Mis kokulu tarih dersi! Padişahların parfüm tercihleri: Fatih Sultan Mehmet gül esansı, Yavuz Sultan Selim amber kokusu...

Fatih Sultan Mehmet surların harcına gül esansı döktürürdü. Kleoptra kakule kokusuyla güvenlik, Yavuz Sultan Selim divan toplantılarında amber kokusuyla güçlü iktidar mesajı verirdi... Kösem Sultan bileklerine tarçın yağıyla masaj yapardı. Koku uzmanı Bihter Türkan Ergül, Bahçeşehir Üniversitesi’nde verdiği derslerde öğrencileri kokuyla tarihe götürüyor. Zülal ATAGÜN'ün haberi..

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Koku Kültürü ve Turizmi Derneği’nin de kurucusu olan Ergül’ün derslerinde Antik Mısır’da bir düğünün ritüellerini koklayarak deneyimlemek mümkün. Bu yolla Sezar’dan Mustafa Kemal’e, Kleopatra’dan Hürrem Sultan’a kadar birçok tarihi figürün kullandığı ya da sevdiği kokular da tarihsel incelemeler sonucunda yeniden üretiliyor. Ergül, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Antik Çağ’dan Günümüze Koku Kültürü eğitiminde tarihin kokulu sayfalarını yeniden gündeme getirdi. “Antikçağ insanı için güzel kokular öncelikle tanrısallığın simgesiydi. Sümer, Mısır, Yunan, Arap ve Roma gibi önemli uygarlıklarda kokunun birincil kullanım alanını dini törenler ve çeşitli tıbbi tedaviler oluşturuyordu. Eski Yunan’da da savaşta ölüm tanrısını uzak tutsun ve şans getirsin diye savaş kahramanlarının adaleleri kafuru ile ısıtılıyor ve vücutları aromatik esanslarla ovuluyordu” diyen Ergül, kokunun tarihine dair ilginç bilgiler verdi:

KLEOPATRA’NIN KAKULE ESANSI

“Antik çağlarda sıcak savaş öncesinde karşı tarafı korkutmak isteyen Romalı askerler kılıçlarını birbirine vurarak soğuk demir kokusu çıkarıyor. Kleopatra papirüsle gönderdiği mesajlara güvenilirlik vermek için kakule esansı sürüyordu. Antik Mısır’ın en güçlü ve güzel kadınlarından Nefertiti ise yaseminli banyolar yapıp vücuduna amber sürdükten sonra halkın arasına karışıyordu.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

MEZOPOTAMYA TÜTSÜLERİ

Mezopotamya’da güçlü bir tütsü geleneği vardı. Bir kap içinde rahiplerin hazırladığı karışım tütsü olarak yakılır ve derin bir sessizlik içinde kralın yüzüne üflenir, böylece kral arınmış olurdu. Kral hastalandığında ise Namburbi ritüeline başvurulurdu. Bu ritüel kil tabletlerde şöyle anlatılıyor: “Meşaleyi yak, üzerine çamur ve alçı taşı koy, sedir, ağaç reçineleri, karışık otlar koy, duman yükseldikçe uğursuzluk yok olacak.”

PADİŞAHLARIN PARFÜM TERCİHİ

* “Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle abdest alanların vücudu güzel koksun diye camilerin şadırvanlarına limon çimeni esansı dökülürdü.

* Fatih Sultan Mehmet, gül kokusuna olan hayranlığı nedeniyle Rumeli Hisarı’nı yaptırırken surların harcına gül yaprakları ve gül esansı döktürdü.

* Yavuz Sultan Selim, cuma günü divan toplantılarına iktidarın ve gücün sembolü olduğu için amber kokusu sürerek girerdi.

* II. Abdülhamit göz hapsinde olduğu yıllarda cesaret ve metanet verici özeliğe sahip olduğu için portakal çiçeğinden elde edilen neroli esansı kullanırdı.

* Kösem Sultan enerji, coşku ve neşe verici özelliği nedeniyle bileklerine tarçın yağı ile masaj yapardı.

* Hatice Sultan nar ve karanfil kokularını tercih ederdi.”

ALTINDAN PAHALIYDI

Bihter Türkan Ergül, o dönemlerde koku ve baharatların çok fazla talep nedeniyle zaman zaman gümüş ve altından değerli olduğunu anlatarak, “Eski Mısır’da güzel kokular değerli hediyeler olarak kabul edildi. Rahipler her gün tanrılara güzel kokular sunarlardı. Tanrıların heykellerini sabah güneş doğarken, öğlen ve akşam farklı karışımlarla ovarlardı” dedi.