Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'ndan sonra Mahmut Tanal hakkında da suç duyurusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki talimatıyla, kendisiyle ilgili "YPG terör örgütü propagandası ve yardım yataklık" iddiasıyla suç duyurusunda bulunan Mahmut Tanal hakkında, "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" suçlarından şikayetçi oldu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz salı günü TBMM'deki grup toplantısında, PYD/YPG'nin Türkiye'de terör örgütü ilan edildiği ilk mahkeme kararını açıklayarak, bu tarihten sonra örgütün lideri Salih Müslim'i Ankara'da ağırlayan ve o dönemde başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almıştı. CHP lideri grup konuşmasında, "Mahmut Tanal karşımda oturuyor, Salı günü Cumhuriyet savcılığına 'Erdoğan'ın terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptığına' dair dilekçeni ver. O mahkeme kararlarını da vereceğim, Erdoğan'ın o karardan sonra Salih Müslim'i buraya davet ettiğini... Bakalım ne diyecekler?" demişti.
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Salih Müslim sorusu: 'Bay Recep yiğitsen açıkla'
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da 7 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında, "terör örgütü propagandası", "terör örgütüne yardım ve yataklık", "suçu ve suçluyu övme", "suçluyu kayırma" ve "görevi kötüye kullanmak" suçlamalarıyla suç duyurusunda bulundu.
Bu gelişmelerin ardından önce grup toplantısındaki konuşması nedeniyle dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 250 bin liralık tazminat davası açan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunan CHP İstanbul Milletvekili Tanal hakkında, Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" iddiasıyla şikayette bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na dava
Dilekçeyi savcılığa verdi
Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın hazırladığı suç duyurusu dilekçesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verildi. Suç duyurusu dilekçesinde, Tanal'ın şikayet dilekçesinin, içeriği ve vardığı sonuç itibarıyla akıl, mantık ve vicdanla bağdaşmayan, gerçekle hiçbir ilişkisi bulunmayan, tamamen hakaret ve iftira kastıyla kaleme alınmış ve verilmiş olduğunun değerlendirilmesi gerektiği ileri sürüldü.
'Hakaret ve iftira' iddiası
Bütün olarak değerlendirildiğinde Tanal'ın, Erdoğan'a yönelik mesnetsiz ve hukuka aykırı ithamlarla, hakaret kastıyla hareket ettiğinin açık olduğu öne sürülen dilekçede, Tanal'ın, bahse konu eylemiyle şikayet hakkını istismar ettiği, hak arama özgürlüğünü kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işlediği iddia edildi. Dilekçede şu ifadelere yer verildi: "Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Temel haklardan olan hak arama özgürlüğünün bir türevi olan şikayet hakkının da diğer haklar gibi dürüstlük kuralı çerçevesinde kullanılması, emredici yasa kuralı gereğidir. Şikayet hakkının kullanıldığından söz edebilmek için şikayet hakkının amacına uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Şikayet hakkı ya da dilekçe verme hakkı, şikayetin içeriği konusunda hukuki ve cezai sorumluluktan bağışıklık hakkı vermemektedir. Kimse 'Şikayet yapıyorum veya dilekçe veriyorum.' diyerek bir başkasına hakaret ve iftira etme özgürlüğüne sahip değildir. Bu yüzden şikayet hakkının kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi amacıyla mevzuatımızda hukuki ve cezai düzenlemelere yer verilmiştir."
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na ağır ithamlar
'Hak arama özgürlüğünün istismarı' suçlaması
Türk Ceza Kanunu'nun 2. bölümündeki "Adliyeye Karşı Suçlar" başlığı altında iftira, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması, suç üstlenme ve suç uydurma başta olmak üzere birçok düzenlemeye yer verildiğine işaret edilen dilekçede, bunların ancak dilekçe hakkı veya iddia ve savunma hakkının kullanılması suretiyle işlenebilen suçlar olduğu öne sürüldü. "Şüpheli, mezkur fiili ile iddia ve savunma sınırını aşmış, hak arama özgürlüğünü istismar etmiştir" ifadelerine yer verilen dilekçede, Tanal'ın dilekçesinde kullandığı söz ve beyanların iftira ve hakaret suçlarını oluşturduğunun sabit olduğu, eyleminin şikayet hakkının kullanılması kapsamında değerlendirilemeyeceği iddia edildi ve bu mahiyetteki Yargıtay kararları örnek gösterildi.
Dilekçede, Anayasa'nın 105. maddesinde Cumhurbaşkanının şahsi sorumsuzluk halinin düzenlendiği hatırlatılarak, "Cumhurbaşkanının, görev süresi dolsa dahi vatana ihanet suçu haricinde görev süresinde işlediği ileri sürülen fiiller hakkında soruşturma yapılmasının mümkün olmadığını bilmesine rağmen Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil eden seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak şüpheli tarafından gerçekleştirilen eylemin bir yönüyle de Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir suçlama sonucunu doğurduğu göz ardı edilmemelidir" ifadeleri kullanıldı.
Tanal'ın, işlemediğini bildiği halde, Erdoğan'a hukuka aykırı birden çok fiil isnat ederek hakkında soruşturma yürütülmesini sağlamak için yaptığı şikayetle iftira suçunu işlediği de öne sürülen dilekçede, Tanal'ın, "suçu ve suçluyu övdüğü, teröre yardım ve yataklık ettiği, terör örgütü propagandası yaptığı, suçluyu kayırdığı" şeklindeki gerçek dışı söz ve beyanlarla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunduğu ve bu eyleminin "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunun unsurlarını ihtiva ettiği ileri sürüldü. Dilekçede, "Sonuç itibarıyla şüpheli, şikayet hakkını kötüye kullanmak suretiyle, mesnetsiz ve asılsız iddialarla Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığını rencide etmiş olduğundan, şüpheli hakkında atılı suçlardan soruşturma yapılarak, kamu davası açılmasını talep etme gereği hasıl olmuştur" ifadesine yer verildi.