hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Cumhuriyet davası yarına ertelendi

    Cumhuriyet davası yarına ertelendi
    expand
    KAYNAKDHA

    İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın tutuklu yargılamasına devam edilen Cumhuriyet gazetesi davasında sona gelindi. Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Şık'ın da aralarında olduğu gazeteciler, savcının son duruşmadaki esas hakkındaki mütalaasında 15 yıla kadar hapis talebine karşı son savunmalarını yaptı. Davaya bakan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, savunmaların alınmasına ara vererek duruşmayı yarın saat 10.00'a erteledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik açılan Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu 20 sanıklı davanın bugün 8. duruşması yapılıyor. Davada sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları alındı.  Davaya bakan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, savunmaların alınmasına ara vererek duruşmayı yarın saat 10.00'a erteledi. 

    Cumhuriyet davasında hapis istemi

    İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, tutuklu yargılanan Akın Atalay, Ahmet Kemal Aydoğdu ile tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Duruşmada, CHP'li Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş'ın da aralarında bulunduğu bazı milletvekilleri ile bazı konsolosluk temsilcileri de hazır bulundu.

    Savcı mütalaasını açıklamıştı

    Cumhuriyet Gazetesi Davası'nın 16 Mart'ta görülen duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Başsavcı vekili Hacı Hasan Bölükbaşı gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç, Ahmet Şık, Önder Çelik, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Karasinir, Güray Tekinöz, Bülent Utku, Aydın Engin ve Kadri Gürsel'in "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapislerini talep etmişti. Muhasebe çalışanı Yusuf Emre İper'in Twitter'daki paylaşımları nedeniyle "FETÖ/PDY propagandası yapmak" suçundan 2 yıldan 7,5 yıla kadar  hapsi istenen mütalaada, Cumhuriyet gazetesi kitap eki sorumlusu Turhan Günay ile yine  Cumhuriyet gazetesi çalışanları Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın ise beraatleri istenmişti. Twitter'da "Jeansbiri" isimli hesabın sahibi olan Ahmet Kemal Aydoğdu'nun  ise "FETÖ yöneticiliğinden" 10 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edilen mütalaada, firari sanıklar Can Dündar ile ABD muhabiri İlhan Tanır'ın dosyalarının ayrılması talep edilmişti. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şık ve Sabuncu cezaevinden çıktı

    Kadri Gürsel savunma yaptı

    Duruşmada ilk olarak Kadri Gürsel, esas hakkında savunmasını yaptı. Savcının, örgüte yardım ettiğini, FETÖ'nün yayın organlarına ait telefonlarla iletişim kurduğunu ve 34 günlük yayın danışmanlığı nedeniyle terör örgütlerine yardım suçunu işlediğini öne sürdüğünü hatırlatan Gürsel, tüm suçlamaları reddetti.

    Kapatılan Samanyolu şirketinden kimseyi aramadığını ve aranmadığını vurgulayan Gürsel, "Sadece Abdülhamit Bilici tarafından bir kez arandığım halde mütalaada çok kez FETÖ sanıkları ile irtibat kurduğum haksız olarak iddia edilmiştir. Abdülhamit Bilici ile ben Milliyet Dış Haberler Servisi'nin başındayken, o da kapatılan Cihan Haber Ajansı'nın müdürüyken tanışmıştım. Feza Gazetecilik'ten bana yapılan aramalar benden görüş almak amacıyla yapılmıştır, ama ben kendilerine hiç görüş vermedim. İddia makamı 32 yıllık meslek yaşamımı gözardı ediyor. Gazetecileri arayanların ve onlara mesaj gönderenlerin niteliğine bakarak gazetecileri yargılayamazsınız" diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kadri Gürsel, yazılarının içeriğine bakılarak yargılanamayacağını aktararak, şunları kaydetti: "Çünkü bunlarda suç niteliğinde bir şey yoktur. Ortada sadece onların benimle irtibat kurma çabaları vardır. İletişim ve görüşme tek taraflı değildir, halbuki SMS'ler tek taraflıdır ve karşılık bulmamıştır. Bana bu SMS'leri gönderenlerle hiçbir şekilde iletişim kurmadım. Muhalif görüşleriyle tanınan bir gazeteciyim. SMS bombardımanına tutulduğum zaman ana akım bir gazetede yazı yazıyor ve ana akım bir televizyon programında yer alıyordum. FETÖ soruşturmasına tabi olanlar ve ByLock kullanıcılarının SMS atarak bir kişiyi yardım ve yataklık yapar hale getirmeleri imkansızdır. Gazetecilik faaliyeti hiçbir demokraside suç olarak görülemez."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Haberlerin sunumunun yapıldığı toplantılara katılmasının da suç unsuru oluşturmadığını anlatan Gürsel, beraatini talep etti.

    'Bu davanın savcıları Ergenekon savcıları gibi'

    Mütalaada "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen tutuklu Akın Atalay ise, esas hakkındaki savunmasında, bu davanın savcılarının Ergenekon davasındakilere benzediğini söyledi. Savcıların hakkında büyük mağduriyete sebep verdiğini kaydeden Atalay, "Hakkımızda düzenlenen iddianameyi okuyorum, eviriyorum, çeviriyorum ama anlayamıyorum. Hedef belli; Cumhuriyet'i teslim almak, uysal ellere teslim etmek ve diğer gazete ve gazetecilere gözdağı vermek. Bu olağan bir dava değil. Soruşturma sırasında bizi itibarsızlaştırmak için absürt ötesi iddialar ortaya atıldı. Utanmazca, ahlaksızca iddialar dolaşıma sokuldu, televizyonda dinledik, hatta iddianameye bile sokuldu" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sanıkların eski eşlerine ve yakınlarına varana kadar banka hesapları ve ekstrelerinin dahi inceletildiğini belirten Atalay, "İkinci olarak Cumhuriyet gazetesi ve vakfının tüm bağlantıları, reklam verenleri inceletildi. FETÖ bağlantılı şirketlerin, hangi gazetelere ne kadar reklam verdikleri yıllara göre karşılaştırmalı olarak anlatıldı. Peki ne oldu? O gazetelere dava mı açıldı? Hayır" ifadelerini kullandı.

    Savunmasını Tevfik Fikret'in "Millet Şarkısı" adlı şiirinden bir dizeyle sonlandıran Atalay, beraatini istedi.

    Musa Kart: 'Güzel ülkeme yakışmıyor'

    Musa Kart, yaklaşık 40 yıldır karikatür çizdiğini belirterek, "Bu süreç içinde pek çok siyasi döneme ve liderliğine tanıklık ettim. Yaşadığımız bu dönem için hukuktan ve adaletten en uzak olanıydı, diyebilirim. Cezaevinden çıktıktan sonra ne çok insanlarla el sıkıştım, kucaklaştım. İçlerinden biri bile 'Sizin davanız siyasi değildi' demedi, diyemedi. Cumhuriyet Davası'nda bu salonlar onurlu ve dürüst insanların duruşuna tanıklık etti. Bu süreçte paçalarımıza kirlerini bulaştırmak isteyenler, kumaşımızın leke tutmadığını bilemediler ne yazık ki. Bu karar duruşmasında kendim için bir talebim yok. Tekrar söylemek zorundayım ki muhalif gazetecileri, siyasetçileri, akademisyenleri ve öğrencileri cezaevinde gösteren fotoğraf, benim güzel ülkeme yakışmıyor" dedi.

    Güray Öz ise daha önce yaptığı savunmaları tekrarladığını, tüm suçlamaları reddettiğini söyledi.

    Ahmet Şık: 'Gazetecilik suç değildir'

    Gazeteci Ahmet Şık "Hapishanelerle ilgili konuşurken, 'Ben Ergenekoncu iken' ya da 'Ben FETÖ'yken' diye başlayan cümleler kuruyorum. Herkesin bildiği üzere, şimdilik iki ayrı hapishane deneyimim var. İlkinde, şimdi FETÖ denilen Gülen Cemaati'nin komplosuyla, mesleki faaliyetlerim suçlama konusu edilerek tutuklandım. İkinci tutuklanmam ise bu yargılamanın konusu nedeniyle oldu" diye konuştu.

    'Sözlerimin ve yaptıklarımın arkasındayım'

    "Yaklaşık 13 ay süren ilk hapislik deneyimimin sona erdiği gün olan 12 Mart 2012'de Silivri Hapishanesi'nden çıkarken bir siyasal tespit yaparak, tutuklanmama neden olan komploda görev alan polisler ile hakim ve savcıların tutuklanacağını söylemiştim. O komploculardan firar edemeyenlerin dışında kalanların tümü şimdi hapishanede" diyen Ahmet Şık, şunları söyledi: "Devletten hukuku çıkardığınızda elinizde kalana devlet değil çete denir. Dolayısıyla Gülen Cemaati'nin çetesinin mensupları için söylediğim aynı siyasal tespiti bu komploda rol ve görev alanlar için de yapmak elzem. Dilerim hukukun evrensel normlarını rehber edinen, gerçekten tarafsız ve gerçekten bağımsız mahkemelerde yargılanırlar. 6 yıl arayla ilkinin birebir aynısı olan bu komployla ilgili diyeceklerimi daha önce söyledim. 27 Temmuz 2017'deki ilk beyanımı ve bu siyasi davada siyasi savunma yapamayacağımı söyleyerek mahkemede konuşmamı engellediğiniz 25 Aralık 2017'deki ilk beyanlarımı aynen tekrarlıyorum. Her zamanki gibi sözlerimin de yaptıklarımın da arkasındayım. Çünkü gazetecilik suç değildir."

    Aydın Engin: 'Mütalaaya itibar etmeyin'

    Tutuksuz sanık Aydın Engin de mütalaanın iddianamenin tekrarı olduğunu kaydederek, "Sizden hiçbir talebim yok. Buna beraat de dahil. Sizden tek talebim mütalaaya itibar etmeyin ama çöpe de atmayın. Hukuk fakültelerinde ders olarak anlatılacak. Sözlerim bundan ibaret…" diye konuştu.

    'İstanbul'da hakimler var' deme umudumu koruyorum

    Sanıklardan Orhan Erinç de davanın siyasi dava olarak açıldığını ve sürdürüldüğünü belirterek, "Savunmamı avukatlarım yapacaktır. Ben 'İstanbul'da hakimler var' deme umudumu koruyorum" ifadelerini kullandı.

    Duruşma 4 gün sürecek

    Dava 27 Nisan Cuma gününe kadar sürecek. 4 gün sürecek duruşmalarda sanıklar ve avukatları esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmalarını yapacak.

    CHP'li vekillerden açıklama: 'Tamamı gazetecilik faaliyetleridir'

    Duruşma öncesinde CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş açıklama yaptı. Silivri'de duruşma salonunun karşısındaki alanda yapılan açıklamada Yarkadaş, “Bugün bir kez daha Silivri Cezaevi önündeyiz. Türkiye'de her şey değişiyor, gazetecilerin kaderi ise ne yazık ki değişmiyor. Akın Atalay tam 541 gündür haksız, hukuksuz, delilsiz, belgesiz ve adaletsiz bir biçimde cezaevinde yatırılıyor. 541 gündür süren tutukluluk boyunca Akın Atalay hakkında ortaya tek bir delil dahi koyamadılar. İleri sürdükleri suçlamaların tamamı gazetecilik faaliyetleridir" dedi.

    'Akın Atalay'a ve diğer gazetecilere özgürlük istiyoruz'

    Yarkadaş, “Şu an 150'nin üzerinde gazeteci Silivri Cezaevi'nde haksız ve hukuksuz bir biçimde tutuluyor. Biz istiyoruz ki Akın Atalay derhal serbest bırakılsın. Bu dosya beraat ettirilsin ve Türkiye'de bir daha hiçbir gazeteci yazdıklarından, çizdiklerinden, yaptıkları yorumlardan dolayı gözaltına alınmasın. Haklarında dava açılmasın. Hem Akın Atalay'a hem de diğer gazetecilere derhal özgürlük istiyoruz" ifadelerini kullandı.    

    'Akın Atalay'ın özgürlüğüne kavumasını istiyoruz'

    CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “Burada Cumhuriyet ve gazetecilik yargılanıyor. Yaklaşık 2 yıla yakındır izliyoruz, takip etmeye çalışıyoruz bu davayı. Dayanışma içerisindeyiz. Ancak şunu biliyoruz ki; bu dava talimatla açıldı. Talimatın olduğu yerde yargı bağımsızlığının olmadığı yerde adalette gerçekleşmez. Ama yine bugün burada başlayacak olan duruşmaların sonucunda en azından Akın Atalay'ın özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz. 4 gün boyunca burada olacağız. Tüm gazeteciler özgürleşene kadar burada olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

    Dava ertelendi

    Duruşmada bütün gün sanıkların ve avukatların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunması alındı. Davaya bakan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, savunmaların alınmasına ara vererek duruşmayı yarın saat 10.00'a erteledi.

     

     

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow