hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Çocuk üzerinden siyaset yapılır mı?"

    Çocuk üzerinden siyaset yapılır mı
    expand

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda kıyafet serbestliği sağlayan yönetmeliğine ilişkin, "Her hafta veya her gün yeni bir marka ile çocuğun geldiğini düşünün. Bir de öbür aileyi düşünün. O yaştaki çocuğun psikolojisindeki bozulmanın sorumlusu kim olacak. Yazık günah değil mi o çocuklara. Çocuk üzerinden siyaset yapılır mı? Bunlar doğru değil. Bunlara kesinlikle karşı çıkmamız lazım" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kılıçdaroğlu, Bursa'da araç koltuğu üreten bir fabrikada işçilerle çay içerek sohbet etti ve işçilerin sorularını yanıtladı.

    "Okullarda kıyafet serbestliği" ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, eğitim sistemindeki kırılmanın 4 4 4 ile başladığını öne sürdü. Yeni yapılan düzenlemeye dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    "Çocuk üzerinden siyaset yapılmaz. Kız çocuğu, 'efendim yarım kol gömlek giyerse bu doğru değil, ben bunu yasaklıyorum.' Eğer siz, yarım kol, küçük bir çocuk, küçük bir kız çocuğu giydi diye yasak getiriyorsanız kusura bakmayın ama bu sapıklıkla ancak anlatılabilir. Böyle bir şey olamaz. Cumhuriyetin kazanımlarını şimdi tek tek kaybetmeye başladık, o sürece girmeye başladık. Yazıktır, günahtır. Çocuk üzerinden siyaset yapılmaz.

    Şimdi diyorlar ki; 'önlüğü kaldırıyoruz.' Şimdi bakın tek tip getirilmesinin nedeni bütün çocukların kendilerini eşit hissetmesidir. Kim fakir, kim zengin belli olmaz. Hatta çocukların beslenme çantalarına bile öğretmen müdahale eder, aynı şeyleri getirirler. Varlıklı ailenin çocuğu çantasına çok fazla şeyler koyarak getirmesin diye. Çünkü yandaki çocuğun morali bozulabilir.

    Bunu kaldırıyorsunuz ne olacak, çocuk görecek. Her hafta veya her gün yeni bir marka ile çocuğun geldiğini düşünün. Bir de öbür aileyi düşünün. O yaştaki çocuğun psikolojisindeki bozulmanın sorumlusu kim olacak. Yazık günah değil mi o çocuklara. Çocuk üzerinden siyaset yapılır mı? Bunlar doğru değil. Bunlara kesinlikle karşı çıkmamız lazım."

    "Bu patriotların burada ne işi var?"

    Bir işçinin, "Bize bir saldırı yok ne gerek var patriotlara" ifadesi üzerine Kılıçdaroğlu, kendilerinin de aynı
    soruyu, "Bu patriotların burada ne işi var?" diye hükümete sorduklarını söyledi. Bunun yanlış olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    "Onların faturasını biz ödeyeceğiz. Biz ödeyeceğiz derken sadece ben değil sizler de ödeyeceksiniz. Çalışıyorsunuz vergi veriyorsunuz, ödediğiniz vergilerin yerinde harcanması lazım. Ülkenin kalkınması için harcanması lazım. Bu ülkede yeni üretim alanlarının açılması için harcanması lazım, eğer bunlar için
    değil de... Hiçbir saldırı beklemiyoruz biz, yani ne Suriye'den ne İran'dan ne Rusya'dan hiç kimse böyle bir şey de söylemedi ama biz getiriyoruz bunları konuşlandırıyoruz. Söylenen, 'Suriye'den bize saldırı olursa' ya Suriye zaten kendi işiyle uğraşıyor. Orada çatışmalar var.

    Adam o işi bırakacak bir de Türkiye'yi mi başına bela olarak alacak. Bu doğru değil zaten. Dediğim gibi, yanlış politikalar Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürükledi, oradan çıkmak istiyoruz. Yine kendi ülkemizde barış içinde yaşamak istiyoruz. Sadece kendi içimizde değil, bütün komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz. Neden kavga edelim? Bizim Suriye ile Irak ile İran ile Rusya ile alıp veremediğimiz ne? Ticaretimizi, turizmimizi, kültürümüzü geliştirmeliyiz, bütün bu ülkelerde akrabalarımız var. Evlilikler var, ilişkileri daha verimlileştirerek götürmemiz gerekirken, işi çatışma noktasına getirdik. Niçin? Bu soruyu sadece ben
    sormayacağım kendime her vatandaş kendisine soracak. Niçin Türkiye böyle bir tablonun içine düştü. Bundan Türkiye'nin kurtulması lazım. O zaman ikinci bir soru var; 'Nasıl kurtulacağız?' Onu da oturacaksınız düşüneceksiniz."

    "Patriotların gelmemesi için bir çalışmanız var mı?" şeklindeki soruya karşılık Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

    "Biz yürütme organı da değiliz, yani ülkeyi yönetmiyoruz. Kararı veren ülkeyi yönetenler ama biz itirazlarımızı yapıyoruz, ana muhalefet partisi olarak. Bütün demokrasilerde muhalefet hangi görevi yapıyorsa, biz de aynı işlevi yapmaya çalışıyoruz. Kuşkusuz gelmesini isteyenler de olabilir ama bunun doğru
    olmadığını, Ortadoğu coğrafyasında barışın egemen olması gerektiğini Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yönünü hep batıya çevirdiğini, dolayısıyla bizim hukukun üstünlüğü gibi adalet kavramı gibi pek çok kavramı içselleştirmemiz gerekiyor.

    Kuşkusuz savunma bizim için önemli. Biz 'kendi savunma gücümüz olmasın' diye bir şey söylemiyoruz. Türkiye bölgede güçlü olacaksa tabii savunmasıyla da ordusuyla da güçlü olmalı. Bir ülkenin gücü büyük ölçüde onun entelektüel birikiminden gelir. Yani sanayicisi entelektüel olacak, neyin ne olduğunu çok iyi bilecek. Yazarı çizeri, gazetecisi öyle olacak, sanatçısı, romancısı dizisi öyle olacak. Ama kalkar da 'Muhteşem Yüzyıl'ı yasaklayın' derseniz kusura bakmayın ama bütün dünya size güler. Nitekim gülüyorlar da."

    Kılıçdaroğlu, asgari ücretten vergi indirimi konusundaki görüşünü soran bir işçiye, vergi oranını yüzde 1'e indirmeyi düşündüklerini söyledi.

    Oranı sıfır yapmayı düşünmelerinin nedenine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Her yurttaş ben bu ülkeye vergi veriyorum diyebilmeli ki hesabını da sorabilmeli" dedi.

    Gazeteci Başar Kaddumi'nin durumu

    Kılıçdaroğlu, Suriye'deki gazeteci Başar Kaddumi'nin Türkiye'ye dönmediğinin hatırlatılması üzerine, Kaddumi için de çaba harcandığını, serbest bırakılmasının istendiğini belirtti. Bu konudaki son gelişmelere değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    "Arkadaşlarımız onun da serbest bırakılmasını istediler. Arkadaşlarımın bana aktardığına göre talimat verilmiş, Başar Kaddumi bulunduğu andan itibaren Türkiye'ye teslim edilecek. Tabii yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz, inşallah yaşıyordur. Çünkü yaralandığı söyleniyor. Diğer gazeteci arkadaşımız tanık olmuştu yaralandığına, yarasının da ciddi olduğu ifade ediliyor, inşallah sağlığına kavuşur. Eğer hayattaysa mutlaka arkadaşlarımız Türkiye'ye getirecekler. Amerikalı bir gazeteci de orada yine tutuklu olduğu söyleniyor. O
    gazetecinin ailesi de öyle bir talepte bulundu. Arkadaşlarıma talimat verdim, onu da serbest bırakma olanağımız varsa o da bırakılsın çünkü habercilerin bir görevi var. Onlar haberi alır bütün topluma sunarlar. Onları hapse atmak, tutuklamak doğru değil."

    Kılıçdaroğlu, "CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun yaptığı aktif siyasetin son dönemde biraz pasife düştüğü" yönündeki görüşlere yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:

    "Bizim yaptığımız muhalefet anlaşılmasın diye Meclis Televizyonu'nu saat 19.00'dan sonra kestiler, vatandaş görmesin diye. Şimdi en önemli tartışma konularını saat 19.00'dan sonraya getiriyorlar. Bu da bizim elimizde değil. Biz bir bakan hakkında gensoru veriyoruz, o bakanla ilgili gensoruyu saat 19.00'dan sonra görüştürüyorlar. Dolayısıyla vatandaşın izleme şansı yok. Vatandaş ne diyor; 'Şu CHP muhalefet etmiyor' diyor. Aslında yapıyoruz muhalefeti."

    Dokunulmazlık konusu

    Kemal Kılıçdaroğlu, "bazı BDP'lilere ait dokunulmazlık dosyaları" ile ilgili soru üzerine de şu yanıtı verdi:

    "Kürsü dokunulmazlığına saygılıyız. Bir milletvekili kürsüye çıktığında düşüncesini söylesin ama onun dışında dokunulmazlık olmamalı. Yolsuzluk yapan birinin dokunulmazlığı olmalı mı? Hayır. İhaleye fesat karıştıranın
    dokunulmazlığı olmalı mı? Hayır. Bizim ilke kararımız var CHP olarak diyoruz ki; kürsü dokunulmazlığı dışındaki dokunulmazlıkların tamamını kaldıralım. Diyoruz ki; TBMM'de kaç milletvekilinin dokunulmazlık dosyası varsa tamamını indirsinler aşağıya, dokunulmazlığını kaldıralım. Bu millet de rahatlasın. PKK ile
    kucaklaştın, kaldır dokunulmazlığı, ihaleye yolsuzluk, kaldır dokunulmazlığı, ihaleye fesat karıştırdın, kaldır dokunulmazlığı. Niye dokunulmazlık olsun? Yani bir milletvekilinin temel görevi kendi yurttaşlarının hakkını savunmaktır. Cebini doldurmak, yandaşını düşünmek bir vekilin görevi değildir."

    Milletin vekilinin temiz olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    "Adı üstünde milletvekili, yani milletin vekili. Milletin vekilinin milleti düşünmesi lazım. Milletin vekilinin yolsuzluk yapmaması lazım. Milletin vekilinin ihaleye fesat karıştırmaması lazım. Onun için söylüyorum, kaç
    milletvekilinin dokunulmazlık dosyası var 300. Getirin dosyayı, kaldıralım mesele de bitsin. Türkiye gerçekten demokratik bir ülke olsun. Hem 'darbeye karşıyım' diyorsun hem darbe hukukunun arkasına sığınıyorsun. 'Benim dokunulmazlığımı kaldırma onun dokunulmazlığını kaldır.' İlke adamı olmalıyız, ilkelerimiz olmalı.
    Getirirsiniz bütün dokunulmazlıkları kaldırırız. Millet de rahatlamış olur 'oh' der yani. 'Şu meclis en azından temiz adamların gelip çalışacağı meclis olacak' der."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow