“Avatar Live in Concert” zamanı…

Michel Hazanavicius’un “The Artist” filminin müziklerinde Brüksel Filarmoni Orkestrası’nı yönetmesiyle geniş halk kitleleri tarafından tanınan Hollandalı şef Ernst van Tiel, “Avatar Live in Concert”ın iki özel seansı kapsamında 22 Mart’ta İstanbul’a geliyor…
Sinema ve müzik deneyimi sunan “Avatar Live in Concert”, 27 Ekim 2024’te Londra / Royal Albert Hall’daki dünya prömiyerinden sonra İstanbul’da… Oscar ödüllü yönetmen James Cameron’ın kült filmlerinden “Avatar”, dev orkestra, koro ve solistlerin canlı performansıyla 22 Mart’ta, Zorlu PSM’de iki özel seansla meraklılarıyla buluşuyor. “Avatar Live in Concert”ta (film müzikleri dendiğinde akla gelen önemli isimlerden biri olan, Titanic ve Braveheart gibi yapımlara imza atan besteci) James Horner’ın ikonik müziklerine, şef Ernst van Tiel yönetimindeki Symphonista Philharmonic Orchestra hayat veriyor.
75 kişilik dev bir orkestra ve 36 kişilik güçlü bir koronun sahnede olacağı gecede, vokal sololarını seslendirecek isim ise dünyaca ünlü solist Eleanor Grant. Biz de bu buluşma öncesi, 25 yıldan uzun bir süredir dünya çapında sayısız film konserine imza atan, klasik, caz ve film müzikleri alanında performanslarıyla dikkat çeken; Rotterdam Philharmonic Orchestra, London Symphony Orchestra veya Royal Philharmonic Orchestra gibi pek çok prestijli orkestrayla çalışmış şef Tiel ile bir röportaj gerçekleştirdik.
“Herkesi filmle senkronize etmek”
· 2011’de, Ludovic Bource’un bestelediği “The Artist” filminin orijinal müziklerini Brussels Philharmonic ile kaydettiniz ve bu çalışma, beş Oscar, yedi BAFTA, üç Altın Küre ve altı César ödülü kazandı. Bu da bir nevi sizi kitlelerle tanış etti. Sonrasında farklı bir proje olan; rock grubu Foreigner ile gerçekleştirdiğiniz canlı konserlerin kaydı, ABD Billboard klasik albüm listelerinde bir numaraya yükseldi. Buna benzer pek çok çalışma hayatınızda. Bugünden serüveninize baktığınızda, müzikal yolculuğunuzdaki kırılmayı ve bu ödülleri nasıl fotoğraflıyorsunuz?
Rus orkestra şefi ve opera grubu yöneticisi Valeri Gergjev’in asistanı olmak müzikal gelişimim için önemliydi ve “The Artist” filmi için yapılan müzik (ve kayıt) ile kazandığım Oscar ödülü birçok kapıyı açtı; o dönemde birçok organizatör benimle çalışmakla ilgilendi. Ve tüm bu ödüller aslında çalışma şeklimi değiştirmedi ama tabii ki motive ediciydi.
· Avusturyalı besteci ve orkestra şefi Mahler, “Manzaraya bakmaya zahmet etmeyin, zaten onu besteledim” diyor ve ekliyor: “Müzik ne kadar gelişirse, bestecinin düşüncelerini ifade etmek için kullandığı cihaz o kadar karmaşık hale gelir... Bir senfoni dünya gibi olmalıdır. Her şeyi içermelidir.” Peki, sizin için “müzik” ne anlama geliyor? Ve şeflik kariyerinize başlarken en büyük ilham kaynağınız neydi / kimlerdi?
Müzik, kelimelerle anlatabileceğimden daha fazlasını ifade ediyor; güzellik, heyecan, aşk, insanlarla temas ve bağ kurmak, duyguları müzikle paylaşmaktır. Bana en büyük ilhamı veren şey, eski ustaların eski kayıtlarını dinlemek. Video ya da görüntü olmadan, yalnızca o eski kayıtların sesi bile beni son derece heyecanlandırıyor.
· Farklı türlerdeki orkestralarla çalıştınız. Bir senfoni orkestrası ile bir film müziği konseri yönetmek arasındaki en büyük fark nedir? Siz, müzikal yorumlarınızı oluştururken nasıl bir süreç izliyorsunuz?
Benim için çok fazla fark yok, yeter ki harika müzik hakkında konuşalım ve o eserlerle çalışalım. Şefin görevi orkestranın, müziği olabildiğince iyi çalmasına yardımcı olmaktır ve elbette, benim de kendi fikirlerim var. Seyircilere evde sahip olmadıkları bir şey vermekten hoşlanıyorum; müzikte özel bir deneyim yaşıyorlar...
· Saf senfonik orkestral film müzikleri çağını geride bıraktığımızı söyleyen müzik eleştirmenleri var. Film ve müzik endüstrisi bu konuda, şu anda hangi noktada ve zorluğu nedir? Sizin orkestra şefi olarak en büyük meydan okumalarınız neler?
Bence müzik, yeni teknolojilerle veya teknolojiler olmadan sürekli bir gelişim ve ilerleme halinde ve sanatçı / besteci bu gelişimin her zaman öncüsü. Film konserlerinde en büyük zorluk, herkesi filmle senkronize etmek ve aynı zamanda orkestraya özgürlük hissi vermek.
“Artık çok daha fazla yeni insan var”
· Bir stüdyoda bir film müziği üzerinde çalışırken, bestecinin notalarını tüm işaretler, tempolar ve benzeri notlarla birlikte muhtemelen bir simülasyonla alıyorsunuz. Kısaca, bir film müziği kaydederken ne kadar özgürsünüz?
Her zaman bestecilerle artikülasyon, dinamik konular ve denge gibi detaylar hakkında konuşurum ve bu her zaman ilham verici ve aslında özgür bir alan da sağlayan bir süreç.
· Film müziği konserleri son yıllarda oldukça popüler hale geldi. Sizce bu tür konserlerin, klasik müziğe olan ilgiyi artırma konusunda nasıl bir etkisi var? Film müzikleri ve klasik müzik arasındaki sınırları nasıl görüyorsunuz? Sizce film müzikleri de klasikleşebilir mi? Veya canlı film konserleri akımının geleceği hakkında yorumunuz ne olur?
Günümüzde canlı film konserleri genellikle orkestraların programında büyük bir yer kaplıyor. Opera, bale ve film konserleri çalıyorlar ve bu da bir nevi tiyatro yapmak demek… Bu konserlerin çoğu genellikle yeni izleyici kitlesine hitap ediyor ve neredeyse her zaman biletleri tükeniyor. Bu izleyicilerden bazıları klasik müziğe de ilgi duymaya başlayacaktır; ancak bence en önemlisi şu: Konser salonlarında artık çok daha fazla yeni insan var.
· “Alexander Nevski”den “Star Wars” ve “Harry Potter”a birçok film müziğini canlı orkestrayla sahnelediniz. Bu kayıtlardan sizin için özel - ilginç olan hangisi? Canlı film müziği performanslarında zamanlamayı mükemmel şekilde yakalamak için nasıl bir hazırlık süreci izliyorsunuz?
Her projeyi çok önemli hale getiriyorum. Ancak bu şekilde her proje için en iyi sanatı yaratmak mümkün olur. Her gün notaların tempoları üzerinde çalışmak, tıpkı bir kemancının gam ve arpejler çalışarak antrenman yapması gibi. En önemlisi, şeflik tekniğidir; tekniğiniz ne kadar iyiyse, o kadar özgün ve özgürsünüz.
· Orkestra şefi olmak istediğinizi ne zaman anladınız veya hissettiniz?
Müziğe oldukça geç başladım ve sonra birkaç yıl senfoni orkestralarında çaldım. Ayrıca caz ve pop müzik çaldım ve sonra piyanoya başladım... Aslında şeflik çalışmaya oldukça geç başladım. Yani ilk şeflik yaptığımda 38, 39 yaşındaydım. Aslında, şeflik öğrencisi olduğumda, diğer öğrencilerin çoğundan iki kat daha yaşlıydım…
· Genç şeflere ve müzisyenlere en büyük tavsiyeniz ne olur?
Teknik becerileriniz üzerinde her gün çalışın, bu size müzik hakkında düşündüğünüzden daha fazla müzikal fikir verecektir. Birbirinizle konuşun, birbirinizi rakip olarak değil, arkadaş olarak görün ve en önemlisi, daha iyi bir müzisyen olma sürecinin tadını çıkarın.
“Sinemadakinden daha fazla müzik duyacaksınız”
· Bugüne kadar farklı ülkelerde orkestralar yönetmek size ne öğretti? Mesela, şeflik üzerine aklıma ilk gelen filmler: “Tár”, “Whiplash” ve “The Conductor”… Siz, şeflik mesaisine dair ne söylemek istersiniz?
Şunu öğrendim ki, sıkça söylenen, “Müzik evrensel bir dildir” sözü gerçekten doğruymuş. Çin ve Japonya gibi ülkelerde dillerini konuşmuyorum ama sınırlama olmadan, birlikte müzik yapabiliyoruz. Şeflik üzerine pek de hoş olmayan birçok unsur var; seyahat etmek ve evde olmak yerine otel odalarında kalmak ama orkestralarla iş birliği yapmak bunu fazlasıyla telafi ediyor.
· Son aylarda sizi etkileyen veyahut iyi gelen performans, oyun, film, albüm / şarkı, sergi, kitap veyahut bir fotoğraf karesinden neler var; paylaşırsanız bizler de nasiplenelim isterim?
Sadece birkaç şey; “Don Kişot”u okudum, caz piyanisti Bill Evans’ı dinledim ve şu anda Oslo'dayım, Munch müzesini ziyaret ediyorum. O kadar çok kültürel hazineye sahibiz ki…
· Gelelim, 22 Mart’ta gerçekleşecek olan etkinliğinize. Biraz detay alabilir miyiz geceden?
Konsere gitmeden önce “Avatar”ın hikayesi hakkında biraz okumalarını öneririm; böylece filmi izlerken daha fazla keyif alabilirsiniz, yani bu izleme-dinleme halini deneyimlemek size daha fazla keyif verecek. Bu canlı konserde, sinemada duyduğundan daha fazla müzik duyacaksınız. Örneğin, bazı bölümlerde müzik yumuşak ya da neredeyse duyulmaz olsa da canlı çalındığında onu çok daha derinlemesine hissedeceksiniz.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Bakan Ersoy: Sanatın gücüyle tiyatro sahnesinde tarih yazıyoruz
Edirne Gezi Rehberi | Tarih, doğa ve lezzetlerin şehri yeniden keşfedilmeyi bekliyor
Göbeklitepe Roma'da rekor kırdı
Septimius Severus’un heykel başı ve pişmiş toprak levhalar anavatanında
Osmanlı Padişahları sırası, padişahların tahtta kalma süreleri! Sırasıyla Osmanlı'da tahta çıkan padişahlar... Osmanlı'da dönemler: duraklama, gerileme dönemi