Gazeteci Hüsnü Mahalli'nin tahliye sonrası ilk fotoğrafı

"Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret" iddialarıyla tutuklanan ardından hakkında tahliye kararı verilen Hüsnü Mahalli'nin kızı Sevra Mahalli sosyal medya üzerinden babasının ilk fotoğrafını paylaştı.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

"Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret" suçlarından tutuklu bulunan ve hakkında 1 yıl 4 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası istenen Gazeteci Hüsnü Mahalli'nin tahliye kararının ardından ilk fotoğrafını kızı Sevra Mahalli Twitter'da 'Babamı soranlara merak edenlere... Çok mutluyuz, çok şükür' notuyla paylaştı.

Babami soranlara, merak edenlere... Cok mutluyuz, cok sukur. #mutlulugunresmi @husnumahalli pic.twitter.com/LsKeKs2jgy

— Sevra Mahalli (@sevramahalli) 20 Ocak 2017

Gazeteci Hüsnü Mahalli'nin 1 yıldan 7 yıla kadar hapsi istenmişti

Hüsnü Mahalli teşekkür etti"Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret" suçlarından tutuklu bulunan ve hakkında 1 yıl 4 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası istenen Gazeteci Hüsnü Mahalli,İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edildi. İddianameyi kabul eden mahkeme, tahliye kararında, "kaçma ihtimalinin olmaması", "tutuklulukta kaldığı süre", "istenilen cezanın miktarı" ve "mağdur üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunulmasının olanaksız olması"nı dikkate aldığını belirtti.

Hakkındaki soruşturma nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Savcısı Can Tuncay'ın talimatıyla 12 Aralık 2016 tarihinde Acıbadem'deki evinden gözaltına alınan Gazeteci Hüsnü Mahalli, tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Mahalli'nin tutuklama gerekçesinde, 2 Aralık 2016'da bir televizyon programında yapmış olduğu konuşmalarda Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyelerinin terör örgütlerinin arkasında olduğunu ima ettiği, Suriye'de yaşanan olaylardan Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin sorumlu olduğu iddia edilmişti.