MÜSİAD: ''Erken seçim amaçlı koalisyon istemiyoruz''
Koalisyon tartışmalarına ilişkin açıklama MÜSİAD Başkanı Nail Olpak'dan geldi. Olpak Hürriyet gazetesine konuştu. ''Erken seçim amaçlı koalisyon istemiyoruz, 2016'yı bile kaybederiz" dedi.
MÜSİAD Başkanı Nail Olpak Ankara temaslarının ardından Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel'e konuştu. Ak Parti'ye yakın duruşlarına rağmen yolsuzluk iddiaları, Cemaat ile ilişkiler gibi dikenli alanlarda da sözünü sakınmayan Olpak, yolsuzlukla suçlanan 4 bakan için, "Kamuoyunun genel vicdani itibarıyla bakıldığında belki Meclis'te değil de bir yargılama yoluyla aklanmaları daha doğru olabilirdi" dedi.
Olpak, seçim sonrası genel atmosfer için ise şunları söyledi: "Bunu siyasi partilerimize de söyledik; uzatırsanız hanginiz göreve gelirseniz gelin tıkanmış bir sistemin başına geleceksiniz. Bürokrasi şu anda Ankara'da beklemede. Kim imza atar ki şu anda?"
MÜSİAD Başkanı Nail Olpak'ın, Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
MHP TÜSİAD'la görüştü, bize randevu vermedi
- Geçen hafta Ankara'da yaptığınız seçim turunda randevuları nasıl ve hangi öncelik sırasıyla talep ettiniz?
Biz 5 kurumdan randevu isteyip kim önce randevu verirse o sırayla gitmek üzere yola çıktık. Hiyerarşik bir bakış açımız yok. Ben ilk önce MHP genel başkan yardımcılarından birisine ulaşabildim. Sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Bey'e (Berberoğlu) ulaştım. Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına ulaştık. Arkadaşlarımız HDP özel kalemine ulaştılar. İlk geri dönüş Sayın Cumhurbaşkanı'ndan geldi. Bizim önceliğimiz değildi. Daha sonra Sayın Davutoğlu'ndan, sonra CHP'den, sonra da HDP'den randevu için yanıt geldi.
- MHP'ye ne oldu?
Telefonuma ilk çıkan MHP'ydi "Genel Başkanımıza iletelim. Bir yoğunluk içindeyiz, biz sizi arayacağız" dediler. Şu ana kadar oradan bir geri dönüş olmuş değil.
- Bir tavır olarak algıladınız mı bunu?
Hassas bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde bu tür yorumlar yapmayı ben arzu etmem. Tavır olarak bakarsak, neyimiz yanlıştır ben bilmiyorum.
- İktidara yakın imajınız nedeniyle MHP ile koalisyon ihtimalinin konuşulduğu bir haftada spekülasyonlardan uzak durmaya çalışmış olabilirler mi?
Olabilir. Ama iktidara yakınlık uzaklık diye bakılsa CHP de, HDP de randevu vermeyebilirdi. Bir önyargıda bulunmak istemiyorum.
- TÜSİAD ile görüştüler ama değil mi?
Görüştüler. TOBB ve diğer grupla da görüştüler. İlk olarak Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmemizin etkisi var mıdır, inanın bilmiyorum.
- Tura çıkarken TÜSİAD ve TOBB'un sizinkine benzer bir girişim içinde olduğunu biliyor muydunuz?
Hayır bilmiyorduk. Kendi aramızda bir koordinasyonumuz olmadı. Herkes kendine göre bir yol tutturdu, öyle gitti.
Yolsuzluklar: ''Yargılama yoluyla aklama daha doğru olurdu''
- AK Parti iktidarının 4 bakanla ilgili yolsuzluk iddiaları için Yüce Divan yolunu kapatan Meclis performansını nasıl değerlendirdiniz? İlk günden 'Sonuna kadar gidilsin' diyen bir örgüt olarak 'neden kapatıldı bu dosyalar' gibi bir soru işareti taşıyor musunuz?
Siyasetin hesabı sandıkta verilir. Siyasetçi Yüce Divan'la ilgili lehte/aleyhte bir oy kullandı. Orada alınan siyasi bir tavırdır. Karşılığında da sandıkta görecektir. Kamuoyunun genel vicdani itibarıyla bakıldığında belki Meclis'te değil de bir yargılama yoluyla aklanmaları daha doğru olabilirdi. Ama kafalarda şu tür sorular da olabilir; acaba oralara gidilince konu 4 bakanın hadisesinden başka yerlere mi götürülecek, siyasi hesaplaşmalara mı varacak?
- Cumhurbaşkanı'nı kastediyorsunuz...
Gibi... Böyle sorular da var. Ama her şeye rağmen bir şeylerin üstünün kapatılmamasını tercih ederiz. Bu çok net.
- Savunduğunuz gibi AK Parti milletvekillerinin Yüce Divan oylamasındaki tavrına karşılık millet sandıkta cevap verirse, 7 Haziran sandığı ne dedi sizce?
Seçmen, herkes de biliyor, sandıkta AK Parti'ye hâlâ ciddi bir öncelik verdi. 'Ama eskiden olduğu gibi tek başına hareket etmeni istemiyorum, bu noktada seni ciddi şekilde eleştirdiğim tarafların var' dedi. Bu ekonomik olabilir, sosyal olabilir, biraz önce söylediğiniz konu (yolsuzluklar) olabilir ama işin toplamında AK Parti'ye önceden vermiş olduğu desteği vermedi. Seçmen HDP ve MHP'ye 80'er milletvekili verdi; yani 'Kendinizi oyunun dışında tutmayın, ben size görev ve sorumluluk veriyorum' dedi. Zaten CHP ana muhalefet partisiydi, o seviyede tuttu. Dört siyasi partimiz eğer masaya samimiyetle bu tablodan bir sonuç çıkarmak için oturmaz da bir sonraki seçimin hesaplarıyla otururlarsa, o seçimin sonuçları kendi hedefledikleri gibi olmaz. Seçmen onları muhtemelen cezalandırabilir de. Yakın siyasi tarihimizde buna benzer sonuçlar gördük. Ben sandık sonuçlarını böyle okuyorum, benim tabanım da böyle okuyor.
''En kolayı AK Parti-MHP; en uzun ömürlüsü AK Parti-CHP''
- En muhtemel gördüğünüz koalisyon senaryosu hangisi?
Ben şube başkanlarıma bu fotoğraf konusunda ne düşündüklerini sordum. Dediler ki 'Bu tablonun içinden daha kolay sonuçlanabilecek koalisyon formülü AK Parti-MHP'dir. Buna göre daha zor sonuçlanabilecek olan AK Parti-CHP'dir ama zorlukları olmakla birlikte gerçekleşebilirse daha yaygın ve ömrü itibarıyla daha doğru bir koalisyon olabilir. AK Parti-HDP koalisyonunu da göz ardı etmemek lazım. HDP de Türkiye partisi oldum iddiasında bir partidir. Öncelik olarak da ilkesiz değil ama hızlı bir şekilde kurulması önemlidir. Bu Meclis'ten bir koalisyon çıkarılması önemlidir. Hatta birkaç üyemiz 'Koalisyon için süre konulsun' dediler. En az iki sene olmalı diye talepler geldi. Erken seçim amaçlı koalisyon istemiyoruz.' Biz bu tespitleri Sayın Cumhurbaşkanı ve 3 siyasi parti lideri ile yaptığımız görüşmelerde aynı netlikte paylaştık. Bizim tabanımızın olayı böyle gördüğünü söyledik.
- Sizin tabanınızın da 'Belki daha zor ama daha kapsayıcı ve uzun ömürlü olabilir' diye düşündüğü AK Parti-CHP koalisyonu anlıyoruz ki TÜSİAD içinde de favori formül. Ama bunu açık açık dile getirmediler henüz.
En açık dile getiren biz olduk (gülüyor).
- Bu formülün savunucuları sadece ekonomik istikrar için değil son yıllarda kutuplaşan toplum kesimlerinin birbirine yaklaştırılması ve gerginliklerin giderilmesi için en ideal formül olduğu görüşünde. Katılır mısınız?
E bakın bizim ifademiz de çok farklı değildi. 'Zor ama tabanı daha geniş ve uzun ömürlü olabilir' şeklindeki tespit aynı şeyi ifade ediyor bana kalırsa.
Erdoğan'ı dingin bir ruh hali içinde gördüm
- Deniz Baykal bir önceki hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk yanından çıktığında erken seçime meyilli gördüğünü anlatmıştı. Kendisine yakın gazete ve gazeteciler de erken seçimin AK Parti'ye 3-5 puan kazandırabileceği havasında yazıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ne noktada gördünüz?
Tabii bu benim izlenimimdir, bir yanlışlık olursa benim izlenim yanlışlığımdır ve Cumhurbaşkanı'nı bağlayıcı bir şey olmaz. Biz hem ona hem diğer liderlere şunu da söyledik; 'AK Parti'ye tokadı fazla vurduk, bir daha seçim olursa bu kadar olmaz diyen seçmen de var. Ama unutmayın ki diğer partiler için de geçerli olabilir'. Herkes sanki 8 Haziran'daymışız gibi düşünüyor. Halbuki erken seçim olursa kasımda olur. O zamana kadar köprünün altından ne sular geçer kimse bilmiyor. Kimse yeni seçimi cebinde keklik görmesin. Ben bir defa Sayın Cumhurbaşkanı'nı son derece dingin bir ruh hali içinde gördüm. Ne bir telaş ne bir bıkkınlık içinde gördüm. Bir devlet adamı ve yılların siyasetçisi olarak baktığını net bir biçimde gördüm. Erken seçim olsun olmasın noktasında bir önceliğini görmedik. Öncelik olarak koalisyonun mutlaka denenmesi gerektiğini kendisi de ifade etti. 'Elbette netice olarak bakıldığında erken seçim de bir seçenektir' dedi ama öncelikle dillendirilmesi gereken bir seçenek olarak söylemedi bize. Ben bu noktada sizin bahsettiklerinizden ayrışan bir görüş söylemiş oldum.
Ankara'da bürokrasi durdu, şu ortamda kimse imza atmaz
- Ekonomide şu anda belki bir kriz yok ama bir durağanlık olduğu açık. Son 1.5 yılda üç seçim geçiren Türkiye'yi erken seçim ekonomik anlamda nasıl etkiler?
Bir defa mevcut parametreler değiştirilmeden gidilecek bir erken seçimin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Siz aynı Seçim Kanunu'yla giderseniz, bir de koalisyona yönelik iyi niyet ve gayret ortaya koymazsanız farklı bir sonuç çıkacağı kanaatinde değilim. İkincisi tespitinize aynen katılırım; evet bir krizimiz yok ama durağanlık var. Erken seçim dediğinizde bu en erken 15 Kasım. Sonuçları açıklanacak, yeni hükümet kurulacak, geldi aralık. 2015 yılını kaybettik. Hatta daha zor koalisyonlar bile çıkabilir. Bu da 2016'nın bile kaybedileceği anlamına gelir. Sırf ekonomik perspektiften bakınca bile erken seçimi öncelik görmüyorum. Geçen seneki seçimlere rağmen ekonomimiz dünya ekonomisine göre iyi gitti. Ama her şeyin bir sonu var. Kriz yok ama etrafımız da güllük gülistanlık değil. Mesela şu anda güneyde bir şeyler oluyor. Yunanistan iflas edecek mi belli değil. Böyle bir ortam içinde benim ekonomim sağlam diye işi uzatma hakkına sahip olmadığımızı düşünüyorum. Bunu siyasi partilerimize de söyledik; uzatırsanız hanginiz göreve gelirseniz gelin tıkanmış bir sistemin başına geleceksiniz. Bürokrasi şu anda Ankara'da beklemede. Kim imza atar ki şu anda?
- Makina durdu...
E durdu, bu gerçeği kabul etmek lazım. Sayın Başbakan son derece iyi niyetli bir şekilde 'Tıkanan her şeyi bildirin aşalım' diyor ama mümkün mü yani? Anlamaya çalışıyorum Ankara bürokrasisini de. Bu kadar ekonominin içindeyken insanlar ellerinden geldiğince yasal geciktirmelerini kullanıyorlar. Ve burada ülke kaybediyor.
- Bu yıl içinde Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve Ali Babacan etrafında yaşanan tartışmalar ekonomi açısından dezavantaj mı? Cumhurbaşkanlığı makamından ekonomiye çok fazla müdahale olduğu yorumuna katılır mısınız?
Merkez Bankası'yla ilgili bizim de pek çok açıklamamız var. Faizin yüksek olmasından yatırımcının rahatsız olduğunu hep söyledik ama faiz oranı telaffuz etmedik. Bir şeyi bizim arzu etmemizle oradaki dinamiklerin örtüşmesi lazım. Ama ikinci bir şey söyledik; Merkez Bankası'nın eleştirilebilir olması da Türkiye'nin bir kazancıdır. Kendisine hükümet kanadından ya da Sayın Cumhurbaşkanı'ndan bir eleştiri geldiğinde ertesi sabah Merkez Bankası toplanıp da faiz oranlarını değiştirdi mi? Yapmadı. Dayak yedi ama kendi yapması gereken noktada ilerledi. Bunu göz ardı ettiğimiz kanaatindeyim.
17 Aralık'tan 1.5 yıl öncesine kadar başbakan'ın gezilerini cemaat organize ediyordu
- AK Parti-Cemaat kavgası iş dünyasını nasıl etkiledi?
Aslında biz önceden temasta olmakla beraber bir işbirliği gerçekleştirmiş değildik. Birlikte yapmış olduğumuz herhangi bir proje yok. Şikâyetçi olduğumuz şuydu; 'biz varsak başkasına hayat yoktur' tarzı bize de dayatılıyordu. Gelin burada iktidarın da eleştirisini yapalım. Yurtdışı seyahatlerden bahsedelim. Son olaylar başlamadan önceki AK Parti iktidarı döneminde siz MÜSİAD'ın hükümetle birlikte gerçekleştirdiği bir dış gezi hatırlıyor musunuz? Bu hükümetin kendisini eleştirmesi gereken noktalardan biridir.
- Başbakan'ın yurtdışı ziyaretlerinde neredeyse organizasyonu Dışişleri değil TUSKON yapıyordu değil mi?
Neredeyse ifadesini kaldırın, organizasyonları onlar yapıyordu. 17 Aralık öncesindeki son 1.5 yıl önceye gidiyorum. Başbakan tarafından bizlere ortak görevlendirmeler oldu. Ama görev birlikte verilmesine rağmen maalesef biz çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Beraber bir ülkeye gidiyoruz, orada yaşamış olduğumuzu sıkıntıları ben burada size ifade edersem üzülürüm. Herkesin gözü önünde olan masa kapmacalar falan vardı. Temel sıkıntı şuydu; ben varsam başkasına hayat hakkı yok. Bunu MÜSİAD yapsa da yanlış olur. Ben size TÜSİAD'la ilgili eleştirilerimi dile getirdim. Ama bu 'MÜSİAD varsa TÜSİAD'a hayat yok' anlamında bir eleştiri değil, öyle bir eleştiri asla kabul edilebilir bir eleştiri olamaz. Zenginlik, farklı görüşlerin olması ülke için iyidir. Ama maalesef o arkadaşlar bu konuda fazla tutucu ve katı davrandılar.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
EN SON HABER | Kayıp iş insanının cansız bedeni ormanda bulundu: Ortağı tutuklandı!
Henüz 17 yaşında 70 suçtan kaydı var: Defne Hakim 'Ah' ederek paylaştı!
SON DAKİKA | Abdulkadir Selvi yazdı: Yeni bir 'kara harekatı' yolda mı?
Yapay zeka destekli MR cihazı! İki kat daha fazla hastaya hizmet verecek
SON DAKİKA HABERİ... Bölge bölge yeni uyarı: Sıcaklıklar 9 derece düşecek!