Çocuklarda taşikardi ne demek? Taşikardi tedavisi var mı? Taşikardi ilaçları hakkında bilgiler
Çocuklarda taşikardiye, yani kalp hızının normal düzeylerin çok üzerinde seyrettiği durumlara, erişkinlere göre daha az rastlanıyor. Ancak 5-6 yaşından sonra devam eden ve tedavi edilmeyen taşikardiler ileride bireyin yaşamında ciddi sorunlar doğurabiliyor. Çocuklarda taşkardi tedavisi erişkinlere göre farklılık gösterir. Bu haberimizde taşikardi hakkında detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Kalp dışında tiroid hastalıkları ve panik atak gibi farklı sebeplerle de görülebilen taşikardinin çocukken takibinin önemine değinen Pediatrik Doğumsal Kardiyoloji Uzmanı Prof.Dr. Alpay Çeliker uygulanması gereken teşhis ve tedavi sürecini anlattı.
''Taşikardiler kalbin kulakçıkları ve karıncıklarında arasında ekstra iletim sistemleri veya kalbin iletim sisteminde yer alan bazı bölgelerde bulunan çift iletim yolu varlığına bağlı olarak gelişir. Sık görülen bu durumların dışında kulakçık ve karıncıklarda yer alan anormal odaklar da taşikardiye neden olurlar. Ayrıca tiroid bezinde aşırı çalışma sonucu oluşan hormon fazlalığı veya panik ataklar da taşikardiye sebep olabilir.
Taşikardide kalp hızı dakikada 150’nin üzerinde seyreder. Bazı hastalarda kalp hızı dakikada 250-300 kadar olabilir. Taşikardiler tipik olarak aniden başlar ve sonlanırlar. Çok nadiren kronik seyirli taşikardiler olabilir. Taşikardi sırasında veya sonrasında baş dönmesi, göğüs ağrısı, halsizlik ve bayılma gibi belirtiler eşlik edebilir. Özellikle bayılmaya neden olan taşikardiler daha önemle incelenmelidir. Çarpıntı durduktan sonra hasta kendisini çok kötü hissedebilir, bu durum özellikle ventriküler aritmilerde görülür.
Taşikardi sırasında elde edilen elektrokardiyogram (EKG) tanısal açıdan çok yardımcıdır. Taşikardi sırasında EKG kaydı elde edilemezse 24 saatlik ritm EKG kaydı (Holter) yapılmalıdır. Taşikardi sırasında EKG çekilemeyen ve tanı konulamayan vakalarda egzersiz testi yapılarak taşikardi ortaya çıkarılmaya çalışılmalıdır.
Egzersiz kapasitesini ölçmeye yarayan klasik testlerden daha çok ani ve çok yoğun egzersizin yaptırıldığı “burst” test yapılmalıdır. Nadir çarpıntı yakınmaları olan hastalarda EKG ve Holter kayıtları ile semptom anında kayıt elde edilmesi oldukça güçtür. Bu hastalarda daha uzun süreli izleme imkanı veren olay kaydedicilerin kullanılması ile taşikardi sırasında EKG kaydının yapılması mümkün olabilir. Bu yöntemle semptom anında elde edilen EKG incelenerek taşikardi olup olmadığı ve tipi ortaya konabilir.
Yemek borusundan(transözefagal) uygulananelektrofizyolojik çalışma supraventriküler taşikardi tanı ve tedavisinde kullanılan yarı girişimsel bir yöntemdir.. Kısa sürede ve anestezi altında uygulanan bu yöntemde test bitiminden 2-3 saat sonra hasta eve gidebilir. Bu yöntemle taşikardi ortaya çıkarılabilir ve tipi belirlenebilir. Yenidoğanlarda dahi uygulanan bu metodla çarpıntı yakınması olan hastalarda uzun ve gereksiz bir çok test yapılmadan tanı konulabilir. Bu hastalarda taşikardinin başlama şekli, taşikardi sırasında kulakçık ve karıncık atımlarının birbiri ile ilişkisi değerlendirilerek taşikardi mekanizması aydınlatılabilir. Transözefagal çalışma ile karıncık taşikardileri indüklenemez, bu durumdan şüphelenilen hastalarda girişimsel elektrofizyolojik çalışma gereklidir.
Hayatı tehdit etmeyen ritm bozuklukları olan hastalarda, ataklar yeterince sık ve şikayetlere neden olursa ilaçlarla tedavi gerekli olur.Bu tür ilaçlar kullanıldığı süre içinde etki ederler ve tedavi edici değildirler. Bazı ilaçlarda önemli yan etkilere neden olabilir. Süt çocuklarında taşikardilerin doğal seyrinin iyi olduğu ve zaman içinde kendiliğinden kaybolabileceği akılda tutulmalı ve tedavide gerekirse geçici olarak çok güçlü antiaritmik ilaçlar kullanılmalıdır.
5-6 yaşından sonra kendiliğinden düzelme veya kaybolma pek görülmediğinden taşikardileri ilaçlarla kontrol altında tutulan hastalarda kesin çözüm yolları aranmalıdır.Bu hastalarda kalp kateterizasyonu ile uygulanan ablasyon en önemli tedavi seçeneğidir. Küçük çocuklarda dahi çap olarak daha küçük kateterlerin kullanımı ile toplardamar ve atardamarlara zarar vermeden ablasyon tedavisi mümkün olabilir. Son yıllarda bu konuda önemli gelişmeler olmuştur. Wolff-Parkinson-Whitesendromu gibi taşikardiye yol açan mekanizmanın tehlikeli seyir gösterebileceği bilindiğinden en uygun zamanda ablasyon önerilmektedir.Hayatı tehdit etmeyen taşikardiler ortadan kaldırılmazsa birey için gelecekte fiziksel, psikolojik sorunlar ve ilaç bağımlı yaşam şekline neden olabilir.''