Hayvan bazlı enfeksiyonlar dünyayı tehdit ediyor
Dünya'da son yıllarda ölümlere neden olan hayvan kökenli küresel enfeksiyonlara 20-25 yıl içinde keşfedilen 35'ten fazla mikroorganizmanın neden olduğu, bu mikroorganizmaların ciddi salgın hastalıklar ile milyarlarca dolarlık ekonomik kayıplara yol açtığı bildirildi.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Rüştü Taştan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayvan kökenli enfeksiyonların (zoonoz) toplum sağlığını tehdit ettiği ve küresel anlamda "potansiyel salgın" tehdidi oluşturduğunu bildirdi.
Son yıllarda görülen enfeksiyon hastalıklarının yüzde 75'inin zoonoz özellik taşıdığını belirten Taştan, bunun başlıca nedenleri arasında iklim değişikliği, ormanlık alanların hızla ağaçsızlaştırılması, plansız kentleşme, hızlı nüfus artışı ve doğal su kaynaklarının iyi yönetilmemesine bağlı olarak bazı mikroorganizmaların antibiyotiklere karşı dirençliliğinin artmasının gösterilebileceğini ifade etti.
Bilimsel araştırmalara göre, insanlarda görülen besin zehirlenmelerinin temel nedeninin yüzde 90'ını hayvansal kökenli besin maddelerinin oluşturduğunu dile getiren Taştan, genel patojenik özellikleri bilinen bin 400'den fazla cinste mikroorganizmanın yüzde 60 kadarının zoonoz özellik taşıdığını kaydetti.
Taştan, şu bilgileri verdi:
"Dünyada son 20-25 yıl içinde daha önce görülmemiş veya hastalıklarına rastlanılmamış 35'ten fazla cinste mikroorganizma keşfedildi. Bu mikroorganizmalar ciddi salgın hastalıklar ile milyarlarca dolarlık ekonomik kayıplara yol açıyor. Deli dana hastalığı (BSE), Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), sars, kuş gribi (H5N1), hantavirüs enfeksiyonu (HPS), maymun çiçeği hastalığı, ebola virüsü, batı Nil Virüsü (WNV) hastalığı ve son olarak ortaya çıkan domuz gribi (SIV) gibi hastalıkların kaynaklarının evcil veya yabani hayvanlar olduğu unutulmamalıdır. 'Yeni çıkan' enfeksiyonlar olarak bilinen bu hastalıklarının yüzde 75'i 'zoonoz' özellik taşımaktadır. Bazıları görüldükleri bölgelerde çok sayıda insanın ölümüne, hayvansal ve hastalık mücadelesi nedeniyle iş ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır."
Yeni çıkan enfeksiyonların olumsuz etkilerinin, koruyucu sağlık hizmetlerinin öne çıkarılması, güçlü ve tam donanımlı veteriner halk sağlığı hizmetlerinin uygulamaya konulması, konuyla ilgili yasal ve yönetsel düzenlemelerin yapılmasıyla mümkün olabileceğini ileri süren Taştan, şunları kaydettii:
"İnsanlığın sürdürülebilir sağlıklı bir dünyada yaşaması için 'yeni çıkan' enfeksiyonların bir daha çıkmaması ve sağlığımızı tehdit etmemesi veya yeni başka tehlikeli mikroorganizmaların oluşmaması için önlem almalıyız. Tüberküloz, şarbon, tularemi, bruselloz, salmonelloz gibi bakteriyel, kist hidatik, toksoplasmoz gibi paraziter, kuduz gibi viral hastalıkların yani 'eski' düşmanlarımızın yeniden gündeme gelerek ekonomileri sarsmaması, borsaların dibe vurmaması ve 'kuş gribi geliyor' diye tavukların, hindilerin, barışın simgesi güvercinlerin gaz odalarında öldürülmemesi, 'keneler can alıyor' diye doğamızın kimyasallarla ve denetimsizce kirletilmemesi, doğal besin zincirinin kırılmaması, doğal dengenin bozulmaması için 21. yüzyıla yaraşır çözümler uygulamaya konulmalı. Veteriner halk Sağlığı hizmetleri yaşama geçirilmeli ve 'tek dünya tek sağlık' ortak hareketinin öneri ve ilkeleri desteklenmelidir."