Kas ve eklem hastalıklarında PRP tedavisi
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Selda Demirkol, kas ve eklem hastalıklarında uygulanan PRP tedavisi hakkında bilgi verdi.
PRP tedavisini; hastanın kendi kanı alındıktan sonra çeşitli işlemlerden geçirilip içerisindeki trombositlerin ayrıştırılması, yoğunlaştırılması ile elde edilen PRP’nin hasarlı dokuya enjekte edilmesiyle oluşan bir tedavi yöntemi olarak tanımlayan Dr. Demirkol, "Trombositlerin bir görevi de içerisinden bir sürü büyüme hormonu dediğimiz proteinler salgılanıyor, bu proteinler kollajen üretimini artırıyor, kıkırdak üretimini artırıyor, yeni sağlıklı hücrelerin oluşumunu hızlandırıyor böylelikle hasarlı hücrenin tamirini hızlandırmış oluyor” şeklinde konuştu.
Hasarlı dokular tamir ediliyor
PRP içerisindeki trombositlerin bir görevinin de uygulanan bölgede kök hücrelerin aktive olmasını sağlamak olduğunu aktaran Dr. Selda Demirkol, “Bölgedeki kan dolaşımı hızlanıp kanlanma artınca vücudun tüm mekanizması o bölgeye yönlenmiş oluyor, trombositlerin içten büyüme faktörlerinin sağlanması ve kök hücrelerinin aktive olmasıyla beraber hasarlı dokuların tamiri başlıyor. Kollajen üretimi artınca hastaların tedavisinde PRP çok önemli oluyor, kıkırdak doku üretimi arttığı için eklemlerde kireçlenme de olsa, genç yaşta oluşan kıkırdak hasarları ve bozukluklarında PRP bizim için çok güzel bir tedavi seçeneği oluyor” ifadelerini kullandı.
Steril bir ortamda ve uzman doktorlarca hazırlanması gerekenin PRP’nin sonrasında hiç vakit kaybetmeden ilk 10 dakika içerisinde uygulanacak alana enjekte edilmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Demirkol, “Biz enjekte ettikten sonra o bölgede bir enflamasyon süreci başlıyor, yani oraya uyarı verdik vücut alarma geçti o bölgede kan dolaşımı artıyor. Trombositlerden salgılanan büyüme hormonları direk kök hücreler aktive oluyor ve bir enflamasyon süreci başlıyor” şeklinde konuştu.
Tedavi öncesinde hastaların kullandığı bir takım ilaçları kestirdiklerini, bu ilaçların kortizonlu ve ağrı kesici ilaçlar olduğunu aktaran Dr. Selda Demirkol, “Sonrasında trombositlerden salgılanan hormonlar 10 güne kadar orada salgılanmaya devam ediyor. PRP bir tedavi sürecidir biz o süreci başlattık, birkaç hafta içerisinde o etkiler sürüyor ve sonrasında bu süreç aylarca devam ediyor yani bir yaranın iyileşmesi gibi düşünün PRP ile iyileşme sürecini hızlandırıyoruz” diye konuştu.
Hangi sorunlara iyi geliyor
PRP’nin kullanıldığı kas ve eklem hastalıklarını sıralayan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Selda Demirkol, şunları söyledi: “Tendon hasarlarında, yani eklemdeki liflerin zedelenmesinde tendon tamirini hızlandırıyor. Tendon yırtılmalarında ameliyattan sonra iyileşme tamir sürecini hızlandırıyor, tenisçi dirseği, golfçü dirseği, topuk dikeninde, sporcu yaralanmalarında, kas yaralanmalarında, kıkırdak zedelenmelerinde ve tamirinde, özellikle diz ekleminde çok kullanıyoruz. En yaygın kullanım alanları ise kireçlenmelerdir yapılan araştırmalar ve çalışmalarda başarı oranı çok yüksek çıkmıştır.”
Kaç seans uygulanıyor
PRP uygulamasının hastalıktan hastalığa değiştiğine dikkat çeken Dr. Demirkol şöyle konuştu:
“Tendon hasarlarında bir doz yaptık diyelim, yaklaşık bir ay gibi bir süre bekleniyor, bir aydan sonra hasta kontrole geldiğinde biz ikinci bir uygulamaya gerek duyarsak yapıyoruz ama genelde Tendon ile ilgili problemlerde bir doz yetiyor. Kırıklarda iyileşme sürecini hızlandırmak için, ortopedik problemlerde bu doz ikiye ya da üçe çıkabilir. Bu seans araları şöyle ayarlanıyor: PRP yaptıktan sonra 10 gün bekleniyor, çünkü uyguladığımız trombositler 10 gün boyunca büyüme hormonunu salgılıyor, biz PRP’yi kaç seans yaparsak yapalım seans aralıkları 10 günden sonra olabiliyor, hastaya 15 gün sonra kontrol yapılıyor, hastanın durumuna göre ya hemen yapılıyor ya da 1 ay sonra da yapılabiliyor, 3 seans yapacağımız zaman 6 ay içerisinde bu seansları tamamlıyoruz.
PRP herkese uygulanabiliyor mu?
PRP’nin bazı durumlar da önerilmediğine değinen Dr. Demirkol, "PRP trombositten elden edilen bir plazma olduğu için kan değerine baktığımızda trombosit sayısı aşırı şekilde düşük çıktığında PRP yapılamıyor, çünkü faydasını göremiyoruz. O yüzden trombosit sayısı çok düşük olanlar, kanama bozukluğu ya da kan sulandırıcı ilaç kullananlarda istediğimiz etkiyi elde edemeyeceğimiz için PRP’yi uygulamıyoruz. Onun dışında yapacağımız bölgede bir enfeksiyon var ise yapmıyoruz, kanser hastaların da bir de kişinin bağışıklık sistemi ile ilgili bir rahatsızlığı var ise PRP uygulamıyoruz. Bu saydığım grup dışında hemen hemen herkese PRP uygulanabiliyor” dedi.
İyileşme süreci
PRP uygulandıktan sonra hastanın dikkat etmesi gerekenler ve iyileşme süreci hakkında da bilgi veren Dr. Demirkol, sözlerini şöyle sürdürdü:
“PRP tedavisi döneminde yaklaşık 1 aya kadar kortizonlu ilaç kullanımı kesiliyor, ağrı kesici kullanılması gereken durumlar da sadece içeriğinde parasetamol içeren ağrı kesiciler kullanabilir. Bir de uyguladığımız bölgeye herhangi bir krem bile uygulanmaması gerekiyor, bazen enjeksiyon sonrasında ağrı ve şişlik gibi durumlar olabiliyor bu gibi durumlar da bir iki gün buz uygulaması yapılabilir. PRP uygulamasında ilk gün hastanın istirahat etmesi gerekiyor, ertesi gün normal günlük yaşantısına devam edebilir ama çok aşırı zorlayıcı hareketler yapmaması gerekiyor. Hasta 15 gün sonra kontrole geldiğinde 2’nci seansı yapıyoruz ama daha sonra yavaş yavaş egzersizlere başlayabilir. İyileşme süreci bir yara iyileşmesi gibi 6 haftadan 6 aya kadar devam edebilir.”