hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Anayasa Mahkemesi: MİT raporu özel hayata saygı hakkını ihlal etti

    Anayasa Mahkemesi: MİT raporu özel hayata saygı hakkını ihlal etti
    expand

    Anayasa Mahkemesi, istihbari nitelikte ve delil olarak kullanılamayacağı belirtilen MİT raporunun, Devrimci Karargah davasında delil olarak kullanılması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, İstanbul Barosu avukatı Ercan Kanar, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan Devrimci Karargah örgütü davasında, MİT'in, "çok gizli", "İstihbari nitelikteki bu bilgiler delil olarak kullanılamaz" ibarelerini içeren raporunun dosyada yer alması nedeniyle, MİT raporunun dava dosyasından çıkarılmasını talep etti. Mahkeme, talebin reddine karar verdi.

    Ercan Kanar'ın da aralarında bulunduğu 5 avukat, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü ve raporu düzenleyen MİT mensupları hakkında suç duyurusunda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da Başbakanlıktan izin talebinde bulundu, ilgililer hakkında soruşturma izni verilmedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bunun üzerine Başbakanlık tarafından soruşturma izni verilmediği gerekçesiyle inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verdi.

    Avukat Ercan Kanar da "özel hayata ilişkin bilgilerin yer aldığı istihbari nitelikte ve delil olarak kullanılamayacağı belirtilen bir raporun yürütülen soruşturma ve açılan davada delil olarak kullanılması ve bu raporla ilgili kamu görevlileri hakkında kovuşturma yapılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı ve özel yaşama saygı hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

    Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, Kanar'ın, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikayetlerinin "konu bakımından yetkisizlik nedeniyle" kabul edilemez, özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikayetinin ise kabul edilebilir olduğuna oy birliğiyle karar verdi. Mahkemenin gerekçesinde, başvurucunun özel hayata saygı hakkı yönünden şikayetiyle ilgili adli bir kovuşturma açılmasının mümkün olmadığı, genel mahkemelerde açılacak dava yoluyla başvuru kapsamındaki şikayetin incelenmesinin, varsa ihlalin tespiti ve adil bir tazminin sağlanmasının mümkün olduğu belirtildi. Gerekçede, ancak başvurucudan ihlal davasına ilişkin etkili olabilecek tüm başvuru yollarını tüketmesini beklemenin adil olmayacağı sonucuna varıldığı kaydedildi.

    "Devlet haksız saldırıları önlemekle yükümlüdür"

    Devletin, kişilerin özel ve aile hayatına keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin haksız saldırılarını önlemekle yükümlü olduğuna işaret edilen gerekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) özel hayat kavramının, bütün unsurlarıyla tanımlanamayacak kadar geniş bir kavram olduğunu, kişinin ismi ve kimliği, bireysel gelişimi, aile yaşamı yanında dış dünya ile bağlantısını, başkalarıyla ilişkisini ticari ve mesleki faaliyetlerini de kapsadığını kabul ettiği anlatıldı.

    Başvurucunun icra ettiği avukatlık mesleğiyle ilgili ve mesleği nedeniyle oluşan ilişkileri hakkında olumlu veya olumsuz çağrışım yapacak değerlendirmelerin özel yaşamla ilgili olduğunun kabul edilmesi gerektiği değerlendirilen gerekçede, bu nedenle şikayet konusu menfaatin özel hayata saygı kapsamında olduğunda tereddüt bulunmadığı belirtildi.

    Karmaşık suç yöntemlerine karşı devletin istihbarat kurumlarının varlığına ve bu tür suçlarla etkin şekilde mücadele edebilmek için gizli gözetim çalışmalarına ihtiyaç duyabileceği anlatılan gerekçede, "Ancak istihbarat çalışmaları yoluyla bireylerin özel hayatlarına ilişkin bilgilerin toplanması ancak demokratik kurumları korumak için zorunlu olduğu ölçüde meşru görülebilir" denildi.

    Milli İstihbarat Teşkilatının, Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, Anayasal düzenine karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını oluşturmak ve bu istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmak yönünde yasayla verilmiş görevleri bulunduğuna işaret edilen gerekçede, "Silahlı bir devrim gerçekleştirmeyi amaçlayan yasa dışı bir örgütle ilgili istihbaratın temin edilmesi ve bu istihbaratın ilgili kurumlara ulaştırılmasının anılan görev kapsamında gerçekleştiğinin kabulü gerekir" ifadesi kullanıldı.

    Bu bağlamda başvurucuya ilişkin bilgilerin de yer aldığı istihbarat raporunun söz konusu yasal hükme dayalı hazırlandığının anlaşıldığı belirtilen gerekçede, bir yasa dışı örgütün çeşitli yönleriyle değerlendirildiği rapordaki başvurucuyla ilgili ifadelerin, başvurucunun bu örgütle veya örgütün suç oluşturan faaliyetleriyle ilgisi olduğu yönünde bir yargı ve kesinlik taşımadığı, örgüt iletişiminin izlenmesi amacına yönelik bazı olgulara işaret ettiği vurgulandı.

    Bununla birlikte duruşmaların kural olarak kamuya açık yürütüldüğü dikkate alındığında, yasa dışı örgüt mensuplarıyla cezaevinde görüşen şahısların, örgüt üst yönetimi ile cezaevinde bulunanlar arasında aracılık/kuryelik yapabileceği ve başvurucunun bu örgütün mensuplarının davalarını genellikle takip eden bir avukat olarak önem arz eden şahıslar arasında olduğu yönündeki değrelendirmenin, sadece bir olgu ve durum tespiti olarak kabul edilemeyeceği ifade edilen gerekçede, şunlara yer verildi:

    "Bu değerlendirme başvurucunun kişiliğiyle ilgili bir kanaat oluşmasına neden olabilecek niteliktedir. Bu kanaatin oluşmasına neden olabilecek değerlendirme, raporun dava dosyasında bulundurulmasıyla alenileşmiştir. Başvurucu hakkında mesleğiyle bağlantılı ve olumsuz olarak nitelendirilebilecek bu değerlendirmenin hukuki kesinlik taşımamasına ve başvurucu hakında bir isnada dayanak teşkil etmemesine rağmen, dava dosyasına konulmak suretiyle alenileştirilmesiyle başvurucunun özel hayatına yönelik ağır bir müdahale gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Demokratik bir toplumda, doğruluğu hiçbir şekilde sorgulanamamış ve denetime tabi tutulmamış istihbari nitelikteki bilgilerin dava dosyasına konulması suretiyle alenileştirilmesi kabul edilemez. Hakkında kamu davası açılmayan başvurucuya ilişkin bilgilerin dava dosyasına konulması demokratik toplumda gerekli kabul edilemeyceği gibi ölçülü olduğu da söylenemez."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow