Vücuttaki kırmızı ve mor döküntülere dikkat!
Vücudun farklı bölgelerinde ortaya çıkan kırmızı ve mor renkli döküntüler, hayati risk taşıyan hastalıkların habercisi olabilir. Kandaki trombosit sayısının azalmasına bağlı olarak ortaya çıkabilecek kanamaların, sakatlıklara ve hatta hayati kayıplara neden olmaması için erken tanı ve tedavi büyük önem taşır.
Tıptaki kullanımı ile "Trombositopeni" kan hücrelerinden biri olan ve trombosit olarak adlandırılan kan pulcuklarının normalden daha az sayıda bulunması durumudur. Kan dolaşımına geçen trombositlerin görevi; kan damarı hasar gördüğü zaman hasar gören yere yapışmak ve salgıladıkları maddelerle damarı büzüştürerek kanamanın azaltılmasını sağlamaktır. Bu tablonun nedenleri; kemik iliğinde trombosit yapılamaması, kandaki trombositlerin hızla yıkılması veya harcanması ya da dalak büyümesidir.
Hastalığın en önemli belirtisi olan kanamaların ortaya çıkma çeşitleri şu şekilde sıralanabilir:
• Mor-kırmızı deri döküntüleri
• Küçük kesiklerde bile uzun süreli kanama
• Burun kanaması
• Sızıntı şeklinde dişeti kanaması
• Uzun süren veya miktarı fazla adet kanaması
• Ameliyat sonrası kan nakli gerektirecek kadar fazla kanama olması
• Mide-bağırsak sistemi kanaması
• Beyin kanaması
• Kırmızı idrar
• Dışkıda kan
Kanamaların nedeni hastanın kullandığı ilaçlar olabilir
Trombositopeni tanısı hastalığın öyküsü, hastanın muayenesi ve test sonuçlarına göre konulur. Hastalığın öyküsü sorgulanırken üzerinde durulması gereken noktalar; kanamaya ait belirti ve bulguların ne zaman başladığı, kanamaya yol açan bir darbeye maruz kalıp kalmadığı, hastanın kullandığı reçetesiz satılan ve bitkisel olanlar dahil tüm ilaçlar ve içecekler, kan ve trombosit nakli yapılıp yapılmadığı, AIDS riski bulunup bulunmadığıdır. Hastanın muayenesinde ciltte mor-kırmızı renkli döküntülerin ve beraberinde solukluk ve enfeksiyon bulgularının olup olmadığına bakılır. Hastalığın tanısında kullanılan başlıca testler ise; tam kan sayımı, periferik yayma ve kemik iliği incelenmesidir.
Ağır tablolar kan nakli gerektirebilir
Tedavide amaç, kanamaların neden olabileceği sakatlık ve hayat kaybı risklerinin önlenmesidir. Tedavinin şekli altta yatan nedene göre değişiklik gösterir. Özellikle kalıtsal olan durumların önemli bir kısmı kanamaya yol açmadığından tedavi gereksinimi yoktur. Hastaların düzenli aralıklarla izlenmesi yeterlidir. İlaca bağlı trombositopenilerde ilacın kesilmesi genellikle yeterli olur. Durum ciddi ise ilaç tedavisi gerektirir, kanama varlığında kan veya trombosit nakli yapılabilir veya dalağın alınmasını önerebilir.
Tüm ilaçlar doktor kontrolünde alınmalı
Hastalığın önlenip önlenemeyeceği altta yatan özel nedene bağlıdır. Birçok ilaç bu duruma neden olma potansiyeline sahip olduğundan reçetesiz satılanlar dahil tüm ilaçlar kontrolünde alınmalıdır. Geçmişte trombosit sayısını düşürdüğü bilinen ilaçlardan uzak durulmalıdır. Özellikle ağrı kesiciler başta olmak üzere trombositlerin fonksiyonunu bozarak veya sayısını azaltarak kanama riskini artıran ilaçlar kullanılmamalıdır. Ağrı kesici olarak bir ilaç alınacaksa trombosit fonksiyonlarını bozmayan ve onların sayısını azaltmayan parasetamol içerikli ilaçlar tercih edilmelidir. Alkolün aşırı alınması trombosit yapımını azaltabilir.
Trombositopeni öyküsü olanlar aşırı alkol almamalıdır. Trombositopeni varsa kanama bulgu ve belirtileri konusunda uyanık olmak gerekmektedir. Bulgu veya belirtiler ortaya çıktığında bir sağlık merkezine başvurulmalıdır.