Emin Çapa'nın kaleminden Cenevre Otomobil Fuarı
Şu günlerde otomobil sevdalılarının kalbi Cenevre'de atıyor. Otomotiv habercileri, dünyanın büyüklü küçüklü tüm üreticilerin CEO'ları ve üst düzey yöneticileri, yan sanayiciler, teknoloji geliştirenler, tasarımcılar, lastik üreticileri herkes ama herkes burada.
Halkın geleceğin araçlarını, yeni modelleri, ya da eski modellerdeki yenilikleri görmek için akın etmesinden önce, iki gün boyunca habercisi, yöneticisi, üreticisi fuarda biraraya geldi. Benim gibi otomotivin sadece endüstri tarafıyla ilgilenen, işin keyif, model, segment, yakıt tasarrufu gibi kısımlarından bi haber birisi sık sık otomotiv fuarlarına gelmez aslında. Zaten ben de en son 14 yıl önce bu fuara gelmiştim.
Peki neden Cenevre? Aslında Avrupa'da üç önemli otomotiv fuarı var. (Türkiye ve hatta Avrupa pazarıyla hiç ilgisi olmayan Detroit fuarını saymıyorum. Zaten bizim otomotiv basını da bu sene Detroit fuarına gidip yeni nesil dron haberleri yapmıştı.) Paris ve Frankfurt iki senede bir yapılıyor, yani bir sene biri bir sene diğeri. Bu sene sıra Paris'te. Ama Cenevre'nin bu ikisinden bir farkı var: İsviçre önemli bir otomotiv üreticisi değil.
Yıllar önce "neden Paris ya da Frankfurt'a değil de her sene Cenevre fuarına geliyorsunuz?" diye sorduğum Rahmi Koç bana, "Paris'te Fransızlar, Frankfurt'ta Almanlar ev sahibi. Cenevre bir çeşit tarafsız bölge. Onun için düzenli olarak buraya geliyorum" demişti.
Bu kadar uzun girişten sonra 2016'da otomotiv habercisi olmayan bir ekonomi habercisinin gözünden Cenevre'de ne yenilikler var onu sizinle paylaşayım.
Her şeyden önce fuar eskiye göre biraz sönük. Artık Volkswagen skandalının gölgesi mi dersiniz, yoksa Avrupa'nın krizden bir türlü tam olarak kurtulamaması mı dersiniz, yoksa ikisi birden mi dersiniz, ben eski fuarların canlılık ve heyecanını göremedim. Dev üreticilerin birbirleriyle yarışan o şaşalı, yarıtıcı, sıradışı standları yerlerini çok sade, arabaları teşhir edildiği sade tasarımlara bırakmış.
Cenevre Otomobil Fuarı'na damgasını vuran 30 otomobil
Arabaların üstüne yatan mankenler yok!
Bir diğer önemli nokta eskiden özellikle üst segment araçlarda arabaların üstüne yatan manken kızlara, erotik pozlar verdirip gazetelerin ön sayfalarında yer almayı garantilemeye çalışan anlayışın sonuna gelinmiş. Arabanın özelliklerini bilen kadın ve erkek görevliler (manken değil) onların yerini almış ve açıkçası çok da iyi olmuş.
Onun dışında fuarda otomotiv dünyasının geleceğinin nereye gittiği çok net olarak görülüyor: 1) Elektrikli araçlar 2) Akıllı (birbiriyle ve yolla, hatta evinizle konuşan) araçlar. Bu ikisine ayrıntılı olarak değineceğim.
Yeni Civic HB’nin prototipi hazır
Ama tüketici gözüyle otomotiv endüstrisinin gettiği yerden önce üretici gözüyle çok önemli bir gelecek projeksiyonu var. Oyak Renault Genel Müdürü İbrahim Aybar, KPMG'nin yeni yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına dikkatimizi çekiyor. Buna göre ehliyet alma yaşına gelmiş 18-25 yaş arasındaki gençlerin sadece % 46'sı araba sahibi olmak istiyor. Yanlış anlamayın, bu gençler araba kullanmak istiyor, ama arabanın yok kaskosu, yok bakımı, yok bilmem ne vergisiyle uğraşmak istemiyorlar. Halbuki bundan 10-20 yıl önce araba sahibi olmak tüm dünyada bir rüyaydı. Şimdi gençlerin rüyası araba sahibi olmak değil, "araba kullanmak". Yani gençler arabanın keyfini sürmek istiyor, eziyetini çekmek değil. Bu da geleceğe dair üreticileri yeni planlar yapmak zorunda bırakıyor ki, onlar bu yazının konusu değil. Ama yine Aybar'dan öğreniyoruz ki, gelişmiş ülkelerdeki araba kullanımının % 80'den fazlası kiralık araç. Türkiye henüz bu noktaya uzak ama hızla buraya doğru gidiyor. Ama yanlış anlamayın, otomotiv üreticilerinin gençlere yönelik planlaması araba kiralamasında değil, çok daha kapsayıcı planları var.
Adapazarı'ndan Toyota C-HR, bursa'dan Fiat Egea
Endüstrinin geleceğine bakmadan önce Türkiye'deki üreticilerin fuarda nasıl yeraldıklarına da değinelim. Bu sene Hyundai ve Renault burada dünya lansmanı yapmadı. Ama Fiat'ın standında Tofaş'ın Bursa Fabrikası'nda üretilen Egea'nın bulunması büyük bir gurur kaynağı açıkçası.
Toyota ise 350 milyon euro yatırımla Adapazarı'nda Türkiye'de üretilen ilk hibrit araç olacak yeni modeli, standının tam kalbine koyup, basın toplantısının ve şovunun ana merkezine yerleştirdi. Tüm dünyadan gelen basın mensuplarının tıklım tıklım doldurduğu standda yeni model büyük beğeni kazandı.
Sepp Blatter'a para fırlatmıştı, bu kez hedefinde Volkswagen vardı
Fuara damgasını vuran bir diğer konu ise dünya devi Volkswagen'nin basın toplantısında yaşandı. Volkswagen CEO'su hiçbir yöneticinin karşılaşmak istemeyeceği bir skandalla karşılaştı. Emisyon skandalını protesto etmek için Volkswagen teknikeri kılığı giymiş bir protestocu elinde üzerine "hile kutusu" yazılı bir alet çantasıyla, tam CEO konuşur, haberciler fotoğraf çeker, kameralar kayıt yaparken sahneye fırlayıp küçük çaplı bir skandal yarattı.
Bu kadar dedikodudan sonra gelelim otomotiv sektörünün geleceğine. Bir kere elektrikli veya hibrit araca yatırım yapmayan, model geliştirmeyen üretici kalmamış. BMW'nin Z8'i gibi lüks spor arabalarda dahi hibrit motorlar dikkat çekiyor. "Düşük karbon emisyonu" yazmayan bir model neredeyse yok. Herkes ne kadar çevreci olduğunu, nasıl karbon emisyonunu azalttığını ıspatlama derdinde. Bazıları ise hibritten daha ileri gidip, Renault Zoe gibi tamamen elektrikli araçları öne çıkarıyor. Gene de kimse bu konuda kalbimizde özel bir yeri olan Tesla kadar ileri gitmiş değil. Tesla Kaliforniya başta olmak üzere, tüm Amerika'ya yaymaya çalıştığı son derece şık şarj istasyonları dizaynıyla da dikkat çekiyor.
Cenevre'den Türkiye'ye gelecek otomobiller
Alman işlevselliğini öne çıkaran BMW'nin telefon kabini gibi şarj istasyonlarının yanında Tesla'nın istasyonları adeta birer sanat eseri. Yani küresel ısınma otomotiv sektörünü kendini dönüştürmeye zorluyor ki bu da gezegenimiz için iyi haber. (Bu arada Peugeot'nun hibrit bisikletine değinmeden de geçmek istemem. Kopenhag zirvesinde bisiklet kullanımının önündeki en büyük engel olarak ortaya konan yokuşta bisiklet tırmanmak imkansız saptamasına karşı geliştirilen hibrit bisikletleri sergileyen tek otomotivci Peugeot'ydu. Bu bisikletler düz ya da yokuş aşağı gideken şarj ettikleri akülerle yokuşları elektrikli motosiklet gibi tırmanmanızı sağlıyor. Yaşasın herkese baskı yaparak çözümler üretilmesini sağlayan eylemci çevreciler. Onlar olmasa bunların hiçbiri olmazdı.)
Birbirleriyle konuşan otomobiller
İkinci ana konu teknoloji. Bir zamanlar otomotiv sektöründe teknoloji denince, daha az benzinle daha çok yol gitmek gelirdi akla. Sonra elektronik aksamlar akla gelir oldu. Şimdi ise yepyeni bir evreye giriyoruz. Nasıl üretimde sanayi 4.0'ı, ekonomide MtoM (makinelerin makinelerle arada insan olmadan iletişim kurması ve insana ihtiyaç duymadan karar alıp uygulaması) konuşuyorsak otomotiv sektöründe de, CtoC (araçların birbirleriyle iletişim kurması) konuşuluyor, hatta konuşmanın ötesine geçip uygulamaya başlamış bile. Avrupa Birliği bir süredir yürütmekte olduğu "akıllı yollar" projesiyle buna destek veriyor. (ana konumuzla ilgisi yok ama akıllı yol da ne ola ki diyenlere not: diyelim girilmez tabelasına hükümet bir çip yerleştirecek, sizin arabanız bu çipin sinyalini algılayıp oranın girilmez veya tek yön bir sokak olduğunu anlayacak. Siz gaza bassanız bile arabanız o yola girmeyecek. Veya siz bariyere, öndeki arabaya çarpmak isteseniz bile arabanız frene basıp sizi engelleyecek. Yağmurlu havada, kaygan zeminde aşırı hız yapmanıza yoldan aldığı talimatla arabanız izin vermeyecek vs)
Birbiriyle konuşan arabaları en iyi sergileyen şirket Tesla'ydı. Çektiğim fotoğrafta (yukarıda) göreceğiniz gibi çizimlerle CtoC, yani arabaların birbiriyle konuşmasının ne demek olduğunu basitçe anlatmışlar. Burada sürücüsüz akıllı araba, etrafındaki araçlara "ben şimdi şerit değiştirip önümdeki arabayı sollayacağım" mesajı veriyor. Böylece onun geçeceği şeritteki araç hızını azaltır veya sabit tutarken, önündeki araba hız kesip veya sabit hızda gidip sollanmayı bekliyor. Böylece herhangi bir risk yaratılmadan araba şerit değiştiriyor. Bu sırada bir arkasındaki araba hızlanıp onun bıraktığı boşluğu dolduruyor. İşte bu yakında piyasada olacak araçlarda geldiğimiz nokta.
Vay be dedirtiyor
Ancak Mercedes'in bir konsept aracı var ki, akıllı aracın geleceğine dair vay be dedirtiyor. Her biri kendi etrafında dönüp, arka ya da yandakiyle konuşma imkanı veren 4 koltuklu bu aracın direksiyonu da uzay çağına uygun tasarlanmış. Sürücünün isterse arabayı kullanabilmesi (sürüş keyfini çıkarması diyorlar) isterse aracı otomatik pilota (sürücüsüz araç) bırakması mümkün. Etrafı sensörlerle donatılmış bu model, neredeyse bir robot gibi etrafındaki hareketli hareketsiz her şeyi algılayabiliyor.
Sürücüsüz otomobiller hack'lenirse
Tabii sürücüsüz araçlara ilişkin en önemli konu burada da bolca konuşuluyor: hukuki altyapı ne olacak? Ne alaka diyorsanız şu soruya yanıt verin, sürücüsüz araç bir kaza yapsa sorumlusu kim? Çok yüksek güvenlik önlemi alınsa bile kimse bu arabaların hacklenmeyeceğini garanti edemez. Zaten Pentagon'un bilgisayarlarına bile girildiği bir dünyada ağa bağlı bir makinenin hacklenmeyeceğini kim garanti edebilir ki? Zaten bu hukuki belirsizlik yüzünden sürücüsüz araçların sokakta (trafikte) test edilmesine sadece Amerika Birleşik Devletleri ve 2015 ortasından beri İngiltere izin veriyor. Ama dünyanın en önemli otomotiv ülkelerinden Almanya'nın kendi şirketlerine "sürücüsüz araç geliştirmeleri için teşvik" vermesi bu işin engellenemez olduğunu gösteriyor.
Büyük ilgi gören modeller
Son olarak bir zamanlar pek moda olan minik şehir arabalarının her yeri kaplayacağı beklentisi gerçekleşmese bile, Renault'nun motosiklet irisi Twizy'sinin ve Toyota'nın otomobil minisi Kikai'sinin büyük ilgi gördüğünü söyleyelim. Bendeniz ikisini de çok sevdim. Genç olsam hemen alır, havalı havalı dolaşırdım. (Ama yaşlı bir adamım ne yazık ki... gene de bu almayacağım demek değil elbette)
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Trafik Sigortasında Yeni Dönem Başladı: Araç Alım Satımında 6 Aralık İtibarıyla Değişen Uygulamalar
İkinci el araç almak isteyenler dikkat! Yeni dönem başladı
Son Dakika! ÖTV'siz Engelli Araç Alımlarında Yeni Düzenleme: 2025'te Yürürlüğe Girecek Değişiklikler
Kış lastiği takmama cezası ne kadar, kaç TL? Zorunlu kış lastiği uygulaması başladı mı?
AMAN DİKKAT: Trafik Sigortasında '15 Gün' Kuralı Değişiyor!