Sedef hastalığı bulaşıcı mı? Sedef hastalığı tedavisi
Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişiyi etkilediği düşünülen sedef hastalığı; tedavi edilebilen, kontrol altına alınabilen ve uzun süre iyilik halinin korunabildiği bir hastalıktır. Bulaşıcı olmayan sedef hastalığına dair toplumsal ön yargılar yüzünden hastalar sosyal hayattan uzaklaşmaktadır.
Prof. Dr. Nahide Onsun, sedef hastalığında risk faktörleri ve tanı yöntemleri konusunda merak edilen soruların yanıtlarını veriyor:
■ Sedef hastalığı (psoriasis) nedir?
Psoriasis, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 2’sini etkileyen, Türkiye’de ise yaklaşık 1 milyon kişide görülen, kronik ve tekrarlayıcı sistemik bir hastalıktır. Psoriasis, deride beliren kırmızı alanlar üzerinde parlak, beyaz kepeklerle kendini gösterdiği için halk arasında sedef hastalığı olarak bilinir. Ağırlıkla diz, dirsek ve kuyruk sokumu gibi bölgelerde ortaya çıkar. Sedef hastalığı deri döküntüleri dışında eklemlerde de sedef artriti oluşturabilir. Ayrıca diyabet, hipertansiyon, obezite, metabolik sendrom gibi hastalıklara sedef hastalarında daha fazla rastlanır. Çalışmalar, şiddetli sedef hastalarında kalp damar hastalıklarının daha sık görüldüğünü ve erken yaşta enfarktüsün gelişebileceğini göstermektedir. Bu hastalarda yaşam süresinin normale göre yaklaşık beş yıl daha kısa olduğu görülmektedir.
■ Sedef hastalığı kimlerde görülür?
Sedef hastalığı erkek ve kadınlarda eşit oranda ve her yaşta görülebilir. En sık 15-30 yaşları arasında başlar. Erken yaşlarda başlayan sedef hastalığında genetik etkenler ön plandadır ve hastalık şiddetli seyredebilir. Ailesinde hastalık öyküsü olanlarda sedef hastalığı gelişme ihtimali daha yüksektir.
■ Hastalığın tanısı nasıl konur?
Sedef hastalığı, tipik belirtileri nedeniyle kolay teşhis edilir. Derideki lezyonların görünümü genellikle yeterli olur. Ancak saçlı deriye, avuç içine, ayak tabanına ve büklüm yerlerine yerleşen tipleri mantar, egzama ve benzeri hastalıklarla karıştırılabilir. Aile öyküsü tanıya yardımcı olabilir. Semptomların net olmaması durumunda nadiren deri biyopsisine ihtiyaç duyulur.
■ Sedef hastalığında risk faktörleri nelerdir?
Hastalığa yol açan nedenler kesin olarak belli olmamakla birlikte aile öyküsü, kalıtım, bazı ilaçlar ve psikolojik nedenler sedefi tetikleyici faktörler olarak kabul edilmektedir. Kalıtsal yatkınlığı olan kişilerde çevresel faktörlerin (sigara, alkol kullanımı, enfeksiyonlar, bazı ilaçlar, stres) etkisiyle hastalığa ait deri döküntüleri ortaya çıkabilir.
“Uygun tedavilerle sedef hastalığının kontrol altına alınması ve iyilik halinin korunması mümkündür”diyen Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi,İstanbul Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Veneroloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Algün Polat Ekinci sedefin hastalar üzerindeki psikolojik yükü ve tedavi yöntemleri konusunda şu bilgileri veriyor:
■ Sedefe hangi hastalıklar eşlik edebilir?
Sedef hastalarında psöriatik artrit (eklem tutulması),kardiyovasküler hastalıklar,inflamatuvar bağırsak hastalıkları,metabolik sendrom ve depresyon gibi yaşamsal önemi olan sistemik hastalıkların görülme sıklığı daha fazladır.Bazı vakalarda obezite, hipertansiyon ve hiperlipidemi de görülebilir.Bu nedenle sedef, yalnızca bir deri hastalığı ya da kozmetik bir sorun olmanın ötesinde ele alınarak tedavi edilmelidir.
■ Sedef nasıl tedavi edilir?
Tedaviyi planlarken hastalığın şiddeti göz önünde bulundurulmalıdır.Sınırlı cilt alanı tutulmuşsa krem,merhem ve losyon gibi ilaçların doğrudan deriye uygulanması en uygun tedavi yöntemidir.Hastalığın bu tedaviyle kontrol altına alınamadığı ya da daha yaygın olduğu durumlarda fototerapi uygulanır.Fototerapi,ultraviyole ışığının (güneş ışığının tedavi edici özellik taşıyan dalga boyları) değişik formlarının tek başına ve bazen de özel tabletlerin birlikte kullanılmasıyla uygulanan bir tedavidir.Sedef çok yaygın olduğunda, topikal tedavilerle düzelmediğinde ya da tedaviden hemen sonra tekrarladığında uzun senelerdir kullanılan ve klasik tedavi olarak adlandırılan,hap ya da iğne ile uygulanan sistemik ilaç tedavileri kullanılmaktadır. Ancak bu tedavilerle de iyilik hali sağlanamayan,yaşam kalitesi bozulan ya da bu tedavilerin uygun olmadığı hastalarda,biyolojik tedavi denilen genellikle iğne ile uygulanan tedaviler tercih edilmektedir.Günümüzde yeni geliştirilen ilaçlar,tedavi yöntemleri ve düzenli takip ile sedef hastalarının yaşam kaliteleri önemli ölçüde artırılabilir.Bu süreçte hastaların iyileşmeyi istemeleri ve tedaviye uyum göstermeleri önemlidir.Sedef hastaları kesinlikle umutsuzluğa kapılmamalıdır, çünkü umutsuzluğa bağlı stres sedef hastalığını tetikleyen faktörlerin başında gelir. Uzman bir dermatolog yardımıyla sedef hastalığının tedavisi ve kontrol altına alınması mümkündür.
■ Sedefin hastalar üzerindeki psikolojik etkileri nelerdir?
Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu cümlenin altını çizmek önemli. Çünkü maalesef toplumda bunun tam tersi bir algı var.Sedef hastalığı hastaların sadece fiziksel yaşam kalitelerini düşürmüyor,bu algı sebebiyle dışlanıp ayrımcılığa maruz kalmalarına da sebep oluyor. Hastalar dışlanıp içlerine kapanıyor ve daha çok strese giriyorlar. Stres hastalığı tetiklediği için hastalar sürekli bir kısır döngüye giriyor ve bu da tedavi süreçlerini olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle gözle görülür lezyonlar,hastaların günlük yaşam ve iş hayatlarında soyutlanmalarına sebep oluyor. Bu da hastaların estetik kaygılarını beraberinde getiriyor. Hastalar günlük hayatlarına devam edebilmek için sedefli bölgelerini kapatmayı tercih ediyorlar. Toplumun bilinçlendirilmesi,hastaların topluma kazandırılması ve iyileşme süreci için çok önemlidir.
“Sedef Hastalığını Anlamak” anketi, Novartis tarafından 25 hasta derneğinin desteğiyle 31 ülkeden 8 bin 338, Türkiye’den 381 sedef hastasının katılımıyla gerçekleştirildi. Bugüne kadar dünya çapında yapılmış en büyük anket olan çalışmanın sonuçlarına göre, sedef hastalığı hakkında yanlış bilinenler ve ön yargılar hastaların günlük hayatlarını zorlaştırıyor.
Anket sonuçlarına göre; sedef hastalarının en sık maruz kaldıkları soru, hastalığın bulaşıcı olup olmadığıdır. Sedef hastalığının bulaşıcı olduğunun düşünülmesi nedeniyle hastaların yüzde 84’ü ayrımcılık ve aşağılanmaya, yüzde 46’sı ise toplum içinde rahatsız edici bakışlara maruz kalıyor. Anket sonuçları sedef hastalığı ile ilgili bulaşıcı olma yargısının toplumsal yaşamdan iş hayatına, cinsellikten fonksiyonelliğe kadar birçok alanda hastayı etkilediğini ve sınırlandırdığını ortaya koyuyor. Toplumda sedef hastalığının tedavisi olmadığına dair yanlış bir algı var. Anket sonuçlarına göre, hastaların sadece yüzde 50’si gelecekte hastalıklarının kontrol altına alınabileceğine ve normal bir yaşam sürebileceklerine inanıyor.
Oysa sedef hastalığı düzenli ve doğru tedaviye cevap vermekte ve iyilik hali korunabilmektedir. Sedef hastalığı uzman hekim iş birliğiyle yönetilebilen ve kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Anket sonuçlarına göre hastaların;
Yüzde 46’sı toplum içinde rahatsız edici bakışlara maruz kalıyor.
Yüzde 26’sı insanların ellerini sıkmayı veya onlara dokunmayı istemediğini belirtiyor.
Yüzde 43’ü ciltlerinde tam veya tama yakın iyileşmenin ulaşılabilir bir hedef olduğunu düşünüyor.
Yüzde 24’ü sedefin eski veya mevcut ilişkilerini etkilediğini belirtiyor.
Yüzde 51’i sedefin iş hayatlarını etkilediğini düşünüyor.
Yüzde 40’ı kendini çaresiz hissediyor.
Hastaların ne istediğine kulak verilmeli
Toplumda sedef hastalığı hakkında çok fazla yanlış bilgi var. Bu yanlış bilgiler ve önyargılar nedeniyle sedef hastaları izole bir yaşam sürmek durumunda kalıyor. Anket sayesinde sedef hastalığının bulaşıcı olmadığının bilinmesine ve bu sayede hastaların sosyal hayattan izole yaşamasının önüne geçilmesine katkı sağlanabilmesi hedefleniyor.
Hastaların gerçekte ne istediklerine ve neye ihtiyaç duyduklarına kulak vermek, tedavinin ilk aşamasını oluşturuyor. “Sedef Hastalığını Anlamak” anket çalışması hastaların zorlu yolculuğuna dikkat çekerek, dermatoloji uzmanlarına sedef hastalığının tedavi seçenekleri arasında tercih yaparken hastaların isteklerini daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.
Kaliteli yaşam için sedef hastalarına öneriler
Stresinizi azaltmak için hobi edinin.
Cildinizi düzenli olarak nemlendirin.
Enfeksiyonlara karşı önlem alın.
Ilık suyla banyo yapın.
Sağlıklı beslenin.
Hastalığınızı alevlendirebilecek ilaçları kullanmayın.
Çarpmalar ve kesiklerden kaçının.
Sigara ve alkolden uzak durun.
Sosyal medyadaki yanıltıcı bilgilere inanmayın.
Duygularınızı her zaman paylaşın, kendinizi izole etmeyin.
Dermatoloğunuzla birlikte, uygun tedaviyi belirleyin, umudunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin.