CHP’li İrgil'den Başbakana Gülmen ve Özakça mektubu
CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, KHK ile ihraç edildikleri işlerini geri isteyen ve kritik bir aşamaya geldikleri açlık grevini cezaevinde sürdüren eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Başbakan Binali Yıldırım ile Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a mektup yazdı. İrgil, "Bu iki insanın yaşaması sizin elinizdedir" dedi.
CHP Bursa Milletvekili ve Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Dr. Ceyhun İrgil, açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Başbakan Binali Yıldırım ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a bir mektup yazdı. Sosyal medya hesabından da yayınladığı mektubunda İrgil; “Devlet kendi insanları ile inatlaşır mı? Devlet açlık grevi yaptığı için kendi insanlarını hem hapse atıp hem de iftira atar mı? Bunca haksızlık ve çığlık karşısında hükümet nasıl bu kadar hem kör hem sağır kalabiliyor?” dedi.
Demirtaş'tan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya çağrı
Sözcü'nün haberine göre, mektubunda kritik bir aşamada olunduğuna işaret eden ve bu mektubu bir baba, bir hekim ve insan olarak yazdığını belirten İrgil, "Bu mektubu insani ve vicdani huzursuzlukla 'ne yapabilirim?' sorumluluğu ve çaresizliği ile yazıyorum. Dilerim siyasi bir yaklaşım olarak algılamazsınız. Sizlerin de birer baba, üstelik hükümet eden karar verici ve sorumluluk makamındaki vicdan sahibi birer insan olduğunuz inancı ile yazıyorum. Biliyorum sizlere binlerce çağrı yapıldı. Binlerce ricada bulunuldu. Ama artık bir hekim olarak söylüyorum ki; Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın yaşadığı adaletsizlikler ve açlık grevleri çok kritik günlerde…" dedi.
Ünlü isimlerden Gülmen ve Özakça çağrısı
Mektubunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Gülmen ve Özakça için ileri sürdüğü "terör örgütü üyesi oldukları" iddiasını ve "sabıka kayıtlarının temiz olduğunun" ortaya çıkmasını hatırlatan CHP'li İrgil, mektubunda şu ifadelere yer verdi: "İki eğitimci, 36 gündür 'olası toplumsal eylemlere neden olmak' gibi gelecekte ne kendinize ne de kimseye anlatamayacağınız tuhaf bir suçlama ile tutuklu bulunmalarına karşın açlık grevine devam ediyor. Nuriye Gülmen'in ‘Eğer ben örgüt üyesi olsaydım, bunca yıldır bir kamu kuruluşunda nasıl görevli olurdum' açıklaması bile tek başına bu suçlamalara somut bir yanıttır."
"Nuriye ve Semih'e son sesleniş"
Cezaevinde açlık grevine devam eden iki eğitimcinin sağlık sorunlarında kötüleşme görüldüğünü vurgulayan Dr. Ceyhun İrgil, mektubunda şunları yazdı:
"Bilinçleri açık, eylemlerini bilinçli şekilde sürdürüyorlar ve bu kararlığı ifade ediyorlar. Ama kalp sorunları, sindirim sistemi sorunları ve görme-işitme kayıpları başladı. Sayın Başbakan, Sayın Bakan... Nuriye Gülmen ve Semih Özakça bu süreçte yaşamını yitirirse, bir insan ve bir baba olarak bunun vicdani yükünü nasıl taşıyacaksınız? Çocuklarınıza ve torunlarınıza ne anlatacaksınız? 'Ben başbakandım ama yetkim yoktu' mu diyeceksiniz? Yoksa 'onlar teröristti, ölmeyi hak ettiler' diyebilecek misiniz? Yaşamlarını yitirirlerse ve bir gün masum oldukları kanıtlanırsa hükümet eliyle adliye marifetiyle iki genç insanın ölümünü veya sakat kalmasını, inanıyorsanız kul hakkını nasıl telafi edeceksiniz? Şimdiye kadar birçok -yandaş ricası veya torpil ile- ihraç veya açığa almalar ile görevine geri dönenler gibi bu iki insanın görevine iadesi o kadar mı zor? Bu insanların ölümlerinin önüne geçmek için görevlerine döndürüp, görevleri sırasında adil bir yargılama yapmak o kadar mı zor? Sayın Başbakan, Sayın Bakan... Devlet kendi insanları ile inatlaşır mı? Devlet açlık grevi yaptığı için kendi insanlarını hem hapse atıp hem de iftira atar mı? Diyelim ki; hükümet haklı… Göz göre göre iki genç insanın bedenlerini açlığa yatırarak ölmesine izin verir mi? En azından bir dinleseydiniz…Bunca haksızlık ve çığlık karşısında hükümet nasıl bu kadar hem kör hem sağır kalabiliyor?"
Mektubunda "Nuriye ve Semih ölürse veya sakat kalırsa, bunun nedenini ve tarihsel sorumluluğunuzu yerine getirmediğinizi dünyaya, ülkeye, çocuklarınıza, torunlarınıza ama en önemlisi kendinize asla anlatamayacaksınız" diyen İrgil, şöyle devam etti: "Bütün ölümler acıdır ama evlat acısı 'kızılca kıyamettir'… Hangi makam, mevki, servet, imkân ve korku, bu iki gencin yaşamına ve yaşanacak evlat acısına değer? Bu vebale değer mi? Lamı cimi yok…. Bu iki insanın yaşaması sizin elinizdedir. Nuriye ve Semih ölürse veya sakat kalırsa, bunun nedenini ve tarihsel sorumluluğunuzu yerine getirmediğinizi dünyaya, ülkeye, çocuklarınıza, torunlarınıza ama en önemlisi kendinize asla anlatamayacaksınız. Vicdan sahibi bir baba olarak; bir adım atmanızı, devletin büyüklüğünü, şefkatini ve vicdanın hala olduğunu göstermenizi diliyorum. Kimsenin ölmemesini ve evlat acısı yaşamamasını dileyen birçok insan adına…"
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Üşümeye hazır olun! Marmara’da hava sıcaklıkları 10 ila 12 derece azalacak
Son Dakika Haberleri... Rusya’da Yakalanan Berat Can Gökdemir’in Türkiye’ye İadesi Talep Edildi
SON DAKİKA... "Türkiye altında kalabilir" deyip uyardı: 7.2 büyüklüğünde deprem bekliyoruz
Bursa'da yarın okullar tatil mi 22 Kasım 2024? Valilikten açıklama geldi mi?
İstanbul'da lodos: Dev dalgalar oluştu, Kalamış Sahili göle döndü