“Hepimiz kahraman olmak ve tarihe geçmek istiyoruz”
Şarkılı, sözlü, gani kelamlı ve eğlenceli bir oyun ‘Kundakçı’. Tarihi bir hikayeyi anlatmasına karşın, Oyun Atölyesi yorumuyla izleyicinin belleğinde farklı algıları tetiklediği kesin...
Mevzu; M.Ö. 356’da, pazarcı Herostratos’un ‘dünya harikası’ Artemis Tapınağı’nı yakmasıyla başlıyor. Dönem hikayesi deyip geçmeyin, hikayeyi Rus yazar Grigory Gorin 1972’de kaleme alıyor. 2016 kafasıyla ve ‘Kundakçı’ adıyla tiyatro sahnesinde endamı ise Oyun Atölyesi’nin muazzam yorumu ile oluyor. Erk’in iktidar hırsı, hukuk - din devlet ilişkisinin egemenliğini daha o tarihlerde tartışan oyun/insanoğlu, bugün de bulunduğu çemberin gölgesinde düğümlediklerini çözmeye çalışıyor. Haluk Bilginer’in şahsına münhasır çevirisi, Muharrem Özcan’ın kıvamında rejisi, Özlem Karabay’ın hikaye ile bütünleştirdiği sahne tasarımı, Çağrı Beken’in nağmeli müzikleri ve metni bir tık daha öteye taşıyan ışık tasarımında Ayşe Sedef Ayter’in imzası bulunan oyuna hayat veren oyuncuların her biri seyrine dalmaya değer performansta. Yazar soruyor: ‘Pazarcı Herostratos kahraman mıdır yoksa terörist mi?’ diye, biz de günümüzün ‘Kundakçı’larını ve daha fazlasını konuşmak üzere Muharrem Özcan, Tuna Kırlı ve Devrim Özder Akın’a merak ettiklerimizi yönelttik.
Herkes iktidarının peşinde ve bedelleri de ödemeye hazır!
- Kundakçı’nın fonuna L. Cohen’in ‘Everybody Knows’ şarkısını; ‘Herkes biliyor, zarların hileli olduğunu, kaptanın yalan söylediğini’ alırsak oyundaki hileli zarlar ve kaptanın yalan mevzusu nedir?
Tuna Kırlı: Herkes iktidarının peşinde, bunun için gereken bedelleri de ödemeye hazırlar. Yalan, hileli zarlar, ölü insanlar; bunlar iktidarın umurunda değil, umurunda olduğu tek şey ‘iktidar’.
Devrim Ö. Akın: Yüzyıllardır aynı yalanlar başka cümlelerle yeniden söyleniyor. Herkesin bildiği ama farkında olmadığı, bütün sorunların kaynağı kanıksanmış yalanlar. Kundakçı da bu kanıksanmış yalanlar tarihindeki kırılmalardan sadece bir tanesini anlatan, ama tarihteki bütün bu kırılma noktalarına selam çakan bir oyun...
- Oyunun hem yönetmeni hem de oyuncusu olarak sizden dinleyelim hikayeyi?
Muharrem Özcan: Kundakçı, sistem tarafından birey olarak asla değer görmemiş, insan olarak varlık oluşturmasına izin verilmemiş Herostratos’un, kendini gerçekleştirmek adına Artemis Tapınağı’nı kundaklaması ve bu eylemle adını tarihe yazdırıp, ölümsüzlüğe erişme çabasını anlatıyor. Ancak sisteme bir başkaldırı olarak gerçekleştirdiği bu eylemle birlikte iktidarın, dinin, yasaların nasıl bir çıkar ilişkisiyle birbirine bağlı ve bu kirli ortaklığın sıradan bireyler üzerinde nasıl bir etkiye neden olduğunu görüyoruz. Ayrıca uğradığı tüm haksızlıklara karşı başkaldıran bir esnafın (Herostratos) giderek nasıl bir zorbaya ve o sistemin bir parçasına dönüştüğüne şahit oluyoruz.
Çoğu insan unutulma korkusuyla yaşıyor
- Hepimizin içinde biraz Kleon ve biraz Herostratos yok mu?
Devrim Ö. Akın: Ben, herkesin bazen Herostratos gibi hissedip, kemikleşmiş ayrıcalıklı alanları bir an, bir sinirle dağıtıp, yok etme isteğiyle dolduğunu; bazen de Kleon gibi düşünüp, ‘herkes yasalara ve kuralara uysa hiç bir sorun olmaz’a inandığını düşünüyorum. Oysa ikisine de ihtiyaç var. Kuralcılık ve kuralsızlık erdemlerinin çatışmasından üretiyoruz tüm hayat bilgimizi. Ama keşke bu bilgiyi doğru okuyabilsek!
Tuna Kırlı: Hepimiz kahraman olmak, kendi iktidarımızı korumak ve tarihe geçmek istiyoruz. Kendi fikirlerimize aykırı olan yerde çılgına dönüyoruz. Bütün bunları da günün popüler tarafını tutup, sistemin içinden sistemi eleştirerek yapıyoruz, çünkü insanız.
- Erk’in ve erkeklerin sesinden ama kendi derdinde olan Klementina’dan bahsedelim biraz...
Tuğba Çom Makar: Güzeller güzeli dedikleri Klementina... Tek derdi var ‘unutulmamak’. Sanırım, çoğu insan unutulma korkusuyla yaşıyor ama Klementina’nın ki bir hastalık. Tarihe adını altın harflerle yazdırmak istiyor. Karşısına bir fırsat çıkıyor; zeka ve güzelliğiyle kendi lehine çevirmeye çalışıyor ama karşısında ondan daha zeki birinin olduğunu bilmiyor. Olaylar da bundan sonra başlıyor.
‘Terörist’lerin ‘terörist’ olduğunu devletler belirleyebiliyor
- Yazar, seyircilere sormuş, ben de sizlere soruyorum: Pazarcı Herostratos, terörist mi, yoksa kahraman mıdır?
Devrim Ö. Akın: Bence her ikisi de değil, aslında oyunun anlatmaya çalıştığı tam da bu. Koşullara ve zamana göre kişinin, başkaları tarafından görünme biçimi farklılaşabilir. Yaşanan olaylara ilişkin, kitlelerin sahip oldukları bilgiler kolaylıkla manipüle edilebilir. Bu insanı bir kahraman da yapabilir, başka bir şey de. Baktığınız tarafa bağlı…
Tuna Kırlı: Herostratos’u oynadığım için, taraflı bir yargı benimkisi ama ‘kahraman’dır. Gittikçe kirlense de ancak bir anti kahramana dönüşebilir ama hâlâ kahramandır. ‘Terörist’ kelimesinin de aslında çok net tanımlama olmadığını düşünüyorum, çünkü ‘terörist’lerin, ‘terörist’ olduklarını devletler belirleyebiliyor. Mesela; Suriye’deki direnişçiler, Suriye hükümeti için teröristken, birçok devlet için terörist değil. Buradan bakarsak Herostratos’un terörist olması, kahraman olmasına veya kahraman olması, terörist olmasına engel değil!
- Yazar, ‘hukuk- devlet’ sorununa el atıyor, günümüz dünyasında erk’in söylemlerini düşünürsek; ne söylemek istersiniz?
Tuna Kırlı: Frans de Waal’ın “İçimizdeki Maymun” kitabında şöyle diyor: ‘Bir maymunu ormanın içinden çıkarabilirsiniz ancak ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız.’ İnsanlığın herhangi bir döneminde, erk alanını genişletmek için uğraştı ve bu devam da edecek. Çünkü insan hep aynı, hiç değişmiyor.
Muharrem Özcan: Çağlar boyu devam eden bir savaştan söz ediyoruz… Elbette daima demokrasinin, hukukun üstünlüğünü savunuyor olmamız gerekiyor ama insandaki iktidar hırsı ve sahip olma arzusu devam ettiği sürece savaşların ve kıyımların sonu gelmeyecek gibi görünüyor.
İnsandaki sahip olma arzusu devam ettiği sürece…
- Neden bir kahraman yaratma veya bulma çabası içindeyiz?
Devrim Ö. Akın: B. Brecht; ‘Ne yazıktır, kahramanlara ihtiyaç duyan toplumlara” der. Sosyalleşmeyen, örgütlenmeyen insan, bir araya gelip değiştirmek, daha iyi bir yaşam kurmak için ortak cümleler kuramıyor, sadece bu cümleleri kuran / kurduğunu düşünenlere hayranlık duyuyor. Tam da egemenlerin istediği gibi, çünkü kitleleri yönlendirmektense, yönlendirenleri yönetmek daha kolay!
Tuğba Çom Makar: Gözlemlediğim; bir kaç kişi bir araya gelip, bir etkinliğin içinde hep yalnızlıktan dem vuruyoruz. Küçük arkadaş gruplarında bile bir lider var, gizli de olsa, bu misyon farkında olmadan yüklenmiştir ona. Çünkü aile ve inanç sistemimizde bu var, kökenler böyle. Hep bir yönetene ihtiyacımız var, bir öncüye, kahramana.
- Oyun ne gibi değişiklik ve adaptasyon sürecinden geçti?
Muharrem Özcan: İstediğim atmosferi yaratabilmem için orijinal metnin yapısında çok değişiklik yapma gerekliliği oluştu. Fakat oyunun derdini ve yazarın dilini zedelememeye özen göstererek metnin derdine hizmet edecek şekilde, gerekli değişiklikleri yaptım.
Detaylı bilgi: www.oyunatolyesi.com
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Guns N' Roses İstanbul Konseri Tarihi ve Bilet Fiyatları: Guns N' Roses İstanbul Konseri Ne Zaman, Biletler Satışa Çıktı mı?
Anita Taylor'ın 'Moonraker' sergisi VISION ART PLATFORM'da!
Osmanlı Padişahları sırası, Osmanlı'da tahtta kalma süreleri! Sırasıyla tahta çıkan padişahlar... Mehmet, Kanuni, duraklama, gerileme dönemi Osmanlı padişahları kimler?
Kuruluş Osmanlı'da beylikler dönemi! Osmanlı'da hangi beylikler var? Osmanlı dönemi Anadolu beylikleri hangileri?
Taş Tepeler’in uzaylıları