Borusan Sanat yine dopdolu bir sezonla karşımızda
Borusan Müzik Evi, Borusan Filarmoni Orkestrası, Borusan Çocuk Korosu ve Borusan Contemporary; sanatın tüm renklerini içinde barındıran Borusan Sanat’ın yeni sezonunu konuşmak üzere Borusan Sanat Genel Müdürü Ahmet Erenli ile bir araya geldik. Erenli, kriz dönemlerinde etkinliklere katılımın arttığını belirterek "Bu yıl tarihimizde ilk defa bir günde, iki bin bilet sattık ki bu klasik müzik konseri için çok yüksek bir rakam… Normalde satışlarımız aşağı yukarı 1.000 ve 1.200 civarı (ilk günün bilet satışları üzerinden konuşuyorum)… Şu an dört tane konserimizin biletleri bitti, 2018 Mayıs’ın biletleri de satılıyor. Mesela açılış konserimiz Zorlu’daydı, 2.600 kişiye bilet satıldı, ki bunu hiç beklemiyorduk" diye konuştu.
Geride bıraktığı 18 yılda klasik müzik dünyasının birçok yıldızına eşlik eden Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO) yeni sezon açılışı bu akşam, şef Sascha Goetzel yönetiminde, günümüzün “en tanınan ve en sevilen” iki keman virtüözü olan Daniel Hope ve Vadim Repin’in verdiği muazzam konser ile gerçekleşecek. Dünya prömiyerinde Hope ve Repin, günümüzün ünlü İngiliz bestecisi Mark-Anthony Turnage’in “Shadow Walker (Gölge Yürüyüşçüsü)” ve Hector Berlioz’un “Fantastik Senfoni” adlı eserlerini yorumlayacak. Açılış konserinin ardından ekip Avrupa turnesi için yollara koyulacak. Turne kapsamında, Viyana konserinde yapılacak kaydı 2018 Mayıs’ın CD olarak yayınlayacağının müjdesini de vermiş olalım. BİFO yeni sezonda, Veriko Çumburidze, Alexei Volodin, Lorenzo Viotti, Andreas Ottensamer, Gábor Boldoczki, Burcu Hancı, Çağ Erçağ, Nemanja Radulović, Elisabeth Kulman, Domingo Hindoyan ve Zee Zee gibi yıldız isimleri konuk edecek. Dört konserle programda yer alan (ülkemizin önde gelen yaylı çalgılar dörtlüsü) Borusan Quartet’in ise yeni albümü ve ilk uluslararası CD kaydı Company, Onyx etiketiyle (22 Eylül’de) yurtiçinde ve dışında satışa sunuluyor. Biz de 2006’nın Eylül ayından itibaren Borusan Sanat Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Ahmet Erenli ile bir araya geldik ve yeni sezonu konuştuk…
“Kriz dönemlerinde etkinliklere katılım artıyor”
Dünyadaki ekonomik ve siyasi mevzuların Türkiye’ye yansımasından Borusan Sanat olarak nasıl bir nasiplenme ve psikoloji yaşıyorsunuz?
Bilet satışları yüksek seviyede, son üç yıldır bilet gelirimiz sürekli artıyor. Hatta böyle olunca “hesaplamada yanlışlık mı yapıyoruz acaba” dedim ve İKSV’den (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) arkadaşım Görgün Taner’e sordum: “Sizde neler oluyor?” diye. O da, Kasım’da yapılacak tiyatro festivali için bilet satışlarının çok iyi olduğunu söyledi. Psikolojik olarak ise böylesi etkinlikler insanlara iyi geliyor. İnsanların ferahlama isteği, bulunduğu durumdan az da olsa çıkabilme arzusu. Bu hep böyledir ama; ekonomik kriz veya siyasi sorunların yaşandığı zaman etkinliklere katılım artar. Bu yıl tarihimizde ilk defa bir günde, iki bin bilet sattık ki bu klasik müzik konseri için çok yüksek bir rakam… Normalde satışlarımız aşağı yukarı 1.000 ve 1.200 civarı (ilk günün bilet satışları üzerinden konuşuyorum)… Şu an dört tane konserimizin biletleri bitti, 2018 Mayıs’ın biletleri de satılıyor. Mesela açılış konserimiz Zorlu’daydı, 2.600 kişiye bilet satıldı, ki bunu hiç beklemiyorduk.
Fotoğraf: Cem Türkel
Geçen sezonu nasıl kapattınız? Ve sizin göreve geldiğiniz zamandan itibaren bugüne neler evrildi?
Yüzde 92 dolulukla kapattık. Geçen sezonun programında, yine pek çok ilkler yaşandı ki en önemli mevzulardan biri; İdil Biret’in 75. yılıydı, o konseri yaptık ve 2018’de de DVD’sini yayınlayacağız. Mesela, ilk defa gelenlerden şef Diego Matheuz ve kemanda Leticia Moreno var… Tabii bir de açılış konserimizde yer alan "günümüzün en sevilen opera solistlerinden" mezzo-soprano Joyce DiDonato... CD’miz de olacak onunla... 2006’da göreve geldiğim zaman, bilet fiyatları çok düşüktü, tabii ki zaman içinde gelen sanatçıların kalitesinin yükselmesiyle orkestra da bambaşka bir yere evrildi. Doğal olarak bu durum bilet fiyatlarına da yansıdı. Buna karşın bize hiç gelmeyen bir seyirci kesimi vardı. Onlar gelmeye başladı. Bu, orkestranın CD’lerinin çıkması ve yurt dışı konserlerinin başlamasıyla beraber gelişen bir durum…“Burada bir şey oluyor, izleyelim” diyen, bir seyirci kitlesi var, onlar da gelmeye başladı. Tabii ki her konserimizi yüzde yüz satmamız mümkün değil, çünkü bazı konserler bazı dinleyiciye hitap etmeyebiliyor ama bizim de orkestranın gelişimi için yapmamız gereken konserler onlar.
“Her konserin dinleyicisi ayrıdır”
18 yıl açısından baktığımızda, dinleyici kitlenizin müzikal algısını nasıl tariflersiniz?
Bizdeki bütün konserlere, herkes programı bilir ve isteyerek gelir. Her konserimizin dinleyicisi ayrıdır. Ve şunu fark ediyoruz ki; her konsere gelen 1.200 tane abonmanımız var, bu kişilerin çoğunu tanıyoruz, yüzlerine aşinayız. Gelir, bizlerle konuşurlar ama onun dışında biz 600 tane daha bilet satıyoruz, işte bu 600 kişi, konserine göre hep değişiyor.
Konsepti ve yurt dışı festivallere katılımı neye göre planlıyorsunuz?
Biz iki firma ile çalışıyoruz. İlki 2010’dan bu yana Onyx ile. Birlikte şef Sascha Goetzel yönetiminde üç albüm yayımladık ve Avrupa müzik basınından olumlu eleştiriler aldık. Diğeri ise yine dünyada prestijli bir yere sahip olan klasik müzik plak firması Deutsche Grammophon... Bizim yurt dışı güzergahımızı belirlemede öneride bulunuyorlar ve karşılıklı karar veriyoruz.
“Türkiye’de alkış azdır yurt dışında coşkulu”
Yurt dışı festivallerinde yaşadığınız ve şaşırdığınız bir şey var mı? Bir de yerli ve yurt dışı dinleyicisinin profilini nasıl fotoğraflarsınız?
Geçen yıl, program dahilinde olmayan ama bizi çok şaşırtan, Uzakdoğu’nun en prestijli festivallerinden Hong Kong’ta iki konserimiz vardı. Londra’da BBC Proms’da konser verdiğimizde festival direktörü de bizi dinleyenler arasındaymış.“Bize gelir misiniz?” dedi. Bilmediğimiz ve tanımadığımız bambaşka bir kültür. “Hayır” dersek, bir daha şansınızın olmayacağı durumlardan… Değişik bir kitle ile karşılaştık. Zaten bizim yurt dışı konserlerinden aldığımız tepkiyle Türkiye’deki dinleyicilerin verdiği tepki çok farklı oluyor. Londra ve Hong Kong’ta ayağa kalkıp, çığlık çığlığa alkışlanan konserlerimizin aynısını burada da yapıyoruz ama reaksiyon aynı değil! Türkiye’de alkış azdır, yurt dışında coşkulu. Fakat beğenmezlerse de yuhalarlar, Türkiye’de ise asla böyle durum olmaz. Kısaca; Türkiye’deki dinleyici daha nazik ama her şekilde, beğense de beğenmese de tepkisi az...
Geçen yılın önemli mevzularından biri de Akademi BİFO idi… Orada neler oluyor?
Türkiye’deki genç klasik müzik öğrencileri ve sanatçılarının sahne deneyimi kazanmalarına yönelik bir eğitim programı olan Akademi BİFO’yu kurduk. Akademi BİFO programı, genç opera sanatçılarına profesyonel hayata geçişte uluslararası düzeyde bir eğitim imkânı sağlamak amacıyla hayata geçirildi. Öğrenciler, orkestra şefi Sascha Goetzel ve yönetmen Yekta Kara’nın yanı sıra birçok yerli ve yabancı eğitimci ile çalışma imkanı buluyor. La Scala Akademisi ile ortak çalışıyoruz ve bu yıl İtalya’dan iki büyük isim eğitim verecekler arasında. Çocuklar eğitim sonunda, bu yıl Mayıs’ta (2018, 10. yılı) Leyla Gencer’in anısına yaptığımız etkinlikte sahne alacak.
Fotoğraf: Cem Türkel
Bu sezonun programında dikkat çekenler arasında neler var?
BİFO ile daha önce aynı sahneyi paylaşan piyano virtüözü Alexei Volodin, gerçek anlamda büyük bir başarıya imza atarak Sergey Prokofyev’in tüm piyano konçertolarını iki ayrı konserde seslendirecek. BİFO’nun rağbet görenlerinden biri olan “Yeni Yıl Konseri”, bu sezon, klasik müzik dünyasındaki hızlı yükselişiyle dikkat çeken genç şef Lorenzo Viotti yönetiminde gerçekleşecek. Henüz 27 yaşındaki Viotti ama elde ettiği başarılarla gelecek vaat eden şefler arasında. Sascha Goetzel’in özel bir yer verdiği Mahler senfonileri, bu sezon da bestecinin '10. Senfoni'siyle programda. Ayrıca, 2018 Mart’ta sahne alacak (keman) Nemanja Radulović ile bir CD yapacağız; Haçaturyan Keman Konçertosu.
Gelecek sezona dair var mı bir proje?
İKSV ile ortak bir “Wagner” projemiz olacak. İlk defa Richard Wagner’e adanmış bir konser bu… 2019’da vereceğimiz bir Wagner müjdesinin öncesinde yaptığımız bir şey. İlk önce Wagner’in Wesendonck’unu söyleyecek mezzosoprano Elisabeth Kulman, ikinci bölümde de ‘ring’ operasından orkestraya uyarlanmış kısa versiyonunu…
Son olarak ne söylemek istersiniz; sanata, kente, umuda ve mesela sabah uyandığınızda sizi tebessüm ettiren şeylere ve “bu da olmalı” dediğiniz mevzulara dair?
Bu da olmalı kısmında; bence, bu kente üç tane konser-etkinlik salonu yapılmalı. Anadolu Yakası’nda, Taksim’de ve Avrupa Yakası’nda Bakırköy’e… İnsanların sanata ihtiyacı var. Herhangi bir konsere gidip, insanın o etkinlikten yaşam isteğinin artmadan çıkmasına ihtimal yok! Ama işte 21. yüzyılda, bir kentte ulaşım ve yaşamak bu kadar sorun olmamalı. Örneğin, bir konsere gitmek için iki saat trafik çekmemeli ve garip yollardan geçmek zorunda kalmamalıyız. Yurt dışında da trafik sorunu var ama bizdeki kadar facia şekilde değil. Umut kısmında da “umutsuz” yaşanmaz. Müzik umut örneğin… Ben evde dinliyorum müziği ve hâlâ CD alanlardanım. Tüm serisinin olmasına rağmen en son Maria Callas’ın eski canlı kayıtlarının yeniden temizlenip oluşturulan CD’sini aldım. Gençlerden de Deutsches Sinfonie Orchester Berlin'in baş kemancıları arasında yer alan Hande Küden’i çok başarılı buluyorum. Beni sabah ilk uyandıransa kedilerim, işte umut orada başlıyor.
Detaylı bilgi ve program için: www.borusansanat.com/tr
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Guns N' Roses İstanbul Konseri Tarihi ve Bilet Fiyatları: Guns N' Roses İstanbul Konseri Ne Zaman, Biletler Satışa Çıktı mı?
Anita Taylor'ın 'Moonraker' sergisi VISION ART PLATFORM'da!
Osmanlı Padişahları sırası, Osmanlı'da tahtta kalma süreleri! Sırasıyla tahta çıkan padişahlar... Mehmet, Kanuni, duraklama, gerileme dönemi Osmanlı padişahları kimler?
Kuruluş Osmanlı'da beylikler dönemi! Osmanlı'da hangi beylikler var? Osmanlı dönemi Anadolu beylikleri hangileri?
Taş Tepeler’in uzaylıları