Güneş ışınlarının vücuda yararları!
Dr. Nüket Eroğlu, güneşin yararlı olmasının yanı sıra çok maruz kalındığında zararlı olabileceğini de söyledi.
En önemli D vitamini kaynağının güneş olduğunu hatırlatan Medikal Estetik Hekimi Dr. Nüket Eroğlu, “Vücudunuzun besin kaynaklarından aldığı kalsiyumdan yararlanmasını istiyorsanız, her gün mutlaka 15 dakika kol ve bacak içlerinizi direk güneşe tutun” dedi.
Güneş ışınlarının az ve doğru kullanıldığında yüksek tedavi edici güce sahip oluğunu ifade eden Dr. Eroğlu, “Kontrolsüz ve gelişigüzel maruz kalındığında sağlığı tehdit eden bir düşman gibidir. Güneşi yararımıza kullanmak ciddi bir disiplin ister. Güneş hem vücudunuz için büyük bir gereksinimken sağlığınızı tehdit eden bir düşmana çevirmemelisiniz” diye konuştu
Dr. Nüket Eroğlu güneşin başlıca yararlarını şöyle sıraladı:
“1. Güneş Kanseri Önler: Güneş başta en sık rastlanan kanser türleri olan akciğer ve meme kanseri başta olmak üzere kalın bağırsak, prostat, yumurtalık gibi tüm kanser türlerine yakalanma riskini azaltıyor. Öğle saatlerinde güneş altında kısa bir yürüyüş yapmakla kansere yakalanma riskinizi kolaylıkla azaltabilirsiniz. Güneşin kansere yakalanma riskini azaltmasında D vitamini önemli rol oynuyor. Deri dikey güneş ışınları altında kaldığı zaman D vitamini üretiyor. Saat 11 -15 00 saatleri arasında 15 dakikalık bir süre günlük D vitamini ihtiyacı için son derece yeterli. Bu güneşlenme sırasında güneş koruyucu kremler sürmemek ve cam arkasında olmamak gerekiyor. D vitamini sentezini sağlayan UV B son derece hassas, direkt temas gerekli.
2. Güneş Kemik Erimesini Önler: D vitamini diş ve kemik gelişimi için şart. Diyetle alınan kalsiyumun kemiklerde depo edilebilmesi ve bağırsaklardan emilmesi için D vitamini gerekiyor fakat D vitamini yeterli değilse kalsiyum hiçbir işe yaramıyor. Vücudunuzdaki D vitamini açığını kapatmak için mutlaka güneşlenmek, özellikle kol ve bacaklarınızın iç kısımlarını 15 dakikalık dikey güneş ışınlarıyla buluşturup cildinize D vitamini ürettirmek zorundasınız. Bitkisel gıdalar D vitamininde önemsiz bir kaynaktır. Hayvansal kaynaklar yağlı derin deniz balıkları ve yumurta sarısı olarak kabul edilse de önemsizdir, günlük ihtiyacımızın %10’luk bir kısmını geçemez. Öğle saati 15-20 dakikalık güneş temasıyla vücudunuz günlük yeterli D vitaminini üretiyor. Cildin hemen alt katmanında bir ön madde Ultraviyole B ile temas eder etmez anında D vitaminine dönüşüyor. Güneşte kalma süreniz ne kadar uzarsa melanin sentezine bağlı olarak cilt geçirgenliği azalacağından D vitamini üretimi de düşüyor. Pencere önünde vücudunuzun D vitamini üretmesi pek mümkün değil. Camlar UVB ışınlarının geçmesine izin vermiyor. D vitamini üretimi için güneşlendikten sonra sadece ılık bir duş alıp çıkmak daha doğrusu olarak kabul ediliyor. Duş jeli ya da sabun kullanarak liflenmek, keselenmek tavsiye edilmiyor.
3. Güneş Şişmanlamayı Önler: Psikolojik açlığı kontrol eden güneş ışınları ideal bir diyet ilacı gibi kabul edilebilir. Güneş seratonin ve endorfin salınımını uyarır ve nedensiz bir mutluluk sağlıyor. Bu hormonlar açlık duyulmasını önlüyor. Güneşli yerlerde yaşayan insanlar ince giysiler tercih etmek zorunda kaldıkları ve vücutlarını kapatmadıkları için fiziksel görünümlerine önem vermek ve özen göstermek zorunda hissediyorlar. Güneşin metabolizmayı arttırıcı, bağışıklık sistemini güçlendirici, psikolojik mutluluk seviyesini arttırıcı etkileri birleştiğinde kilo kontrolü çok kolay oluyor.
4. Güneş Bağışıklık Sistemi Hastalıklarını Önler: Vücudumuz 200’den fazla doğal antibiyotik üretir ve bunlar D vitamini olmadan işlevlerini yerine getiremezler. Hastalıklara karşı savaşan hücrelerimiz görevlerini yapabilmek için yine bu değerli vitamine ihtiyaç duyarlar. Enfeksiyon hastalıkları, cilt mantarları, kanser, depresyon, osteoporoz, parkinson hastalığı, multiple skleroz, alerji, astım, grip, nezle, diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, kalp yetmezliği, beyin felçleri güneş görmeyen kuzey ülkelerde daha sık görülüyor. Güneşin bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle güney kıyılarında yaşayan insanlarda bedensel ve ruhsal hastalıklara çok daha az hastalanıyor. D vitamini eksikliğinin kemik erimesine yol açtığı, diş ve kemik gelişimini engellediği hatta bazı kanserlere yakalanma riskini arttırdığı ve kanserli hücrelerin daha hızlı yayılmasına neden olduğu bilimsel yayınlarla kanıtlanmış durumda. D vitamini ile ilişkilendirilen kanserler arasında kalın bağırsak, meme, yumurtalık ve prostat kanserleri ön sıralarda yer alıyor. Diğer yandan bu önemli vitamin bazı kanserlerde koruyucu, hatta tedavi edici bir kemoterapi ajanı olarak da değerlendiriliyor. DNA’yı keşfeden iki kişiden biri olan Watson yakın bir zamanda kalın bağırsak kanserine yakalanınca, kendisini D vitamini desteğiyle tedavi etti. D vitamini, bağışıklık sistemimiz için de son derece önemli. Bu yüzden onun eksikliğinde nezle, zatürre, bronşit, sinüzit ve grip gibi hastalıklara karşı daha savunmasız hale geliyoruz.
6. Güneş Depresyonu Önler: Depresyon tedavisinde de D vitamini seviyesine bakmak ve eksik ise yerine koymak atlanmaması gereken önemli bir nokta. Eğer karamsarlık, içe dönme, antisosyallik eğilimi gibi sorunlarınız varsa, kolay moral bozuyor ve optimist bakış açısı geliştirmekte zorlanıyorsanız sorumlusu yine D vitamini eksikliği olabilir. Güneş ışınları salınımını sağladığı seratonin, melatonin, endorfin hormonları etkisiyle dünyaya kara gözlüklerle bakmanızı engeller, sizi karamsarlıktan kurtarır.
7. Güneş Sivilceleri Kurutur: Güneş akne, egzema, candida gibi hastalıklarda cilt direncini arttırarak ve hastalığa sebep olan organizmaları yok ederek temiz ve parlak bir cilt oluşumuna katkıda bulunur.”
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Grip misin yoksa nezle mi? Grip, nezle ve soğuk algınlığı arasındaki farklar ne? İşte ayırt etmenin yolu
Vücutta 300'den Fazla Reaksiyonda Görevi Var! Eksikliğinde En Sık Görülen Belirti Kas Krampları... Magnezyumun Önemi
Ağız Kanseri Riski: Erkeklerde 2 Kat Fazla Görülüyor! Belirtileri Göz Ardı etmeyin...
Gözden Kaçan En Önemli Salgın! Mide Ve Bağırsak Kanserlerini Tetikliyor! Bulaş Yaşı Çocukluk Çağına Kadar İndi
Uzman İsimden Korkutan Uyarı: 2050 Yılında, Dünya Nüfusunun Yarısı Miyopi Olacak Diye Tahmin Ediyoruz