Eski Roma’dan günümüze - Bir askerin yerinde!
Paris’teki Fransız Askeri Müzesi’nde açılan ‘Bir askerin yerinde’ başlıklı sergi, eski Roma döneminden günümüze askerlerin günlük yaşam koşullarını ele alıyor. Çağdaş foto muhabirlerinin fotoğraflarının da eşlik ettiği sergide ilginç olansa, askerlerin hayatta kalma şartlarının iki bin yılda hiç değişmediğini görmek muhakkak.
“Askeri müze olarak bugüne kadar hep tarihi konulara göz attık. Oysa ki bu sergiyle ilk kez, geçmişle günümüz arasında paraleller, bağlantılar kuruyor, iki bin yıl öncesi ile bugün arasındaki benzerlikleri göstermeye çalışıyoruz.”
Fransız Askeri Müzesi’nin Eski Zırhlar ve Silahlar konulu bölümünün müdürü, serginin düzenleyicilerinden Olivier Renaudeau ‘Bir askerin yerinde’ başlıklı sergiyi böyle özetliyor. “Aradan geçen iki bin yıla rağmen bir askerin hayatta kalması için gerekenlerin pek değişmediğini görmek ziyaretçi için şaşırtıcı. Mesela gereksinimlerini taşıdığı sırt çantasının ağırlığı Romalı lejyonerde, ortaçağ okçusunda, 18. yüzyıl askerinde ve bugünkü askerde hep 35 kilo! Onca teknolojik gelişmeye rağmen ihtiyaçlar değişmemiş, bu yük hafifletilememiş.” Renaudeau’nun söylediği ilginç benzerliklerden biri de, askerlerin güneşten korunmak için ağaç dallarıyla yaptıkları kulübeler. “Fransız Ordusu’nun birkaç yıl önce Mali’de güneşten korunmak için ağaç dallarıyla yaptığı kulübe, Sezar’ın ya da 13. Louis’nin askerlerince de yapılıyordu.”
@Pascal Segrette - Paris - Musée de l'Armée
Paris’te, Napolyon Bonapart’ın mezarının bulunduğu kiliseyi de içeren Invalides başlıklı anıt yapıda yer alan Askeri Müze’deki serginin konusu çarpışmalardan çok seferler. Çünkü askerlik mesleğinin temeli çarpışmaysa da, askerlerin zamanının çoğu çarpışmada geçmiyor. Müze müdürü General Alexandre d’Andoque de Seriege bu durumu şöyle açıklıyor: “1. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü sırasında fark edildi ki, askerler çarpışmalara girdiler ama aynı zamanda bekleme, ölü zaman, tereddüt anları, antrenman, hazırlık vs. ile geçiyordu günleri. Dino Buzzati’nin Tatar Çölü ile Julien Gracq’ın Sirte Kıyısı bunu çok güzel anlatan iki edebi eser.” Bu nedenle sergide askerlerin askeri yönünden çok ‘insani’ yönleri, ihtiyaçları, hayatta kalma koşulları, çarpışma öncesi ve sonrası yaşamları mercek altına alınmış: Bir yerden öbürüne hareket, beslenme, zor hava şartlarından korunma, kendi kendini tedavi gibi ‘askeri’ olmaktan öte konular irdelenmiş. Böylece ‘kahramanlık’tan uzak ama empati yaratan, insani taraf çıkmış ortaya.
Güncel fotoğraflarla tarih yan yana!
Müze müdürü Alexandre d’Andoque de Seriege ile sergi düzenleyicilerinden ve müzenin bölüm müdürlerinden Olivier Renaudeau’nun sunumunu yaptığı serginin ilginç özelliklerinden biri ise foto muhabirlerinin yakın zamanda çektikleri karelerin tarihi objelere eşlik etmesi. Müzenin depolarında bulunup da sergi nedeniyle görücüye çıkarılan onlarca nesne, üniforma, teçhizat belli konu başlıkları altında toplanmış. Bu konu başlıklarına ilişkin güncel fotoğraflarsa, ‘nesnelerle diyalog kuracak’ şekilde yerleştirilmiş.
Sergide kareleriyle yer alan fotoğrafçılardan biri Edouard Elias. Elias, 2014’te serbest gazeteci olarak Orta Afrika’daki Fransız Ordusu’nu izlemeye gitmiş. Meslektaşları çevredeki ayaklanmaları, çarpışmaları fotoğraflarken onun ilgi alanı askerlerin günlük hayatı olmuş. Başlangıçta sivil bir fotoğrafçının aralarında ne aradığını anlayamayan askerlere ‘kendilerine karşı bir tehdit oluşturmadığını’ hissettirdikten sonra, onlarla aynı sofraya oturup, sabah erken saatlerdeki devriyelerine katılmış. Yavaş yavaş korkuları, tecrübeleri, yaşadıkları üzerine de konuşmaya başlamışlar onunla. Sonuçta ortaya Fransız Nouvelle Observatoire dergisinde yayımlanan dosya ile çeşitli sergiler çıkmış. Fotoğraflarının Askeri Müze’nin dikkatini çekmesiyle kareleri afiş dahil olmak üzere serginin gözdesi olmuş. Elias’ın fotoğrafları için Renaudeau, “Hepimiz sanat tarihi kökenliyiz ve onun fotoğrafları bizim için estetik anlamda gerçek birer klasik eserdi” diyor. Askeri Müze’nin fotoğraf koleksiyonu sorumlusu ise, “Bu fotoğraflar 1.Dünya Savaşı’ndakilere çok benziyordu. Dışarıdakilerin hiç bilmediği, içeriden görüntülerdi hep. Günlük tayın, kap kacak.. Sergideki nesneler Elias’ın karelerini somutlaştırıp maddeleştirirken, fotoğrafla güçlendirilen nesneler insani bir taraf kazanıyor” diyor.
Afganistan’daki Fransız askerin ölümünden, Romalı askerin mezarına..
Sergide kareleriyle yer alan diğer fotoğrafçı ise Philippe de Poulpiquet. Çalışmakta olduğu gazeteler için 2012-13 yıllarında Afganistan’da bulunan Poulpiquet, daha sonra orada can vermiş askerlerin yaslı ailelerini Fransa’da bulup, üç yıl boyunca fotoğraflarını çekmiş; sonra da bu fotoğrafları kitaplaştırmış. Fotoğraf konularından biri 2010’da, Afganistan’da ölen Thibault Miloche’nin dul eşi Delphine Miloche olmuş. Renaudeau söze giriyor: “Bayan Miloche eşinin ölümü üzerine kendisine gönderilen kişisel eşyayı bir çekmeceye koymuş, fotoğrafçı arkadaşımız da bunun bir fotoğrafını çekmişti. Biz bu çekmecenin bir benzerini, Bayan Miloche’un sergi için ödünç verdiği, eşine ait kişisel eşyayla hazırladık. Tam karşısına ise MÖ 40’ta ölen Romalı bir askerin mezarında bulunan ve yakınlarının koyduğu düşünülen nesnelerden oluşan bir vitrin oluşturduk. İki olayın arasında tam 2000 yıl olmakla birlikte inanılmaz bir paralellik vardı!”
Thibault Miloche'un karısına teslim edilen kişisel eşyası @Philippe de Poulpiquet / Paris - Musée de l'Armée
Philippe de Poulpiquet şu sıralar müzenin siparişi üzerine, Invalides içinde hala faaliyet gösteren ve savaş ile terör saldırısı yaralılarının tedavi edildiği hastanede, günlük hayatı çekiyor. Kimi protez laboratuvarından, kimi 100. yaşını kutlayan gazinin doğum günü kutlamasından, kimi 13 Kasım Paris saldırılarında ağır yaralanan bir kadının rehabilitasyon çalışmalarından çektiği fotoğrafların bir bölümü sergide 16. yy tarihli protezlerden 1. Dünya Savaşı’nda yüzü dağılmış bir askerin fotoğrafına ilgili nesne ve fotoğraflarla yan yana görülebiliyor. Fotoğrafçının sergiye girmeyen kareleri ise, müzenin 1845’te fotoğrafın icadıyla başlayan ve 2012 itibariyle yeni fotoğrafların eklendiği koleksiyonuna girecek.
28 Ocak’a kadar sürecek ‘Bir askerin yerinde’ sergisinin kısmen İngilizce hazırlandığını, ziyaretçiye sergi girişinde İngilizce el kitapçığı verildiğini de belirtelim. Sergiye ve kalıcı koleksiyona tek biletle giriliyor, fiyatı 12 Euro.
Adres: Place des Invalides, 75007 Paris
1939 tarihinden Fransız askeri ekipmanı @Emilie Cambier - Paris - Musée de l'Armée
Sergide neler var?
Sergi, 2000 yıllık bir süreçte, 20 kadar askerin araç gereci, bindiği hayvan ya da motorlu taşıtı eşliğinde sergilendiği, insan boyutunda 20 manken üzerinde sunumuyla başlıyor. Amaç ziyaretçinin konuyla ilgili kronolojik bir tablo çıkarabilmesini sağlamak. MÖ 2. yüzyıldan bir Romalı lejyonerle ve Ortaçağ şövalyesiyle başlayan manken sergisinde 19. yy’den Osmanlı üniformalı Cezayirli bir asker de var. En sonda ise geleceğin askerinin yeni teknolojilerle neye benzeyeceği konusunda sanal bir mankenle ipuçları veriliyor. Serginin devamında, askerin (şanslıysa) çadırda uykuyla başlayan günlük hayatından yıkanmasına, giyimine, sırt çantasına, cephanesine, yeme içmesine, iletişimine, kamuflajına, çarpışmasına ve ölümüne geçmişten bugüne ortaklıkların da ortaya konduğu nesneler, fotoğraflar, üniformalar vs sergileniyor. MÖ 1. yy tarihli bir Roma çadırı parçası ya da yine aynı dönemden ustura kalıntısı hep bu nesneler arasında.
Fransız Askeri Müzesi hakkında
Alanında referans müze sayılan Fransız Askeri Müzesi askeri nesneler, zırhlar, silahlar, üniformalar, fotoğraflardan oluşan 500 bin parçalık bir koleksiyona sahip. Kalıcı sergide ise 20 bin parça gösteriliyor, diğer parçalar çeşitli sergiler nedeniyle gün ışığına çıkıyor. Müze koleksiyonunda Batı ordularının yanı sıra Doğu ordularından, örneğin Osmanlı ordusundan örnekler de mevcut. Kültürel programları, özellikle sergileriyle dikkat çeken müze yılda 1 milyon 300 bin ziyaretçiyle Fransa’nın beşinci büyük müzesi. Ziyaretçilerinin yüzde 70’i ise yabancı.
Müze müdürü General Alexandre d’Andoque de Seriege buranın sadece müze değil, Fransız tarihi açısından önemli bir sembol mekan olduğunu vurguluyor. Fransızların ‘Güneş Kral’ diye andığı 14. Louis zamanında, 1670’te kurulan Invalides içinde yer alan mekan ilk Liyakat Nişanı’nın verildiği yer olması açısından Napolyon dönemi için de önemli. Zaten içindeki Dome Kilisesi’nde Napolyon’un mezarı bulunuyor. 14. Louis zamanından beri yaralı askerlere bakılan Invalides’deki hastane de hala savaş ve yakın zamanda alınan bir kararla da terör yaralılarına hizmet veriyor.
Yazarla iletişim için::asli@siradisiparisrehberi.com
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Guns N' Roses İstanbul Konseri Tarihi ve Bilet Fiyatları: Guns N' Roses İstanbul Konseri Ne Zaman, Biletler Satışa Çıktı mı?
Anita Taylor'ın 'Moonraker' sergisi VISION ART PLATFORM'da!
Osmanlı Padişahları sırası, Osmanlı'da tahtta kalma süreleri! Sırasıyla tahta çıkan padişahlar... Mehmet, Kanuni, duraklama, gerileme dönemi Osmanlı padişahları kimler?
Kuruluş Osmanlı'da beylikler dönemi! Osmanlı'da hangi beylikler var? Osmanlı dönemi Anadolu beylikleri hangileri?
Taş Tepeler’in uzaylıları