SON DAKİKA: Kabine Toplantısı sona erdi! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Operasyonlar genişleyerek sürecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki yılın ilk Kabine toplantısı sona erdi, toplantı yaklaşık 4 saat sürdü. Terörle mücadelede net mesaj veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Önümüzdeki aylarda kimin ne dediğine, hangi tehditleri savurduğuna bakmadan bu doğrultuda yeni adımları muhakkak atacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece son 5 günde Suriye ve Irak'taki terör unsurlarına düzenlenen hava harekatlarında 114 hedef vurulduğunu, 78 teröristin etkisiz hale getirildiğini belirterek, "Milli İstihbarat Teşkilatı'mız (MİT) 12 Ocak'tan bugüne kadar terör örgütüne ait toplam 60 kritik altyapı ve mühimmat tesisini imha etmiştir. Emniyet ve jandarma birimlerimizin operasyonlarında yılbaşından bu yana terörle iltisaklı 465 kişi gözaltına alınmıştır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen ve yaklaşık 4 saat süren Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Sözlerimin hemen başında Pençe- Kilit Harekat bölgesinde teröristlerle girdikleri çatışmada şehit düşen kahraman Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve silah arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. Tedavileri şu an devam eden yaralı askerlerimize Rabbim'den acil şifalar temenni ediyorum. Saldırıların ardından şehit yakınlarımızın bir kısmıyla telefonda görüştük. Kendilerine hem taziyelerimizi sunduk hem de devletimiz ve milletimiz adına minnettarlığımızı ifade ettik. Tarih bilmez, kutsal tanımaz edepsizlere rağmen şehit ailelerinin metanet, vakarı ve sabrı karşısında duygulanmamak elde değil" dedi.
'SON 5 GÜNDE 78 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ'
Erdoğan, şehitlerin kanlarını her zaman olduğu gibi yerde bırakmadıklarını vurgulayarak, "Sadece son 5 günde Suriye ve Irak‘taki terör unsurlarına düzenlenen hava harekatlarımız neticesinde 114 hedef vuruldu, 78 terörist etkisiz hale getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatı'mız (MİT) 12 Ocak'tan bugüne kadar terör örgütüne ait toplam 60 kritik altyapı ve mühimmat tesisini imha etmiştir. Emniyet ve jandarma birimlerimizin operasyonlarında yılbaşından bu yana terörle iltisaklı 465 kişi gözaltına alınmıştır. Cumartesi günü yaptığımız dar kapsamlı güvenlik toplantısında sahadaki güncel durumu değerlendirdik. Güvenlik birimlerimize yanında, yöresinde, arkasında kim olduğuna bakmadan tespit ettikleri tüm terör unsurlarını yok etme talimatı verdik. Bugünkü kabine toplantımızda diğer konuların yanı sıra son dönemde artan terör saldırılarını da tüm yönleriyle ele aldık. Öncelikle şu hususun altını tekrar çizmek istiyorum; Türkiye'nin bir süredir kararlılıkla uyguladığı terörü kaynağında bertaraf etme stratejisi en çok bölgemizde bir teröristten kurma hesabı yapanları rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık farklı yol ve yöntemlerle defalarca dışa vurulmuştur. Hazımsızlığın ifadesi, kimi zaman ülkemiz içindeki aparatlarını harekete geçirerek, kimi zaman ülkemizi 'işgalci' olarak suçlayarak, kimi zaman uluslararası arenada bizi sıkıştırmaya çalışarak, kimi zaman sosyal medya üzerinden yalan yanlış bilgiler yayarak, kimi zaman tetikçiliğini yaptırdıkları basın yayın organlarını kullanarak, kimi zaman da doğrudan canımıza acıtmaya yönelik hain terör eylemlerini destekleyerek gerçekleşmiştir" diye konuştu.
'PKK'YA SİLAH DESTEĞİ SAĞLAYARAK PALAZLANDIRMA GİRİŞİMLERİ HIZ KAZANMIŞTIR'
Türkiye'nin bölücü ele başlarını kendilerini güvende hissettikleri yerde imha ettikçe Türkiye'nin önünü kesmeye yönelik girişimlerin daha da arttığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bölücü terör örgütü PKK’ya silah, mühimmat, eğitim ve himaye desteği sağlayarak palazlandırma girişimleri hız kazanmıştır. Ülkemizin Suriye'de ve Irak'ta gerçekleştirdiği sınır ötesi harekatlar sayesinde hedefine ulaşamayan bu çabaların halen ısrarla ve inatla sürdürüldüğünü çok iyi biliyoruz. Burada bir gerçeğin altını özellikle ve de kalın çizgilerle çizmekte fayda görüyorum; her ne kadar birileri anlamasa da biz sınır ötesi operasyonlarımızla sadece güney sınırlarımızın huzur ve güvenliğini garanti altına almadık. Bu operasyonlarla aynı zamanda ülkemizi bir terör koridoru ile kuşatma senaryolarını da yırtıp attık. Yine bu şekilde teröristlerin zulümleri sebebiyle göç edecek 3-4 milyon sığınmacının kendi topraklarında kalmasını temin ettik. Sınır ötesi harekatlarımız Türkiye'yi düzensiz göç dalgası üzerinden iç karışıklığa sürüklemeye dönük oyunları da boşa çıkarmıştır. Geçici sığınmacı statüsü ile ülkemizde bulunan 620 binden fazla Suriyeli terörden kurtarılmış güvenli bölgelere geri dönmüştür. Beslenme kaynakları kesilen, yeni milli devşiremeyen, sahada sürekli güvenlik güçlerimizin baskısı altında ezilen terör örgütü kendisine biçilen bölücü rolü uygulama imkanı bulamamıştır."
'TÜRKİYE TOPRAKLARI ÜZERİNDE AMELİYAT YAPTIRMAYACAĞINI ÇOK NET GÖSTERMİŞTİR'
Erdoğan, sınır ötesindeki askeri mevcudiyetin hem vatanın güvenliği hem vatandaşların huzur ve esenliği açısından hayati öneme sahip olduğunu kaydederek, "Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz. Karşımızdaki tablo gayet açıktır. Türkiye bölücü terör tehdidini ya kaynağında kurutacak ya da eskiden olduğu gibi terörle mücadeleyi sınırları içinde, şehirlerinin sokaklarında, mahallelerinde verecektir. Ülkemizin böyle bir felaketle karşı karşıya kalmasına kesinlikle müsaade edemeyiz. Dolayısıyla bu mücadeleyi sadece kendimiz, kendi güvenliğimiz için değil, evlatlarımızın terörsüz bir iklimde büyüyebilmeleri için de sonuna kadar vermek mecburiyetindeyiz. Bu hakikatler dikkate alınmadan, gündeme getirilen ister iyi niyetli ister art niyetli olsun hiçbir teklifin ülkemize faydası, bizim nezdimizde de karşılığı yoktur. Aksi yöndeki ısrarlı beyanlar, sınırlarımız ötesinde cansiperhane bir şekilde görev yapan askerlerimiz başta olmak üzere milletimizin canını sıkmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Esasen bu tür gündemlerin ülkemizin planlarını bozduğu çevreler tarafından kesitli olarak körüklediğine inanıyorum. Çünkü Türkiye, başarılı sınır ötesi operasyonlarıyla toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayacağını çok açık ve net göstermiştir. Bu da özellikle haritaları değiştirmekten, bunu sürekli gündemde tutanların bölgemize yeni Sevr dayatmasında bulunanların hesabını altüst etmiştir" diye konuştu.
'IRAK VE SURİYE'DE BİR 'TERÖRİSTAN' KURMA PLANLARI'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu an üzerinde durulması gerekenin sınır ötesi operasyonların nasıl daraltılacağı değil nasıl genişleteceğinin olduğunu belirterek, "Yarım kalan işlerin ne zaman ve nasıl tamamlanacağıdır. Irak'ta veya Suriye'de eli kanlı caniler var oldukça, bizim de içimiz rahat etmeyecek. Emperyalistlerin Irak ve Suriye'de bir 'teröristan' kurma planları masada oldukça hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Yaklaşık 40 yıldır; milletimizin canını yakan terör eylemlerinin kaynağı durumundaki Kuzey Irak dağlarının her karışını güvenli hale getirene kadar bu bölgedeki harekatlarımız sürecektir. Aynı şekilde Suriye'de Tel Rıfat'tan Ayn-el Arab'a Münbiç'e kadar bu hatta sinsi niyetlerle kurulmuş terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız. Bilindiği gibi geçmişte buralarla ilgili ülkemize verilmiş ancak tutulmamış sözler vardır. Madem bize verilen sözler yerine getirilmiyor öyleyse Türkiye'nin kendi güvenliği için gerekli tedbirleri almasına kimse itiraz edemez. Kimse bizden farklı bahanelerle bölücü alçakların semirtilmesine seyirci kalmamızı bekleyemez. İnşallah önümüzdeki aylarda kimin ne dediğine, hangi tehditleri savurduğuna, hangi hesaplar içinde olduğuna bakmadan bu doğrultuda yeni adımları muhakkak atacağız" dedi.
'BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN MUHİPLERİNİ KIRMIZI HALIYLA KARŞILAYANLAR HESABI MİLLETE VERECEK'
Erdoğan, yapacakları yeni harekatlarla sadece şehitlerin dökülen kanlarını, yitirdikleri canların hesabını misliyle sormakla kalmayacak, geleceklerini de güvence altına alacaklarını ifade ederek, "Söz konusu terörle mücadele, ülkemizin bekası, milletimizin huzuru ve güvenliği olduğunda kimliği ne olursa olsun herkes ya yanımızda yer alır ya da karşımızda. Bu işin ortası, idare-i maslahatçılığı, gri alanı, görmezden gelinecek veya sağıra yatırılacak tarafı yoktur. Biz bu hususta çok netiz, çok kararlıyız, çok azimliyiz. Terör örgütünü, dışarıdaki destekçileri ve içerdeki uzantıları ile beraber tamamen yok etmenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz. Bu konuda milletimizin hükümetimize desteğinin tam olduğunu biliyoruz. Bu vesileyle terörle mücadeleyi siyaset üstü bir konu olarak görerek güçlü desteğini asla esirgemeyen Cumhur İttifakındaki ortaklarımız başta olmak üzere tüm siyasi partilere buradan şükranlarımı sunuyorum. Terör gibi milli meselede dahi bozgunculuk yapanları, bölücü örgütün tezleriyle hükümetimize saldıranları ise mahşeri vicdana havale ediyorum. 3-5 oy daha fazla alacağız diye bölücü örgütün muhiplerini kırmızı halıyla karşılayanlar elbette bu yaptıklarının hesabını sandıkta milletimize vereceklerdir" diye konuştu.
'REJİM İLE İLGİLİ TEREDDÜTLER 29 EKİM 1923’TE ‘YAŞASIN CUMHURİYET’ NİDALARIYLA BİTTİ'
Erdoğan, geride bırakılan 2023 senesinin Cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümü olması sebebiyle tarihte daha özel bir yere sahip olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen yurtiçinde ve yurt dışında, düzenlediğimiz çeşitli etkinliklerle 2023'ün hakkını vermeye çalıştık. Bu kapsamda özellikle İstanbul Boğazı'nda yapılan TCG Anadolu'nun öncülüğünde 100 savaş gemimizin gerçekleştirdiği geçit töreni hafızalara kazanmıştır. Boğaz'daki geçit töreni aynı zamanda kimin Cumhuriyete ve Atatürk'ün mirasına sahip çıktığını, kimin de bunların sadece istismarını yaptığını ortaya koymuştur. Hiç şüphesiz 100'üncü yılı etkinlikleri Türkiye'ye karşıtları kadar Cumhuriyeti ve kurucusunu siyasi ekmek teknesi haline getirmiş piyasa Atatürkçülerini de ciddi manada endişelendirmiştir. Siyasetten medyaya, akademiden kültür sanata geniş bir alana tezgah açan bu işportacıların ortak özelliği menfaatperestliktir, samimiyetsizliktir. Bir süredir gündemde tutulmaya çalışılan tartışmalar bu hazımsızlığın halen geçmediğinin ispatıdır. Halbuki Türkiye'nin rejimi ile ilgili tereddütler 29 Ekim 1923'te 'Yaşasın Cumhuriyet' nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Anayasamızın ilk maddesindeki 'Türkiye devleti bir cumhuriyettir' ifadesi bu iradenin sembolüdür. Bu konunun siyasi polemik meselesi haline getirilmesi doğru olmadığı gibi Anayasal bakımdan zaten mümkün de değildir."
'ÜLKEMİZDE KİMSENİN CUMHURİYETİMİZİN BANİSİYLE İLGİLİ BİR DERDİ YOKTUR'
Erdoğan, Türkiye'de kimsenin cumhuriyetle ilgili bir tereddütünün olmadığını vurgulayarak, "Ülkemizde kimsenin Cumhuriyetimizin banisi ile ilgili bir derdi yoktur. Ülkemizde kimsenin devletin bütünlüğüyle, milletin birliği ile ülkenin esenliği ile sıkıntısı yoktur. Her kim bu kavramlar üzerinden kendini alan açmaya çalışıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları, farklı niyetlerin koçbaşı gibi kullanmaya kalkıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları siyasi rant kapısı haline getirmeye uğraşıyorsa bir büyük yanlışın tam merkezindedir. Elbette varmış gibi gösterilen bu tür tartışmalar üzerinden eskiden beri ülkemizde siyaset ve toplum mühendisliği yapıldığını da unutmuyoruz. Siyasi tarihimizde 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar bunun pek çok örneğini görmek mümkündür. Bu tartışmaları kimin alevlendirdiğini, bunlardan kimin çıkar sağladığını, hangi piyonlar kullanılarak ülkemizin nerelere sürüklendiğini, milletimize hangi acıların yaşatıldığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Birileri aynı karanlık senaryoları tekrar sahnelemeye çalışmaktadır. Milli hafızamızın 28 Şubat sürecinden çok iyi bildiği marjinal karakterlerin ve kadrolu provokatörlerin bir anda sağda solda yeniden arz-ı endam etmesi herhalde tesadüf değildir. İster bu oyunun aktörleri arasında ister dışardan bakıp gazına gelenlerden olsun; her kim niyetini bozar ve yolunu şaşırırsa son 10 yılda yaşananlar akıbetinin ne olacağını göstermeye yeterlidir" diye konuştu.
'BİZİM GÜNDEMİMİZDE ESER VE İCRAAT VAR'
Bırakınız bireyleri ve kurumları; FETÖ'den PKK'ya kadar bu senaryoda kullanılan örgütlerin acı sonları dahi tek başına almasını bilen için bir ibret vesikası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimiz aynı yol ve yöntemlere tevessül edenlerin sadece yüzüne tükürmekle kalmayacak, gerektiğinde başını da ezecek basirete, dirayete, kudrete ve cesarete sahiptir. Esasen Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşını kutladığımız bir dönemde horlatılmaya çalışılan rejim tartışmasının gerisindeki niyet gayet açıktır. Önümüze kurulan tuzakların tamamı Türkiye'yi kalkınma ve demokrasi odaklı asıl gündeminden kopartıp kendi içine kapatarak bölgesinde ve dünyada artan etkinliğini kırmaya yöneliktir. Türkiye'yi tekrar emperyalistlerin boyunduruğu altına almak isteyenlerin tezgahına gelmeyeceğiz. Ülkemize, milletimize ve demokrasimize hiçbir faydası olmayan suni gündemlerle vaktimizin ve enerjimizin çalınmasına izin vermeyeceğiz. Bize dayatılan gündemlerin değil, hayallerimizin peşinden koşacağız. Bizim gündemimizde sadece Türkiye var. Bizim gündemimizde eser ve icraat var. Bizim gündemimizde mazluma el uzatma, düşenin elinden tutma var. Başkaları ne yaparsa yapsın. Biz işimize bakıyoruz. Gece gündüz demeden Türkiye Yüzyılı'nın inşası için koşturuyoruz" dedi.
'CUMHURİYETİMİZİN İLK ASRINDA YILDA ORTALAMA 4,8'LİK BİR BÜYÜME ORANI YAKALADIK'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomide bölgesel ve küresel krizler sebebiyle ortaya çıkan sıkıntıların yansımaları ile boğuşulan bir yılın geride bırakıldığını belirterek, "Önümüzdeki 5 yıl boyunca küresel büyümenin düşük seviyelerde gerçekleşmesi ve buna bağlı kayıpların artması bekleniyor. Bu süreçte Türkiye olarak biz kendi hedeflerimize sıkı sıkıya bağlı kalarak; yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye inşallah devam edeceğiz. Her küresel kriz Türkiye'nin önüne büyüme ve rekabet liginde üst sıralara çıkma konusunda yeni fırsatlar getirmektedir. Cumhuriyetimizin ilk asrında yılda ortalama 4,8'lik bir büyüme oranı yakaladık. Hükümetlerimiz döneminde bu oran ortalama yüzde 5,4 olarak gerçekleşti. Bu yıl ise dünya ortalamasının 1,5 katına denk gelen bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor. Önümüzdeki yıllar için büyüme oranlarımızı hep beklentilerin üzerinde tutacağımıza inanıyorum" dedi.
'YIKILAN ŞEHİRLERİMİZİ AYAĞA KALDIRMA ÇALIŞMALARI ÖNCELİKLERİMİZİN EN BAŞINDA'
Erdoğan, hükümet programlarında vatandaşlara taahhüd ettikleri yatırımları birer birer hayata geçirdiklerini anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Depremle yıkılan şehirlerimizi ayağa kaldırma çalışmaları önceliklerimizin en başında yer almayı sürdürüyor. İl ziyaretlerimizde inşası biten ulaştırma yatırımlarının açılışlarını yapacağız. Üzerine en çok titrediğimiz husus istihdamda yaklaşık 32 milyon kişiyle tarihimizin en yüksek seviyesini yakaladık. Yüzde 9'a düşürdüğümüz işsizliği daha da aşağılara çekmemiz gerekiyor. Bunun için aktif iş gücü piyasası programlarımızın çerçevesini genişletiyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'mızın uyguladığı programlar için, işveren tarafında aranan istihdam yükümlülüğünü 3 kattan 2 kata, istihdam taahhüt oranını yüzde 70'ten yüzde 60'a düşürüyoruz. Böylece işverenlerimiz ihtiyaç duydukları nitelikli iş gücünü kendi iş yerinde yetiştirme imkanına daha esnek şartlarda kullanabilecektir. Deprem bölgesindeki şehirlerimizde ise bu programı daha fazla destekle yürüteceğiz. Bilindiği gibi 6 Şubat sonrası deprem bölgesindeki iş yerlerinin bu kurs ve programlarla ilgili yükümlülüklerini zaten kaldırmıştık. Aynı şehirlerimizdeki kurs ve programların 2024 yılı için işveren yükümlülük süresi 3 kat yerine 1 kat, istihdam taahhüdü de yüzde 70 yerine yüzde 30 olarak uygulanacak. Bunlara ilave olarak cep harçlıkları da deprem bölgesi illerimizde asgari ücretin yüzde 30'u düzeyinde verilecek."
'EN ÇOK YOĞUNLAŞTIĞIMIZ ALANLARDAN BİRİ DE HAYAT PAHALILIĞIDIR'
Erdoğan, amaçlarının depremden etkilenen şehirlerdeki iş gücü piyasasının bir an önce toparlanmasını temin etmek olduğunu vurgulayarak, "Aynı şekilde depremde hayvanları telef olan vatandaşlarımızın zararlarını karşılıyoruz. Bütçemizden toplam 910 milyon lira kaynak kullanarak depremzede yetiştiricilerimizin telef olan hayvanlarının yerine yenilerini verdik. En çok yoğunlaştığımız alanlardan biri de hayat pahalılığı ve enflasyona karşı verdiğimiz mücadeledir. Aylık çekirdek enflasyonun eylül ayındaki yüzde 5,3 seviyesinden aralık ayında yüzde 2,3 seviyesine gerilemesi yürüttüğümüz kararlı mücadelenin işaretidir. Ancak hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadelemizde milletimizin yardımını bekliyoruz. Çünkü bu meselenin teknik boyutu kadar psikolojik boyutu da önemlidir. Öncelikle ürettiği ve sattığı malın, verdiği hizmetin fiyatını enflasyonla orantılı olmayan düzeylerde artıran tamahkar anlayışı ortadan kaldırmalıyız. Çalışanlarımız ve emeklilerimiz başta olmak üzere insanımızın refah düzeyini yükseltmek için de canla başla çalışıyoruz. İşçi, memur, emekli maaşlarında ve onlara endeksi ödemelerde yaptığımız yüksek oranlı artışlarla bunu kısmen sağladık. İnşallah önümüzdeki dönemlerde aynı anlayışla çalışanlarımıza, enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutmaya devam edeceğiz. Türkiye büyüdükçe ortaya çıkan katma değerden, milletimizin her kesiminin hak ettiği payı alması konusunda samimi gayret gösteriyoruz" diye konuştu.
'SKK VE BAĞ-KUR EMEKLİ MAAŞLARINA İLAVE YÜZDE 5 ARTIŞ'
Geçen yılın son aylarında yaptıkları hesaplarla 16 milyon emeklinin tamamına bir defaya mahsus 5'er bin liralık ödeme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Çalışan emeklerimiz de tıpkı diğer emeklerimiz gibi yıl bitmeden 5 bin lira tutarındaki ödemelerini aldı. Bütçe imkanlarımızı zorlama pahasına da olsa emeklerimizi asla darda bırakmıyoruz. Emekli aylıklarındaki artışları da yine bu anlayışla belirliyoruz. Bilindiği gibi 2004 yılının ilk 6 ayı için memur emeklisi aylıklarında yüzde 49,25 SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarında ise yüzde 37,57 artış oldu. Bu farklı artışların emeklerimiz de yol açtığı rahatsızlıkları gördüğümüz için emeklerimizin aylıklarındaki artışı birbirine yakınlaştıracak yeni bir adım atıyoruz. Nispeten daha düşük artış alan SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarına ilave yüzde 5 daha artış yapacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum. Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklerimizin Ocak 2024'ten itibaren 6 aylık artış oranı yüzde 42,6'ya yükseliyor. Önümüzdeki Temmuz ayında artışlarla birlikte emeklilerimizin hepsi yaklaşık aynı oranlarda maaş artışına kavuşacaklardır. Yani memur, SSK ve Bağ-Kur ayrımı yapmadan tüm emeklerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki Temmuz'da eşitlenecektir. Burayı özellikle altın çizerek ifade etmiş oldum. Çünkü yılın 2'nci yarısındaki maaş artışlarında memur emeklileri enflasyon farkını alırken, SSK ve Bağ-Kur emeklileri enflasyonun tamamını alacakları için maaş artış oranlarındaki dengesizlik giderilecektir" dedi.
'2024’Ü 'EMEKLİLER YILI' OLARAK İLAN EDİYORUZ'
Erdoğan, ayrıca sosyal devlet ilkeleri gereğince uygulamayı aldıkları emekli maaşı alt sınırını 7 bin 500 liradan, 10 bin liraya çıkardıklarını kaydederek, "Ekonomi yönetimimiz orta vadeli programda bu artışları öngörmüş hazırlıklarını buna göre yapmışlardı. Meclisimizin de onayını aldıktan sonra artışları bir an önce emeklerimizin maaşlarına yansıtmak istiyoruz. Böylece toplam 200 milyar liralık ilave bir kaynağa da emeklerimizin istifadesine sunmuş oluyoruz. Tüm bu artışların emeklerimize ve ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Kabinemizde bugün aldığımız bir diğer kararla 2024'ü 'Emekliler Yılı' olarak ilan ediyoruz. Amacımız bu vesileyle emeklerimizin hayat kalitesini artıracak, sosyal haklarını genişletecek, onlara özel hizmetler sunacak yeni hizmetleri devreye almaktır. Sağlıktan ulaşıma, sosyal imkanlardan kültürel faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu hizmetler şimdiden emeklerimize hayırlı olsun" ifadelerini kullandı.
'TÜM BU İŞLERİ YAPARKEN MALİ DİSİPLİNDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ'
Erdoğan, ihracatın ekonomi programındaki en kritik başlıkları arasında olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz yıl ihracatta 256 milyar dolarla hedeflerimizin de üzerine çıkarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Dış ticaret açığımızda da gözle görünür bir kapanma var. Mal ve hizmet ihracatımızı bu yıl 375 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. İnşallah daha önceki hedeflerimiz gibi bunu da gerçekleştireceğiz. Turizmde de 2023 rakamlarının çok iyi geleceği anlaşılıyor. Elbette tüm bu işleri yaparken mali disiplinden taviz vermeyeceğiz. Deprem sebebiyle artan harcamalara rağmen geçtiğimiz yılın bütçe açığını öngörülen seviyenin altında tutmayı başardık. Geçtiğimiz yıl deprem için 950 milyar lira harcama yaptık. Bu yıl aynı çerçevede 1,3 trilyon lira harcama yapmayı öngörüyoruz. Sadece son 20 yılda depremler nedeniyle oluşan hasarların giderilmesi ile yenileme ve güçlendirme çalışmaları için harcadığımız para, vergi gelirlerinin 8 katıdır. Bir başka ifadeyle devlet olarak tüm kaynaklarımızı; milletimizin yaralarının sarılması ve tehditlerin bertaraf edilmesi yolunda seferber ettik. İnşası ve çevre düzenlemesi tamamlanan deprem konutlarının teslimatına inşallah çok yakında başlıyoruz. İllerimizi ziyaret ederek hem depremzede kardeşlerimizle kucaklaşacak hem sahada yürütülen çalışmaların denetimini yapacak hem de teslimi hazır konutların anahtarlarını hak sahiplerine inşallah takdim edeceğiz."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlar Ameliyatta 'Mide' Şoku!
Bu Kaçıncı? Fenomenin 'Estetik' Ölümü Sonrası Aynı Soru Gündemde: Her Estetik Güvenli Mi?