hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Kürt açılımı tarihi bir bütünleşme hareketi"

    Kürt açılımı tarihi bir bütünleşme hareketi
    expand

    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Konya-Taşkent" ziyaretinde, Türkiye'nin gündemindeki, dış politika konularını değerlendirdi. Davutoğlu, Hükümetin Kürt açılımıyla ilgili olarak, "Bu açılımı sadece bir gruba yönelik olarak düşünmemek lazım. Tarihi bir bütünleşme hareketi olarak görmek lazım" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Rusya ile bu hafta enerji alanında imzalanan anlaşmaların, Nabucco'nun Doğu-Batı hattında oluşturduğu koridoru, Kuzey-Güney hattında oluşturduğunu belirterek, "Bunlar birbirlerine bu anlamda alternatif değildir" dedi.

    Davutoğlu, Konya'nın Taşkent ilçesinden katıldığı, Kanal 7'de yayımlanan "Başkent Kulisi" programında, Türkiye'nin dış politika gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

    Bu hafta enerji alanı başta olmak üzere Rusya ile birçok alanda anlaşmalar imzalandığının ve bu anlaşmaların içeriğine dair bazı endişelerin ifade edildiğinin anımsatılması üzerine Davutoğlu, "Son dönemde biz ne zaman bir hamle yapsak, bu hamle Orta Doğu'da ise, Avrupa'dan kopuyor muyuz diye bir şey çıkar, Avrupa'da bir hamle yapmışsak Doğudan kopuyor muyuz diye bir şey çıkar. Bu noktasal ve konjonktürel değerlendirmeleri aşmamız lazım" dedi.

    Davutoğlu, son 6-7 yıldaki dış politikada vurgulanması gereken ana bir unsur varsa, bunun "bütüncülük, kapsayıcılık ve hiçbir şeyi bir diğerinin alternatifi olarak görmeme anlayışı" olduğunu belirtti.

    Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın Türk dış politikasının en ana ve sabit unsurlarından biri olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Bizim bitmez tükenmez doğal gaz, petrol kaynağımız yok. Ama öyle bir coğrafyamız var ki, bu coğrafyayı iyi kullandığımız zaman, Türkiye'nin sahip olmadığı kaynakları bile kendi avantajı için kullanma imkanı doğar" diye konuştu.

    Özgüvenin çok yüksek olması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, son 3 ay içinde Dışişleri Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı arasında çok yakın çalışma mesaisi olduğunu bildirdi.

    İki ay önce ne Nabucco'nun, ne de Rusya ile kapsamlı anlaşmaların olduğunu anımsatan Davutoğlu, "Bu iki hamle de Türkiye'nin hamlesidir" dedi.

    Ahmet Davutoğlu, potansiyeli harekete geçirmek için zemin hazırlandığında, o potansiyelin aktüel unsurları çekeceğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Nabucco, Türk coğrafyasının, Afro-Avrasya ölçeğinde Doğu-Batı hattında önemli bir kavşak olmasını sağladı. Rusya ile yaptığımız anlaşmalar ise sadece enerji bağlamında anlaşmalar değil. Nabucco'dan bu yana bir ay bile geçmeden, Rusya ile bu kadar kapsamlı anlaşmalar yapmışsak, dünyaya şunu söylemek istiyoruz: Evet bizim AB oryantasyonumuz var, NATO üyeliğimizle ile ilgili kimsenin şüphesi olamaz, ama bu coğrafyanın gereği bütün küresel ve çevredeki aktörlerle birbirini bütünleyen politikalar yürütmektir."

    Rusya ile enerji alanında yapılan anlaşmaların, Nabucco'nun Doğu-Batı hattında oluşturduğu koridoru, Kuzey-Güney hattında oluşturduğunu kaydeden Davutoğlu, bu hatların birbirlerine bu anlamda alternatif olmadığını vurguladı.

     "İdeolojik değil, rasyonel bir davranıştır"


    Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Rusya ile imzalanan anlaşmalar konusunda özellikle Batıdan endişeler size geldi mi?" sorusuna, "Resmi düzeyde gelmedi. Türkiye'nin soğuk savaşın doğasından çıktığını artık herkes görüyor ve bunun gereğini yaptığını da biliyor. Bu anlamda bir tepki olmaması lazım" yanıtını verdi.

    Batı dünyasının en önemli düşünce yöntem ilkesinin "rasyonellik" olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Kuzeyden Güneye doğru bir doğal gaz ve petrol akımı ihtiyacı varsa, ki var, Türkiye'nin ne yapıp edip bunun kendi üzerinden geçmesini temin etmesi rasyonel bir davranıştır, ideolojik bir davranış değildir" dedi.

    Aynı şekilde ihtiyaç duyulan Doğu-Batı koridoru için de Nabucco'nun hayata geçmesinin rasyonel bir tercih olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Bu coğrafyanın gereği, bu iki proje de yürüyecektir" ifadesini kullandı.

    Türk-Rus ilişkilerinin genel doğasına da değinen Davutoğlu, 40 milyar dolarlık ticaret hacmiyle Rusya'nın Türkiye'nin birinci ortağı, Türkiye'nin de Rusya'nın beşinci ortağı olduğunu belirtti.

    Davutoğlu, imzalanan anlaşmalar arasında gümrük anlaşması da olduğunu ve şu ana kadar yaşanan sıkıntıların büyük ölçüde kalkacağını ve Türk-Rus ticaret ilişkisine yepyeni bir derinlik kazandıracağını kaydetti.

    Bakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Öyle bir anlaşmalar setidir ki bu, enerji içinde en önemli unsuru barındırmakla birlikte, Türk-Rus ilişkilerini kurumsallaştırmaya dönük bir çaba, bu kurumsallaştırma öyle bir karşılıklı bağımlılık doğurur ki, ortak bir havza oluşturur. Rusya ve diğer bütün komşu ülkelerle politikamız budur ve bu olmaya devam edecektir."

    "Türkiye, Ermenistan ile ilgili ilişkileri normalleştirmeye kararlı"


    Rusya ile yakınlaşma, Yukarı Karabağ meselesinin çözümüne katkısı olur mu?" sorusuna ise Davutoğlu, "Mutlaka pozitif katkısı olacaktır. Çünkü biz Karadeniz'i ve Kafkaslar'ı gerek küresel ölçekli, gerek bölgesel ölçekli bir çatışma alanı olmak riskinden çıkarmak durumundayız" dedi.

    Davutoğlu, geçen seneki Gürcistan'daki olayları ve Türkiye'nin bu kriz sırasında çok kısa bir sürede harekete geçtiğini anımsattı. Türkiye'nin Kafkasya perspektifinin, gerek Türkiye-Ermenistan ilişkisi, gerek Ermenistan-Azerbaycan ilişkisi bağlamında kapsamlı bir normalleşme perspektifi olduğunu söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkilerini normalleştirmeye kararlı olduğunu ve temasların devam ettiğini ifade etti.

    Türk-Ermeni normalleşmesinin sağlanmasını, Azeri-Ermeni probleminin aşılmasına pozitif katkı yapan bir unsur olarak gördüklerini kaydeden Davutoğlu, "Türk-Ermeni normalleşmesi olsun, Azeri-Ermeni meselesi ileride bir vakitte çözülür mü, çözülmez mi diye bakarsak, Türkiye-Ermeni normalleşmesini o zeminde tutma şansımız kalmaz ve bunun da öyle veya böyle müzakerelerde istismar edilmesine izin vermemek gerekir" diye konuştu.

    Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in bu haftaki Türkiye ziyaretinde de Dağlık Karabağ meselesinin konuşulduğunu belirten Davutoğlu, "Son dönemde, Rusya'nın son derece önemli katkıları oldu. Bunlara destek verdiğimizi söyledik ve bu konuda Rusya ile birlikte davranma konusunda ilkesel bir yaklaşımımız var" dedi.

    Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili Minsk grubunun çalışmalarına de değinen Ahmet Davutoğlu, bu çerçevede de temasların yoğun bir şekilde devam ettiğini belirtti.

    Demokratik açılım girişimi


     "Kürt açılımıyla/demokratikleşme açılımıyla hükümet ne yapmak istiyor? Bu konu tüm hassasiyetleri ortak bir noktada buluşturacak bir plan mıdır?" şeklindeki soru üzerine de Dışişleri Bakanı Davutoğlu, tarihin gidişatını okuyabilmek için "akan nehrin içinden çıkarak, nehrin akışına dışarıdan bakmak/seyretmek gerektiğini", ancak o zaman doğru kararlar verilebileceğini söyledi.

    Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Bu açılımı, bu yeni çalışmayı, sadece bir gruba yönelik bir açılım gibi düşünmemek lazım. Tarihi bir bütünleşme hareketi olarak görmek lazım. Bunun temeli de kardeşliktir. Dışarıdan birileri et ve tırnak gibi birbirine geçmiş bu kardeşleri, birbirine düşman etmek isteyebilirler. İçeriden bazıları hissi davranıp, o hissi ortamın içinde böyle bir psikolojik gerilimin parçası olabilirler. Ama devlet adamlarının, aydınların her şeyden önce bu kardeşliği koruma sorumluluğu var. Hiçbir özgürlük bizim için ürkütücü olmamalı, ürkütücü olması gereken şey, demokratikleşmenin genişlemesi değil, daralması olmalı."

    Kardeşliğin, demokratikleşmenin ve Türkiye'nin ölçeğini büyütmenin bu sorunla mücadeledeki önemini vurgulayan Davutoğlu, önümüzdeki günlerde Irak'a gideceğini de hatırlattı. Konya Taşkent doğumlu olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, katıldığı bu programda, çocukluk günlerinden de bahsetti, anılarını anlattı.

    Vatandaşlarla bir araya geldi

    Bakan Davutoğlu, Konya'nın Taşkent ilçesinde bir yakınının evine gerçekleştirdiği taziye ziyaretinin ardından, vatandaşların sorunlarını dinledi.

    Davutoğlu, daha sonra, Çetmi beldesindeki şenliğe katıldı. Bakan Davutoğlu, burada alkışlar ve sloganlarla karşılandı. Vatandaşlarla selamlaşan Davutoğlu, şenlik alanında yaptığı konuşmada, her mevkinin geçebileceğini ancak vatandaşların gösterdiği sevginin kalıcı olduğunu ifade etti.

    Halktan bir emanet aldıklarını dile getiren Davutoğlu, "O emanetlere sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu dağlarda bu köyler biraz boşalmış, biraz kenarda kalmış gibi görünebilir. Son seyahatimde Horosan'a gittim. Bütün o bölgede Torosların, Konya'nın kokusunu hissettim. O zaman fark ettim ki Toroslar'daki bu kültür tek başına bu dağların kültürü değildir. Bu dağların kültürü aslında Asya'nın derinliklerinden, Avrupa'nın içlerine kadar ilerleyen büyük bir yürüyüşün ürünü olan bir kültürdür" dedi.

    Davutoğlu, "Buralardan çıkıp Dışişleri Bakanı olmam sizin için bir iftihar vesilesi olabilir. Bizim için sadece büyük bir tarihi sorumluluktur. Beni böyle kucakladığınız için ben sizinle gurur duyuyorum" diye konuştu.

    Dün Irak'ta yaşanan olaylara da değinen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Dün Musul'da gerçekleştirilen saldırıdan sonra maalesef 37 Şii Türkmen kardeşimiz şehit oldu. Bugün, geri kalan yaralıların bir kısmı az önce uçakla Ankara'ya getirildi. Nerede üzerimize düşen bir sorumluluk olursa, nerede bir kardeşimiz ağlarsa, Türkiye onun yanında olacak." Çetmi Vakfı yetkilileri, Davutoğlu'na el işlemeli Türk Bayrağı armağan etti.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow