hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Prof. Dr. Naci Görür: Depremi durduramayacağımıza göre, dirençli kentler kurmalıyız!

    Prof. Dr. Naci Görür: Depremi durduramayacağımıza göre, dirençli kentler kurmalıyız
    expand

    Kahramanmaraş’ta bir deprem beklediklerini ‘Türkiye’de Deprem-Az Gittik Uz Gittik’ kitabında anlatmıştı. Verdiği röportajlarda, sosyal medya hesabından konuyla ilgili videolar yayımlayarak “Buralarda deprem olacak, önlem alın” diye uyardı. Bilim Akademisi üyesi ve yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür’le konuştuk: “Dünyanın buradaki yapısı bu. Bu topraklarda yaşayan insanlar olarak depremi durduramayacağımıza göre, zararlarını azaltmak ve depreme dirençli kentler kurarak yaşamımızı sürdürmek zorundayız. Asıl özet bu!”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Jeolojik yapısı nedeniyle ülkemizin neredeyse her bölgesi aktif fay hatlarıyla dolu. Bu nedenle de yurdun dört bir yanından sık sık deprem haberleri alıyoruz. Kimileri hasarsız atlatılabilirken bazıları da tıpkı 6 Şubat sabahı saat 4.17’de ve 9 saat sonra 13.24’te yaşadığımız gibi yıkıp geçiyor. Özellikle 1999 depremlerinden sonra Marmara Denizi’nin deprem potansiyelinin açıklığa kavuşturulması için yoğun faaliyetleri olan, ‘Türkiye’de Deprem-Az Gittik Uz Gittik’ kitabının yazarı, Bilim Akademisi üyesi ve yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür’le konuştuk. Ülkenin en riskli deprem bölgelerini ve depreme hazırlıklı olmak için yapılması gerekenleri sorduk.

    ‘MALATYA VE OVACIK FAYLARINDA ENERJİ YÜKLENMİŞ OLABİLİR’

    * “Türkiye’de 1939 yılında gerçekleşen Erzincan depreminden sonraki en büyük depremleri 6 Şubat 2023’te yaşadık. Biri 7,7, diğeri 7,6 büyüklüğündeki bu depremler bazı fay kollarını etkiledi. Bunlardan ilki Pazarcık fayı dediğimiz Ölüdeniz fayının devamında meydana geldi. Bu deprem daha sonra Doğu Anadolu fayının Kahramanmaraş tarafındaki, Malatya’ya kadar olan fay hatlarını kırdı. 7,7’lik ilk depremin
    9 saat sonra ikinci depremi tetiklediğini gördük. O da Kahramanmaraş’ta Nurhak Dağları’nın kuzeyindeki Sürgü fayı dediğimiz kısımda meydana geldi. Yani çifte deprem yaşanmasının sebebi işte bu tetikleme. Bu olay çok yaygın bir durum değil ama teorik olarak mümkün.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    * “Buradaki en büyük handikap ikincinin kısa süre sonra yaşanmasıydı. Bunun gibi bir tetikleme depremi 1766’da İstanbul’da yaşandı. Marmara Denizi’nin içindeki fay sisteminde 3 ay arayla 7’nin üzerinde 2 deprem oldu. Ama dikkat ederseniz arada 9 saat yoktu. İki deprem arası süre çok kısa olduğundan Kahramanmaraş’ta büyük bir yıkım yaşandı.”

    * “6 Şubat deprem bölgesiyle ilgili bazı endişelerimiz de oldu çünkü Malatya’nın batısında Malatya fayı, kuzeyinde Ovacık fayı var. Depremden sonra bunlarda belirli ölçüde enerji yüklenmiş olabilir ama inşallah etkilenmezler çünkü o zaman bir felaket olur. Bu bölgelerde deprem olur mu veya ne zaman olur bilemeyiz tabii ki; bunun bir matematiği yok çünkü. Yaşadığımız depremler 10 ili çok ciddi şekilde etkiledi. Bu topraklarda yaşayan insanlar olarak depremi durduramayacağımıza göre, zararlarını azaltmak ve depreme dirençli kentler kurarak yaşamımızı sürdürmek zorundayız. Asıl özet bu.”

    ‘İSTANBUL, TEKİRDAĞ, BURSA, BALIKESİR, İZMİR, ÇANAKKALE, HAKKÂRİ, ERZİNCAN, BİNGÖL, ADANA, HATAY RİSKLİ’

    “Türkiye’de deprem konusunda en tehlikeli bölgelerden biri Marmara Bölgesi. Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu, Marmara Denizi’nin kuzey kesiminden geçiyor. İstanbul ve Tekirdağ yerleşim alanları bu sebeple riskli bölgeler. Ayrıca Kuzey Anadolu fayının güney kolu çevresindeki Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Edremit de deprem beklediğimiz bölgeler. İzmir aynı şekilde riskli. Daha önce konuşsaydık ‘Kahramanmaraş’ derdim. Bunu bugün yaşıyoruz. Hakkâri bir diğer ilimiz... Erzincan ile Bingöl iline bağlı Karlıova ilçesi arasındaki Yedisu fayında da deprem öngörüyoruz. Adana Havzası ve Hatay’ın İskenderun ilçesindeki faylarda da stres artmış olabilir.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İSTANBUL’U NASIL HAZIRLARIZ?

    “Önce bu şehirde bir mikrobölgeleme olmalı ki daha önce yapılmış... Bu İstanbul’un jeolojik ve jeofizik özelliklerini belirlemek demek. Kentin yönetimini, gelişimini, mekân kullanımını bu mikrobölgelemenin esaslarına göre yapılandırmalıyız. Bu da bize ‘İstanbul’un şu bölgeleri kötü zeminlidir, buralarda yüksek bina yapmayın. Ya da bu bölgelerde sakın bina inşa etmeyin, yeşil alan olsun’ gibi durumları gösterecek. Sonra şehrin tehlike analizini yapmalıyız. Bunun büyük bir kısmını bizler yaptık: ‘Deprem oluşturacak tehlikeli faylar hangileridir, bunların boyu, derinliği, büyüklüğü nedir, kaç şiddetinde deprem üretir’ gibi araştırmalara biz tehlike analizi diyoruz. Onu da bitirdikten sonra risk analizine geçeceğiz: ‘Bu deprem gerçekleştiğinde İstanbul bu tehlikeden nasıl etkilenir ve ne kadar zarar görür’ bunları araştıracağız. Risk analizini yaptığınız zaman kentin bileşenlerinin analizini yapıyorsunuz demektir. Bu bileşenler halktır, altyapıdır, yapı stokudur, çevredir ve ekonomidir. Deprem bu bileşenlere ne kadar zarar verir, bunu da ortaya koyacaksınız. Son olarak belirlediğiniz zararları minimize etmek için önlem almaya başlayacaksınız. İstanbul’u depreme hazırlamalıyız.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘ELAZIĞ DEPREMİNDEN SONRA İLK İŞARET ETTİĞİM YER BURASIYDI’

    “Bu deprem bir bakıma bağıra bağıra geldi. 2020’deki Elazığ depreminden sonra ilk işaret ettiğim yer burasıydı. ‘Malatya’nın Çelikhan, Adıyaman’ın Sincik ilçelerine ve Kahramanmaraş iline dikkat edin. Buralarda deprem bekliyorum’ diye 2020 senesinde söylemiştim. Her fırsatta da anlattım. ‘Buralarda deprem olacak, önlem alın’ diye açıklama yaptığım belki onlarca videom vardır. Bütün bunları söyledim ama anlaşılıyor ki yerel yönetimler deprem hazırlığını masabaşında sürdürmüşler. Sahada evleri ve altyapıyı güçlendirmek; çevreyi, ekonomiyi afete hazırlamak, ciddi bir deprem hazırlığı yapmak gerekirdi. Uluslararası standartlarda önlem alınmadığını görüyoruz.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘BİR DENİZALTI İSTASYONUMUZ OLSA...’

    “Biz hayatımız boyunca dağlarda taşlarda jeoloji bilimiyle uğraşarak yetiştik. Devamlı okuyoruz. Fakültelerimizde araştırmalarımız sürüyor. Bunları kendim yapmasam bile ekibim, asistanlarım, arkadaşlarım var. Akademisyenler arasında sürekli bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Biliminsanları depremin geleceğini senelerce önce söylediği halde neden bir şey yapılmadı? Daha önce önerdiğimiz gibi eğer Marmara Denizi’nde bir denizaltı gözlem istasyonumuz olsa çok şey değişebilir. İstanbul’a gelecek tehlikeyi çok daha bilinçli karşılayabilir ve ne olacağını görebiliriz. Büyük bir ihtimalle depremi önden Haber verebiliriz. Yönetimlerin bu işi ciddiye alması lazım.”

    Prof. Dr. Naci Görür: Depremi durduramayacağımıza göre, dirençli kentler kurmalıyız

    Gaziantep İslahiye ilçe Devlet Hastanesi’nin bahçesi. 

    ‘DÜNYAMIZIN MİMARİSİ BU VE DEĞİŞMEZ’

    “Ülkemiz bir deprem ülkesi. Burada bir daha böyle olayların yaşanmaması gibi bir durum maalesef olmayacak. Çünkü fay hatlarının düzelmesi söz konusu değil. Bu depremler levha hareketliliğine bağlı olarak gelişiyor. Türkiye’nin tektonik rejimi 13 milyon sene önce oluştu. Daha milyonlarca yıl da devam edecek. Dünyanın buradaki yapısı böyle. Depremler azalmayacak veya yok olmayacak. Bizim bölgemizde güneyde Afrika ve Arap levhası, kuzeyde Avrasya levhası, bunların arasında da Anadolu levhası var. Bu levhalar birbirine yaklaştıkça Anadolu levhasını sıkıştırıyor. Anadolu levhası da batıya doğru iki fay boyunca hareket ediyor: Kuzey Anadolu fayı ve Doğu Anadolu fayı. Bunun sonucunda depremler meydana geliyor. Anadolu batıya hareket ettikçe aynı zamanda kendi içinde dilimleniyor. Ege Bölgesi’nde de kuzey-güney yönünde çeşitli fay sitemleri oluşturuyor. Dünyamızın mimarisi bu ve değişmez.”

    ‘ARTÇILAR BİR YILDAN FAZLA SÜREBİLİR’

    “2023 yılındayız ve hâlâ 2020’de gerçekleşen Elazığ depreminin artçılarını yaşıyoruz. Böyle iki büyük depremin artçıları bir seneden daha fazla sürebilir. Ama gittikçe boyutları azalacaktır.”

    ‘MARMARA DEPREMİNE ETKİSİ OLMAZ’

    “Şu anda yaşadığımız depremin bir İstanbul depremine doğrudan bir etkisi olmaz. Onu hiç konuşmamak lazım. Geçen günlerde Kâğıthane’de yaşanan deprem Kuzey Anadolu fay zonunun içindeki küçük bir fayın harekete geçmesine bağlı oluştu. Onu öyle yorumlayabiliriz.”

    ‘YIKIK BİNALARDAN UZAK DURUN’

    “7,7 ve 7,6 gibi iki büyük depremin olduğu deprem bölgesinde evler haşat olmuştur. Şu anda ev çökmüş olmasa bile, bir artçı depremle siz içerideyken yıkılabilir. Biz bir kişinin bile hayatının tehlikeye girmesini istemeyiz. O yüzden kesinlikle evlere girmeyin. Binanın yapısal bir sorunu olmadığına ve içeri girilebileceğine ancak o işi bilen otoriteler karar verebilir. Siz değil. O yüzden yıkık binalardan uzak durun, geçici barınma alanlarında bekleyin. Umut ediyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti depremden etkilenen vatandaşlarımızın zararını tazmin edecektir. Ölenlerimize rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun...”

    Prof. Dr. Naci Görür: Depremi durduramayacağımıza göre, dirençli kentler kurmalıyız

    BÜYÜKLÜĞÜ NEDİR, ŞİDDETİ NEDİR?

    “Depremin açığa çıkardığı enerji depremin büyüklüğünü gösterir. Örneğin büyüklüğü 7 olan bir depremde ortaya çıkan enerji 1 milyon 800 bin ton patlayıcıya denktir. Şiddetiyse depremin algılanma derecesidir. İstanbul’da deprem oldu diyelim; Marmara sahilde oturan şiddetli hisseder, Istranca’daki anlamayabilir bile.”

    ‘NÜFUS YOĞUNLUĞU DAHA FAZLA’

    “İstanbul’da Deprem bekliyoruz, 7,5 büyüklüğünde... Şu an konuştuğumuz depremlere kıyasla hasar daha çok olabilir çünkü bina ve nüfus yoğunluğu daha fazla. İstanbul depreminden sonra Kuzey Anadolu fayıyla Doğu Anadolu fayı enerjilerinin büyük kısmını boşaltacağından bu iki hat boyunca uzun zaman deprem olmayacaktır ve ülke rahatlayacaktır. Fakat bu, diğer yerlerde deprem olmayacak demek değil.”

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow