklu yargılanan BDP Şırnak milletvekilleri Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız, BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve Van Bağımsız Miletvekili Kemal Aktaş'ın avukatları, "uzun tutukluluk süresi" ve "seçilme hakkının ihlalini" gerekçe göstererek, hazırladıkları dilekçeleri Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmek üzere müvekkillerinin yargılandığı mahkemelere sundu.
Mahkemeler, tutuklu milletvekillerinin bireysel başvurularını içeren dilekçeleri Anayasa Mahkemesine gönderecek.
Tutuklu milletvekillerinin, Anayasa Mahkemesi'nin CHP'li Milletvekili Mustafa Balbay'ın tahliyesine ilişkin verdiği kararı gerekçe göstererek, yaptıkları başvurular, yargılandıkları mahkemece "Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru hakkı sonucunda vermiş olduğu kararlar hangi dosya için verilmişse özel olarak o dosyanın tarafı hakkında sonuç doğurur" gerekçesiyle reddetmişti.
Bireysel başvuruda, tutukluluk sürelerinin 4 yıl 9 ayı aştığı belirtilerek, İç Tüzük'ün 73. maddesine göre başvuranların tutukluluk sürelerinin makul süreyi aştığının öncelikle ve tedbiren karara bağlanarak gereğinin ifası için yerel mahkemeye bildirilmesi talep edildi.
Diyarbakır 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen KCK davalarında tutuklu yargılanan BDP Şırnak milletvekilleri Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız, BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve Van Bağımsız Miletvekili Kemal Aktaş'ın bireysel başvurularında, milletvekillerinin tutukluluk sürelerinin makul sınırı geçtiği, bu nedenle Anayasa'nın 19/7. maddesinde düzenlenen kişi özgürlüğü haklarının ihlal edildiği ileri sürüldü.
Tutuklu milletvekillerinin 12 Haziran 2011'de milletvekili seçildiğine işaret edilen bireysel başvuru dilekçelerinde "Başvuranların tutukluluk halinin haksız ve Anayasa'nın 19. maddesinin 7. fıkrasına aykırı bir şekilde sürdürülmesi nedeni ile Anayasa'nın siyasi faaliyette bulunma hakkını düzenleyen 67. maddesinin 1. fıkrası ihlal edilmiştir" ifadesine yer verildi.
İlk derece mahkemesinin tutuklama kararında ısrar etmesinin, "kanun önünde eşitlik" başlığı ile düzenlenen Anayasa'nın 10. maddesinin ihlali anlamına geldiği öne sürülen başvuru dilekçelerinde, şunlar kaydedildi:
"Mevcut durum karşısında tutukluluk süresi, başvurucuların milletvekili olmasıyla birlikte değerlendirildiğinde hiç duraksamadan ilk derece mahkemesinin tahliye kararı vermesi gerekirken, 4 yıl 9 ay boyunca tekrarladığı gerekçelerle talebin reddine karar vermesi, hiç kuşkusuz ayrık bir hukuksal yorum olarak nitelendirilemez. Anayasal hükümler ve Anayasa Mahkemesinin yukarıda değinilen kararının kapsamı ve niteliği karşısında, tutuklu milletvekili başvurucuların tahliye talebinin reddedilmesi, bir takdir hakkı veya yorumlama marjını aşmakla, Anayasa'nın 19/7. fıkrasıyla bağlantılı olarak kanun önünde eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesine de aykırıdır."
Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçları soruşturmak ve kovuşturmak amacıyla iki ayrı mahkemenin görev yaptığı belirtilen dilekçelerde, bu sistemin Anayasa'nın 37. maddesi ile güvenceye bağlanan "kanuni yargıç ilkesine" aykırı olduğu ve milletvekillerinin CMK 250. maddesiyle yetkili mahkemede yargılanmaları nedeni ile Anayasa'nın 37. maddesinin ihlal edildiği savunuldu.
Milletvekillerinin güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiası
Bireysel başvuru dilekçelerinde, tutuklu milletvekillerinin uzun süredir tutuklu olduğuna işaret edilerek, mahkemenin Anayasa Mahkemesinin 2012/1272 sayılı kararına rağmen bu tutumlarında ısrar ettiği ifade edildi.
Tutuklu milletvekillerinin kişi özgürlüğü ve güvenliği, seçilme ve milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma haklarının ve kanun önünde eşitlik ile "kanuni hakim güvencesi" ilkelerinin ihlal edildiği savunulan dilekçelerde, başvuru yollarının tüketildiği vurgulandı.
Tutukluluk süreleri konusunda pilot karar verilmesi talebi
Tutuklu milletvekillerinin bireysel başvuru dilekçelerinde, şu taleplere yer verildi:
"-Başvurucuların tutukluluk süresi başvuru dilekçesi hazırlandığında 4 yıl 9 ayı aşmıştır. İç tüzüğün 73. maddesine göre başvuranların tutukluluk sürelerinin makul süreyi aştığının öncelikle ve tedbiren karara bağlanarak gereğinin ifası için yerel mahkemeye bildirilmesi.
-Mahkemenin de resen dikkate alacağı hususlar birlikte değerlendirilerek; mahkemenin tutukluluk süreleri konusunda bir pilot karar vermesi
-Başvuranlar öncelikle İç Tüzüğün 79/1-a maddesi gereğince başvuru konusu olaydan dolayı kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının ihlal edildiğinin tespitine karar verilerek, ihlalin derhal durdurulması.
-Başvuranlara, uğramış oldukları manevi ızdırap nedeni ile her bir başvuran için 20.000 lira manevi tazminatla yargılama giderlerinin ödenmesi."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Depremleri önceden bilmek mümkün mü? Türk araştırmacı geliştirdi! O sistemi anlattı
HABER || Ahmet Özer tutuklandı! İddiaları reddetti: Konuşma dökümü ve hesap hareketleri
Kanımız dondu! 6 yaşındaki Şirin Elmas'ın öldürüldüğü ortaya çıktı: Cinayeti itiraf etti
HABER || Meteoroloji'den yeni uyarı: Sıcaklıklar 9 derece düşecek
Tam tamına 1800 yıllık! Yıllarca 'tarih'in üzerine oturmuşlar