hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Dinin siyasete alet edilmesi sürecek mi?"

    Dinin siyasete alet edilmesi sürecek mi
    expand

    Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Türkiye'nin sorunu türban ve ondan çok farklı birşey olan başörtüsü değil, dinin siyasete alet edilmesine devam edilip edilmeyeceği sorunudur" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İzmir'de bir sempozyuma katılan Kanadoğlu, Anayasa taslağında laiklik ilkesinin sulandırılmaya çalışıldığını, yargı bağımsızlığının yargıyı siyasallaştırmak suretiyle ortadan kaldırılmak istendiğini, kuvvetler ayrılığının zedelendiğini savundu.
     
    Kanadoğlu, taslağın aynı zamanda ulus devlet ilkesini de yok eden bir taslak olduğunu iddia etti.
     
    Sipariş verenlerin dahi taslağı kabul etmediğini söyleyen Kanadoğlu, iktidarın 22 Temmuz seçimlerinin sarhoşluğu içinde sivil bir Anayasa yapmaya başladığını, ancak yeni Anayasa yapma yetkisinin 23'üncü dönem TBMM'de olmadığını, buna kalkışması durumunun sivil darbe teşebbüsü olduğunu iddia etti.
     
    Siyasi iktidarın yeni bir Anayasa yapamayacağını anlayınca kapsamlı bir değişiklik için çalışmalara başladığını savunan Sabih Kanadoğlu, "Artık bu konunun siyasi bir koz olarak kullanılması zamanı geldiği düşüncesiyle birden bire türban konusunun gündeme düştüğünü gördük ve yine birden bire iki siyasi partinin bir yarışa girdiğini, bu yarışta siyasi manevralarla sonuç alınmaya çalışıldığını ve sonuçta bir anlaşmaya varıldığını öğrendik" dedi.
     
    Kanadoğlu, "Anayasa'nın 2'nci maddesinde yapılacak değişiklikle türbanın yükseköğretimde serbest kalmasının sağlanacağı öğrenildi. Bu gidişin yükseköğretimden, ilköğretime inebileceği, ayrıca hizmet verenlerin de özgürlüklerini savunma babında örtünmeyi isteyebileceği konularına hiç girmeyeceğim" diye konuştu.
     
    Kanadoğlu ayrıca, "Öncelikle ifade edeyim ki Türkiye'nin sorunu türban ve ondan çok farklı birşey olan başörtüsü değil, dinin siyasete alet edilmesine devam edilip edilmeyeceği sorunudur. Bu nedenle kutsal kitabımızda yazmayan bir örtünme biçimini önce dinsel bir simge olarak topluma kabul ettirmeye çalışan, kendi yarattıkları bu simge üzerinden onu siyasi simge haline getirerek, bundan siyasi rant, kişisel kazanç sağlamaya çalışan kişilerin yaptıkları iş, doğrudan doğruya dini siyasete alet etmektir" dedi.
     
    "2'nci maddede yapılacak değişiklikle sonuç alınamaz"
     
    Anayasa'nın 2'nci maddesinde yapılacak değişiklikle sonuç alınamayacağını savunan Sabih Kanadoğlu, "Çünkü Anayasa'nın, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek laiklik ilkesi durduğu sürece, diğer maddelerde ne değişiklik yaparsanız yapın, bu Anayasa değişikliği diğer temel ilkelere aykırı olacaktır" dedi.
     
    Siyasi iktidarın güvendiği bir diğer konunun, Anayasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi tarafından ancak şekil denetimine tabi tutulabilmesi olduğunu söyleten Kanadoğlu, "(Biz 10'uncu maddedeki eşitlik bölümünün içerisine hizmet alanların kıyafet serbestliğini yerleştirirsek, 42'nci maddeye kılık kıyafet, eğitim özgürlüğünü engelleyici biçimde kullanılamaz dersek, bu engeli aşarız)zannedilmiştir" diye konuştu.
     
    Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ayrıca, "Bu düşüncenin hukuki bir temeli yoktur. Çünkü bu şekilde denetimine herşeyden önce o teklifin yapılıp yapılamayacağı esası egemendir" dedi.
     
    "Türkiye'nin türban ve başörtü sorunu yoktur"
     
    "Onun için Anayasa Mahkemesi şekil incelemesi yapılırken, teklif çoğunluğundan önce, 184 imzadan önce, imzalanan ve TBMM'nin önüne getirilen teklifin değiştirilmeyecek maddelerle ilgili olup olmadığını ölçmek, ona göre teklifin yasalaştırılıp Anayasa değişikliği haline getirilip getirilemeyeceğini kararlaştırmak zorunda" diyen Kanadoğlu, "Ne yaparlarsayapsınlar, Anayasa Mahkemesi'nin değiştirilemez hükümlerle ilgiliinceleme yapmasını önleyemezler" şeklinde konuştu.
     
    Kanadoğlu, siyasi bir simgenin doğrudan doğruya dinsel araçlarla ortaya konulması halinde laiklik ilkesinin zedeleneceğini, bunun Yüksek Mahkeme kararlarıyla da tespit edildiğini söyledi.
     
    Hiçkimsenin kişilerin giyinme özgürlüğüyle ilgili bir sorunu olmadığını belirten Kanadoğlu, "Dini siyasete alet ederek siyasi kazanç sağlamaya karşı gerek hukuki, gerek sosyal alanda her yurttaşın karşı çıkma görevi vardır. Ben sizi bu göreve davet ediyorum. Türkiye'nin türban ve başörtü sorunu yoktur, ama Türkiye'nin çağdaş kalma sorunu vardır" şeklinde konuştu.
     
    Türkiye'nin çağdaş bir ülke olduğunu, karanlığa yuvarlanmayı hazmedemeyeceğini kaydeden Kanadoğlu, "Giyinme özgürlüğüne saygımız sonsuzdur, ama bunun bir dayatma halinde Türkiye'nin başına türban sarmasına iznimiz kesinlikle yoktur" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow