Kadına şiddete karşı savcılar daha aktif
Kadınlara Hukuki Destek Merkezi'nin (KAHDEM) mahkemelerin verdiği koruma kararlarıyla ilgili araştırmasına göre, mahkemelere şiddetle ilgili 2 bin 19 başvurunun bin 404'ü savcılar, 614'ü ise şahıslar tarafından yapıldı.
KAHDEM, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un uygulamasına ilişkin araştırmasında mahkemelere yapılan toplam 2019 başvuruyu inceleyerek sonuçlarını bir raporda toplandı.
Rapora göre, koruma kararları genellikle şiddet olayından sonra veriliyor.
Kanunun amacının şiddeti önleyerek kadını korumak olduğu belirtilen raporda, koruma kararının verilmesinde şiddetin "ihtimal dahilinde olması"nın yeterli görülmesi gerektiği vurgulandı.
Raporda, koruma kararı verilebilmesi için sadece gerçekleşen şiddetin delil olarak değerlendirilmesi ve tıbbi darp raporu talep edilmesinin şiddetle mücadeleyi etkisiz hale getirdiği savunuldu.
Şiddet mağduru kadınların doğrudan Aile Mahkemelerine başvurabileceği belirtilen raporda, ancak bunun uygulamaya geçirilemediği üzerinde duruldu.
Kadınların, istemeleri durumunda baro tarafından kendileri için bir avukat görevlendirilmesiyle ilgili uygulamadan haberdar olmadığına dikkat çekilen raporda, bu konularda kadınların bilinçlendirilmesi gerektiğine işaret ediliyor.
"Şiddetin gece ve hafta sonu tatili yok"
Kanun gereği, koruma kararlarının "derhal" verilmesi gerektiğinin vurgulandığı raporda, bu sürenin genellikle koruma kararından beklenen yararı ortadan kaldırabilecek kadar uzun olduğuna dikkat çekildi.
"Şiddet gece ve hafta sonu tatili yapmamaktadır" denilen raporda, nöbetçi mahkemelerin 24 saat karar verebilir durumda çalışmaları gerektiği belirtildi.
Nikahı olmayan kadınların şiddete karşı korunamadığı ve "medeni durumuna göre ayrımcılığa maruz kaldığı" savunulan raporda, şiddetten korunmanın evrensel bir hak olduğu ve bu ayrımcılığa en kısa sürede son verilmesi gerektiği kaydedildi.
"Koruma kararlarının etkin denetimi yapılmıyor"
Mahkemelerce verilen koruma kararlarının etkin denetiminin yapılmadığı iddia edilen raporda, karara rağmen kadınların yeniden şiddete maruz kalabildikleri ve hayatlarını kaybettiklerine işaret edildi.
Raporda, bu nedenle denetim için etkili önlem alınması gerektiği ifade edildi.
Raporda, kadınların adalete daha kolay ulaşabilmeleri için danışma ve destek merkezlerinin oluşturulması istendi. Ayrıca geleneksel rollere bağlı davranışlarda değişiklik oluşturulabilmesi için hükümetin ulusal bir eylem planı yapması gerektiği de belirtildi.
Raporda, kadınların şiddete maruz kaldıklarında ihbar yollarını denemeleri için cesaretlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
En çok başvuru İzmir'den
Ankara 1. bölge, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Burdur, Hatay, Konya, Sivas, Ereğli, Tarsus ve Yalova'daki mahkemelere yapılan 2019 başvurunun incelendiği araştırma sonuçlarına göre, 616 ile en çok başvuru yapılan il İzmir oldu.
Bunu sırasıyla İstanbul, Diyarbakır, Konya ve Tarsus izledi. Şiddetle ilgili başvuruların en az olduğu il ise Yalova olarak belirlendi.
Başvuruların 1404'ünün savcılık, 614'ünün şahıslar, 1'inin de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yapıldığı gözlendi.
Karar verilen 2 bin dosyanın yüzde 94,3'ü kabul, 5,7'si ise reddedildi. Başvuruların yüzde 26,5'i 1 gün, yüzde 2,5'i ise 10 gün sonra karara bağlandı.
KESK şiddet biçimlerini 8 başlıkta topladı
KESK tarafından hazırlanan broşüre göre kadınlar, merkezinde güç ve denetim bulunan "gözdağı verme", "duygusal şiddet", "tecrit etme", "aşağılama, inkar etme, suçlama", "çocukları kullanma", "ekonomik şiddet", "erkekliğini konuşturma", "zorlama ve tehdit etme" gibi şiddet biçimlerine maruz kalıyor.
KESK, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir broşür hazırladı.
Broşürde, 25 Kasımda yapılan eylem ve etkinliklerle kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete son verilmesi ve her türlü şiddetten uzak yaşama hakkına saygı gösterilmesi için mücadele yürütüldüğü ifade edildi.
Türkiye'de ve dünyanın farklı coğrafyalarında kadınların her türlü şiddete maruz kalmaya devam ettiği belirtilen broşürde, kadına yönelik şiddetin, erkekler ve kadınlar arasındaki eşit olmayan tarihsel güç ilişkilerinin bir sonucu olduğu kaydedildi.
Kadına yönelik şiddetin küresel düzeyde ekonomik, siyasi, etnik sorunlarla artarak sürdüğüne işaret edilen broşürde, "Kadına yönelik şiddet, hem kadınların insan haklarını ve temel özgürlüklerini kullanmalarını engellemekte, hem de haklarını ihlal etmektedir" denildi.
Kadınların maruz kaldıkları şiddet biçimlerinin 8 başlıkta toplandığı broşürde, kadınların merkezinde güç ve denetim bulunan "gözdağı verme", "duygusal şiddet", "tecrit etme", "aşağılama, inkar etme, suçlama", "çocukları kullanma", "ekonomik şiddet", "erkekliğini konuşturma", "zorlama ve tehdit etme" gibi şiddet biçimlerine maruz kaldığı ifade edildi.
Broşürde, KESK'in aile içinde meydana gelen fiziksel, cinsel, ekonomik ve fiziksel şiddeti, kız çocuklarının cinsel istismarını, evde cinsel taciz ve tecavüze maruz kalmaları, zorla evlendirmeyi, tecavüz faili ile evlenmeye zorlanmayı, zorla bekaret kontrolü ve bununla bağlantılı şiddeti, kadın sağlığına zarar veren diğer uygulamaları, güvenlik görevlilerince gerçekleştirilen her türlü cinsel şiddet fiillerini, iş yerlerinde, eğitim kurumlarında, kamusal alanda kadının insan haklarının ihlal edilmesini, namus adına işlenen cinayetleri kadına yönelik şiddet olarak kabul ettiği belirtildi.
"Erkekliğini konuşturma"
KESK'in hazırladığı broşüre göre, kadınların maruz kaldıkları şiddet şekilleri şöyle:
-Gözdağı verme: Bakışlar, eylemler ve jestler yoluyla korkutma, eşyaları atma, malına zarar verme, silah gösterme.
-Duygusal şiddet: Susturma, kendini kötü hissetmesini sağlama, isimler takma, zihinsel oyunlar oynama, aşağılama, kendini suçlu hissettirmeye çalışma.
-Tecrit etme: Yaptığı, görüştüğü, konuştuğu okuduğu şeyleri, gittiği yerleri kontrol etme, sosyal katılımını kısıtlama, bu hareketleri kıskançlıkla gerekçelendirme.
-Aşağılama, inkar etme, suçlama: Yaptığı tacizi önemsememe, bu konudaki şikayetleri ciddiye almama, tacizin olmadığını iddia etme, rahatsız edici hareketlerine kadının neden olduğunu söyleme.
-Çocukları kullanma: Çocuklar konusunda kadının kendisini suçlu hissetmesini sağlama, mesajlarını iletmek için çocuklarını kullanma, ziyaretleriyle onları rahatsız etme, çocukları alacağını söyleyerek tehdit etme.
-Erkekliğini konuşturma: Kadına hizmetçi gibi davranma, bütün önemli kararları kendi verme, evin efendisi gibi davranma, kadın ve erkeğin rollerinin ne olması gerektiğini tanımlama.
-Ekonomik şiddet: Kadının iş bulmasını engellemeye çalışma, kendisinden para istetmeye çalışma, parasını alma, aile gelirinin ne olduğunu söylememe ve gelirden pay almasını engelleme.
-Zorlamak ve tehdit etme: Bir şey yapmaya zorlamak için yaralamakla, terk etmekle ya da intihara teşebbüs etmekle tehdit etme, şikayetlerini geri almasını sağlamaya çalışma, yasa dışı şeyler yapmaya zorlama.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Ağaca çarpan otomobil ikiye bölündü, sürücü olay yerinde can verdi
'Turuncu' uyarı verilmişti: Sağanak yağış olumsuz etkiledi... İşyerleri sular altında!
SON DAKİKA... 18 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu! Rojin Kabaiş'in babası: Otopsi raporunda 'suda boğulma' yok!
Biberona tiner, çorbaya çamaşır suyu! İNSAN BEBEĞİNE NASIL KIYAR? | En Son Haberler...