İlgi ve övgü evlilikte mutluluğu artırıyor
Günümüzde erkekler ile kadınların rollerinin değişti. Annesinden özgürleşememiş bir erkek, hayatına mutlaka yıkıcı eril bir kadın çekiyor. Bu durumda dışarıdan erkek-kadın gibi görünseler de bu çiftin hayatında roller tam tersi durumdadır. Kişiler ailesinden özgürleşemezse evliliklerde işler tersine dönüyor. Aile ve Çift uzmanı Cenk Sabuncuoğlu konu hakkında bilgiler verdi.
Kadın ilgi ile erkek övgü ile yaşayabilir. Aksi durumda kadınlık ve erkeklik duyguları sorgulanmaya başlar. Kadın yaratılış olarak detaylara önem veren ve hisleri ile hareket eden bir varlıktır. Kadın, hissiyatları ön plana çıkarır. Bu sebeple sorunları daha net görebilirler. Çözüm odaklı olan da genelde kadındır. Erkek daha düz bir bakış açısı ile hareket eder; çözüm odaklı değildir. Erkek gördüğünü görür, duyduğunu duyar, dokunduğuna dokunur, o kadar… Ama kadın öyle değil, evirir, çevirir, uyum sağlamaya çalışır, gerektiğinde uzaklaşır, yakınlaşır. Kadın, bunları yönetmek için birçok bilgiye ihtiyaç duyar, erkeklerden daha fazla destek almaya ihtiyaç hisseder.
Eril ve dişil davranışlar dengede olursa ilişki çok güzel oluyor
Kadınların hassasiyetleri, aslında kıyas yeteneklerinin olması ile bağlantılıdır. Kıyas yapıldığı için bir olayın sonucunda olumsuz bir şey varsa kadın, erkekten daha fazla acı hissediyor. Bu sebeple kadınlar hayatta en çok erkeklerle sorun yaşar. Bu erkek, kardeşi de olabilir, eşi ya da iş arkadaşı da olabilir. Kadın danışanlarımızın çoğu erkekleri anlamak için bize danışıyor. İlişkilerinde kendilerini sorgulayıp, muhasebe yapmak istiyorlar.
Kadınların sınavları ilk önce kendileri ile… Kendi sınavlarını geçerlerse sonra erkeklerle sınav oluyorlar. Kadındaki dişil enerji yapıcı ve üretici bir enerjidir. Dişil enerji; düşünce, duygu, sevgi ve şefkate daha yakındır. Dişil enerji formunda kalan bir kadın hayatında çok mutlu olabilir, doğru seçimler yapabilir, duygusal travmalardan uzaklaşabilir. Pasif dişil bir konuma geçerse kadın, kadın gibi olmuyor. Hiçbir şey yapamayan, kendine dikkat etmeyen, günü çok âtıl geçiren, başkasına kendini muhtaç hisseden bir hale dönüşüyor. Karşı tarafta ise erkekteki eril enerji, fiziksel kuvvete yatkındır, daha yıkıcıdır. Yıkıcı eril enerji, karşısındakinin sözlerine ve davranışlarına dikkat etmeyen, saygı göstermeyen, hatta fiziksel şiddet uygulayan bir yapıya bürünüyor. O yüzden eril ve dişil davranışlar dengede olursa ilişki çok güzel oluyor.
Kadın erkeğin, erkek de kadının rollerini üstleniyor
Günümüzde roller değişti. Kadınlar erkek, erkekler kadın gibi davranıyor. Bu ilişkileri çok olumsuz etkiliyor. Bir kadın yıkıcı eril modunda hayat sürüyorsa sistemsel olarak erkek pasifleşir. Erkek, çalışamaz hale gelir, bereketi kapanır, kendini erkek gibi hissedemediği için resmen ev işleri yapmaya başlar. Bu çok kişiye özel değil, sistematik bir durumdur.
Annesinden özgürleşememiş bir erkek, hayatına mutlaka yıkıcı eril bir kadın çekiyor. Bu durumda dışarıdan erkek-kadın gibi görünseler de bu çiftin hayatında roller tam tersi durumdadır. Bu sebeple her erkeğin ve kadının mutlaka annesinden ya da ailesinden özgürleşmesi gerekir. Çünkü kişiler ailesinden özgürleşemezse evliliklerde işler tersine dönüyor. Kadın erkek gibi davranıyor; erkek de kadının rollerini üstleniyor.
Kadın kendini erkeğe teslim ettiğinde ve erkek teslim aldığında roller değişir. Kadın bir ömür boyu suiistimal edilip edilmediğini kontrol etmek için ilişkiye devam eder. Hayatında artık kendine güvenen bir kadın olan erkekte ise vurdumduymazlık başlar. Erkek gerçekten akıllı değilse ve ilişkiyi yönetmek onun için ikinci planda ise, kadın ondan yavaş yavaş uzaklaşır. Son raddede ‘artık ben diyorum’ der. Erkek bunu anlarsa eğer, kadın ilişkide kalmaya devam eder. Anlamazsa kadının gittiğini erkek bile anlamaz.