Ülseratif kolit ve crohni hastalığına dikkat
‘Ülseratif Kolit ve Crohn Hastalığı Haftası’ kapsamında, kalın bağırsak hastalıklarına dikkat çekmek amacıyla stant açıldı. Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ergün Saraçoğlu, Türkiye’de ortalama 100 bin kişiden 40 ile 80’i arasında bu hastalıkların görüldüğünü ifade ederek, bu hastalıkların kişileri sosyal hayattan kopardığını ve sıkıntılı bir yaşama sürüklediğini belirtti.
Ülseratif kolit ve crohn hastalığı hakkında bilgilendirmede bulunan Uzm. Dr. Ergün Saraçoğlu, “İnflamatuvar barsak hastalıkları, genetik olarak yatkın bireylerde çevresel etkenlerin tetiklediği gastrointestinal kanalın bağışıklık sistemi ile bağlantılı kronik yangısal hastalıklardır.
Arka planında genetik yük, D vitamini eksikliği, çocukluk çağında gereksiz antibiyotik kullanımı, barsak mikrobiotamızdaki çeşitliliğin azalması, batı tipi beslenme alışkanlığı gibi etkenlerin sebep olduğu hastalık olarak bilinmektedir. Bu hastalıklardan ötürü; iş verimi düşmekte, sosyal yaşamdan kopmakta, tatil yapamamakta, korkuları nedeniyle istemli olarak çocuk sahibi olmamaktadırlar. Tüm bu sebepler sonucunda inflamatuvar barsak hastalarının, özellikle ailelerinden ve yakın çevresinden yoğun sosyal desteğe gereksinimleri olmaktadır” dedi.
Ülseratif Kolit ve Crohn Hastalığının bulgularına dair bilgiler veren Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ergün Saraçoğlu, “Ülseratif kolitte başlıca bulgu, kanamalı ishal durumudur. Bu da, rektal iltihaplanma sonucudur. Genellikle alt kadranda duyulan karın ağrısı, ateş ve kilo kaybı kolonun tüm tutulmasında görülür. Bazen yaşlı hastalarda rektal spazm dolayısı ile kabızlık da görülebilir.
Ülseratif kolit hastalığın şiddetine göre sınıflandırılır. Crohn hastalığında ise; ishal, karın ağrısı ve kilo kaybı görülmektedir. Hastalığa tanı konulmadan önce, aylar veya yıllar geçebilir. Crohn hastalığı aktivasyon ve remisyonla seyreder. Crohn hastalığı önemli sakatlıklara sebep olur. Hastaların yüzde 50'si önemli iş kaybına veya işlerini değiştirmek zorunda kalır.
Crohn hastalığı sıklıkla gastrointestinal komplikasyonlara sebep olur. İnflamatuvar hastalık şüphesinin olduğu durumlarda dikkatli ve ayrıntılı bir sorgulama ve muayene yapıldıktan sonra, ileokolonoskopik inceleme ve bu inceleme esnasında alınan çoklu biyopsilerin değerlendirilmesi ile tanı koyulur. Radyolojik ve laboratuvar incelemeleri tamamlayıcı niteliktedir. İnflamatuvar barsak hastalığını tedavisinde cerrahi, radyoloji ve psikiyatri gibi uzmanlıklar birlikte çalışmalıdır” dedi.
Bu hastalıklara karşı alınabilecek önlemler hakkında açıklamada bulunan Uzm. Dr. Saraçoğlu, “Hastalığa etki eden faktörleri engelleyerek hastalığa karşı tedbir alınabilir. Genetik yapımızı değiştiremeyeceğimize göre hastalığa etki eden olumsuz çevresel faktörleri engelleyebiliriz.
Yeterli güneş ışığından yararlanma yollarını aramak, fiber, meyve ve sebze açısından zengin diyet, fiziksel egzersizi yaşamımıza yerleştirmek, özellikle çocuklarda gereksiz antibiyotik kullanmamak, normal doğumu tercih etmek, anne sütünü teşvik etmek bunlar arasında sayılabilir. Ancak en önemli risk faktörü sigara kullanımıdır. Sigara kesinlikle bırakılmalıdır" dedi.