Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: 'YPG'nin çekilmesi 4 Temmuz'da başlayacak'
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu CNN TÜRK'e özel açıklamalarda bulundu, "4 Temmuz'dan itibaren çekilmeler başlayacak. Şu ana kadar yol haritası tam anlamıyla uygulanıyor. Hiçbir aksaklık yok. Bundan sonraki süreçte de aynen uygulanması konusunda da tereddüdümüz yok" dedi. Mutabakata varılan yol haritasını "diplomatik zafer" olarak niteleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin Münbiç'ten YPG'lilerin çekilmesi sürecine nezaret edeceği bilgisini vererek, "Amerikalılar silahı nasıl verdiyse öyle alacak" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin gündemi seçimin yanı sıra, bugün ilkinin teslimatı yapılacak F35 uçağından ABD ile mutabakata varılan yol haritası kapsamında PYD'nin Menbiç'ten çıkmasına kadar dünyadaki pek çok sıcak gelişmeden de yakından etkileniyor. CNN TÜRK yayınına katılan ve Büşra Arslantaş'ın sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, F35'lerden Menbic'e, İdlib'teki gözlem faaliyetinden Kandil'e operasyona ve OHAL'in kaldırılmasına kadar gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Çavuşoğlu: Kandil'i temizleyeceğiz
24 Haziran seçimlerine sadece 3 gün kala, kampanyasını sürdürdüğü seçim bölgesi Antalya'dan CNN TÜRK yayınına katılan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun açıklamaları satır başlarıyla şöyle:
F35'lerin teslimi
"Savunma Sanayi Müsteşarlığımız, büyükelçimiz Türkiye'yi temsil edecek. Hiçbir değişiklik yok. Türkiye davet edildi. Uçak teslimatı yapılacak. Ondan sonra 2020'ye kadar eğitim çalışmaları olacak. Uçakların Türkiye'ye gelmesi 2020 yılında olacak. Bunlar önceki takvim çerçevesinde yapılan şeyler.
Söylediğim gibi belirlenen bir takvim çerçevesinde işleyen bir süreç. Kongreden geçen karar nedeniyle 2020 beklenmiyor. Nedeni eğitim çalışmaları. Biz bu programın ortaklarından biriyiz, 1999 yılından bu yana Türkiye işin içinde. T ürkiye yükümlülüklerini yerine getirmiş, parasını zamanında ödemiştir. 'Ben istemem şimdi, şu sebepten canım sıkıldı' olmaz. Bu kapsamlı ve çok taraflı bir sözleşmedir.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan F35 açıklaması
'Kongreden bu karar çıktı diye endişemiz yok'
Bizim herhangi bir endişemiz yok. Kongreden bu karar çıktı diye endişemiz yok. Birincisi sözleşme hukuki metin. İkincisi Türkiye çaresiz değil. Elbette ABD'den F35'leri almayı isteriz. Olasılıklarla konuşmayı sevmem ama en kötü senaryoda da Türkiye kendi başının çaresine bakar.
Türkiye, Rusların F35'e muadil uçağını alır mı?
Fark etmez Rus olur, Avrupa'dan, Fransa'dan olur. Bir ülke vermiyorsa diğer seçeneklere bakarız. Hangisinin şartları uygun olursa, hangi ülke bize en uygun teklifi verirse o ülkeden alırız. O olmazsa diğerinden diye düşünmeyiz. ABD'nin alternatifi Rusya diye değildir ya da tersi değildir, seçeneklerimiz fazladır. Ama biz böyle bir gelişmenin olacağını gerçekten düşünmüyoruz. Her ne kadar bugün Kongre'den değişik sebeplerden dolayı bu kararlar alınsa da. ABD'nin Türkiye gibi bir müttefikini kaybetmeyeceğini, aklı selim bir şekilde davranacağını düşünüyoruz. Kongreden böyle bir karar çıkması bağlayıcı değil. Yönetime uygulama konusunda yetki veriyor. Sadece Rusya'ya yaptırım konusunda katı bir karar aldı.
Menbiç'te hangi aşamadayız?
4 Haziran-4 Temmuz arası hazırlık çalışmalarının tamamlanması ve 4 Temmuz'dan itibaren çekilmelerin başlaması. Şu ana kadar yol haritası tam anlamıyla uygulanıyor. Hiçbir aksaklık yok. Bundan sonraki süreçte de aynen uygulanması konusunda da tereddüdümüz yok. Ortak karar verdiğmiiz yol haritasını da uygulamayacaksak birbirimize nasıl güveneceğiz. Tamamen güven kaybolur. Zaten bu adımların sebeplerinden biri de Türkiye ile ABD arasında kaybolan, onlardan kaynaklanan güvenin yeniden tesis edilmesi. Yol haritası konusunda hiçbir sıkıntı yok, tamamen işliyor. Bu bir diplomatik zaferdir. Bazen sahada bir adım atar, sonra masada sonuna kadar savunuruz. Sahada kazanımlarımızı kaybetmeyiz. Daha önce sahadaki kazanımlarımızla beraber masada elde ettiğimiz bir sonuçtur. Şimdi bunun uygulanması safhasındayız. Bu YPG'nin kontrol ettiği diğer bölgeler için de model olacaktır. Menbiç'le sınırlı değil, model olacaktır.
'Amerikalılar silahı nasıl verdiyse öyle alacak'
Amerikalılar silahı nasıl verdiyse öyle alacak. Kaç tane YPG'li olduğu konusunda net bir rakam yok. Sahaya girdikten sonra net bir şekilde alacağız. Silahı veren Amerika'dır, toplayan da Amerika olacaktır. Biz YPG'lilerle muhatap olmayacağız, 'Silahı ver' demeyeceğiz. Silah benim silahım değil, silahı veren bellidir. Bizim yol haritamıza göre ABD, Münbiç'ten çıkarken YPG'lilerin silahlarını elinden alacak, biz buna nezaret edeceğiz, gözlemleyeceğiz. Biz YPG ile karşı karşıya geldiğimizde ne yaptığımız, yapacağız belli zaten.
Marksist, Komünist, ateist Arap olmaz
YPG ideolojisinde Arap olmaz. Yani Marksist, Komünist, ateist Arap olmaz. YPG ideolojisinde Kürt sayısı da azdır. Suriye'de, Türkiye'de, Irak'ta Kürt kardeşlerimize bakın, inançlı, muhafazar insanlardır. Herkese de saygı duyan, misafirperverlerdir. YPG Marksist, Komünist, ateist, terör örgütüdür. Marksist, Komünist, ateist insan da olabilir ama terörist olmasın. Beni ilgilendirmez. Herkesin inancına, fikrine, ideolojilerine saygım var. Bu ideolojilere sahip siyasi partiler de var. Onlara benim saygım var. Benimsemem ayrı. Ama bunlar terörist. Arapların içinde bunların ideolojisinde olan yok. Buraya zorla monte edilen Araplar var. Özellikle Afrin'den sonra ayrılmak isteyen Arap aşiretlerin liderlerini bunlar katlettiler. Çok sayıda Kürt partisini kapatıp liderlerini katlettiler. Bunlar terörist.
Menbiç'te güvenlik güçleri kim olacak?
Güvenlik güçleri kim olacak? Bu konuda ABD ile birlikte karar vereceğiz. ABD'nin veya bizim birine tek başına söz vermesi söz konusu olamaz. ABD'nin önerdiği kişilere, bunlar terörle bağlı mı, değil mi diye bakacağız. PKK/YPG'nin güdümünde olacaksa fark etmez, ha onlar kendileri olmuş veya maşa kullanmışlar fark etmez. İdlib'i veya diğer bölgeleri terör örgütlerinin kontrolünde bırakırsak hiçbir yeri güven ortamına kavuşturamayız. Terörle bağlantılı ya da YPG'nin güdümünde olan kişilerin yönetimde ve güvenlik birimlerinde yer almasına müsaade etmeyiz.
ABD'nin YPG ile ilgili nihai hedefi nedir?
Bir sözleri varsa onları bağlar. Bizim mutabakatımıza göre, yol haritası Fırat'ın doğusu için de geçerlidir. Kim ne söz verdi, bundan sonra ilişkilerini nasıl sürdürürler bu onların bileceği bir iştir. Kendilerinin sorumluluğundadır. Bu hatayı ABD yaptı. Bir terör örgütüyle ben işbirliğine girmedim, onlara silah da vermedim, herhangi bir taahhütte de bulunmadım. Ben sadece terör örgütlerini içeride ve dışarıda temizliyorum. Bu DEAŞ olabilir, PKK/YPG olabilir, biz terörün her türlüsüyle mücadele ediyoruz.
Buralarda etnik temizlik yapılıyor. Dolayısıyla bunların sorumlusu da ABD. Bunlar Suriye topraklarından gitsin. PKK/PYD'ye ben destek vermedim. Suriye topraklarından gitsin. Diğer bölgelerde, Kuzey Irak'ta, Kandil'de, Sincar'da ben onları da temizlemek durumundayım. Çünkü oradan bana tehdit geliyor. Bu bir ulusal güvenlik meselesidir. Bunu yaparken de normal Kürtlerle teröristleri, Irak'ta da Suriye'de de aynen Türkiye'de yaptığımız gibi ayırdetmek gerekiyor. Sadece teröristlerdir hedefimiz.
İdlib'teki gelişmeler
Bizim aldığımız önlemler 12 gözlem noktamız var. İkincisi Rusya ve İran'a 'Bu bölgeye de saldırı olursa, siyasi süreç biter. Ne kadar devam ediyorsa artık savaş devam eder. Bunu tercih ediyorsanız, rejimin garantörüsünüz. Rejimin ihlallerini, Astana'daki mutabakatla ilgili ihlallerini siz durduracaksınız. Aksi halde Astana da biter, Soçi de biter' diyoruz. Astana masası biter. Çatışma devam ederken muhalefet Astana'ya gider mi? Masa kurulmazsa İran da gidemez, Türkiye de, Rusya da. İdlib'te 2.5 milyon sivil var fakat diğer taraftan çok sayıda terörist de var, radikal gruplar da var. Bunun da sorumlusu rejim ve onu destekleyenler. Biz Halep'ten insanları kurtarırken, Doğu Guta'da ve başka yerlerde koridorlar açıldıktan sonra sadece sivillere değil, elinde silahla terörist gruplara da izin verdiler. Bu terörist gruplar İdlib'e geldi. Bu terörist gruplar bize de tehdit oluşturuyor. Sınırlarımızın içinde, hem de oradaki gözlem noktalarımızda. Diğer taraftan oradaki halka da zulüm yapıyor. Aynen PKK gibi. Terör örgütlerinin kullandığı yöntemler aynı. Bu terör örgütleriyle nasıl mücadele edeceğiz? Amerika'ya, Rusya'ya, hepsine söylüyoruz, 'Burada diğer yerlerde olduğu gibi her yer bombalanırsa, sivil-terörist ayrımı yapılmazsa söylediklerim olur'. Terör örgütlerine yönelik ayrı bir stratejimiz olması lazım. Bir yerde ayrılmışsa bunun ayrı bir stratejisi olur. Ama şehirde, sivil insanların içindeyse bunların tespiti ve doğrudan bunlara yönelik bir şey yapmak gerekiyor. Biz girdiğimizden bu yana birçok grubu ve sivil halkı terör örgütlerinin baskısından kurtardık. Ama halen onlar yerleşim birimlerinde var. Bunları öldürmek için tüm insanları öldürmek mi lazım. İdlib bölgesini de bu teröristlerden temizlemek, sivil halkı da koruma altına almak lazım.
Kandil'e operasyon: PKK'nın üst düzey 2 yöneticisi Türkiye'nin elinde mi?
PKK'ya yönelik Kandil'de de operasyonlarımız devam ediyor. Bunlara ilişkin bilgi ve ipuçlarını Sayın Cumhurbaşkanımız veriyor. Cumhurbaşkanımızın söylediklerinin dışında söyleyeceğimiz ilave bir bilgi yok. Olduğu zaman da kamuoyuyla paylaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız devletin, hükümetin başı olarak, şu anda her ne kadar fiilen anayasaya göre hükümetin başı başbakanımız ama Cumhurbaşkanı da hükümete başkanlık edebiliyor. Ama şunu milletimiz bilsin, Kandil'e doğru emin adımlarla gidiyoruz. Her şey yolunda. Nasıl Türkiye'de dağları temizlediysek, nasıl Afrin'de teröristleri temizlediysek, burada da gereğini yapıyoruz, yapacağız.
Erdoğan'ın 'Mahmur kampı'na da gireriz' sözleri
Mahmur Kampı resmen BM'nin gözetiminde gibi görülse de burada BM'nin bir etkisi yok. Burada BM'nin doğru dürüst personeli de yok, bir boşluk var. Boşluk olduğunda bundan en çok teröristler faydalanıyor. Irak'taki boşluktan DAEŞ, Suriye'deki boşluktan DAEŞ ve YPG, Kuzey Irak'taki boşluktan PKK faydalandı. PKK Mahmur Kampı dahil buralara doğru giriyor. Bu konuda BM ile de görüşüyoruz. BM, PKK'lıların burada bulunmasına müsaade etmemeli. Onlar bir şey yapamıyorsa o zaman biz yaparız, temizleriz. Bunun için bugün yarın diye belirlenmiş bir takvim olmaz. Özellikle Karaçok KDP'nin yani Erbil yönetiminin eline geçtikten sonra PKK'lılar Mahmur'a doğru gittiler. Maalesef yine Talabani'nin partisi ile Goran Partisi'nin PKK ile yaptığı işbirliği sonunda şimdi Süleymaniye tarafında şehirlere indi. Hatta orada bazı Batılı ülkelerin üslerinin yakınında da varlar. Örneğin Amerikalıların üslerinin yakınındalar, bildirdik. Biz bunları çok yakından takip ediyoruz. KDP'liler diyor ki, 'Bizimkiler bunların şehirlere inmesine izin verdi, şimdi bunlar bizi baskı altında tutuyor'. Dolayısıyla bir terör örgütüyle işbirliği yapmanın sonucuna bakın. Mahmur'da da olsa, Kandil'de de olsa, Sincar'da da olsa nerede olursa olsun biz kararlıyız. Sınırımızın ötesinde ulusal güvenliğimize tehdit oluşturan, terör örgütlerini, bu bataklıkları kurutmaya kararlıyız. Bunun için de ne gerekiyorsa yapacağız. Bazen masada diplomasi yoluyla yapıyoruz, çoğu zaman da sahada kendi işimizi kendimiz görüyoruz.
OHAL ne zaman kaldırılacak?
OHAL darbeden sonra bir tercih değil zorunlulukta. Eleştirilerden çekinecek olsak, bugüne kadar kaldırırdık. İmaj, eleştiri önemli ama bizim bekamız her şeyden önemli. Ama bu OHAL'i de bir an önce kaldırmak için de Türkiye'yi normalleştirmemiz gerekiyordu. Bu konuda çok ciddi tedbirler aldık, adımlar attık. OHAL sadece ve sadece devletin kurumları ile FETÖ'yü hedef alıyordu. OHAL'i iktidara gelir gelmez kaldıran bir partiyiz biz. Aynı parti, lider iş başında. Biz OHAL'den keyif alan bir yönetim değiliz. Normalleştikçe tabii ki bunu kaldırmamız lazım. Her uzatmada inanın Güvenlik Konseyi'nde de Bakanlar Kurulunda da samimi olarak tartışıyoruz. Her seferinde de ne zaman kaldırırız, bunu da düşündük. Bir an önce kaldırmamız gerektiğini de hiç unutmadık. Şimdi gerekli adımlar atıldı, normalleşme süreci başladı ve OHAL'in kaldırılması konusunda bir kanaat olmuşmaya başladı. Bir komisyon, neredeyiz, neresindeyiz konusunda çalışıyor. Buna göre de adımlar atacağız. Biz OHAL'i sevdiğimiz için getirmedik. Her ne kadar vatandaşlarımızın günlük hayatını, bireysel hak ve özgürlüklerini, iş dünyası olsun, Türkiye'ye gelenler olsun etkilemese de bu bir zorunluluktu. OHAL olmasaydı FETÖ'ye karşı bu hızlı adımları atamazdık.
Parlamenter Sistemin son, yeni sistemin ilk Dışişleri Bakanı da olacak mı?
Antalya'da seçim çalışmalarımız çok güzel. Yaptıklarımız yapacaklarımızı anlatıyoruz. Her zaman Antalya'da olduğumuz için niye seçim zamanında geldiniz diyen yok. Diğer partilerin Antalya için de Türkiye için de bir projesi yok. Antalyalı hemşerilerimizin de teveccühü var. Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olmak tabii ki zor bir görev. Hiçbir zaman yapamayacağım diye düşünmedim. Kendime de milletime de güvenim var. Başımızda da Cumhurbaşkanımız gibi bir liderimiz var. Elimizden geleni yaptık. Yeni hükümet sisteminde de Cumhurbaşkanımız inşallah yeniden Cumhurbaşkanı olduğunda takdir onundur. Siyasete girdikten sonra sadece Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanlığı için aday olmak istedim. Oldum ve kazandık hamdolsun. Onun dışında herhangi bir göreve hiç talip olmadım. Verilen görevleri de en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Sorun yaratmadan, siyasette de sorun yaratmadan çözüm üretmek, ülkemizi de savunmak için her alanda yoğun çaba sarfediyoruz. Gerisi takdiri ilahidir ve elbette Cumhurbaşkanımızın takdiridir."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ 23 ARALIK 2024 | Kabine Toplantısı saat kaçta, BUGÜN MÜ? Asgari ücret, memur ve emekli zammı...
MEB PERSONEL ALIMI 2025 | MEB 50 uzman yardımcısı alımı başvuruları ne zaman, şartları neler? 10 Milli Eğitim Uzman Yardımcısı alınacak!
İlk Türk Hava Şehidinin Hüzünlü Hikayesi! Fethiye'nin İsmi Şam'dan Geldi! Atatürk O İlçenin İsmini Değiştirdi...
Vahe Kılıçarslan'a Ağır Suçlama: Kaza Mağduru Kadından 5 Milyon TL'lik Tazminat Davası
Son Dakika! Beşar Esad'ın Suriye'den Kaçışı: Gizemli Süreç ve Perde Arkası