"Katliamlara artık 'yeter' diyoruz"
Suriye Halkının Dostları grubu bünyesindeki Dışişleri Bakanları toplantısı İstanbul'da yapıldı. Toplantıda Cenevre sürecine ve siyasi çözüme vurgu vardı.
Suriye Halkının Dostları Grubu Dışişleri Bakanları Toplantısı, Adile Sultan Sarayı'nda yapıldı.
Toplantıya, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yanı sıra ABD, İngiltere, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, BAE, İtalya, Almanya ve Fransa'dan dışişleri bakanları ve üst düzey yetkililer ile Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) temsilcileri katıldı.
Toplantının ardından, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve SMDK Başkanı Muaz el-Hatip, ortak basın toplantısı düzenledi.
Bakan Davutoğlu, "Artık yeter diyoruz. Bu katliamların süratle durdurulması için uluslararası toplumu ve bütün tarafları ortak bir mücadele vermeye çağırıyoruz" dedi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"100 bini aşkın kaydedilmiş vefat var, katliam var. Yüz binlerce insan komşu ülkelerde mülteci, bunun 300 bine yakını Türkiye'de. Milyonlarca insan da Suriye içinde evsiz, barksız, yerinden, yurdundan edilmiş durumda. Böyle bir konuyu ele almak üzere daha önce de Suriye'nin Dostları Grubu olarak birçok toplantıda bir araya gelmiştik. Ancak son haftalardaki gelişmeleri gözden geçirmek üzere bu kez Suriye Dostları Grubu içinde bir çekirdek grup mahiyetindeki bir grup ülkeyle bir toplantıda bir araya geldik."
Basın mensuplarına dağıtılan iki doküman
Davutoğlu, basın mensuplarına iki dokümanın dağıtıldığını belirterek, "Bunlardan birisi, Suriye Ulusal Koalisyonu'nun Suriye'nin geleceğiyle ilgili perspektifini yansıttığı deklarasyonu. Bu deklarasyonda Suriye Ulusal Koalisyonu, Suriye'nin geleceği konusundaki vizonlarını ortaya koymaktalar. Bütün Suriyeliler'in eşit olarak hür bir şekilde yaşadığı bir vizyon çerçevesi çizdiler. Bunu sizinle paylaşacağız" dedi.
İkinci dokumanın ise 11 ülkenin ortak açıklaması olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Daha önce birçok başkanlık açıklamaları yapıldı. Ama bu açıklamada göreceğiniz gibi 11 ülke bu kez ortak bir pozisyonda bir araya geldi. Bunun detaylarını tabi metinde görebilirsiniz. Önemli olan 11 ülkenin kararlı bir şekilde Suriye Ulusal Koalisyonu'na net bir destek ifade etmesi ve bundan sonra katliamların durdurulması yönünde her türlü çalışmayı yapmak üzere bir siyasi irade göstermiş olmalarıdır.
Bu yardımların mahiyeti, şartların gerektirdiği şekilde yeniden her aşamada değerlendirilecektir. Çok güçlü bir çağrı burada yapılmaktadır. Ümit ederiz bu güçlü çağrı, başta Şam olmak üzere dünyanın ilgili bütün başkentlerinde hak ettiği yankıyı bulur. Artık yeter diyoruz. Bu katliamların süratle durdurulması için uluslararası toplumu ve bütün tarafları ortak bir mücadele vermeye çağırıyoruz."
Kerry ve Muaz el-Hatip'in konuşmalarının ardından yeniden söz alan Davutoğlu, Türkiye ve toplantıya katılan 11 ülke adına bazı hususları vurgulamak istediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Suriye halkına mesajımız son derece açıktır. Son iki yıl içinde çok büyük acılar çektiniz. Büyük kahramanlıklar gösterdiniz. Suriye halkının savunduğu değerler sadece kendi değerleri değil, bütün insanlık onuru adına hava saldırılarına, topların, tüfeklerin, son olarak da Scud füzelerinin saldırılarına rağmen insanlık onuru adına bir mücadele yürüttü Suriye halkı. Onlara mesajımız açıktır; bu mücadelede yalnız değiller. Biz bu mücadelede hem insani boyutuyla yani mültecileri ağırlamak suretiyle, mültecilere evlerinden, yurtlarından edilenlere yardım etmek suretiyle hem de alanda mücadeleyi verenlere doğrudan destek anlamında Suriye Ulusal Koalisyonu'na ve Suriye Askeri Konseyi'ne verdiğimiz ve vereceğimiz desteklerle Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz."
Davutoğlu, Suriye halkının her kesimine de mesajlarının açık olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Bugün Suriye Ulusal Koalisyonu'nun ilan ettiği deklarasyonda vurguladığı hususlar, 11 ülkenin de onayladığı hususlardır ve bu hususların takipçisi olacağız. Hep beraber özgür, bağımsız, kendi egemenliğine sahip, kendi iradesiyle kendi ülkesini yöneten eşit vatandaşların kurduğu yeni bir Suriye siyasi sisteminin kurulmasını ümit ediyoruz. Bu konuda hiçbir Suriyeli, ait olduğu din, mezhep, etnik grup sebebiyle dışlanamaz, dışlanmayacaktır. Suriye, bütün Suriyeliler tarafından inşa edilecektir. Biz 11 ülke olarak sadece bu onurlu halka destek vermeyi ahlaki bir sorumluluk olarak görüyoruz. Yoksa Suriye sadece ve sadece Suriyelilere aittir. Suriye'nin geleceğini sadece Suriyeliler belirleyecektir. Suriye rejimine mesajımız da açıktır. İki yıldır kendi şehirlerini, kendi insanlarını yok eden bir rejimin ayakta kalma şansı yoktur."
"Suriye halkının kabul ettiği bir siyasi geçiş süreci"
Cenevre Mutabakatı'nda bütün ilgili ülkelerin kabul ettiği şekilde iki tarafın da kabul edeceği bir siyasi çözüm için derhal çağrıda bulunduklarını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu siyasi çözümde, kesinlikle eli kana bulanmış olan, bu katliamlarda yer almış olanların yeri yoktur. Suriye halkının kabul ettiği bir siyasi geçiş süreci hepimiz için tercihe şayandır. Ancak bu siyasi sürecin gecikmesi dolayısıyla ortaya çıkacak siyasi riskler sonrası 11 ülke birlikte davranmaya kararlıyız. Bu risklerin Suriye halkını daha fazla mağdur etmesine ve bölge istikrarını riske atmasına izin vermeme konusunda da bir mutabakatımız vardır.
Ümit ederiz bu çağrımız hem mazlum, mağdur Suriye halkı tarafından hem bu halka baskı yapan rejim tarafından hem de bütün dünyadaki konuyla ilgili aktörler tarafından doğru algılanır. Bir an önce bu katliamın durması için herkes elinden gelen çabayı ortaya koyar. Ben tekrar burada olan olmayan bütün katılımcı arkadaşlarıma hem ev sahibi olarak hem de Suriye halkı adına teşekkür ediyorum.
Sayın Muaz el-Hatip'e ve ekibine başarılar diliyorum. Onların verdikleri onurlu mücadele tarihte hak ettiği yeri alacaktır. Bizler de bu mücadeleye destek vermekten büyük onur duyuyoruz."
SMDK Başkanı Muaz el-Hatip'in konuşması
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Muaz el-Hatip de, Suriye'nin tarihi bir dönemeçten geçtiğini belirterek, "Halkımız görülmemiş bir trajedi yaşıyor. Uluslararası toplum Suriye'ye yardım için elinden geleni yapıyor ama yeterli değil, daha fazla yardım bekliyoruz" dedi.
"İntikam güdüsü duymuyoruz"
Hatip, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eşitliğin ve kanun egemenliğinin olduğu bir Suriye istiyoruz. Bizim devrimimiz bütün Suriyeliler içindir. Herhangi bir grubun başka bir grup üzerinde baskı kurmasına müsaade etmeyeceğiz. İnsan hakları, hak kavramı ayrım yapılmaksızın bütün Suriye halkına sağlanacaktır."
Rusya ve İran'a çağrı
Rusya'ya da çağrıda bulunan Hatip, "Rusya'dan Suriye konusunda olumlu bir tavır takınmasını ve akan kanın durması için çalışmasını istiyoruz" dedi.
Hatip, İran'a yönelik olarak da "İran'ın burada daha fazla suça gömülmemesini, uzmanlarını ve subaylarını Suriye'den çekmesini, Hizbullah'a da savaşçılarını çekmesini öğütlemesini istiyoruz. Bölge daha fazla sıkıntıya sokulmasın" diye konuştu.
Uluslararası toplumdan destek beklediklerini ifade eden Hatip, "Dünya ülkelerinin Suriye halkını bu vahşi rejimin elinden kurtarmasını bekliyoruz" dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry: "Kriz Suriye sınırlarını aşmakta"
Kerry, "Bugün, muhalefetin destekçileri olarak bizler, siyasi ve barışçıl bir çözümün ilk seçenek olması gerektiğinin yanı sıra, tüm yardımların Yüksek Askeri Konsey aracılığıyla yapılmasının sağlanması hususunda anlaştık. Bu kriz artık Suriye sınırlarını aşmakta ve komşu ülkelerin istikrarını tehdit etmekte. Bu kanın durması gerekiyor" dedi.
Kerry şöyle konuştu:
"Bazı insanlar bizim bu konuda kararlı olduğumuza inanmayacaklar fakat bir bu konuda gerçekten çok kararlıyız. Birinci önceliğimiz uluslararası kamu oyunun gerçekleştirdiği şey bu da öncelilkle her tarafın rızası ile bir geçiş hükümeti kurmak ve Suriye'de yeni liderini seçmek için seçim yoluna gitmek.
Her halükarda Suriye muhalefetini desteklemeye hazırız. Nasıl destekleyeceğimiz konusunda önümüzdeki günlerde çeşitli açıklamalar olabilir."
DEKLARASYON
Toplantının ardından Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) bir deklarasyon yayımladı.
SMDK'nın, Suriye rejimine karşı mücadelesinde bağlı kalacağı ilkelerin sıralandığı deklarasyonda, "Suriye'de, kendi gündemlerini takip eden radikal/aşırı unsurlar bulunduğunun bilincindeyiz. Suriye halkı gibi bizler de her türlü terörizmi ve aşırı ideolojiyi veya zihniyeti güçlü bir biçimde reddediyoruz ve kınıyoruz" ifadelerine yer verildi.
Deklarasyonda, SMDK'nın mücadelesinin Suriye Devleti'ne değil, Esad rejimine karşı olduğu vurgulanarak, "Bu doğrultuda, kamu kurum ve kuruluşlarını muhafaza edecek, bununla birlikte devleti korumak ve askeri ve güvenlik personeli de dahil olmak üzere yolsuzluğa karışmamış ve elini kana bulamamış kamu görevlilerini kollamak amacıyla bunları yeniden yapılandıracağız" denildi.
SMDK'nın mücadelesinin sivil halkı hedef alan rejime karşı olduğu ifade edilen deklarasyonda, etnik, dini ve mezhepsel kökenine bakılmaksızın tüm Suriyeliler'in eşit olacağı demokratik ve çoğulcu bir Suriye'nin amaçlandığı dile getirildi.
"Öç almaya izin verilmeyecek"
Deklarasyonda, "Suriye'de herhangi bir gruba karşı intikam ve öç alma eylemlerine girişilmesine izin vermeyeceğiz ve müsamaha göstermeyeceğiz" ifadesine yer verildi.
"Suriye sınırları içinde mevcut olan kimyasal silah stoklarının emniyet ve güvenliğini teminat altına alacağız" denilen deklarasyonda, yeni Suriye'nin uluslararası yükümlülükleriyle uyum içinde hareket edeceği vurgulandı.
Suriyeliler'in savunma amaçlı silah temin edebilmeleri gerektiği belirtilen deklarasyonda, "Bu silahların, tahsis edildikleri amaç doğrultusunda kullanılacaklarını ve yanlış ellere geçmeyeceklerini garanti edeceğiz. Bu silahlar ve askeri teçhizatlar, devrimin sonuçlandırılmasıyla birlikte ilgili kurumlara iade edilecektir" ifadeleri kullanıldı.
Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, halkının birliğine ve toprak bütünlüğüne vurgu yapılan deklarasyonda, "Devrim, Suriyeliler tarafından yönetilmektedir ve Suriye halkı kendi geleceğini bizzat tayin edecektir" denildi.
Suriye Yüksek Askeri Konseyi'ne (YAK) de değinilen deklarasyonda, şunlar kaydedildi:
"YAK, yerleşik komuta kontrol yapısı ve profesyonel iyi planlanmış ve örgütlü askeri harekat yürütme kabiliyetiyle etkin bir işleyişe sahiptir. Bu durum, tüm uluslararası askeri yardımların münhasıran YAK üzerinden iletilmesini gerektirmektedir. YAK, uluslararası insancıl hukuka ve insan hakları hukukuna bağlıdır. Yardımların intikali için gerekli mekanizmaların tesisi hususunda uluslararası toplum ile işbirliği halinde çalışmaya hazırız."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Dikkat! Meteoroloji il il uyardı: Lapa lapa kar geliyor! Don, tipi, buzlanma...
KENDİ ELLERİYLE YAPTI! Yatağa bağımlı 47 yıllık eşi için binanın dışına asansör
Yolda yatan köpeği ezdi: 10 saatlik kamera incelemeleri sonucu yakalandı!
HABER || İzmir'de 3 polisi yaralamışlardı! Adliyeye sevk edildiler
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı