hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Çocuklarda kusmayı basite almayın!

    Çocuklarda kusmayı basite almayın
    expand

    Kusmanın bebek ve daha büyük yaştaki çocuklarda birçok hastalığın seyri sırasında ortaya çıkabildiği bildirildi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Doğruyol, kusmanın sadece mide - bağırsak sistemi hastalıklarının bir bulgusu olmadığını, çocukların idrar yolları, merkezî sinir sistemi (beyin), kulak burun boğaz iltihapları ve akciğer enfeksiyonları sırasında da kustuklarını söyledi. Kusmanın renginin ve özelliğinin kusmayı aydınlatmada ve tedaviyi planlamada yol gösterici bir özellik taşıdığını belirten Prof. Dr. Doğruyol, kusmanın taşma, fışkırma, temiz (beyaz) kusma, kanlı ve gâita şekillerinde görülebileceğini ifade etti. Yatar pozisyondayken ağız kenarından mide içeriğiniz zahmetsiz bir şekilde dışarı gelmesine 'reflü' denildiğini söyleyen Prof. Dr. Doğruyol, yemek borusu ile mide bileşkeninin birleşim yerini açıp, kapayan faktörler arasında dengenin bozulmasıyla ortaya çıkan bu rahatsızlığın, genellikle fizyolojik olduğunu ve bu mekanizmaların düzeltilmesiyle kendiliğinden geçtiğini, ancak bazen ciddi rahatsızlıklara ve yeni doğanlarda ani ölümlere bile yol açabileceğini söyledi.

    Hasan Doğruyol, "Reflü hatalığı genel olarak çocuğun sinir dokusunun gelişmesine paralel olarak yavaş yavaş düzelir. Genellikle çocuğun ayağa kalkması ve yürümesine kadar sürer. Ancak bu çocukların bir kısmı bütün tedbirlere ve tıbbî tedaviye rağmen düzelmez. Çocukların kilo almalarında problem olması, morarmış olarak uykularından ağlayarak uyanmaları, sık sık akciğer enfeksiyonu geçirmeleri, göğüste yanma bulguları, mide kanaması, ses kısıklığı ve üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bulgular dikkate alınmalıdır. Tedavi olmamış reflü hastalığında tıbbî seyrine bakıldığında, hastalığın beşte biri ölümle sonlanır. Bu yüzden belirtilen bulgulara dikkat edilmeli ve geç olmadan tedaviye başlanılmalıdır" dedi. Hastaların belli bir safhadan sonra artık cerrahî olarak tedavi edilmeleri gerektiğini vurgulayan Doğruyol, bu hastalığın cerrahî tedavisinde en uygun yöntemin kapalı cerrahî (laporoskopik tedavi) olduğunu ifade etti.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow