Erdoğan'dan Bahçeli'ye 'Uygur Türkçesi' sorusu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Başbakan Çin konusunda da 'one minute' derse, yanında oluruz" sözlerini sert bir şekilde eleştirdi. Erdoğan, Bahçeli'yi hamaset yapmakla suçladı, "Uygur Türkçesi Çin ziyaretiniz esnasında yasaklandı. Ne yaptınız?" diye sordu.
Partisi'nin Erzurum kongresinde konuşan Başbakan Erdoğan, Çin yönetimine de çağrıda bulundu, "Bu asimilasyon size bir şey kazandırmaz" dedi.
Başbakan Erdoğan, "Yeryüzündeki tüm insanların, tüm canların, tüm canlıların hakkını, hukukunu muazzez ve mukaddes görüyoruz. Etnik kökeni, milliyeti, dini, mezhebi, dili, rengi her ne olursa olsun, her bir insanın insanca yaşamaya, ihtiyaçlarını gidermeye, huzur, barış ve emniyet içinde yaşamaya hakkı olduğuna inanıyoruz. Dünyanın her neresinde olursa olsun, herhangi sebeple olursa olsun, masum insanların katledilmesinden dolayı bizim yüreğimiz sızlıyor" diye konuştu.
"Gazze'de katledilen masumlar için yüreğimiz sızlıyor. Irak'ta katledilen masumlar için bizim yüreğimiz sızlıyor. Çin Halk Cumhuriyeti'nde Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de katledilen 150'den fazla insan, yaralanan binden fazla insan için de yüreğimiz sızlıyor ama biz, Türkiye olarak, bu acıları yüreğimize gömmüyoruz" diyen erdoğan, "Elimizi, kolumuzu bağlayıp tüm dünya gibi gelişmelere seyirci kalmıyoruz. Hakkı her zeminde, her fırsatta cesaretle dile getiriyor, insanlık adına üzerimize düşeni tüm gerekçeleriyle ve gereğiyle yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Başbakan, "Urumçi'de 5 Temmuzda meydana gelen olayları Dışişleri Bakanlığımız çok yakından izliyor, gerekli açıklamaları yapıyor. Ankara'daki Çin Büyükelçiliği Maslahatgüzarı'nı Dışişleri Bakanlığımıza çağırdık, kaygılarımızı, endişelerimizi dile getirdik. Olayların bir an önce sonlandırılmasını, sorumluların derhal adalete teslim edilmesini istedik" şeklinde konuştu.
"Liderlere kaygılarımı aktardım"
"Çarşamba günü Körfez ülkelerinin dışişleri bakanları İstanbul'da yayımladıkları bildiride, Uygur Türklerine yönelik saldırılara ilişkin endişelerini ifade ettiler. Perşembe ve Cuma günü İtalya'da katıldığım G-8 zirvesinde meseleyi gündeme taşıdım" diyen Erdoğan, "Görüştüğüm liderlere kaygılarımı anlattım. BM Genel Sekreteri'ne, ABD Başkanı Sayın Obama'ya, Rusya Federasyonu'nun Başkanı Sayın Medvedev'e, aynı şekilde AB Dönem Başkanı'na, Libya Lideri Sayın Kaddafi'ye, hepsine bunları anlattım. Neler yapılması gerekir, neler yapmamız gerekir, bunun için hep beraber bazı adımların atılması gereğini anlattım" şeklinde konuştu.
Bahçeli'ye tepki
Erdoğan, "Fakat bakıyorum ki MHP lideri, kalkıp diyor ki: 'Burada da Sayın Başbakan one minute derse yanında oluruz'. Sayın Bahçeli, sanıyorum siz, bir zamanlar Çin seyahati yapmıştınız. O Çin seyahatini yaptığınız zaman orada da yine bir şeyler olmuştu. Şimdi bol keseden atıp tutuyorsunuz. Şöyle bir çıkartayım dedim ve Uygur Üniversitesinde 50 yıldır Uygur Türkçesiyle eğitim yapılırken, tam siz oraya seyahat ettiğiniz zaman ne yazık ki Uygur Türkçesi o dönemde yasaklandı. Soruyorum, ne yaptınız? O zaman Başbakan Yardımcısı'ydınız. Sesiniz çıktı mı?" diye sordu.
Konunun araştırılması talimatı verdiğini ve o dönemde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin nasıl bir tavır takındığını araştırdığını anlatan Erdoğan, "Ama şimdi kalkmışsın, hamaset yapıyorsun. Sayın Bahçeli, bize hamaset yapma. İcraat yap icraat, icraatını göreyim" diye konuştu.
MHP liderine, "O dönemde o bölgede kitaplar yakıldı. Ne yaptınız?" diye soran Erdoğan, böyle basit hamasetler, gösteriler yaparak siyasi rant peşinde koşulmaması gerektiğini dile getirdi.
Kendilerinin kuru hamaset peşinde koşmadıklarını vurgulayan Erdoğan, "Canlara kıyarak, insan haklarını ihlal ederek, masum sivilleri haklarından mahrum ederek hiçbir ülke, hiçbir toplum huzura, istikrara, güvene kavuşamaz. Böyle bir asimilasyon peşinde koşan Çin yönetimine biz diyoruz ki: Bu asimilasyon bir şey kazandırmaz. Bunlardan vazgeçin. Bizim Çin yönetiminden talebimiz bu. Böyle bir vahşete, ister Uygur Türkü olsun, ister Çinli olsun hiçbir zaman müsamaha ile bakamayız" dedi.
"Uygur Türklerinin yaşadığı acı, acımızdır"
Erdoğan ayrıca, "Uygur Türklerinin yaşadığı acı, acımızdır. Oradaki akrabalarımız, oradaki kardeşlerimiz için diplomasi içinde uluslararası hukuk çerçevesinde ve var olduğumuz her platformda üzerimize düşeni yapacak, tüm insanlığı, tüm dünya ülkelerini, bu meseleye duyarlı olmaları noktasında aydınlatmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
"Çetelerle, mafyalarla üzerimize geldiler"
Erdoğan, "Çetelerle, mafyalarla üzerimize geldiler, provokasyonlarla üzerimize geldiler, hukuku zorlayarak üzerimize geldiler, yalanla, iftirayla, karalamayla üzerimize geldiler ama bunların hiç birisi tutmadı ve milletimiz onlara gereken cevabı verdi" dedi.
7 yılda heyecanlarından hiç bir şey kaybetmediklerini belirten Başbakan Erdoğan, AK Parti teşkilatlarını yıpratmak isteyenlerin, istekleriyle baş başa kaldıklarını söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"(Karar da milletin, söz de milletindir) dedik. Sağduyudan taviz vermedik, soğukkanlılığımızdan taviz vermedik. Hukuktan, demokrasiden, demokratik tavırdan, demokratik duruştan taviz vermedik. Omurgalı olduk, omurgalı davrandık. Hakem millettir dedik, millete gidelim dedik ve millet gereğini bütün seçimlerde yaptı. Bütün seçimlerde AK Parti birinci parti oldu"
"29 Mart yerel seçimlerinden sonra muhalefet partileri bir kez daha yenilmiş olmanın mızıkçılığı ve hırçınlığı içindeler" diyen Erdoğan, "Hükümeti oyalamak için, hükümetimizi yavaşlatmak, hizmetten alıkoymak için her türlü yola başvuruyorlar. Türkiye'nin güzide kurumlarını siyasete çekmek, kurumları istismar etmek, kurumlar üzerinden siyasi çıkar elde etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Seçim sürecinde üsluplarını nasıl düşürdüklerini, seviyelerini nasıl aşağılara çektiklerini, ağza alınmayacak kelimelerle, cümlelerle bu ülkenin Başbakanına nasıl hakaretler ettiklerini gördünüz. Şu anda bu hakaretlerinin bedelini yargı kararıyla ödüyorlar. 7 yıldır Türkiye'nin menfaatine, aziz milletimizin menfaatine olan her türlü girişime, her türlü reforma, her türlü yeniliğe karşı çıktılar" dedi.
"Önce imza attılar, sonra karşı çıktılar"
Erdoğan, konuşmasında, ana muhalefet partisi CHP'nin her fırsatta TBMM'de yapılan düzenlemelerin hayata geçirilmesine karşı çıktığını söyledi. CHP'nin "iftira at, tutmasa da iz bırakır" mantığı içinde hareket ettiğini ve yasal düzenlemelere karşı çıktığını ifade eden Erdoğan, askere sivil mahkemede yargılanma yolu açan yasal düzenlemeye de değindi.
Bu düzenlemenin, demokratikleşme adına atılan önemli bir adım olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Altına önce imza attılar, ardından karşı çıktılar. Gece yarısı baskını dediler. Peki senin milletvekillerin gece yarısı o parlamentoda ne iş yaparlar? Uyuyan milletvekillerini oraya niye gönderiyorsun? Kameralarda da gözüküyor. O anda oturumu yöneten Meclis Başkanvekili soruyor, kabul edenler el kaldırıyor, kabul ettiğini söyleyen kişi ertesi gün diyor ki 'bizi aldattılar'. Peki kabul ettin, bu el niye kalktı? Ve bu kişi grup başkanvekili. Söylenecek söz çok da, bize yakışmaz. Cumhuriyet tarihinde altında imzalarının bulunduğu bir yasal değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne taşıyan bir muhalefet duydunuz mu, gördünüz mü?
Siyaseti bunlar böyle yapıyorlar. Ama sorduğunuz zaman biz Cumhuriyet'ten daha eskiyiz diyorlar. Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına rahmet yağardı. Siz busunuz. Türkiye'nin lehine, Türk milletinin lehine olan bütün yasalara karşı çıktılar ve çıkmaya da devam ediyorlar. 2008 yılında tam 16 yasayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıdılar. Onlara dedik ki; gelin Anadolu'nun yollarında siyaset yapın, gelin Trakya'nın yollarında siyaset yapın. Ama onlar ısrarla ve inatla mahkeme kapılarında, duruşma salonlarında siyaset yapmanın ısrarı ve inadı içindeler. Kendilerini Ankara'ya mahkum ettiler. Önümüze çıkan hiçbir engele takılıp kalmıyoruz.
Gereksiz tartışmalarla, sanal mevzularla Türkiye'nin kaynaklarını, enerjisini heba etmedik, etmiyoruz. Gelin artık istismar siyasetini terk edin. Bu milletin hassas değerlerini, kutsal değerlerini istismar ederek, kimse siyaset üretmeye girişmesin. Bu aşamada muhalefete çok samimi olarak şu çağrıyı yapıyorum; milli duygular, milliyetçilik, etnik köken, etnik kimlikler, kurumlarımız, askerimiz, polisimiz üzerinden hiç kimse siyaset yapmasın. Gerginlikten çatışmadan, ayrışmadan, kamplaşmadan beslenen siyaseti hepimiz elimizin tersiyle itelim. Hizmette yarışalım, eser siyasetinde yarışalım. Gelin milletin dertlerine derman olma noktasında yarışalım. AK Parti olarak hiçbir konuda kompleksimiz yok. Eleştiriye karşı asla ve asla tahammülsüzlüğümüz yok. Yeter ki eleştirilerin katkısı olsun. Yeter ki eleştiriler milletin menfaatine olsun. Biz hep ne dedik? AK Parti kaybederse kaybetsin. Yeter ki milletim, ülkem kaybetmesin."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Gözler Beştepe'deydi! Erdoğan - Bahçeli görüşmesinin kodları neler?
Türkiye 5 kardeşe ağlamıştı! Kahreden olayla ilgili Bakanlık devrede: Özel ekip sahaya iniyor
15 Kasım cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Yangın tatbikatında Oscar'lık performans! Hastane çalışanları zor durumda kaldı
Son dakika haberi: Meteoroloji uzmanı hafta sonu için uyardı: Sağanak, sel, su baskını...