Kadınlar neden meme estetiği istiyor?
Dr. Mehmet Can Şakı, “Boyun ve sırt ağrıları çeken, dermatolojik sorunlar yaşayan, kambur duran kadınlar meme estetiği sonrasında iş ve özel hayatlarında daha mutlu ve başarılı oluyor” dedi.
Meme şekli nedeniyle psikolojik ve fizyolojik sorunlar yaşayanlar, doğum, emzirme, aşırı kilo kayıplarından sonra şikayetleri artan kadınlar meme estetiği ile dertlerine derman arıyor.
Dr. Mehmet Can Şakı meme estetiğiyle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Meme estetiği operasyonlarının genel anlamda büyültme, küçültme ve dikleştirme olmak üzere üç çeşidi olduğunu belirten Dr. Şakı, küçültme operasyonlarının nedenlerini; meme ağırlığını hastanın taşımakta güçlük çekmesi, bel ve sırt ağrıları, dermatolojik problemler ve enfeksiyon meydana gelmesi olarak sıraladı. Şakı, meme büyütme ve dikleştirmelerde ise daha çok estetik kaygıların öne çıktığını, psikolojik ve sosyal hayatla ilgili sorunların da bu operasyonlara neden olduğunu anlattı.
Meme operasyonu yaptıran kadınların, estetik değişimin yanı sıra iş ve özel hayatlarında olumlu iyileşmeler yaşadığını söyleyen Dr. Şakı “Meme küçültme sonrası hasta ciddi anlamda rahatlamış oluyor. Bir yükten kurtuluyor, rahatlamış oluyor. Bel ağrısı, boyun ağrısı ya da sırt ağrısı çekmiyor. Meme dikleştirmede ise enfeksiyon, kızarıklık, dermatolojik sorunlardan kurtarıyor” dedi.
Estetiğin yaşı var mı?
Meme estetiği ameliyatlarının 18 ile 55-60 yaş arasındaki her kadına yapılabildiğini belirten Dr. Şakı, şöyle devam etti:
“Meme yokluğunda veya memesi az gelişmiş olan her kadına büyütme işlemleri yapılabiliyor. Küçültme ve dikleştirme için başvuran hastaların çoğu genelde bir gebelik geçirmiş, emzirme sürecinden geçmiş kadınlardır. Bazı hastalarda doğum ve emzirme sonrası meme küçülmesi görülebiliyor. Bu hastalarda da büyütme ihtiyacı olabiliyor. Büyütme işlemleri 18 yaşından itibaren post menopoz döneme kadar yapılabiliyor”
Emzirmeye etkisi oluyor mu?
Dr. Şakı kadınların en çok kaygı duydukları süreçlerden birinin hamilelik ve emzirme sonrası meme şekli ve formunun değişmesi olduğunu söyleyerek, emzirmenin memeyi büyütme etkisi olduğunu ancak emzirme sonrasında küçülme görülebildiğine dikkat çekti. Bu nedenle emzirme sonrası büyütme ve küçültme ameliyatlarından birine ihtiyaç duyulabildiğini dile getiren Dr. Şakı, bu dönemde meme sarkıklığının da meydana gelebildiğini, dikleştirme operasyonları ile meme görünümünün düzeltildiğini söyledi.
Meme estetiği ameliyatlarının emzirme sürecinde yapılıp yapılamayacağı ile ilgili sorulara da yanıt veren Dr. Şakı, “Meme küçültme ve dikleştirme operasyonlarının emzirmeye olan etkisi ile ilgili bir kesinlik yok. Emzirme yeteneği bazı hastalarda kaybedilebiliyor. Hastaların yüzde 60’ı meme estetiği operasyonu sonrası emzirebilirken, yüzde 40’ı emzirmeyebiliyor” dedi.
Dr. Şakı, meme büyütme operasyonlarında ise silikon protezler kas altına yerleştirildiği için emzirme problemi olmayacağının altını çizdi.
İz kalıyor mu?
Meme estetiği ameliyatları sonrasında kabul edilebilir seviyede iz kalma ihtimali bulunduğunu söyleyen Dr. Şakı, meme büyütmede 3-5 cm arası kesiyi meme kıvrımı altına sakladıklarını, izin genelde zamanla belirsiz hale geldiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Meme küçültme ve dikleştirmede lolipop veya ters T harfi şeklinde tarif edilen iz kalabiliyor. İzin daha sonraki tedavi edilebilir şekli biraz hastanın yara iyileşme durumuna bağlı. Eğer iyi bir yara iyileşme sürecinden geçilirse, belli belirsiz bir iz kalır. Hastanın ten rengi ve sigara içip içmemesi de iz kalıp kalmamasında belirgindir. Hastalara silikon içerikli kremler ya da enjeksiyonlar uygularız. Genelde kabul edilebilir izler kalıyor.”
Silikonun ömrü var mı?
Dr. Şakı, silikon protezlerin belli bir kullanım süresinin olmadığını, sadece komplikasyonlara bağlı değişim yapılabildiğini anlattı. Silikon etrafında yabancı bir doku oluşması ve implant sızmaları gibi durumlarda protezin değiştirilmesi gerektiğini belirten Dr. Şakı, protezin doğru teknikle yerleştirildiğinde kaygı duyulacak bir durum yaşanmayacağını söyledi.
Dr. Şakı yaşın ilerlemesiyle beraber ve özellikle gebelik, emzirme gibi süreçlerden sonra her kadında olduğu gibi belli bir sarkma meydana gelebileceğini, bu nedenle silikonun 10-15 yılın ardından değişiminin gündeme gelebileceğini ifade etti.
Meme formuna kim karar vermeli?
Meme estetiğinde göğüs formuna doktor ve hastanın birlikte karar vermesinin doğru olduğunu belirten Dr. Şakı, “Yuvarlak formda ve anatomik isimli damla formunda implantlar var. Hastanın genel vücut yapısı, boyu, kilosu, düzenli spor yapıp yapmadığı ve yaşı bu formun seçimde önemli. Minyon bir kadına çok büyük bir meme implantı takılması estetik açıdan doğru olmaz” diye konuştu.
Hastaların pek çoğunun sosyal medya veya gazetelerden buldukları fotoğrafları getirip, memesinin olmasını istediği biçim ve büyüklükle ilgili “Böyle olsun” dediğini aktaran Dr. Şakı, şöyle devam etti:
“Dekoltenin belirgin olmasını, dikkat çekmesini istiyorlar. Hacim olarak herkesin isteği farklı olabiliyor. Aslında bu fotoğraflar doktor ile hasta arasında bir köprü oluşturuyor. Hastanın isteğinin ne olduğu, doktorun bunu ne kadar gerçekleştirilebileceği konuşuluyor. Aklımızda bir kalıp oluşuyor. Hastanın isteğini bilmiş oluyoruz”
Bir seferde iki operasyon olur mu?
Meme estetiği operasyonlarının kombine ameliyat olarak da gerçekleştirildiğini belirten Dr. Şakı, son yıllarda en çok meme büyütme ve yağ enjeksiyonu ameliyatlarının aynı anda yapıldığını söyledi. Liposuction ile karından alınan yağların memeye enjekte edildiğini anlatan Dr Şakı, “Yağ enjeksiyonları dekolte bölgelerine yapıldığı zaman daha estetik bir görüntü elde ediliyor. Bu yağlar yüz bölgesinde yanaklara, çeneye de dolgu amaçlı kullanılıyor. Kombine ameliyatlarda görüntü anlamında bütünlük sağlanabiliyor” dedi.
Ağrı oluyor mu?
Meme estetiği ameliyatlarıyla ilgili en çok merak edilen konuların başında yer alan, operasyon sonrası ağrı olup olmayacağı sorusuyla ilgili de bilgi veren Dr. Şakı meme küçültme ve dikleştirme ameliyatlarında çok fazla ağrı oluşmayacağını ancak meme büyütme sonrası bir miktar ağrı olabileceğini vurgulayan Dr. Şakı, ağrı süresinin hastanın cildi ve memenin formuna göre değişebildiğini vurguladı.